18/03/2010 | Yazar: Deniz Deniz

“Üzgünüm ama hepimiz uzun zamandır şöyle veya böyle tedavi altına alınmış durumdayız.

“Üzgünüm ama hepimiz uzun zamandır şöyle veya böyle tedavi altına alınmış durumdayız. Ama merak etmeyin bilimsel, düşünsel, ahlaki ve hatta ve hatta dini altyapıları olmayan - ki o yüzden mizaha konu oluyorlar - bu zihniyetin başarıya ulaşma şansı yoktur.”
  
Günlerdir kelimeler boğazımda düğümleniyor, harflere dökebilmenin zorluğunu varın siz hesaplayın. Aileden sorumlu bakan "eşcinseller hasta" demiş, mahalle baskısı diye avaz avaz bağıranlar sanki kafalarına taş düşmüş gibi "bu ne yaavv diye" oraya buraya soruyorlar." Platon, Michelangelo, Çaykovski, Shakespeare, Foucault, Sokrat, Sappho, Virginia Woolf, Büyük İskender, Gide, Sait Faik, Oscar Wilde,  Leonardo da Vinci,  Aslan Yürekli Richard, Sezar ve daha binlercesi demiiiii hasta" diye soruyorlar da soruyorlar. Hayretle. Hadi hayretler içinde bir kaç tane de ben ekleyeyim, Murathan Mungan da mı, Ferhan Özpetek de mi hasta. Dinozor Hakkı gibi provokatörce yaklaşanların yanı sıra merkez medya topyekûn eyvahlarda. Ben de izninizle günaydın diyorum onlara. Hem de ne günaydın. Sen yedi yıldır kafanı gömdüğün kumdan şimdi mi çıkardın? Hoş çıkardığın da pek belli değil ya. Hadi onu geçtik Selma Aliye gibi kafaların yetişmesine sen az mı katkı yaptın?
Hatırlayın popçumuz Tarkan, eşcinsel fotoları eşliğinde dünyaca ünlenmeye başlayınca merkez medya ne kadar arkasında durdu. "Türklüğün kahraman figürlerinden Tarkan ismi ibnelikle anılamaz" diye yaygara koparıldığında" ve karşılığında Tarkan annesinden gizli koltuğa işemiş çocuk misali kendini savunmak zorunda kaldığında neredeydiniz. Peki ya Tarkan "Ben Bulgaristan’da tedavi oldum" dediğinde niye "Atma recep eşcinsellik tedavi edilemez" diye itiraz etmediniz. 
 
Peki ya siz medya kalemşorları... Bugüne kadar eşcinsellik oldu mu susanlar siz değil misiniz. Hep üçüncü kişiler hakkında konuştunuz. Onca gey medya mensubuna karşı neden sadece Kürşad Kahramanoğlu tek başına kalıyor. Sizi açık olmaktan alıkoyan ne… Madem eşcinsellik hastalık değil, madem eşcinsellik utanılacak bir eğilim değil, madem Shakespeare bile eşcinseldi, o halde sizi bu kadar gizli olmaya iten ne? Dahası  eşcinseller öldürülürken, travestiler öldürülürken, "travesti terörü", "homo" gibi başlıkları siz atmadınız mı?
 
Siz değil miydiniz RTÜK başkanının sözlü bir lafı üzerine Huysuz Virjin’e, Aydın'a, Fatih Ürek'e ekranları yasaklayan. Siz değil miydiniz apaçık bir iktidar baskısı olduğu halde, Fatih Ürek'e "Aa demek artık giyim şeklini değişirdin. Bu yeni imajın mı" diye sorup olayı magazinleştiren. Bakın son VJ Bülent Olayı her şeyi izah etmiyor mu aslında. Kaos GL'ye "Son zamanlarda yönetim açık açık bana sakal bırak, giyimini değiştir" diye baskı yapıyordu demiş. Hiç şaşırmadım. Peki baskıyı yapan kim? Gezegen Mehmet'in başında olduğu yönetim. Gezegen Mehmet kimin kankası? Başbakanımızın. (Başbakanımızın kankası da olsa olsa Gezegen Mehmet olur, Fazıl Say olacak değildi ya). Zaten farkında değil misiniz reddedilen yok edilmeye çalışılan prototiplerden arda kalan son örnekti VJ Bülent. Her şey aslında apaçık ortada değil mi. Bu açıklığa rağmen gene siz değil miydiniz "yaa aslında Cem Uzanın arkasında konuştu diye işten atıldı" şeklinde bu karara arka çıkmaya çalışan. Görünürlük anlamında eşcinseller, travestiler önce TV ekranlarından daha sonra da sokaklardan izole edilmeye çalışıldığında siz sahi neyle meşguldünüz? Ergenekon’u sulandırmak ve sahte mahalle baskıları üretmek dışında gerçekten neyle meşguldünüz. Emniyette ortaya çıkan eşcinsellik içerikli haberler için "Emniyette çarpık ilişki", "Emniyette sapkın ilişki" "Emniyette gey polis skandalı" diye başlık atan Selma Hanım mıydı?
 
Gazeteci Baki Koşar CNN Türk'ten neden atıldı? Müdürü Çiğdem Anat'a yalan söylemek zorunda kaldığı için. Peki Baki neden yalan söylemek zorunda kaldı. Çünkü Baki "hastaydı" ve CNN Türk'te bir hasta çalışamazdı. O yüzden hastalığını sakladı. Evi hastalığını paylaşan biri tarafından soyulunca kurumundan gerçeği saklamak zorunda kaldı. Baki öldürüldükten sonra bu olayı hatırlatanlara Anat, "Biz Bakiyi cinsel kimliğinden ötürü değil, bize yalan söylediği için kovduk" diyecekti. Oray Eğin de soruyordu: "Sanki Baki size gerçeği söylese gene kovmayacak mıydınız? Niye size yalan söylemek zorunda kaldı" diye soracaktı. Demek ki siz de eşcinselliği hastalık olarak görüyormuşsunuz ki Baki de bunu sizden saklamak zorunda kalmış. Hadi bunları geçtik cenazesine kaçınız gittiniz?
 
Ve tabi ki CHP. Sayın Sevigen Kavaf hakkında soru önergesi vereceğine, dönüp de kendi partine bak. Neden sadece BDP'nin programında cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ibareleri var? Siz bu kadar eşcinselleri düşünüyorsanız neden programınıza onların sorunlarını almadınız? Uzun zamandır iflas etmekte olan bir paradigmaya militarist şekilde arka çıkmak dışında, demokrasinin o olmazsa olmazı bireysel hak ve özgürlükler noktasında ne tür bir proje sundunuz bu toplumun eşcinsellerine dahası bu toplumun tümüne. O yüzden sen gidip Kavaf hakkında soru önergesi vereceğine, git önce "Ergenekon ruh hastası eşcinsellerin uydurmasıdır" diyen milletvekilini disiplin kuruluna sevk et.  
 
Peki ya o kayıtsız şartsız savunduğunuz TSK’nın eşcinsellere yönelik çağdışı uygulamasına ses çıkarmayan kimdi. Selma Aliye Kavaf mıydı?
 
Sözün özü aslında sayın bakan yeni bir şey söylemiyor ki. Zaten uzun zamandır AK Parti iktidarı eşcinselleri ve farklı cinsel kimlikleri tedavi altına almış durumda. Uygulama ve icraatları bunu gösteriyordu. Bakanın yaptığı ise sadece bunu sözle tasdik etmek. Üzgünüm ama hepimiz uzun zamandır şöyle veya böyle tedavi altına alınmış durumdayız. Ama merak etmeyin bilimsel, düşünsel, ahlaki ve hatta ve hatta dini altyapıları olmayan - ki o yüzden mizaha konu oluyorlar - bu zihniyetin başarıya ulaşma şansı yoktur. Tek yapabildikleri korku imparatorluğu üzerinden insanları sindirmek. İkna etmeye çalışıyorlar uzunca bir zamandır hepsi bu. Bu yüzden ikna odaları oluşturmaktalar. Takkiye yapıp ikna oluyorsan ne ala. Ama direttin mi sonun en basitinden VJ Bülent gibi olur. Çünkü onlar da bir dönem "ikna odalarından" geçirilmeye çalışılmış - dahası çoğu takkiye bile olsa ikna olmuş - bir zihniyetin temsilcileri. Dün onların giremediği, yer yer hala giremedikleri kapılar dururken, ellerine geçirdikleri başka kapıları bu kez kendileri eşcinsellerin yüzüne kapatmaktalar. Ne hazin ama, değil mi? 
 
Tekrar etmek gerekirse, bilimsel, düşünsel, ahlaki ve hatta ve hatta dini altyapısı olmayan bu zihniyetin başarıya ulaşma şansı yoktur, olmamalıdır. Tek umudumuz bu sakat zihniyetin acilen Türkiye toplumunun hâlâ var olduğunu umut ettiğimiz demokratik refleksine çarpıp bir daha ortaya çıkmamacasına dağılmasıdır. Çünkü unutulmamalıdır ki, bu "sakat" zihniyeti iktidara getiren de yine o demokratik reflekstir. O refleks, daha fazla bireysel hak ve özgürlükler için daha demokratik bir toplum için gösterildi, eşcinselleri "hasta olarak" damgalayıp ikna odalarına alman için değil. İşte bu yüzden bu zihniyetin başarıya ulaşma şansı yoktur. Yeter ki siz ikna olmadığınızı cesaretle sonuna kadar gösterebilme gücüne sahip olun.  
 
Buradan hemen "ama Fatih Ürek, Aydın ikna olmuş gibi yapıyor" dediğinizi duyar gibiyim. Haklısınız, ama zaten ben onlara değil size sesleniyorum.  


Etiketler: yaşam
İstihdam