19/10/2011 | Yazar: Nevruz Ebru Aksu

Ahmet Yıldız için kurgulanmış hayata biçilen değer az olmuştu. Biz şimdi sizin filminize değer biçmeye çalışmıyoruz, haddimiz değildir. Siz, kuşkusuz ki kendi sözlerinizle o değeri kendiniz biçiyorsunuz.

Az önce Zenne filminin yönetmenlerinin basın açıklamasını okudum. Henüz haberdar olmayanlar için bir kere de ben yazayım. Zenne filmi, 2008 yılında, eşcinsel olduğunu ailesine açıkladıktan sonra babası tarafından kurşunlanarak öldürülen Ahmet Yıldız’ın hayat hikayesinden esinlenerek yazılan senaryonun, beyaz perdeye aktarımıdır.
 
2011 Uluslararası Antalya Film Festivali’nde En iyi İlk Film dalı da dahil olmak üzere toplam beş Altın Portakal ödülünü birden almıştır.
 
Basın açıklaması, Ahmet Yıldız’ın öldürüldüğü sırada erkek arkadaşı olduğunu söyleyen İbrahim Can’ın, filmin senaryosundan hak talep etmesine ilişkin söylemine cevaben yapılmış. Filmi henüz izleyemedim, o nedenle filmin içeriği hakkında söz söyleyemem. Bir gün “kara poşet” içerisinde DVD’si de satışa çıkarılır elbet.
 
Açıkçası filmin ödül almasına olumlu ya da olumsuz herhangi bir tepki veremedim. Filmin kendisinden çok, üzerinde taşıdığı ağırlığın bıraktığı sorular zihnimi meşgul ediyor.
 
Biz filmin başarısını neden bir şenlik havasında kutlayamadık? Neden filme “bizim” diyemedik. Oysa Zenne filminden kısa bir süre önce gösterime girmiş olan ve bir hayli ödül toplayan, medyada sıkça yer alan başka bir LGBTT filmi için nasıl da sevinip, bizim sesimizde duyuluyor diye umutlanmıştık.
 
Basın açıklamasından bir aktarılma, aklıma takılan bazı soruları paylaşmak istedim.
 
"İbrahim Can söz konusu meseleyi; öldürülmeden önce bir yıldan az bir süre boyunca birlikte olduğu ve hazin bir sonla kaybettiği Ahmet Yıldız’ın .. " diye devam eden cümlenin, bir dalgınlık anında kaleme alındığını umalım. Kim, hangi sıfatla bir ilişkinin niteliğini rakamlara dökmeye çalışabilir? Üstelik bunu bir de kendini aklamak adına yapar? Ayıp değil midir? 

İkincisi kuşkusuz ki Zenne filminin kendisi de, İbrahim Can’ın Ahmet Yıldız cinayetine ilişkin medya paylaşımları da karşılıklı birbirini besledi, besliyor. Ancak İbrahim Can’ın (Elbette LGBT örgütlemenin ciddi desteğini de yanına alan) çabaları Ahmet Yıldız isminin dünyaya duyurulmasına neden olmadı mı? Herhangi bir arama motoruna “Ahmet Yıldız cinayeti” yazdığınızda Türkçe ve diğer dillerde onbeşbinin üzerinde sonuca ulaşabilirsiniz. Bu durum da göz önüne alındığında, Zenne filimin yönetmenleri, film için yapımcı ararken daha az zorlanmadılar mı?(Filmin Kültür Bakanlığı’nın desteğini alamadığını hatırlatalım)
 
Film gişe yaparsa, bunun nedenlerinden birisi de Ahmet Yıldız olayının zaten filmden önce medyaya taşınmış olması değil midir?
 
Üçüncüsü, İbrahim Can’ı sonuna kadar destekleyen tüm LGBT örgütleri de filmden telif hakkı talep etmeli midir? Biz hep beraber, yasalar önünde dahi Ahmet Yıldız cinayetine müdahil olmak için başvurmadık mı? Ahmet Yıldız’ı kendi ailesinden birisi öldürdüğü iddia edilirken, biz ona aile olabilmek için hem ölümünden önce hem de sonra çabalamadık mı? Hepimiz internet paylaşım sitelerinde Ahmet Yıldız cinayetini dünyaya anımsatmadık mı?
 
Yoksa İbrahim Can, yalnızca kendi çabasıyla bu mücadeleyi verdiğini iddia edecek ruh halinde midir? Filmin yapımcı ve yönetmenleri o Altın Portakal heykelciğini sevinçle havaya kaldırıp, insan haklarından dem vururken, ağızlarına bir kerecik olsun LGBT örgütlerine teşekkür etmeyi salon adabına çok mu aykırı gördüler?
 
Dördüncüsü ve bizim açımızdan belki de en önemli soru(n) ise şudur: “Türkiye’deki LGBT bireyler yasalar önünde eşit haklara sahip olabilseydi, İbrahim Can da bugün belki Ahmet Yıldız’ın tek varisi olacaktı. O zaman belki filmin yönetmeleri ve yapımcıları da sözlerini biraz daha ölçüp biçerek söyleyeceklerdi.
 
Yine yönetmenlerin basın açıklamasında bir alıntıyla şimdilik son verelim aklımızdaki soruları paylaşmaya, “ZENNE, kurgusal bir senaryonun filme dönüştürülmesi sonucunda ortaya çıkmıştır.”
 
Ahmet Yıldız için kurgulanmış hayata biçilen değer az olmuştu. Biz şimdi sizin filminize değer biçmeye çalışmıyoruz, haddimiz değildir. Siz, kuşkusuz ki kendi sözlerinizle o değeri kendiniz biçiyorsunuz.

Etiketler:
İstihdam