05/10/2010 | Yazar: KAOS GL

Bundan tam bir ay önce bir emekli subayın mektubu yayımlamıştım.

Bundan tam bir ay önce bir emekli subayın mektubu yayımlamıştım.

Bundan tam bir ay önce bir emekli subayın mektubu yayımlamıştım. Bu mektubun bir bölümünde aynen şu ifadeler yer alıyordu: “Türkiye’de yaklaşık 185 bin er, tamamen posta, kuaför, berber, görevli gibi isimler adı altında sadece ordudaki subaylara ve ailelerine hizmet veriyor. Ayrıca 32 bin asker de koruma adı altında yine kişilere hizmet veriyor. 14 bin asker de lojmanlara hizmet veriyor. TSK’nın kendini milletin bağrında gibi gösterip, milletten uzakta, sivillerden tam bağımsız kendi lojmanı kendi mahkemesi, kendi hastanesi ve kendi hegemonyası içinde bulunması ve bütün bunları disiplin gerekçesiyle kamufle etmeye çalışması gerçekten çok üzücü ve düşündürücüdür.”
Türk Silahlı Kuvvetleri kapalı bir kutu. Bu bilgilerin doğru olup olmadığına karar vermek zor. Ancak bir aydır, bu bilgilerin yanlış olduğunu belirten bir açıklama da almış olmadığım için bu bilgilerin doğru olmalarını yüksek bir ihtimal olarak değerlendiriyorum.
***
“Zorunlu askerlik sürsün” diyen ve bunun terörle mücadele için elzem olduğunu iddia eden Genelkurmay’ın gerekçeleri ışığında bu rakamları yorumlayalım... Askerlikle bir ilgisi olmayan hizmetlerde çalışan asker sayısı yukarıdaki rakamları topladığımız zaman 231 bin ediyor. Örneğin Alman ordusunun şu anki toplam personel sayısı 247.000, İtalya’nın 195.000, İngiltere’nin 173.000. Avrupa’daki büyük orduların çoğunun toplam personel sayısı, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde ‘angarya sektörü’nde çalıştırılan personel sayısından daha az. 
***
Türk Silahlı Kuvvetleri sık sık ‘asker sayısının yetersizliği’nden bahseder. Bu yetersizlik söylemi üzerinden askerin toplum üzerindeki hegemonyası pekiştirilmeye çalışılır.
Berberlik, kuaförlük gibi hizmetler diğer devlet kurumlarında maaşlı çalışanlar tarafından verilirken Türk Silahlı Kuvvetleri’nde ‘angarya’ sisteminin tercih edilmesinin hiçbir mantıklı açıklaması yok. Sadece berberlik ve kuaförlük gibi ‘az riskli’ alanlarda değil şoförlük gibi daha fazla dikkat gerektiren alanlarda da angarya sisteminin tercih edildiğini görüyoruz.
20 yaşındaki çocuklara kocaman cemseler, tanklar teslim ediliyor. Muhtemelen birçok kaza ‘acemi şoförler’ yüzünden gerçekleşiyor. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin şoför ihtiyacını profesyonel elemanlarla sağlamıyor olmasının hiçbir rasyonel temeli yok. Acemiliğin neden olduğu kaza, arıza gibi durumların ekonomik profilini göz önünde bulundurursak, bu sistemin ekonomik rasyonalitesinin bile olmadığını kolaylıkla görebiliriz.
***
Toplumdaki askeri hegemonyanın merkezinde hep ‘zorunlu askerlik’ oldu, günümüzde de böyle. ‘Bedelli askerlik’in yol açtığı rahatsızlığın temel nedeni de bu hegemonyayı (belirli bir kesim için de olsa) zayıflatıcı bir etkisinin olması. Genelkurmay Başkanlığı’nın ‘zorunlu askerlik’ konusundaki hassasiyetini ve ‘tek tip askerlik’ projesindeki ısrarı bu çerçeve içinde değerlendirmek gerekiyor.
Televizyon ekranlarında emekli generalleri izliyorum. Tek tip askerliği çok hevesli bir şekilde savunduklarını, “hepiniz hizaya gireceksiniz” havası içinde konuşmaktan heyecan duydukların› gözlemliyorum. 
Militarizmin yarattığı hegemonyanın rantını, imkânlarını kullanıyor olmak, bu psikolojiyi açıklıyor. Bu rantın hem manevi hem maddi boyutlarının olduğu ortada. Toplumdan üstün olma psikolojisi olayın manevi boyutunu oluşturuyor, maddi boyut üzerine ise birçok yönden değerlendirme yapmak mümkün.
***
Bir ülkede askerin siyaset ve toplumsal yaşam hiyerarşisi içindeki konumuyla o ülkedeki demokrasinin gelişmişlik düzeyinin ters orantılı olması, evrensel bir sabittir.
Askerin toplumsal hiyerarşi içindeki konumunu yükseltmeyi amaçlayan ‘tek tip askerlik’ tartışması, basit bir teknik proje değil. Bu konuyla ilgili tartışmalar da sadece ‘teknik’ bağlamda ele alınabilecek tartışmalar değil. İnsanların ‘tek tip askerlik’ konusuna olan yaklaşımlarından, ülkedeki rejimle ilgili tercihlerini büyük oranda anlamak mümkün. ‘Tek tip askerlik’i coşkuyla karşılayanların büyük bir bölümünü,militarist hegemonyanın devam etmesine ve mümkünse güçlendirilmesine olumlu bakanlar oluşturuyor. 
‘Tek tip askerlik’teki ana fikir, üniversite mezunlarını da diğer gençlerle eşit derecede militarizmin hegemonyası altına almak. 
Bu nedenle, Genelkurmay’ın ‘tek tip’ konusundaki ısrarı, kendi içinde tutarlı bir ısrar olarak görülebilir. Askerliğin kısaltılması, bedelli askerlik, profesyonel askerlik vb. ülkenin güvenliğinin zayıflamasıyla değil sadece ve sadece askeri hegemonyanın zayıflamasıyla sonuçlanacağı açık olan projelerinin karşılaştığı yoğun direnci de bu çerçeve içinde analiz edebiliriz.
Subayların güvenlikle ilgili olmayan hizmetleri için askerlik yapılması, ne 
‘ülkeye hizmet’ fikrine, ne yasalara, ne etik normlara, ne evrensel değerlere, ne de ekonomik rasyonaliteye uygun ‘Angarya’ (yani insanlar zorla çalıştırma) bir insan hakları ihlalidir ve suç niteliği taşır, angaryayı haklı gösterebilecek hiçbir mantıklı gerekçe yoktur.
Angaryanın önlenmesi, en başta hükümetin görevi. Ne olursa olsun, böyle bir hegemonik yapılanmanın var olduğu ve  askerin sürekli geliştirdiği yeni projelerle konumunu sağlamlaştırmaya çalıştığı bir ülkede demokrasi kurmaya çalışmak çok kolay bir iş değil. 


Etiketler: insan hakları, askerlik
nefret