07/12/2012 | Yazar: Esra Güleç

‘3 Aralık Dünya Engelliler Günü’ saçmalığı ve dünyada engelli eşcinsel bir kadın olmak

Nedir bu 3 Aralık Dünya Engelliler Günü? Neden saçmalıktır peki bana göre? Şöyle ki: 3 Aralık Dünya Engelliler Günü 1992 yılında Birleşmiş Milletlerin ilanıyla birlikte her yıl farklı temalarla dünya engelliler günü olarak kutlanmaktadır. Peki kutlanması gereken bir gün müdür? Yoksa aksine engellilerin sorunlarının dile getirilip bu sorunlarla nasıl mücadele edileceğine dair çözümlerin üretilmesi gerektiği bu çözümler üzerine çalışmalar yapıldığı bir gün haline mi getirilmesi gerekir? İşte işin saçma tarafı engelli olmanın kutlanacak bir şeymiş gibi yansıtılıyor olması ve varolan sorunların üzerinin kapatılmasından kaynaklanıyor.
 
Özellikle anaakım medyada yer alan haberler toplumun engellilik olgusu üzerine yanlış bilinçlenmesine neden oluyor. Üstelik valilerin, belediye başkanlarının, kaymakamların bilmem ne partisinin milletvekilinin yaptığı sözde açıklamalar da toplumda yaratılan engellerin üzerini kapatmaya sorunsuz ve yaşanabilir bir dünya izlenimi yaratmaya yetiyor da artıyor ne yazık ki!
Fakat nedense ülkenin sözde çok iş başarmış sorsanız öğretmenliğin alasınıda yaparım diyecek olan yüzsüzlüğün de dibine vurmuş bir milli eğitim bakanı çıkıp:”körden öğretmen olmaz” diyebiliyor dalga geçerek. Sanki yıllardır engelli arkadaşlarımız okullarda bu işi yapmıyorlarmış gibi.
Sonra bir gün ülkenin çokbilmiş bakanlarından sağlık bakanı çıkıp “zaten engellisin sana iş verdiğimize şükret” diyor hakkını arayan engelli bir sağlık bakanlığı memuruna. İşte 3 Aralık bütün bu kendini bilmez kafalarının içindeki düşünme yeteneğini kullanamayan evet varolduğu halde kullanmak istemeyen yaratıkların kendilerini akladıkları günah çıkarttıkları uydurulmuş saçma bir gündür.
Bütün bu saçmalıkların yanında da hem engelli hemde eşcinselseniz ve helede bir kadınsanız ve erkek egemen bir zihniyetin varolduğu bir sistemde adınız bile yoksa bazen sözün bittiği anlar olabiliyor.
Belki çocukluğunuzda fark ediyorsunuz diğerlerinden farklı olduğunuzu.
Belki öğrenmek istiyorsunuz bir şeyleri bir şeyleri tanımlamak istiyorsunuz fakat daha çocuk yaşta heteroseksüel hayat biçimi kafanızın hücrelerine kadar en ince ayrıntısıyla özenle yerleştiriliyor.
Ve siz ne kadar farklı şeyler hissetsenizde varolan düzene uyum sağlamak zorunda kalıyorsunuz. Belki yıllarca içinizdeki var olan hisleri bastırıp bir kenara bırakıp “normal!” olmanın micadelesini veriyorsunuz. Olabildiğince kadınsı giyinmeye olabildiğince hanım hanımcık davranmaya çalışıyorsunuz ama bütün bunları yaparken aslında içinizdeki insanın dışınızdakiyle hiç alakası olmadığını da çok iyi biliyorsunuz.
Kendinizi tanımlamanıza yardımcı olacak bütün bilgileri ancak tek başınıza bir şeyler yapmaya başladığınız zaman ulaşma imkânı bulabiliyorsunuz.
Çünkü ne annenize ne heteroseksüel kafalı öğretmenlerinize bu konuda hiçbir şey soramazsınız sorsanızda alabileceğiniz cevaplar belidir. Hatta işin sonu disiplin cezalarına şiddete bile gidebilir.
Ya da mesela engelli sivil toplum örgütleri içerisinde siz heteroseksüel bir kadın olarak yer almalısınızdır yoksa ahlaksız ucube bir yaratık olarak tanımlanabilme ihtimaliniz yüksektir.
Ya da mesela Kaos GL’nin sitesine bile bakarken acaba biri görür mü? Korkusuyla girmenizle çıkmanız saniyeler alıyor olabilir.
Sonra iletişim kurmaya çalıştığınız eşcinseller engelli fobik olabilir falan.
Bütün bunları aşmanızda zaman alabilir ancak mücadele ettiğiniz sürece kendi kimliğinizle varolabilirsiniz.
Henüz engelli eşcinsellerle alakalı ülkemizde yapılmış bir çalışma bulunmuyor fakat Almanya İsveç gibi ülkelerde bildiğim kadarıyla yeni yeni yapılan güzel çalışmalar var. Umarım zamanla buradada güzel çalışmaların olmasını sağlayabiliriz.

Tabi bu çalışmaların olabilmesi içinde görünürlüğün artması lazım daha çok özgürleşmek lazım. Belki de son olarak söylemem gereken şey şu olmalı: Kaos özgürleştirir. 


Etiketler:
İstihdam