23/02/2012 | Yazar: Berkant Çağlar

Baki Koşar Nefret Suçları ile Mücadele Haftası kapsamında gerçekleştirilen Eleştirel Pedagoji günleri geçen yıl olduğu gibi bu yıl da genişletilmiş programı ile 18-19 20 Şubat tarihlerinde katılımcıları ile buluştu.

4. Baki Koşar Eleştirel Pedagoji Günleri Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
Baki Koşar Nefret Suçları ile Mücadele Haftası kapsamında gerçekleştirilen Eleştirel Pedagoji günleri geçen yıl olduğu gibi bu yıl da genişletilmiş programı ile 18-19 20 Şubat tarihlerinde katılımcıları ile buluştu.
 
Nasıl bir eğitim istiyoruz sorusu etrafında Siyah Pembe Üçgen İzmir’in eğitim grubunun katkıları ile hazırlanan program kapsamında 4 atölye, 1 forum ve üniversitelerin LGBT öğrenci topluluklarından öğrencilerinde katılımı ile bir tartışma gerçekleştirildi.
 
“Benim benzersizliğimi kabul etmeyen bir eğitim sistemi beni de kabul etmez.”
 
Etkinliğin ilk günü Eylem Korkmaz ve Feyza Eyikul’un katılımı ile Demokratik Okullar ve Başka Bir Okul Mümkün Derneği’nin eğitim konusundaki çalışmaları ilk atölyenin konusuydu. Temel olarak demokratik okullar ve alternatif eğitimin üzerinde durulduğu atölyede, eğitime felsefe üzerinden bakmanın gerekliliği üzerine konuşuldu. Eğitimin bir özgürleşme süreci olarak da görülebileceği atölyenin önemli çıktılarındandı. Başka Bir Okul Mümkün Derneği’nin aktarımları üzerinden de bireyin kendi yaşam hakkını ve eğitimini belirleme hakkının olduğuna ve mevcut eğitim yapılanmasının hangi yöntemler ile değiştirilip dönüştürülebileceğine yanıtlar arandı. Her çocuğun farklı olduğuna dolayısıyla ihtiyaçlarının da farklı olduğuna ve eğitim programının bu ihtiyaçlara cevap vermesinin gerektiği aktarıldı. Başka Bir Okul Mümkün Derneği’nin, alternatif eğitim, demokratik yönetim, ekolojik duruş ve özgün finansman olarak belirlenen eğitim içeriği hakkında konuşuldu.
 
Cumartesi gününün ikinci atölyesinde ise üniversitelerin tacize karşı hazırladıkları yönergeler tartışıldı. Bu kapsamda taciz yönergesine sahip olan Ankara Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi ve Sabancı Üniversitesi’nin hazırlamış oldukları yönergelerin içeriği incelendi ve eksik yanları belirlenip olumlu ve olumsuz yanları üzerinde duruldu.
 
Pazar gününün ilk atölyesi Muğla Üniversitesi’nden Dilek Hattatoğlu’nun kolaylaştırıcılığında gerçekleştirilen Dil ve Simgesel Mücadele atölyesiydi. Atölye kapsamında hayatımızdaki mücadele alanlarımız ve mücadele alanlarımızı mikro ve makro düzeyde ne şekilde şekillendirdiğimiz, simgesel mücadelenin ne olduğu, bizi bir başkasıymış gibi olmaya zorlayan sürecin içeriği, sosyal hayatımızda pratik üzerinden nasıl direnişler sergilediğimiz ve dilin bu olaylar ile ilişkisi üzerinde duruldu.
 
Pazar gününün ikinci atölyesinde ise Boğaziçi Üniversitesi’nden Dilek Çankaya’nın kolaylaştırıcılığında Dil ve Gizli Müfredat başlığı altında eğitim müfredatının örtük yollardan ne şekilde işlediği, eğitimin kurgulanış bicimi ile aslında mevcut sistemi nasıl tekrar ettiği mevcut sisteme nasıl katkı sağladığı gibi konulara değinildi ve katılımcılarında bu konudaki deneyimleri üzerinden paylaşımda bulunması ile gizli müfredat kavramı anlaşılmaya çalışıldı.
 
Eleştirel Pedagoji günlerinin son günü olan Pazartesi günü ise İzmir Fransız Kültür Merkezi’nde Eğitim Hayatında Heteroseksizm Karşıtı Mücadele Ve Eleştirel Pedagojinin Dili başlığında Boğaziçi Üniversitesi’nden Dilek Çankaya’nın kolaylaştırıcılığında bir forum gerçekleştirildi. Etkinliğe Ankara Üniversitesi’nden Işıl Ünal, İstanbul Bilgi Üniversitesi’nden Müge Ayan ve Almanya’dan Anne Schondelmayer katıldı.
 
Işıl Ünal, eğitim hayatında heteroseksizm karşıtı mücadelede, mücadele alanının bütünleşik olmasının gerekliliğine ve öğrenci öğretmen arasında etkileşimli ve ortaklaşa bir mücadele kurulmasının gerekliliğine vurgu yaptı. Anne Schondelmayer ise Eğitimde Ayrımcılık Kimin Umrunda adını verdiği sunumunda ayrımcılık karşıtı eğitim programlarını değerlendirdi. Ayrımcılık ile yüzleştirildiğimizde inkar etme yolunu tercih ettiğimizi, yapılan çalışmaların cinsel çeşitliliğin kamuoyunda kabul gördüğünü ama insanların bu konuda ayrımcılık ile ilgili sorumluluk duymadıklarını; fakat bu sorumluluk duygusunun gerekli olduğunu belirtti. Almanya özelinde eyaletlerin eğitim programında ayrımcılık karşıtı programa yer verebildiğine ama bunun eyaletten eyalete farklılıklar içerdiğine değindi.  Müge Ayan ise Eğitim Hayatında Çok dillilik sunumu ile eğitim sisteminin dil öğrenimine nasıl yaklaştığı ve diğer dillere bakış açısını dilbilimsel, sosyolojik perspektif ve eğitimsel perspektif üzerinden inceledi. Eğitimde bir dilin öğrenilmesi bir başka dili öğrenmeyi zorlaştırdığı klişesi üzerinden aslında başka bir dil öğrenmenin zihinsel kapasiteyi güçlendirdiği belirtildi. Eğitim verilen dillerin toplumda kabul görmesi ve eşit statüde olmasının gerekliliği üzerinde duruldu
 
Eleştirel pedagojinin son bölümünde ise üniversitelerin LGBT öğrenci topluluklarından gelen katılımcıların örgütlenme ile ilgili aktarımları, örgütlenme süreçlerinde yaşadıkları sorunlar ve mevcut pratikleri üzerinden deneyim aktarımı sağlandı.
(Berkant Çağlar/kaosgl.org)

Etiketler: insan hakları, eğitim
İstihdam