19/06/2020 | Yazar: Evrim Demirtaş

“LGBTİ+ alanında kazanımlar, LGBTİ+'lar ve onların öz örgütleri tarafından elde edildi.”

“Adalet dediğiniz şey yalnızca yargı eliyle sağlanamaz” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

“Adaletin bu mu dünya” yazı dizisinde avukatlara mikrofon uzatıyor, LGBTİ+ hakları ve hukuku konuşuyoruz. Yazı dizisinde bugünkü konuğumuz Avukat Kerem Dikmen. Meslek hayatı boyunca '' insan hakları '' kavramının geneliyle ilişkili olduğunu söyleyen Dikmen, Lambdaistanbul Derneği’ne açılan kapatılma davasında avukatlara yapılan açık çağrıyla LGBTİ+ hareketine dahil olmuş ve Kaos GL Derneği’nin hukuk koordinatörlüğünü yürüten İzmir Barosu mensubu bir avukat.

Av. Kerem Dikmen, “Adalet dediğiniz şey sadece yargılamadan ibaret bir şey değildir, sizin sokakta yürürken bile herkes kadar rahat yürüyüp yürümeme hakkınıza sahip olmanızla da ilgilidir. Herkes istihdamla ilgili özgürlüklerini kullanırken sizin de herkes gibi istihdamla ilgili olanaklardan yararlanıp yararlanmanızla ilgilidir. Sonuç olarak adalet dediğiniz şey yalnızca yargı eliyle sağlanabilecek bir şey değildir” diyor.

“Adım atmak için evden çıkmak bile bir kazanımdır”

Kaos GL derneğinin 25 yıllık LGBTİ+ hakları alanında çalışmalar yapıyor. Kaos GL, LGBTİ+ hakları alanında neler yapıyor?

Belirttiğiniz gibi, 25 senelik bir mazi bir kültürdür. 25 sene uzun bir süre olsa da açığa çıkışı ismini koyarak 25 senedir, ama ben bunu 25 seneyle sınırlı görmenin çok doğru olmadığını düşünüyorum.

Kaos GL bir LGBTİ+ hareketi örgütü ama faaliyetleri bununla sınırlı değil. Kaos GL’nin aslında nasıl bir yapıda ilerlediğini anlatırsam çok daha faydalı olur. Kaos GL şu anda programlar üzerinden faaliyetlerini sürdüren bir dernek. Medya ve İletişim Programı var, bu program medyadaki ayrımcı, homofobik, bifobik, transfobik, söylemleri deşifre etmeyi, göstermeyi ve nihayetinde onları değiştirip dönüştürmeyi hedefleyen bir program. Akademik ve Kültürel Çalışmalar Programımız var, burdaki faaliyetimizde cinsel yönelim, cinsiyet kimliği, cinsel kimlik, cinsiyet ifadesi ve karakteristiği alanında akademik çalışmaları yapmak, bu alanda çalışmak isteyen akademisyenleri desteklemek olarak söyleyebiliriz. Mülteci Hakları Programımız var, bu program kapsamında da mültecilerle ilişkili işlemlerden LGBTİ+'lara, sosyal, yasal, hukuki destek, sosyal yardım desteği vermek var. Bir diğer programımızda, benim de parçası olduğum İnsan Hakları Programında hukuk koordinatörüyüm ve bu programda çalışıyorum. İnsan Hakları Programında bireylerin cinsel yönelim, cinsiyet kimliği ve cinsel kimlik alanında insan haklarını izlemesi, belgelemesi ve raporlama faaliyetlerini yürütüyoruz. Bu program kapsamında lobi ve savunuculuk faaliyetlerini de sürdürdüğümüzü söylemek gerekir. Tabi ki yalnızca bunlar değil faaliyetlerimiz, danışmanlıklardan, meslek gruplarına dönük eğitim faaliyetlerine, alandaki diğer LGBTİ+ hak örgütlerine kapasite bakımından geliştirici ve destekleyici faaliyetlerden, bireysel olarak hak savunucularına bilgi anlamında lojistik destek sağlamaya dek birçok faaliyeti yapıyoruz.

Kaos GL hareketi ve derneği kendisi bir kazanımdır. Varoluşu bile LGBTİ+ hakları için bir kazanımdır. Elbette bunu Kaos GL ile ilgili sınırlı düşünmüyorum, alanda faaliyet göstererek hukuki statü olarak dernek olsun olmasın, bütün oluşumlar bir hak kazanımıdır. Tarihsel olarak Kaos GL daha geriye gittiğinden, biraz daha ön açıcı faaliyetlerde bulunan, akademik çalışmalarda, lobi ve savunuculuk faaliyetlerinde biraz daha misyonu belirgin olan ve bu misyonu yerine getirecek araçlara da sahip olan bir dernek. Stratejik davalarla kendi hukuk ekibi ve diğer hukukçularla yürüttüğü stratejik kararlar alınmasına vesile olan, alanı ferahlatan bir dernek. Sıralanan her şey bir şeyleri unutmak, bir şeyleri ihmal etmek anlamına geliyor, Aslında sadece bizim için değil, bütün hak örgütleri açısından adımınızı attığınızda, adımınızı atmak için evden çıktığınızda bile bir kazanımsınız. O yüzden hiçbir dönemde karamsar olmamak gerekiyor.

Kaos GL hareketi dediniz, “Kaos GL hareketi” nedir?

Hareket oluşumdan daha öndedir. Neticede dernek dediğiniz, devlet nasıl yurttaşı tanımlayıp bir kimlik dağıtıyorsa, kişi topluluklarını da tanımlayıp bir kimlik dağıtınca, karakterine göre buna dernek, vakıf ya da federasyon gibi statüler veriyor. Bu anlamda Kaos GL hareketi, Kaos GL derneğinin önündedir, daha eskidir. Kaos GL derneği bu hareketin bir unsurudur, bir parçasıdır. Bu diğer LGBTİ+ hak örgütleri açısından da böyledir.

LGBTİ+ haklarının kazanımında baroları nerde görüyorsunuz? Barolar genel olarak dezavantajlı gruplar için neler yapabilir? Yapılanlar yeterli mi?

Yeterli değil. Hiçbir zaman da yeterli olmayacak. Barolar sivil kuruluşlar değil, kamusal nitelikli kuruluşlardır. Resmi kuruluşlar kendilerini kapatamazlar, kanunla kurulurlar kapatılmaları da kanunla olur, öncelikle bunları ortaya koymak gerekir. Baroların ve avukatların yasadaki tanımı itibariyle insan hakları hareketiyle eş güdümlü olmasında ya da iletişimde olması doğal ama barolar sivil hayatında içinde ve dışında ayrı bir yerde duruyor. Bu anlamda yapılanları yeterli bulduğumu söyleyemem, her şeyden önce heteronormatif, daha erkek egemen, iç düzenlemelerini biraz daha cinsiyetlerden ya da erkek cinsiyetinin hegomonyasından ya da sadece ikili cinsiyet varmış gibi kendini oluşturan mevzuatından arınması gerekir. Barolar bir yandan hak savunuculuğunu yaparken bir yandan da kendi içerisindeki yapısal dönüşümünü gerçekleştiriyor olması gerekir. Bugün hala ruhsatlarda kadın ve erkek cinsiyetlerinin, atanmış algıları üzerinden kişiler ruhsatlarına fotoğraflar yapıştırılmaya zorlanıyor, aslında devlet kişilerin cinsiyetine karar veriyor ve sonrasında da bu cinsiyetin nasıl davranması gerektiğine karar veriyor. Bu basit görünebilir, örnek vermek açısından verdim, ki asla basit de değil. Bunun dışında baroların disiplin kurullarında, ayrımcılığı, nefret ifadelerini yasaklayan kararlar göremiyoruz. Baroların toplumda LGBTİ+ istihdamını ve görünürlüğünün ön plana çıkarılmasını savunurlarken, kendi içlerinde de bunu yapmaları lazım. Neticede kaç baroda açık kimlik çalışabilen trans var? Avukat kadrolarını düşünelim ya da avukat olmasına gerek yok ne ölçüde açık kimlikli LGBTİ+ istihdamı var, bunları hep sorgulamak lazım. Gene de her baro aynı değil, barolar arasında farklılıklar var, mesela İzmir Barosu daha farklı bir yerde duruyor, ilk kez LGBTİ+ komisyonu kuruldu, biliyorsunuz. Meslek içi eğitimlerde, toplumsal cinsiyet eşitliği derslerinin müfredatında LGBTİ+ konularına yer vermek çok önemli. Barolar dezavantajlı grupların, ayrımcılığa maruz bırakılan grupların ve meselelerin daha görünür kılınması için söylemsel bazda öncelik yapamaz belki ama kendi fikrini daha açık bir şekilde ortaya koyabilir.

Sonuç olarak hakların kazanımları açısından baroları bir yerde göremiyorum. LGBTİ+ alanında kazanımlar, LGBTİ+'lar ve onların öz örgütleri tarafından elde edildi. Barolar onların önünü açan bir pozisyona hiçbir zaman evrilmedi. LGBTİ+’ların yapmadığı tartışmaların, doğrudan barolardan ya da avukatlardan gündeme sokulduğunu hiç görmedik. Bu anlamda baroların ön açıcı noktada olduğunu söyleyemem ama bu kazanımlar elde edildikten sonra, barolar bunun yaygınlaştırılmasında, kendi kurum içi sirkülasyonlarında önemli bir misyona sahipken, bu kazanımların kaybedilmemesinde de önemli bir misyona sahiptir diye düşünüyorum.

“Bu, geç bir karardır!”

Ankara valiliğinin 2017 yılında LGBTİ+ etkinliklerine süresiz yasak getirmesinden bahseder misiniz? Yasağın kaldırılmasına ilişkin Ankara 2. İdare Mahkemesinin kararının değerlendirmesini yapar mısınız?

2017 yılında Ankara valiliğinin yasağına karşılık hemen bir dava açıldı. Bu davanın devamı sırasında OHAL kaldırıldı. Ankara'daki örgütler faaliyet yapabilecekleri durumuna geldiklerini düşünürken, bu dönemde de OHAL’den sonra 3 Ekim 2018'de yeni bir süresiz olarak yasaklama kararı yayınlandı ve uygulanmaya başlandı. İkinci yasağın uygulaması devam ederken, birinci yasağın uygulanması kaldırıldı, iptal edildi. Fakat bu LGBTİ+'ların ve örgütlenmelerinin faaliyet yapmasına engel oldu.

Ben bu yasağın kaldırılmasını olumlu değerlendiremiyorum. Eğer bu dava açılır açılmaz, yürütmeyi durdurma kararı verilmiş olsaydı, gerçekten ortada saf bir olumlu değerlendirmenin muhatabı olacak bir karar vardı. Bu bence kötünün iyisi, idealin bu olmadığı hiçbir zaman akıldan kaçmamalıdır. Akıldan kaçırıldığı zaman neyin iyi olduğu neyin kötü olduğu noktasında bir kafa karışıklığı yaşanıyor. Bu geç bir karardır, bir mahkeme açısından yapılması gereken ilk dava açıldığında yürütmeyi durdurma kararı verilerek hukuk devletinden yana bir reaksiyonun gösterilmesiydi ama bu o ya da bu nedenle yapılmadı. Tabi gelinen noktada, davanın kaybedilip yasakların devam etmesiyle karşılaştırdığımda, bu iptal kararı önemlidir, bir kazanımdır. Bir yandan da haksızlık etmeyelim mahkeme kararında evrensel hukuk normlarına ve insan haklarının evrensel ilkelerine atıf yaparak, pozitif hak tartışması yaptı. Ayrıca idarenin yasaklama kararı verirken daha titiz davranması gerektiğinin altını çizen bir karardı. Gerekçe bakımından da uluslararası standartları karşılayan bir karar, o anlamda ilerlemeye tekabül eden bir karar olduğunu düşünüyorum.

Hande Buse Şeker davası

İzmir’de 9 Ocak 2019 tarihinde katledilen, trans kadın Hande Buse Şeker'in avukatlarından olduğunuzu biliyorum. Davanın değerlendirilmesini yapar mısınız? Dava şu an hangi aşamada? Kapalılık kararının kaldırıldığını kamuoyu biliyor, bunun etkilerinden bahseder misiniz? Bu dosya özelinde neler öngörebiliriz?

16 yıldır avukatım, soğuk kanlı biriyim fakat soğukkanlılığımı bu kadar kaybettiren başka bir dava olmadı. Tabi ki olay yeri görüntülerini izlememden de kaynaklı bir durum diyerek öznel durumumu da ortaya koymak isterim.

Dava iyi başlamadı. Soruşturma aşaması kapalı yürüdü. Soruşturma aşamasının kapalı yürümesinin manası, şüphelilere karşı alınan bir önlemdir. Aslında şüpheli lehine verilen bir durummuş gibi yansıtılarak, LGBTİ+ hareketinin davadan uzak tutulması amaçlandı. Baktığımızda kaç cinayet davasında kapalılık kararı verilmiştir? Ve bu kapalılık kararı öyle hukuka aykırı şekilde icra edildi ki keşif gibi tarafın hazır bulunmaktan men edilemeyeceği, hazırlık işlemleri bile Hande Buse Şeker'in ailesinden ve ailesini temsil eden avukatlarından gizli bir şekilde yürütüldü. Keşif yapıldığını dava açıldıktan sonra öğrendik. Kapalılık kararı yargılama başladıktan sonra da devam etti, burada da ahlak öne çıkarıldı, infial yaratılması üzerinde duruldu. Tabi ki bunlara da katılmak mümkün değildi, biz her türlü itirazlarımızı yargılama sırasında yaptık ama görüntüler izlendikten sonra kapalılık kararı kaldırıldı. Yargılamanın aleni bir faaliyet olması gerekir. Kapalılık kararı sanığı korumaya yönelik olsa da bu açık bir nefret cinayeti, bu nefret cinayetinin neye sebep olduğuna bakarsak; LGBTİ+ hareketinin bir trans kadının cinayetinden haber alamamasına, yeterli kamuoyu yaratamamasına neden oldu.

Neler öngörebiliriz sorusunun cevabı zor fakat biz avukatları olarak, hiçbir geçerliliği olmayan bir şekilde ceza indirimlerinin söz konusu olmayacağı bir kararı amaçlıyoruz ve bunun için uğraşıyoruz

LGBTİ+'lar adalete güveniyorlar mı?

Toplumun geneli zaten adalete güvenmiyor, bunu ortaya koymalıyız. Zaten güvenmek içinde güveni sağlayacak unsurlar ortada yok. LGBTİ+'lar açısından bu biraz daha fazla, neticede tüm LGBTİ+'lar var olmasına rağmen sistem varlıklarını kabul etmiyor. Güven ilişkisinde problem buradan başlıyor. Adalet dediğiniz şey sadece yargılamadan ibaret bir şey değildir, siz sokakta yürürken bile herkes kadar rahat yürüyüp yürümeme hakkınıza sahip olmanızla da ilgilidir. Herkes istihdamla ilgili özgürlüklerini kullanırken sizin de herkes gibi istihdamla ilgili olanaklardan yararlanıp yararlanmanızla ilgilidir. Adalet dediğiniz şey kadınları sosyal güvenlikten kaynaklı farklı kurallara tabi tutuluyorsa trans kadınların da geçiş sürecini resmi olarak tamamlamış olsun ya da olmasın trans kadınların da bu haklardan faydalanması demektir. Sonuç olarak adalet dediğiniz şey yalnızca yargı eliyle sağlanabilecek bir şey değildir. Adalet her şeydir, adaletle kurulacak güven ilişkisi de böyle olmalıdır. LGBTİ+'lar adalete güvenmiyorlar çünkü onlar kendi sorunlarını önemsiz gören bir yargı mekanizmasıyla karşı karşıyalar. Taşıdıkları kimlikler için bile, sistem kendisinin de ikna edilmesini bekliyor. Dolayısıyla güven ilişkisinin kurulması zor. Ne yazık ki adaletin her safhasında bu böyle.


Etiketler: insan hakları, nefret suçları
nefret