27/07/2010 | Yazar: Kaos GL

Bu yıl dördüncü kez "Doğanın efendisi değil sadece bir parçasıyız" sloganıyla düzenlenen Rock-A 15-17 Temmuz tarihlerinde Özdere Rainbow Koyunda düz

Alternatif Yaşamın Demosu Rock-A Tamamlandı Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
Bu yıl dördüncü kez "Doğanın efendisi değil sadece bir parçasıyız" sloganıyla düzenlenen Rock-A 15-17 Temmuz tarihlerinde Özdere Rainbow Koyunda düzenlendi. 2500 kişinin katıldığı, sadece gönüllülerin ve katılımcıların dayanışma ve çabalarıyla gerçekleştirilen, sponsorsuz ve ücretsiz festival bu yıl da coşku ile yaşandı.
Türkiye’nin birçok ilinden ve Yurt dışından bir çok kesimi bir araya getiren Rock-A, festival alanında kurulan platformda üç gün boyunca saat 17.00 ile 02.00 arasında 28 yerel ve yabancı rock, blues, jazz, folk, raggie ve punk gibi birçok tarzda müzik yapan grupların sahne almasıyla gerçekleşti.
 
Ayrıca Rock-A kapsamında birbirinden ilginç konularda atölye çalışmaları düzenlenirken, tiyatro gösterileri, toplu aktiviteler, gösterimler, söyleşiler katılımcılardan yoğun ilgi gördü.
Üç gün süren festivalde konserlerin yanı sıra gerçekleştirilen atölye çalışmalarında bir çok sivil toplum örgütü çalışmalarını katılımcılarla paylaşma fırsatını buldular. Rock-A'da Kürke Hayır Platformu, Pozitif Yaşam Derneği, Marmaris Ekolojik Yaşam Derneği/Türkiye Perma kültür Araştırma Enstitüsü, Bir Gençlik Hikâyesi – TOG – Toplum Gönüllüleri Vakfı, Küresel Eylem Grubu, Uluslararası Af Örgütü ve karşı bisiklet grubu hazırladıkları tanıtım görselleri ile faaliyetlerini katılımcılarla aktardılar.

Festivale ailesiyle beraber gelen bir buçuk yaşındaki Rüzgar Rock-A'nın özgürlükçü ruhundan yararlanarak alanda tek başına dolaşırken, "bana dede de" diyen katılımcı, etkinliğin yaş grubu olarak bir sınır tanımadığının göstergesi gibiydi.
Sadece etkinlikleri değil "Elm Sokağı", "Dayanışma Sokak", "İsyan Sokak" gibi isimlerle tanımlanmış yerlere kurulmuş rengarenk 1000 civarında çadır ile küçük bir kasabaya dönüşen alanda, orman yangınına karşı sigaraları söndürmek için ağaçlara asılmış içi su dolu şişelerde doğaya gösterilen hassasiyetin örneklerindendi.
 
Katılımın ücretsiz olduğu festivalde 1 liraya dahi yemek ihtiyacını giderecek menüler oluşturulurken; Rock-A, geçen yıllarda olduğu gibi bu yıl da sponsor desteği alınmadan gerçekleştirildi.
 
"Gelirken içinizde sevgi, barış, kardeşlik getirdiğinizi; her türlü yanıcı, kesici, yasadışı maddeyi ve önyargılarınızı getirmeyi hiç düşünmediğinizi de kuvvetle tahmin ediyoruz." denilerek festival çağrısında bulunulmuştu. Bu çağrıya uyan katılımcılar üç gün boyunca müziğin, denizin ve arkadaşlığın coşkusunu yaşadılar ve önyargıdan, şiddetten uzak bir festivali daha geride bıraktılar.
 
Rock-A gönülüleriyle yaptığımız söyleşide şunları söylediler:
Ahmet Özgür Erdoğan:
Dört yıldır Rock-A gönüllüsüyüm ve festival alanından bu sene çok daha güzel duygularla ayrıldım. Bu sene sloganımız “ Doğanın efendisi değil sadece bir parçasıyız!” idi. Alanda bulunan herkes bu söylemin gerçekten farkındaydı. Bu çok güzel bir duygu. Festivalde sahne programının bizzat sahne alan gönüllü müzisyen arkadaşlarımız tarafından organize edilmesi bir kez daha Rock-A’nın kolektif ruhunu ortaya koydu. Yine atölyeler alanı birçok gönüllü arkadaşımızın atölyeleriyle zenginleşti. Kendi kendine organize olan “keyifli bir dünya” örneğini yaşadığımı düşünüyorum. Organizasyonda yer aldım, çöp topladım, müzik dinledim, bilgi paylaştım ve en güzeli yepyeni arakadaşlıklar edindim.
Kısacası, üç günlüğüne de olsa böyle bir hayatı deneyimlediğim için gerçekten mutluyum.
Özlem Arkun:
Festival gerçekten bir karnaval havasında geçti. Türkiye’nin bir çok yerinden ve yurt dışından gelen katılımcı, çocukları ve ne güzel ki köpekleriyle Rock- A’ da 3 gün boyunca bambaşka bir dünyayı yaşadı. Gönüllü olarak bulunduğumuz Rock- A’ da insanları böyle görmek bana Rock-A için, “kendi kendini eğlendirebilen festival” dedirtti. Çünkü alanda gördüğüm bütün insanların yüzünde bir gülümseme vardı. Müzik ve etkinliklerin aynı oranda ilgi görmesi çok sevindiriciydi. Atölyeler alaninda bir çok bilgi paylaşıldı ve çeşitli oyunlar hep birlikte oynandı. Gönüllüler olarak özellikle hiç kimsenin alanda aç kalmaması için hazırladığımız Rock-A kumruları ve Rock-A salataları, festivale 4 yıldır gelip herkesi börekleriyle doyuran börekçi abimiz ve neşeli ekibinin vegan pizzaları, en ilkel fotoğraf makinası olan pinhole ( iğne deliği) kutusu festivalin bence en dikkat çekici yönleriydi. Gelen herkesin bir işin ucundan tutması muhteşem bir durumdu. Festivalin tadını hala damağımda çok tatlı hissediyorum. Gelecek yıl da festivale gelen herkesi, bu yıl olduğu gibi hep birlikte yapmaya ve birlikte eğlenmeye çağırıyoruz. Çünkü Rock-A hepimizin.
 
Bir Rock-A’yı daha ardından konuşulacak ve hatırlanacak birçok şeyle geride bıraktık. Rock-A 2010 için aslında söylenecek çok şey var. Adıyla müsemma Rock-A, dayanışmanın ve karşı çıkışın festivali olmanın hakkını bir kez daha verdi.
 
Rock-A Sahnesi önünde binlerce insan bir araya geldik. Özgürlük ve daha güzel bir dünya için söylenen şarkılarla dans ettik ve nice arkadaşlıklar edindik. Alanın her köşesinde yapılan birbirinden farklı atölye çalışmaları, yıl içerisinde süren doğa ve daha özgür bir yaşam için süregelen mücadeleleri bir araya getirdi, görünür kıldı. Günlük hayatımızı değiştiren pratikler ve bakış açıları kazandık.
 
Aylardır hazırlıklarını yaptığımız festival, alana gelen her bir kişiyle ayrı ayrı hayat buldu. Alanın her yanında kolektif bir çalışma vardı.
 
Sahne programı, bizzat Rock-A da sahne alan müzisyenler tarafından organize edildi. Ve aynı müzisyen arkadaşlar, yaptıkları jam sessionlarla alanın her yerinde ve her an karşımıza çıkışlarıyla hem bizi hiç müziksiz bırakmadılar hem de Rock-A da müzik yalnızca sahneye hapsedilmemiş oldu.
 
Rock-A da hiç kimsenin aç kalmaması için gönüllülerce düşünülmüş ve 3 gün boyunca onlar tarafından hazırlanan Rock-A kumruları ve salatalar taze bir İzmir havası estirdi.
Atölye katılımcıları alanda birçok etkinliği birbirleriyle haberleşerek ve birbirlerini gözeterek yaptılar.
 
Her sabah ve gün içinde belli saatlerde, gönüllüler ve birçok insanın katılımıyla alana dağılmış çöpleri topladık.
 
Festivalden hemen önce gönüllüler olarak neredeyse her çam ve zeytin ağacına, “Kimse görmez deme Yananı görür Allah” diyerek astığımız söndürgeçlerimiz oldukça rağbet gördü ve kullanıldı, böylece ağaçlar da festivalden tat aldı diyebiliriz.
 
Bize, gördüklerimize farklı bir gözle bakmayı öğreten, en ilkel fotoğraf tekniği, Pinhole (nam-ı diğer iğne deliliği! ) kutusu, büyük bir uğraş ve emekle alandaydı ve festivalin unutulmazlarındandı. 3 yıldır Rock-A ya gelerek börekleriyle karnımızı doyuran börek ekibi, yine festivalin en şenlikli ekiplerindendi, özellikle, ihtiyacımız olan Vegan Pizza açılımlarıyla!
Rock-A 2009’ da kullandığımız slogan akıllarda kalmıştı ki “herkes farklı herkes eşitti”.

Alanda bir oyun parkındaymış gibi koşturan ve oynayan çocuklar, arkadaşlarıyla sohbet edip, eğlenmeye gelmiş insanlar, sahne önünde çılgıncasına dans etmekten usanmayan arkadaşlar ve tüm bu hareketli ve eğlenceli alanı bizimle birlikte paylaşan köpekler, herkes bir aradaydı. Bu güzel beraberlikte müziğiyle, fotoğraf makinesiyle, basın duyarlılığıyla, bisikletleriyle, dansları, kahkahaları ve gülümsemeleriyle, eleştiri ve önerileriyle ve bizzat gönüllülüğüyle emeği geçen tek tek herkese sonsuz teşekkürler.
 
Aynı güzellikler ve yeni yeni güzelliklerle bir sonraki Rock-A’da yine beraber olmak dileğiyle…


Etiketler: kültür sanat
nefret