02/05/2013 | Yazar: Ömer Akpınar

Geriye kalan amele yanıklarımız, kısılan seslerimiz ve kamyon çarpmış yorgunluğu olsa da 1 Mayıs herkesin tatması gereken bir coşku.

Angara’nın Bağları da 1 Mayıs Sokakları… Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
2001 yılından beri ibneler, dönmeler, kararsızlar (biseksüellerin etiketi de bu olsa gerek) 1 Mayıs’a katılıyorlar. Emek, eşitlik, adalet tartışmaları yaparken lezbiyen, gey, biseksüel ve transları da gözden kaçırmayalım diyorlar. Bu yıl ben de Ankara’daki eylem/gösteri/isyan/şenliğin bir parçası oldum.
 
Sabah 11’de, 17 Mayıs Antihomofobi İnisiyatifi’nin “LGBT’lere Yönelik İlân Edilmemiş Savaşa da Son” pankartının önünde arkasında, orasında burasında gökkuşağı kortejini (ne zor kelimeymiş, Türkçesi de “alay”) oluşturduk. Düğün alayı gibiydi aslında; çünkü 2001’de “alana çıkan” (bunlar hep eylem jargonu) bir avuç insanın aksine dün – kaç kişi vardı bilemeyeceğim ama –  bayağı kalabalıktık.
 
Hemencecik yanı yanı başımızda feministler ve anarşistler vardı. Zaten sloganlarımız da ayrı gayrı olmadı. “Dünya yerinden oynar ibneler özgür olsa”nın ardından “patronsuz pezevenksiz bir dünya istiyoruz” geldi, “aile değil kadınız”ın ardından “faşizme karşı bacak omuza”…
 
Tüm bunlar olurken ben de Kaos GL’nin Facebook sayfasına fotoğraf yüklemekle iştigal ediyordum. (Bulanık fotoğraflar için özür diliyorum, güneşin alnında hepten ıstakoza dönmeyelim diye kremlenirken kameram da güneş korumasından nasiplenmiş.) Orada bizimle olmasa da internetten bizimle olan insanların heyecanı beni gerçekten etkiledi. Özellikle “lezbiyenim bas git, çükünü de al git” sloganına gelen “çüklü lezbiyenler vardır” yorumu trans mücadelesinin LGBT hareketine kattığı değer açısından çok önemli geldi bana. “Üf, onlar onu kastetmiyor ama her halta da bir kulp bulmasınlar” diyenler olacaktır illa ki; ama yine de LGBT harflerinin kapsadığı ve kapsayamayacağı çeşitliliğimiz konusunda insanların bu denli hassas olması beni sevindiriyor.
 
Toplumsal muhalefetin türlü çeşit unsurlarına “bakın LGBT’ler de var; meslektaşın, yoldaşın” demek başlı başına bir kazanım bence. Çalışma hayatında yok sayılmak, yok edilmek; emek sömürüsüyle iliği kurutulmak; devlet mekanizmalarında un ufak edilip savrulmak LGBT’lerin de meselesi.
 

Geriye kalan amele yanıklarımız, kısılan seslerimiz ve kamyon çarpmış yorgunluğu olsa da 1 Mayıs herkesin yaşaması gereken bir coşku.  


Etiketler: yaşam
nefret