19/11/2018 | Yazar: Kaos GL

17 Kasım 2017 tarihinden bu yana Ankara ili LGBTİ+lar açısından bir hapishaneye çevrildi.

Ankara’da bir yıldır LGBTİ+ etkinlikleri yasak! Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Ankara’da LGBTİ+ etkinlik yasağı birinci yılını doldururken hatırlatıyoruz: 17 Kasım 2017 tarihinden bu yana Ankara ili LGBTİ+lar açısından bir hapishaneye çevrildi.

Geçtiğimiz yıl, 18 Kasım 2017’de Ankara Valiliği daha önce eşi benzeri görülmemiş bir yasak kararı yayınladı. Olağanüstü Hal Kanunu (OHAL) kapsamında şehir genelinde “LGBTT-LGBTİ vb. konulardaki” tüm etkinlikler “toplumsal hassasiyet ve duyarlılıklar”, “kamu güvenliği”, “genel sağlık ve ahlakın korunması” ve “başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması” gerekçesiyle süresiz olarak yasaklandı.

OHAL kaldırıldı ancak Valilik, Emniyet Müdürlüğü’ne bu yıl 3 Ekim’de ilettiği yeni yazıda yasağa gerekçe olarak 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nu gösterdi. “LGBTT-LGBTİ vb. konular ile ilgili olarak çeşitli kurum/kuruluş, sivil toplum örgütü ya da gerçek kişiler tarafından ilimizin muhtelif yerlerinde/salonlarında, birtakım toplumsal hassasiyet ve duyarlılık içeren sinema, sinevizyon, tiyatro, panel, söyleşi, sergi, basın açıklaması, toplantı, gösteri yürüyüşü vb eylem/etkinlikler yasaklanmıştır” dedi.

Yeni gelen yasakla birlikte Ankara’da “LGBTİ+ etkinlik yasağı” bir yılını doldurdu. Bir yıldır başkentte LGBTİ+ konulu herhangi bir etkinlik yapmak yasak!

Bir polis devleti hikayesi: Ankara Valiliği yasağı

Kaos GL Derneği Hukuk Koordinatörü Avukat Kerem Dikmen, yasakları Kaos GL dergisinin “Sağ Popülizm” dosya konulu Kasım-Aralık sayısına yazdı. Av. Dikmen yazısında izolasyonun yıkıcı etkilerini özetledi. Yazıdan bir bölüm şöyle:

“Şayet devlet adına yetki kullanan kamu gücü, teorik düzeyde toplum sözleşmesi sayılan anayasa ile kendini bağlı görmüyor ve bu bağlı görmeme hali, hukuk devletinin kurucu unsuru olan yargının denetimi ile sınırlanmıyorsa veya onu sınırlayacak olan yargı erki ve o erkin somutlaşan hali olan hâkimler; bağımsız değilse, ortada hukuk devletinin varlığından bahsetmek imkânsız olur. O halde anayasada yurttaşları devlet yetkisini kullananlara karşı koruyan hükümlerin yer alması bir görüntüden ibarettir ve devletin anayasal bir devlet olmasından söz edilemez, gerçekte var olan, olsa olsa anayasalı devletten ibarettir. 17 Kasım 2017 tarihinden bu yana Ankara ilini LGBTİ+lar açısından bir hapishaneye çeviren Valilik kararının da bu perspektiften ele alınması bir zorunluluktur.”

***

“Valilik bu karar ile iki kapsam belirledi. İlkin; kendi deyimiyle “LGBTİ-LGBTT sivil oluşumların” düzenleyecekleri etkinlikleri, ikinci olarak da “LGBTİ- LGBTT” kapsamı içinde kalmadığını düşündüğü sivil ya da resmi kuruluşların bu tema ile yapacağı etkinlikleri yasaklamış oldu. Genel yasaklama fikrinin nüvesinin film gösterimi yasağı olduğunu ortaya koyar biçimde bu son yasaklama kararında Valilik, yasağa ilişkin duyuru metninde film gösterimi, sinevizyon, tiyatro, sinema diye etkinlik isimlerini tek tek saydıktan sonra finali “v.b” şeklinde yaparak, en “naif” etkinlikleri bile yasaklamış oldu. Aslında Valilik LGBTİ+ toplumuna şu mesajı vermiş oldu: Ne sizi ne de başkalarının sizi ele alan etkinliklerini kamusal hayatın parçası olarak görüyorum, o yüzden görünmez bir getto duvarını çevrenizde inşa ediyorum.”

***

“Bu memlekette yönetenlerin gurur vesilesi olarak sık sık gösterdiği ceberrut devlet geleneği, tarihin hangi döneminde olursa olsun, üzerindeki halklara “ben buradayım ve ancak benim size tanıdığım ölçüler içerisinde özgürsünüz” demeyi görev bildi, LGBTİ+lar da bundan nasibini her daim aldı. Ancak ortada farklı bir mesele var, şimdiye kadarki devlet pratiği LGBTİ+ları veya sorun olarak gördüğü halk kesimlerini kolektif olarak izole etmeye dönük bir amaç gütmemişti. Bu kararın, iptali için dava açılsa da mahkemelerin, Anayasa Mahkemesinin, Valilik makamının amiri konumundaki kamusal öznelerin dolayımından geçerek kazandığı yeni nitelik, onu bireysel bir tasarruftan ziyade sistematik bir sonuç almaya odaklı devlet aklının ürünü olduğu tezini oldukça güçlü kılıyor. 

“Evet, LGBTİ+lar, gerek özne olarak gerekse de kurdukları kuruluşlar aracılığıyla, politik ve hukuki mecrada bu yasağa karşı almaları gereken pozisyonu alıyorlar. Ama şunu unutmamakta fayda var; LGBTİ+lar üzerinde yapılan bu deneyin başarıya ulaştığını gören otorite, elindeki formülü toplumun başka kesimleri üzerinde de denemekten geri durmayacaktır. O zaman ana önermeye şunu eklemekte fayda var; LGBTİ+ların izolasyonu, asla yalnızca LGBTİ+ların izolasyonu ile sınırlı bir etki yaratmayacaktır.”

Kaos GL dergisine nasıl ulaşırım?

Dergiye; online aboneler dergi websitesinden ulaşabilir. Basılı halini edinmek isteyenler, kitapçılardan yeni sayıyı satın alabilirler. Dergiyi internetten satın almak için ise Notabene yayınları ile iletişime geçebilirsiniz. 

Sağ Popülizm sayısı

Kaos GL dergisinin 163. sayısı “Sağ Popülizm” dosya konusuyla yayınlandı. Derginin Kasım-Aralık sayısı, sağ popülist siyaset yapma biçimlerini inceliyor.

Dergide sağ popülist siyaset yapma biçimlerinin neye tekabül ettiğine, LGBTİ+ ve feminist hareketlere ve bu hareketlerin kaygılarına değiniliyor. Sağ popülist siyaset yapma biçimine karşı queer siyasetin olanakları değerlendiriliyor.

Detaylı bilgi için tıklayınız.

İlgili haberler:

Ankara Valiliği’nden ‘LGBTİ etkinliklerine’ süresiz ‘genel ahlak’ yasağı

Kaos GL ve Pembe Hayat: Valilik yasağı hukuka aykırı

Kaos GL ve Pembe Hayat Valilik yasağına dava açtı

Yasaklı günlerde LGBTİ+ hakları

“LGBTİ etkinlik” yasaklarına yürütmeyi durdurma talebi reddedildi

LGBTİ+ etkinlik yasağı Anayasa Mahkemesi’nde!

Ankara’daki LGBTİ+ etkinlik yasağı AİHM’de

Ankara Valiliği hep aynı nakarat: “LGBTİ etkinliği yasak!”


Etiketler: insan hakları
İstihdam