21/11/2019 | Yazar: Kaos GL
İHD Antalya ve BİZ Derneği, 20 Kasım’da sokağa çıktı, “Nefrete inat yaşasın hayat” dedi.
İnsan Hakları Derneği Antalya Şubesi ve BİZ Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliği Derneği, 20 Kasım Nefret Suçu Mağduru Transları Anma Günü’nde sokağa çıktı. Dün (20 Kasım) Attalos Heykeli’nde bir araya gelen transfobi karşıtları, “Susma haykır translar vardır” dedi.
Eylemde, İnsan Hakları
Derneği (İHD) Antalya Şubesi, “Trans nefret cinayetlerine sessiz kalma” pankartı açtı.
Basın
açıklamasının tam metni şöyle:
1998 yılında Amerika
Birleşik Devletleri’nin San Francisco eyaletinde Rita HESTER adında bir trans
kadın nefret cinayeti kurbanı oldu. Rita‘nın katledilmesinin ardından
arkadaşları ve bir araya gelen insan hakları savunucuları mumlu nöbet tutma
eylemlerini başlattı. Yakılan bu mumlar sadece Rita’nın yasını tutmak için
değildi. Aynı zamanda transfobiye, homofobiye, heteroseksist düzenin içinde
hapsolmuş ve boğulan birçok Lgbti+ ya umut ışığı olmak içindi. Bu mumlu
nöbetlerden sonra trans görünürlüğünü arttırmak, trans cinayetlerine ve trans
haklarının ihlal edilmesine tepki çekmek amacıyla tüm dünyaya 20 Kasım
haftasının anma haftası olması için çağrılar yapılmaya başlandı.
Susma haykır translar vardır
Evet, bugün nefret
saldırıları sonucu katledilen transları anma günü.
Bugün toplumun dışlanmış, ötekileştirilmiş, dövülmüş, tecavüze uğramış, yakılmış, katledilmiş parçalarını anma günü.
Translar bir iş
bulabilirlerse iş yerlerinde işveren ve mesai arkadaşları tarafından, okulda
öğretim görevlisi ve sınıf arkadaşları tarafından, yaşadıkları mahallede ev
sahibi ve mahalle sakinleri tarafından, hastanede doktor ve sağlık personelleri
tarafından sözel, psikolojik, ekonomik ve hatta fiziksel şiddete maruz
kalıyorlar. Basın ve medyada yer alan transfobik, homofobik, nefret dolu
söylemlerin, ifadelerin ardı arkası kesilmiyor. Anayasal haklarından
yararlanamayan ve seks işçiliği yapmak zorunda kalan binlerce trans kadın var.
Bu trans kadınlar sesini duyuramamakta ve toplum baskısı altında ezilmektedir.
Translara iş vermeyerek onları seks işçiliği yapmaya iten devlet ve toplum ve
yine transları seks işçiliği yaptığı için katleden, ayıplayan, mapushanelerde
hukuksuz bir şekilde tecrit altında tutan aynı devlet ve toplumdur. Trans
erkekler de toplum tarafından bir işte çalışmalarına engel olunduğu için
intihara sürüklenmekte ve nefret suçu cinayetlerine kurban gitmektedirler. Her
gün heteronormatif topluma inanmış bireyler tarafından şiddete, tacize,
tecavüze uğramaktadırlar. Görünür olmak mücadelenin önemli bir parçasını
oluştururken bir taraftan da problem olmaya devam ediyor çünkü ikili cinsiyet
sistemi kendi gibi olmayanlara tahammül edemiyor. Bu yüzden translar toplumdan
soyutlanmış, evlerine hapsedilmiş bir şekilde yaşamak zorunda kalıyorlar ve bu
toplumun bir parçası değillermiş gibi uçuruma sürükleniyorlar.
Trans cinayetleri politiktir
Türkiye trans toplumu açısından en çok nefret cinayetinin yaşandığı ülkelerden birisidir. Devlet ve toplum işbirliği ile kimi LGBTİ+ bireyler nefret cinayetine kurban giderken kimi de devlet şiddeti ve toplum baskısına dayanamayarak intihara sürükleniyor. Bu kadar nefrete rağmen nefret cinayeti kavramı ısrarla TCK’da düzenlenmiyor. TCK madde 122 de düzenlenmiş olan Nefret ve Ayrımcılık suçu bu kadar somut örneğe rağmen uygulanmıyor. Bu tutumlarla nefret cinayetleri tolere edilmektedir. Verilen cezalar caydırıcılıktan uzak olmaktadır. Böylece nefret kartopu etkisiyle büyümekte ve geri alınamayacak zararlara sebep olmaktadır.
Bu cinayetler
normalleştiriliyor, destekleniyor, savunuluyor ve trans insanlara karşı açık
bir nefret ortamı yaratılıyor. Bu nefret ortamında da trans insanların
katledilmesi meşru sayılıyor. En temel hak olan ve kazanmak için sadece dünyaya
gelmiş olmanın yeterli olduğu yaşam hakkı ellerinden alınıyor.
Biz şiddete sessiz
kalmıyoruz. Trans deyince ahraz olanlara karşı, sesimiz çıkabildiğince nefret
cinayetine maruz kalan transların adını bağırıyoruz. Bugün nefret cinayetlerine
sessiz kalmak LGBTİ+’ların sistematik olarak katledilmesine onay vermektir.
Nefrete inat yaşasın hayat
Unutmayın! Öldürülen
trans kadın Esra ATEŞ’in cinayetinin karakola 1 dakikalık bir mesafede
gerçekleştiğini,
Unutmayın! Hande KADER’in
yakılarak öldürülmesini,
Unutmayın! Çingene GÜL’ün
kendi evinde vahşice katledilmesini,
Unutmayın! Sokakta
öldürülen Çağla’yı,
Unutmayın! 17 yaşında
intihara sürüklenen trans erkek Okyanus Efe’yi,
Unutmayın! Antalya’ da boğazı kesilerek öldürülen trans
kadın Seçil Anneyi yine Antalya’da evinde bıçaklanarak öldürülen Derya’yı,
Unutmayın! 44 yerinden bıçaklanarak öldürülen İrem OKAN’ın annesinin “koskoca dünyaya benim çocuğumu mu sığdıramadılar?” feryadını,
Unutmayın! Sırtından 7 bıçak darbesiyle öldürülen Gökçe SAYGI’yı ve daha nice trans insanı biz unutmayacağız- unutturmayacağız. Bu ayıbı her fırsatta devletin ve toplumun yüzüne vurmaktan çekinmeyeceğiz.
İHD
herkesin varoluşuna uygun özgürce yaşama ve ekonomik ve sosyal güvence hakkının
savunucusu olarak, trans cinayetlerinin de, LGBTİ+ kişilere yönelik her türlü
ayrımcılığın da takipçisi olacaktır.
Etiketler: insan hakları, kadın, nefret suçları