14/03/2012 | Yazar: Kristi Pinderi

Muhafazakâr ve sağcı Berisha’nın taktiği sayesinde Arnavutluk cinsel yönelimin yanı sıra cinsiyet kimliğini bir ayrımcılık maddesi olarak tanımlayan birkaç Avrupa ülkesinden biri oldu.

Arnavutluk’un Gizemli ‘Sıcak’ Günleri... Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
Muhafazakâr ve sağcı Berisha’nın taktiği sayesinde Arnavutluk cinsel yönelimin yanı sıra cinsiyet kimliğini bir ayrımcılık maddesi olarak tanımlayan birkaç Avrupa ülkesinden biri oldu.
 
Tiran’ın “Allah’ın cezası” sıcak havalarla ve Berlin Duvarı’nın yıkılmasının ardından 20 yıldan fazla zamandır iktidarda olan, Doğu Avrupa’nın yegâne eski anti-komünist lideriyle boğuştuğu zamanlardı. Muhalefetin başındaki isim Edi Rama, Berisha’ya ciddi politik suçlamalarda bulunuyordu.
 
“Ayrımcılığa Karşı Yoldaşlık” tarafından yapılan bir grafiti; Tirana, “Aşk Cinsiyet Tanımaz”
 
Berisha o “sıcak günler”de kamuoyundaki tartışmaların yönünü değiştirerek seçim yolsuzlukları yerine patlama etkisi yaratacak sosyal bir meseleyi sahneye koymaya karar verdi: haydi eşcinsellik hakkında konuşalım! 
 
Hükümet toplantısı sırasında kameraların karşısında “Arnavutluk’ta eşcinsel evlilik yasasını desteklediğini” söylemesiyle kendi kendine bir tartışma başlattı.
 
Pro LGBT aktivistleri, bir eylem öncesinde bir aradalar
 
Bu arada bir grup genç Facebook’ta örgütleniyordu. Berisha’nın meşhur açıklaması onları çok şaşırttı. Şu an Arnavutluk’ta LGBT hareketinin öne çıkan isimlerinden biri olan Xheni’yle buluşmak için e-posta yazdığımı hatırlıyorum. Tiran’da sessiz bir barda otururken birdenbire televizyonda garip başlıklar gördük: “Katolik Kilisesi Başbakan’ın Arnavutluk’ta eşcinsel evlilikleri yasallaştırmasına tamamen karşı”. Ne kadar heyecanlandığımızı tahmin edersiniz. 10 dakika içinde tanıdığımız bütün gazetecilere “Arnavutluk’taki LGBT Aktivistleri”nden gelen bir e-posta yollamaya karar verdik. O e-postayı ve hatta SMS’leri görsel ve basılı medyaya gönderdik. Samimi tepkimiz medyada hemen yer buldu ve sanırım bu birkaç deneyimsiz genç aktivistin sesini duyurmaya gayret ettiği ilk fırsattı.
 
O andan itibaren pek çok şey hızla değişti. Aynı yıl Arnavutluk’taki ayrımcılık karşıtı yasa tasarısının hazırlanma sürecine katıldık. Yasa geçti ve cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli ayrımcılık ilk maddede yer edindi. Bu sayede Arnavutluk cinsiyet kimliğini bir ayrımcılık maddesi olarak tanımlayan birkaç Avrupa ülkesinden biri oldu.
 
Özellikle Tiran’da yeni yeni ortaya çıkan genç LGBT topluluğunu güçlendirmek için birlikte çalıştık. Bu zorlukla nasıl başa çıkacağımızı bilmiyorduk, belli bir yere kadar yalnızca Tiran’da sayıca çok az olan yabancıların yüreklendirmesiyle, herhangi somut bir yardım almadan mücadele ettik. Destek verenler arasında ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton tarafından da Arnavutluk’taki LGBT aktivizmini güçlendirmekten ötürü ödüle layık bulunan Amerikalı lezbiyen çift Mindy Michels ve Melissa da vardı.
 
Ayrımcılık karşıtı yasa Mindy ve Melissa, OSCE’den Frank Dalton ve diğer insan hakları aktivistlerinin taze argümanlarıyla kabul edildi. Berisha pek öyle temelli ya da underground olmasa da LGBT aktivizmini harekete geçiren kişi olarak “tarihe geçti”.
 
Bu süre içerisinde Arnavutluk’ta “Klodi davası” ile ilgili her yerde çok büyük bir tartışma başladı. Klodi Arnavutluk’ta yayınlanan bir tür Biri Bizi Gözetliyor programında cinsel yönelimi ifade etmiş genç bir adam.
 
Uluslararası medya ve bloglardan aktarıyorum: Biri Bizi Gözetliyor adlı programa Lezha kentinden katılan Klodian Çela’nın programda eşcinsel olduğu yönündeki duygusal açıklaması ve herkesten, özellikle de annesinden anlayış beklediğini belirtmesi kızgınlığı ateşledi.
 
Hemen ardından Lezha sokaklarında göstericiler “Lezha temiz – bizden homoseksüel çıkmaz” sloganlarıyla Klodi’nin BBG evinden atılmasını talep etti.
 
Bu durum ulusal medyada da yoğun tartışmalara sebep oldu.
 
Korrieri ve Shekulli adlı anaakım gazetelere verdiğim röportajlarda dedim ki: “Beğensek de beğenmesek de Arnavutluk’ta insan hakları tarihinin önemli bir bölümü Klodi’nin adıyla anılacak. Önyargı ve yüzyıllarca sürmüş baskılardan ötürü şimdi anlamasak da, bu tarihin yazılacağı günlerden geçiyoruz.” Arnavutluk’un geleneksel olarak eşcinselliğe niye “alerjik” olduğu sorusuna Arnavutluk’tan aktivistler şöyle yanıt verdi: “Arnavutluk’un eşcinselliğe alerjisinden çok yanlış bilgi sahibi olduğu gerçeği var. Bu da Arnavutluk’un genel olarak cinsellikle ilgili yanlış bilgileri olmasından kaynaklanıyor.”
 
“Bir erkeğe aşık bir erkeğim” ve “Bir kadına aşık bir kadınım”
 
“Çok iyi biliyoruz ki eşcinsel erkekler ve kadınlar Arnavutluk toplumunun her katmanında varlar ve olabilecek her alanda bir fark yaratmayı başardık,” şeklinde eklediler.
 
Klodi’nin televizyondaki dramatik açılmasıyla ne kazanıp ne kaybettiği sorusu üzerine: “Hiçbir şey kaybetmedi. 4 milyon Arnavutluk vatandaşının sahip olmadığı özgürce yaşama hakkını kazandı.”
 
Arnavutluk medyası medyanın ışıkları dışında eşcinsellerin Arnavutluk’ta nasıl yaşadığını anlatan Tiran’dan Erion adında 48 yaşında bir eşcinsel erkekle röportaj yaptı. Erion’un tecrübeleri iki çağa ayrılıyor, komünist geçmiş ve son 20 yıllık demokratik toplum: “90’lardan önce komünist rejim çatısı altında “eşcinselim” dediğinizi düşünmek tamamen korkutucu bir şeydi. Yalnızca ahlakî olarak onaylanmadığı için değil, ayrıca yasayla cezalandırıldığı için. 7 ila 10 yıl arasında hapis cezası alıyordunuz. O yüzden gizli kalmak zorundaydınız.” Erion kendini komünist hapishanelerden kurtardı; ama post-komünist Arnavutluk toplumunda halen karşılaştığı gizlilik, korku ve ayrımcılıktan kurtaramadı. “Tiran’da eşcinsellere yönelik ayrımcılık ne sofistike bir şey, ne de gizli. Halka açık yerlerde ya da işte oldukça korkunç bir şekilde sürüyor. Eşcinsellerin halka açık yerlerde hakarete uğradığı, en vahşi biçimlerde dövüldüğü zaman ben de vardım. Polis eşcinselleri korumamakla kalmıyor, onları bir de kendi dövüyor”, dedi.
 
“Ben bir eşcinselim, ve etrafında herhangi bir yerde olabilirim”. “Ayrımcılığa Karşı Yoldaşlık” grubunun eylemi
 
Bunların ardından başka olumlu gelişmeler de oldu: ILGA Avrupa’yla sıkı biçimde çalışan The Alliance Against Discrimination (Ayrımcılığa Karşı İttifak) Arnavutluk’ta LGBT topluluğunun kalıp desteklendiği bir yer haline gelen bir sosyal merkez açtı. Ardından, COC Hollanda tarafından finanse edilen büyük bir proje olan PINK Embassy, LGBT hakları için kendini bir diğer aktör olarak ortaya koydu. Son olarak da, genç kadın ve erkeklerden oluşan bir gönüllü inisiyatifi olan PRO LGBT yasallaştı.
 
Bir sonraki zorluğumuz ne olabilir? Siyasetin sıcak yazlarının ötesinde büyük zaferler kazanmak için işbirliği, anlayış ve birlik olmak şart.
 
*Kristi, Pro LGBT’nin yöneticisi, Arnavutluk’ta kamuoyunda bilinen ilk LGBT aktivist ve partizanlardan biri.

Etiketler: yaşam, dünyadan
İstihdam