07/07/2011 | Yazar: KAOS GL

Ödüllü yazar Arundhati Roy İngiltere’nin edebi ve politik gündeminde yer almaya devam ediyor. Ünlü yazar en son The Guardian’a neden direnişte şiddete karşı olmadığını ve niçin ikinci bir roman yazmasının anlamsız olacağını anlattı.

Ödüllü yazar Arundhati Roy İngiltere’nin edebi ve politik gündeminde yer almaya devam ediyor. Ünlü yazar en son The Guardian’a neden direnişte şiddete karşı olmadığını ve niçin ikinci bir roman yazmasının anlamsız olacağını anlattı.
 
En popüler kitabı olan Küçük Şeylerin Tanrısı ile 1997 yılında üne kavuşan Roy özellikle geçtiğimiz on yılda Hindistan’da devlet politikalarına karşı sert tutumu ve sözünü sakınmazlığı ile tanınıyor. Roy’un bugünlerde en çok ilgilendiği konularsa Hindistan açısından ekolojik bir felakete eşdeğer olan Kashmir projesi, nükleer silahlanma süreci, hızlı gelişmeye bağlı olarak tahrip edilen doğa kaynakları ve ülkenin artık bilindik bir gerçekliği haline gelen yolsuzluklar.
 
Roy globalizasyonun tüm tahripkarlığına karşı alternatif bir modernleşme fikrini savunuyor. Bu alternatif modernleşmenin yaşamanın geleneksel yollarının idamesi ile sağlanabileceğini belirten Roy, son romanı Yıkılmış Cumhuriyet’te Hindistan’ın orta bölgelerinde savaşan Maocu gerillaların mücadelelerini anlatıyor. Hindistan’da güvende hissetmemenin bireysel bir durum olmadığını öne süren Roy, Hindistan’da kimsenin güvende olmadığını belirtirken, açlık, yoksulluk gibi şeylerden daha büyük bir şiddetin asla var olamayacağıjnı söylüyor.
 
Gerillalarla, kitabı yazdığı süreçte getirdiği bir geceyi bin yıldızlı bir otelin konforuna değişmeyeceğine değinen yazar, yoksul insanların hakları için giriştikleri mücadeleden etkilendiğini dile getirip, ormanda yaşadığı sürede vücudundaki her bir organ için yeteri kadar alan olduğunu hissettiğini söyledi ve sonsuz bir hızla modernleşen Hindistan’da böyle bir huzuru bulmanın mümkün olmadığını dile getirdi. Aktivistlik kavramına dair sorgulamalarıyla ve sivil topluma yönelik eleştirileriyle öne çıkan yazar, Hindistan’ın ortasında bir köy ateşe verildiğinde yoksul insanlar olarak açlık grevine girmenin mantıksız olduğunu söylerken  şiddetin çözüm olmadığını söylemenin hele bu şartlar altında anlamsız olduğunun altını çiziyor.
 
Kendisini bir Maocu ideolog olarak tanımlamayan ama Maoizm sempatizanı olduğunu açıkça dile getiren Roy, neden Hindistan’ın merkezindeki hayatını terk etmediğine ilişkin sorularaysa şöyle cevap veriyor: Savaşmanın birçok yöntemi var ve ben de ormana gelip savaşmak ya da orada yaşamak yerine,  farklı bir mecrada çarpışmayı tercih ediyorum.
(mesele)

Etiketler: kültür sanat
nefret