20/05/2016 | Yazar: Gözde Demirbilek

11. Uluslararası Homofobi Karşıtı Buluşma ‘Barış için Akademisyenler’ bildirisine imza attığı gerekçesiyle İzmir Üniversitesi’nde işine son verilen Yard. Doç. Dr. Ekrem Düzen’in ‘Baskıyı Arzulamak’ atölyesiyle başladı.

Arzuyu baskılamak mı, baskıyı arzulamak mı? Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

11. Uluslararası Homofobi Karşıtı Buluşma “Barış için Akademisyenler” bildirisine imza attığı gerekçesiyle İzmir Üniversitesi’nde işine son verilen Yard. Doç. Dr. Ekrem Düzen’in “Baskıyı Arzulamak”  atölyesiyle başladı.

Cinsiyet kimliği ve cinsel yönelimlerle ilgili tüm fiziksel, ahlaki veya sembolik şiddetlere karşı eylem ve karşı durma günü olan 17 Mayıs etkinliklerinde bu yıl kurumların ve toplumsal hareketlerin arzu politikaları, arzu perspektifinde ucubeliğin kuir etiği, kilinik ve kritik sapkınlık tartışılacağı 11. Uluslararası Homofobi Karşıtı Buluşma Holiday Inn Otel’de başladı.

Buluşmanın ilk atölyesi, “Barış için Akademisyenler” bildirisine imza attığı gerekçesiyle İzmir Üniversitesi’nde işine son verilen Yard. Doç. Dr. Ekrem Düzen’in katılımıyla; arzunun tanımı, karşılıklı olup olmaması ve baskıyla ilişkisi tartışıldı.

Atölye, Düzen’in arzuyu bir kavram olarak irdelemesiyle başladı:

“Kolay kolay önceden tasarladığım bir şeye benzemiyor arzu. “Ben şunu arzulayayım” demiyorum. Burada gerçekten insanı yönlendiren, herhangi bir şeye aslında eksikliktir. Bir eksiklik yoksa ona karşı arzu da yoktur aslında. Ben bir başkasının arzusunu tarif edemem, o kişi için bile kolayca sınırı çizilebilir bir alan değil. Bunlar belli olsa dahi, tarif edilmesi mümkün olmasa da; tanınması mümkün olabilir.”

“Başkası bize “ben senin arzunun bu olduğunu biliyorum” deyip yutturabilir. Ama orda bir keşif işi var. Bir kez insan rüyasında bile görmüş olsa, “benim gönlüm şuna akıyo” dediği şeyi tanımaya başlar. Bu yüzden “arzu” anlatabileceğiniz ya da anlaşıldığınızdan emin olabileceğiniz bir alan değil.”

Düzen, atölyeye arzu ve ayrımcılık arasındaki ilişkiden bahsederek devam etti.

“Ayrımcılık, ötekileştirme ve dışlama tarif edilebilir bir konu değil. Burada tüm katılımcılarla listesini yapmaya çalışsak, mutlaka bir şeyler eksik kalır. Önden tarifi verilmeyen, görünce tanınan kategorisi. Acı çekmek böyle bir şey, insanın “bende şu eksik” demesi böyle bir şey.”

“Bir insanın ayrımcılığa uğradını anlaması acı dolu yıllarını alıyor. Bu da olağanı doğal, doğalı normal görmekten kaynaklanıyor. Arzumuzun bi kısmı da burda. Mesele, bunun bize bir paket olarak sunuluyor olması. Seçeneklerimiz varmış gibi bir illüzyon var.”

“Ayrımcılığa uğrayan geç fark etse de, ayrımcılık yapan şunun farkında erken varmış bir şekilde: “Ondan güçlüyüm, onun silahlarını kendim kullanabilirim. Yani, sen onu arzuluyorsan ben de seni baskılamayı arzuluyorum” der. Bunlara çok kuvvetli cevaplar oluşturmalı mıyız? Böyle bir güce karşı, benzer bi güçle karşılık vermeli miyiz? Konumlanmamız bu olmalı mı? Yoksa başka yollar var mıdır? Ezilenler, ezenlerin gücüne erişmeye çalışmışlar ve sonunda ezene dönüşmüşler. Bu vaktiyle işe yaramış demek.”

Tartışmanın odağını oluşturan Düzen’in: “Diyelim ki ben bir nesneyi arzuladığımı düşünüyorum ama o beni istemiyor, o zaman benim arzum ne olur? Gerçek olmaz. İki seçenek var: ya bana başka arzu nesnesi yok mu derim ya da kendimi bildirene kadar arzumu bir baskı biçimi olarak uygularım. Peki neden vazgeçip gitmem?” sorusuyla katılımcıların interaktif olarak katıldığı “arzuluyu baskılamak” tartışması yürütüldü.

11. Homofobi Karşıtı Buluşma'nın facebook etkinliğine buradan ulaşabilirsiniz

*Bu etkinlik, Gökkuşağı Projesi kapsamında İsveç Kalkınma Fonu (SİDA) ile Kanada Büyükelçiliği'nin destekleriyle gerçekleştirilmektedir.


Etiketler: yaşam
İstihdam