16/10/2012 | Yazar: Murat Köylü

Avrupa Konseyi’nin 2010 yılında benimsediği ‘Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliği Temelli Ayrımcılıkla Mücadele Hakkında Bakanlar Komitesi Tavsiyesi’ dünyadaki ilk ayrıntılı hükümetlerararası belge olarak kabul ediliyor.

Avrupa Konseyi’nde LGBT Bireylerin İnsan Haklarını Savunmak Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
Türkiye’nin kurucularından olduğu 47 üyeli Avrupa Konseyi temel amacını “üye ülkelerde demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğünü güçlendirmek” olarak tanımlıyor. İkinci Dünya Savaşı sonrasında 1949 yılında kurulan Avrupa Konseyi gerek Bakanlar Komitesi tavsiyelerinde ve Parlamenterler Meclisi kararlarında, gerekse çok sayıda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi hükmü ile pek çok kez cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığını “ırk, din ve cinsiyet temelli ayrımcılıklar ile eşdeğer” tuttu.
 
Konsey lezbiyen, gey, biseksüel ve trans (LGBT) bireylere yasal ve fiili eşitlik sağlanması, ayrımcılık ile etkin mücadelenin sağlanması için üye ülkelere çeşitli kanal ve yöntemlerle “yumuşak güç” yöneltiyor; ya da uluslararası sözleşmeler ve yargılamalar yoluyla taraf devletleri sorumlu ve yükümlü kılıyor.
 
Avrupa Konseyi’nin 2010 yılında benimsediği  “Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliği Temelli Ayrımcılıkla Mücadele Hakkında Bakanlar Komitesi Tavsiyesi” dünyadaki ilk ayrıntılı hükümetlerararası belge olarak kabul ediliyor. Bu belgede, Avrupa Birliği mevzuatından farklı olarak, trans bireyleri ifade eden cinsiyet kimliği konuları da yoğunlukla işlenmiş.
 
Nitekim, İstanbul’da benimsenip imzaya açıldığı için kentin adıyla da anılan Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Avrupa Sözleşmesi’nde de cinsel yönelim ile birlikte cinsiyet kimliği de kategorik olarak yer alıyor.
 
Konsey’in, sözleşmelere dair yargı organı durumundaki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ile birlikte İnsan Hakları Komiseri Ofisi, Avrupa Sosyal Haklar Komitesi, İnsan Hakları ve Ayrımcılık Yasağı Genel Müdürlüğü, buraya bağlı LGBT Birimi ile ayrımcılık alanında izleme yapan Irkçılık ve Hoşgörüsüzlüğe Karşı Avrupa Komisyonu (ECRI) gibi çeşitli yapıları mevcut. Bu yapılar izleme, değerlendirme, raporlama, denetleme ve yargılama yöntemleriyle üye ülkelerin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Avrupa Sosyal Şartı, İşkenceye Karşı Avrupa Sözleşmesi ve Ulusal Azınlıkları Koruma Çerçeve Sözleşmesi gibi belgelerde tanımlanan standart ve normlara uygunluğunu ölçüp öneri, değerlendirme ya da yaptırımlarda bulunuyorlar. Türkiye Ulusal Azınlıkları Koruma dışındaki tüm sözleşmeleri imzalamış ve onaylamış durumda. Mevcut Türkiye anayasasının 90. maddesi de bu sözleşmeleri ulusal mevzuatın üstünde konumlandırıyor. Buna rağmen, Türkiye sıklıkla bu sözleşmeleri içtihat haline getirmediği, devletin insan hak ve özgürlüklerini korumak ve güçlendirmek amacıyla pozitif yükümlülüklerini yerine getirmediği nedeniyle eleştiriliyor. Bu eleştirilerin en bilinen kaynaklarından birisi de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi. Geçtiğimiz Mart ayında, Mahkeme’nin 52 senelik tarihi boyunca en çok suçlu bulduğu ülkenin Türkiye olduğu medyaya yansımıştı.
 
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Türkiye’yi cinsel yönelim ayrımcığı ile işkence ve kötü muameleden suçlu buldu
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) geçtiğimiz günlerde gündeme bu kez Türkiye aleyhine açılan “hapishanede cinsel yönelim temelli ayrımcılık” davası ile geldi. AİHM söz konusu davada Türkiye’yi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 3. ve 14. maddelerini ihlalden suçlu buldu: Türkiye “koğuşta can güvenliğini sağlayamadığı” bahanesi ile tek başına tecritte tuttuğu eşcinsel mahpusa  18 bin Euro tazminat ödemeye mahkum edildi.
 
Dava, uluslararası insan hakları hukuku uzmanları tarafından emsal değerinde görülüyor. Mahkeme ilk kez cinsel yönelim temelli ayrımcılığı AİHS’in 14 no.lu ayrımcılık maddesine ek olarak, işkence ve kötü muameleyi yasaklayan 3. maddesinden de cezalandırmış oldu. Böylece, Türkiye Devleti eşcinsel mahpusa dayattığı tecrit koşulları nedeniyle hem ayrımcılık hem de işkence ve kötü muamele yasağını ihlalden suçlu bulundu.
 
Türkiye Devleti bu davaya ek olarak altısı cinsel yönelim, biri cinsiyet kimliği temelinde toplam 7 iddia ile AİHM’de yargılanmayı bekliyor.  Bireysel başvurulara açılması nedeniyle  iddia sahipleri artık AİHM öncesinde Anayasa Mahkemesi’ne davalarını taşımak durumundalar. Tabii yargılama usülüne ilişkin endişeler ve acil durumlar içinse AİHM’in kapısı başvurulara hala açık olacak.
 
Türkiyeli LGBT Örgütlerinin Çalışma Ziyareti
Geçtiğimiz günlerde Türkiye medyasında da yankı bulan eşcinsel mahpus “X. Türkiye’ye Karşı” davasından çıkan karar, Türkiyeli LGBT örgütlerinin Avrupa Konseyi’nin daveti üzerine Ekim başında gerçekleşen üç günlük resmi “çalışma ziyaretinin” hemen ardından gelmesi açısından da dikkat çekici. Nitekim ziyaretler esnasında İnsan Hakları Komiseri Nils Muižnieks’in danışmanlarından Lauri Sivonen “Önümüzdeki dönemde Türkiye’de lezbiyen, gey, biseksüel, trans ve interseks bireylerin hakları en öncelikli gündemlerimizden olacak.” şeklinde konuşmuştu. AİHM’in de kendisine yapılan on binlerce başvuru arasında olası fail ülkelerin politik gündemleriyle uyumlu stratejik öncelikler üzerinden seçim yaptığı biliniyor.
 
Tam da bu nedenle, Türkiyeli LGBT örgütlerinin Avrupa Konseyi’nin “başkenti” Strasbourg’a yaptıkları ziyaretin üzerinden giderek Avrupa Konseyi’nde savunuculuk olanaklarını bir kez daha paylaşmakta yarar var.
 
Türkiyeli LGBT Örgütlerinden Avrupa Konseyi’ne Resmi Çalışma Ziyareti
Fransa’nın Strasbourg kentindeki temel Konsey kurum ve birimlerine yapılan resmi nitelikteki “çalışma ziyareti”ne Kaos GL, SpOD, LİSTAG ve Siyah Pembe Üçgen’den temsilciler* katıldı;  ILGA Europe** etkinliğin kolaylaştırıcılığını üstlendi.  Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Türk Grubu Başkanı, AK Parti Milletvekili Mesude Nursuna Memecan da görüşülenler arasındaydı.
 
Üç gün süren yoğun program boyunca temsilciler hem Konsey yapılarından, hem de Türkiye Devleti tarafından yetkililerle toplantılar yaptılar. Ayrıca Konsey tarafından bu yıl olağan değerlendirmeye tabi tutulan Rusya’nın görüşüldüğü Parlamenterler Meclisi tartışmaları ile AİHM’de bir lezbiyen çiftin evlat edinme duruşmasını izleme fırsatı buldular.
 
Rusya’nın kendisi hakkındaki rapordan “Rusya LGBT haklarını ihlal ediyor.” tümcesinin çıkartılması önerisi, 36 evet oyuna karşılık 168 parlamenterin karşı çıkmasıyla, Türkiyeli LGBT örgütü temsilcilerinin de alkışları arasında reddedildi.
 
Türkiyeli LGBT örgütleri Avrupa Konseyi yetkililerince mekanizmalar, belgeler ve politikalar hakkında bilgilendirildiler.
 
Derinlemesine toplantı yapılan kurumlar ve yetkilileri aşağıdaki isimler yer aldı:
 
-          Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Nils Muiznieks’in danışmanları Lauri Sivonen ve Hasan Bermek.
-          Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Türkiye Özel Rapörtürü Josette Durrieu’nun sekreterliğini yürüten Sylvie Affholder.
-          Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi hukuk uzmanlarından Nikita Ivanov.
-          Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Türk Grubu Başkanı Mesude Nursuna Memecan
-          ECRI uzmanlarından Avukat Gökşen Zeynep Acar.
-          İnsan Hakları ve Ayrımcılık Yasağı Genel Müdür Yardımcısı Maria Ochoa-Lilido ile LGBT Birimi Başkanı Annachiara Cerri. Bu görüşmeye Türkiye Daimi Temsilciliği’nden Avukat Işık Batmaz da katıldı.
-          Cinsiyet Eşitliği Bölümü’nden, Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Avrupa Sözleşmesi’nde etkin rol oynamış Danışman Johanne Nelles.
-          Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi LGBT Hakları Özel Raportörü Hakon Haugli.
Türkiyeli örgüt temsilcileri de aşağıdaki konulara dikkat çekerek, hem Konsey’den hem de Türkiye tarafından yapıcı çözüme giden adımların bir an önce atılmasını talep ettiler.
-          Yeni anayasanın eşitlik maddesinde cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğinin tanınması; AK Parti’nin buna karşı çıkması
-          LGBT bireyleri hedef alan nefret suçları, yasal düzenleme ve istatistik eksikliği
-          Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kurumu Yasası taslağından cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğinin çıkartılması
-          Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin 2010 yılında yayımladığı Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliği Temelli Ayrımcılık ile Mücadele Tavsiyesi’nin benimsenmesi ve fiiliyata geçmesi için üye devletlere yönelik yürütülen eğitim programına Türkiye Devleti’nin katılımının sağlanması
-          Kadına Yönelik Şiddete Karşı Avrupa Sözleşmesi’ni ilk onaylayan ülke olan Türkiye’nin, böylece ulusal mevzuatına ilk kez “cinsel yönelim” ve cinsiyet kimliği ifadelerini katmış olması
-          Bu ifadelerin söz konusu sözleşmenin Türkçe çevirisine “cinsel tercih” olarak yanlış biçimde geçmesi
-          Buna rağmen ulusal mevzuatta,  4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun’da cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğinin içerilmemiş olması
-          Türkiyeli siyasetçilerin ve kamu yetkililerinin ayrımcı, homofobik ve nefret söylemi içeren beyanatları
-          Türkiye’nin Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği’nde olduğu gibi, Avrupa Konseyi’nde de cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli ayrımcılık ve şiddeti eleştiren hükümetlerarası ortak deklarasyonlara katılmadığı (2008 Birleşmiş Milletler, 2011 Birleşmiş Milletler, 2011 Avrupa Birliği, 2012 Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi)
-          Türkiye İnsan Hakları Kurumu’nun yapısı ve LGBT haklarını anaakımlaştırmak açısından olanaklar
-          Kamu Denetçiliği Kurumu’nun yapısı, Kamu Denetçisi, Etik Kurulu
-          Kişisel Verilerin Korunması Hakkında Kanuna dair gereksinim, Türkiye’de hassas kişisel verilerin denetimsizliği
“Asırlardan beri ayrımcılığa, aile içi şiddete, kriminalizasyona, sosyal dışlamaya maruz bırakılan lezbiyen, gey, biseksüel ve trans insanların haklarını ihlal eden hiçbir kültürel, dini ve geleneksel değer kabul edilemez. Devletler, insanlara ayrımcılık yapmamakla ve aynı zamanda devlet dışı aktörlerden de kaynaklanabilecek ihlallere karşı pozitif önlemleri almakla yükümlüdürler.” diyen Avrupa Konseyi’nin kurucu üyesi Türkiye; ayrımcılık, baskı ve şiddete karşı LGBT bireylerin eşit insan onurunu savunma ve güçlendirme yoluna girdiği zaman insanlık için de işler biraz daha yoluna girmiş olacak.  
 
* Kaos GL Derneği’nden Avukat Hayriye Kara ve Murat Köylü, LİSTAG’tan (LGBTT Aileleri İstanbul Grubu) H. Metehan Özkan, Siyah Pembe Üçgen Derneği’nden Avukat Kerem Dikmen, SpoD’dan (Sosyal Politikalar Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği) Onur Fidangül. Temsilcilere ILGA Avrupa’dan Lilit Poghosyan ve Nigel  Warner eşlik etti.
 
** Uluslararası Lezbiyen ve Gey Derneği Avrupa Bölümü (ILGA Europe)
 

 


Etiketler: yaşam
İstihdam