25/02/2010 | Yazar: Bahadır Ural

Eğitimde genç lezbiyen, gey, biseksüel ve transgender kişilerin

Avrupa Okullarında Genç LGBT’lerin Durumu Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Eğitimde genç lezbiyen, gey, biseksüel ve transgender kişilerin durumu…

 
Gençlerin kapasitelerinin tam potansiyeline ulaşmasında eğitimin çok önemli bir rolü olduğu bilinmektedir. Komisyonun çalışma raporunda açıklandığı üzere; “Okul, Avrupalı büyük bir çoğunluğun hayatlarının en azından 9 – 10 yılını geçirdiği bir yerdir; burada onlara hayatları boyunca yardımcı olacak temel bilgileri, yetenekleri ve becerileri ve birçok ana normları, davranışları ve değerleri kazanırlar. Ailelerin oynadıkları kilit rolü tamamlayarak, okul kişilerin yeteneklerini ve kişisel gelişmelerini (duygusal ve zihinsel) tamamlamalarına yardımcı olur. Bu bağlamda, kişilerin eğitim gördükleri çevrenin de yine onları kişisel gelişimleri, büyümeleri ve sağlığında ciddi bir öneme sahip olduğu kabul edilmektedir.
 
Ne yazık ki, birçok genç insan okullarında bu güven, destek, bilgi ve olumluluk ortamını tecrübe ederek eğitimlerini almıyorlar. Bu durum çoğunlukla Avrupa’daki lezbiyen, gey, biseksüel, transgender veya henüz kendilerini sorgulamaya başlamış olan bu damgalanma, ayrımcılık ve marjinalizasyonla karşılaşmış insanlar için geçerlidir. Avrupa çapında ILGA-Europe ve IGLYO’nun işbirliğinde 2006 yılında 37 Avrupa ülkesinden toplam 750 kişinin katıldığı ankette, eğitimin LGBT gençlerinin çoğunlukla ayrımcılığa uğradıkları alanın eğitim olduğu ortaya çıkarıldı: Avrupa’daki genç LGBT’lerin %61.2’si okulda ayrımcılıkla yüzleştiklerini beyan ettiler. Okullardaki ayrımcılık ve marjinalizasyon birçok forma bürünebiliyor: fiziki ve sözlü şiddetten ve okul takvimindeki ve eğitim içeriğindeki önyargılardan aşağılama, ders sırasında küçük düşürücü muameleler ve cinsellik ve cinsel sağlık ile ilgili bilgilere erişimde kısıtlama gibi…
 
Eşcinselliğin ve değişik cinsiyet kimliklerinin damgalanması ve marjinalizasyonu genç LGBT kişilerin üzerinde çok ciddi negatif etkilere neden olabilir. Araştırmacılar, açığa çıkmakta olan cinsel yönelimlerin onaylanmadığı ortamlarda, LGBT ergenler ciddi derecede izolasyon ve girişkenlikten korkma gibi daha sonra özgüven, kişilik, sosyalleşme ve kendi ayaklarının üzerinde durabilme gibi kişisel gelişimleri ve okuldaki başarılarını olumsuz etkileyecek durumlara maruz kalabileceklerini söylemektedirler.
 
1.1 Okuldaki ayrımcılığın şekilleri
 
Homofobik şiddet ve taciz
 
Okullardaki homofobik şiddet ve taciz, yeni yeni meydana çıkmaya başlayan LGB kimlikleri ile uğraşan genç insanlar için ciddi bir problemdir. Homofobik şiddet, şiddetin kişilerin cinsel yönelimlerine bağlı ya da farz edilen cinsel yönelimlerine ve/veya cinsel kimliklerine bağlı olarak gördükleri bir türüdür. Zorbalık, çoğu zaman dikkate alınmamakla birlikte, sözle sataşma ve isim takmadan, dışlama ve fiziksel saldırılara varan geniş bir negatif spektruma sahiptir. Taciz sözlü, fiziksel ve psikolojik olabilir. Zorbalar sınıf arkadaşları, öğrenciler veya öğretmenler olabilirler. Sayısız akademik çalışma homofobik zorbalık ve tacizin birçok Avrupai eğitim sisteminin yaygın özelliklerinden biri olduğunu tespit etmiştir. 2006 yılı ILGA-Europe ve IGLYO’nun ortak olarak yaptıkları araştırmalarda sorulara yanıt verenlerin %53’ünün okulda zorbalığa maruz kaldıklarını tespit etmiştir. İrlanda’da Eğitim ve Bilim Bakanlığı tarafından finanse edilen araştırma İrlanda okullarında yüksek oranda homofobik zorbalık olduğunu ortaya çıkarmıştır: araştırmaya göre okullardaki öğretmenlerin büyük çoğunluğu (%79) okullarındaki sözel homofobik zorbalığın ve önemli bir bölümü de (%16) okullardaki fiziksel zorbalıların farkındalar. Araştırma aynı zamanda soruları yanıtlayan katılımcıların %90’ının okullardaki zorbalık karşıtı yönetmeliklerin lezbiyen, gey, biseksüel ve transgender kişileri içermediğini belirttiler. Okullardaki homofobik zorbalıkların sadece lezbiyen, gey, biseksüel ve transgeder kişiler tarafından tecrübe edildiklerini düşünülmesin, bu her çocuğun, her öğretmenin veya gencin başına gelebilir eğer ki bu kişiler geleneksel olarak belirlenmiş normları taşımıyorlarsa yani erkekler maskülen ve kadınlar feminen değillerse. “Değişik” olarak nitelendirilen ya da LGBT kişilere ait olduğu düşünülen karakteristikleri taşıyan herkes bu homofobik zorbalıklarla yüzleşebilir. Zorbalık sadece buna maruz kalan insanları etkilemez çünkü zorbalığın meydana geldiği yer birçok kişinin de eğitim gördüğü bir yerdir ve  “bu çok gey” veya diğer “yumuşak veya ibne” gibi homofobik sözlerin insanları aşağılamak için kullanıldığını duymak LGBT insanları dışlanmış hissettirebilir bu da onları kendi kimliklerini sağlamaya zorlar.
 
Müfredattaki önyargı…
 
Okul ortamına etki eden diğer bir anahtar öğe de okul müfredatıdır. Müfredatlarda insani kimliğin bir parçası olarak cinsel yönelimi belirtmede bir isteksizlik ve ayrıca damgalama vardır. LGBT’lerin %43 eğitim içeriğinde ve müfredatta önyargı ile karşılaşmıştır. Bu önyargı sıklıkla LGBT insanları hedef alan ayrımcı maddelerin içerikte bulunması veya LGBT sorunlarının okul müfredatlarında yeterince temsil edilmemesiyle ortaya çıkıyor.
 
Aslında, yıkarıda belirtilmiş bütün araştırmaların sonucunda, LGBT konularının çoğunlukla bir hastalık, günah ya da var olmadaki doğal olmayan bir yol olarak olumsuz içeriklerle temsil edildiğini, eski ve herkes tarafından iyi bilinen klişeleri güçlendirdiği görülmüştür.  Okul müfredatlarında LGBT konularının görmezden gelinmesinin sebebi okullarda ve genelde LGBT görünmezliğinin sağlanması ve ayrımcılığın devamıdır. Aynı zamanda çok yaygın bir uygulama olarak okullardaki cinsel sağlık derslerinde heteroseksüel olmayan cinsellik türlerinin içeriğe alınmaması genç LGBT’lerin cinsel sağlıkları açısından tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Bu LGBT gençlerin kurumsal dışlanmalarında aktif bir rol oynar, çünkü müfredat eğitim kurumunun yetkisini taşır ve bununla birlikte daha fazla ağır bir yüke sahiptir, çünkü ciddi ve resmidir. Bu sebeple azınlık cinsel yönelimlerin temsilinin durdurulması gereklidir çünkü okul müfredatı açısından değeri daha azdır. Ders kitapları ve müfredat ciddi şekilde gözden geçirilmeli ve eşcinsellik, biseksüellik ve diğer cinsel kimlikler açısından olumsuz temsiller, tanımlamalar kaldırılmalıdır.
 
Öğretmenlerin rolü…
 
Eğitimciler okul hayatına lezbiyen, gey ve biseksüel konularının bulundurulmasında önemli bir role sahiptirler; aynı zamanda okullarda homofobiden uzak ortamların yaratılmasında kritik göreve sahiptirler. Ancak, IGLYO ve ILGA-Europe’un çalışmasına göre, soruları cevaplandıran kişilerin %14’ü okullarda karşılaştıkları olumsuz durumların çoğunun kaynağının öğretmenler olduğunu veya öğretmenlerin problemlerinin bir parçası olduğunu belirtmişlerdir. Öğretmenleri hakkında “yardım etmekte veya yol göstermekte başarısızlar”, “16-19 yaşlarımdaki problemlerimin nereden kaynaklandığını bilmek istemediler ya da tahmin edemediler”, “hiç destekleyici değillerdi” gibi cümleler kurdular. Bazı durumlarda da, öğretmenler pasif yabancılar, dışlananlara yardım etmek yerine onları inciten ve/veya öğrencilere zorbalık yapan kişiler olarak tanımlanmıştır. Bazı katılımcılar öğretmenlerin heteroseksist manifestolarının olduğunu, homoseksüellik karşıtı sınıfında geylerin olup olmadığını hiç düşünmeden konuşmalar yaptığını, konu hakkında konuşmalar yapılırken güldüklerini ve bunları yaparken de bu soruları cevaplandırmış katılımcıların kendilerini hedef göstererek şakalar yaptığını rapor etmişlerdir.
 
Avrupa çapındaki okullarda olan öğretmenler LGBT kişilerin karşılaştıkları kurumsal ayrımcılığın bir parçası olarak kendilerini mesul görebilirler. Her şeyden önemli olarak, kurumun söylemine dahillerdir ve bu sebeple okulun resmi söylemini dile getirmeye ikna edilmişlerdir. Bu bir bakıma problem yaratmaktadır, çünkü öğretmen eğitimi ayrımcılık ve homofobik zorbalığı adres göstermez ve öğretmenler böyle durumlarda ne tarz bir yol izlemeleri gerektiğini bilmezler. Dahası, öretmenler sık sık okullarda LGBT konularını dile getirmekten öğrencilerin veya öğrencilerin ailelerinin gösterecekleri tepkiler nedeni ile korkmaktadırlar. Böylesi bir kısır döngü öğretmenlerin cinsel azınlık konularını susturmaya zorlaması veya aslında sınıfta ya da mola sürelerinde öğrencilerle dalga geçmeleri veya homofobik şakalar yapmaları gibi durumlara neden olabilir. Bu tarz bir kısır döngü okul veya daha üst bir kurum tarafından verilen sonrasında öğretmenleri şikâyetlerden koruyacak olan yönergelerle kırılabilir.
 
Okulda ayrımcı uygulamalar…
 
Okulun örgütlendirilmesinin, cinsel azınlık konularının ana mecraya yönlendirilmesi bakımından çok küçük bir öneme hatta hiç öneme sahip olmadığı gibi görünebilir fakat okul örgütünün LGBT gençliğinin görünmezliğini devam ettirdiği yerlerde önemlidir. ILGA-Europe ve IGLYO’nun araştırma anketinin kapsamında, bir kısım katılımcı, kurumsal seviyedeki yönetimde olan homofobinin, heteroseksizmin okul yönetmeliğinin bir parçasıymış gibi gösterildiğini belirttiler. Okullar, diğer cinsel azınlıklardan hiç bahsetmeyerek, heteroseksüalite dışında diğer hiçbir cinsel yönelim olmadığını gösterir gibi uygulamalarda bulunuyorlar. Mesela okullarda düzenlenen yılsonu baloları; bu balolara karşıt cinsteki çiftler dans etmeye davet ediliyorlar fakat aynı cinsiyetteki çiftler partnerlerini bu balolar getirmeye utanabilir veya çekinebilirler. Okul hayatının diğer bölümlerinde de bunu görebiliriz, örnek olarak, eşcinsel aileleri göz ardı ederek, öğrencilere anne ve babaları hakkında sorular sormaları gösterilebilir. Okulların genel söylemlerinin heteroseksüalite dışındaki diğer cinsel yönelimlere de açılmasının, tabii ki transgender konularına da değinilmesi, öğrencilerin içinde bulundukları ihtiyaç durumlarının giderilmesinde çok önemli bir yere sahiptir. Her öğrencinin eşsiz olduğu hatırlanmalıdır. Çok etnikli ve çoklu kültüre sahip olan Avrupa’nın eğitim kurumlarında olacak bu yöndeki adaptasyonlara ihtiyacı vardır.
 
1.2 Okullarda ayrımcılığın ve marjinalizasyonun etkileri
 
Okullardaki ayrımcılık ve damgalama tecrübeleri genç LGBT kişiler üzerinde ciddi etkilere neden olabilir. Gençlerin kendi kimliklerini ve kendilerini sosyal ortamlarda ifade edebilmelerini geliştirdikleri bir zamanda, yüzleştikleri zorbalıklar özgüvenlerini yaralayabilir. Araştırmalar zorbalığın, dışlamanın ve damgalamanın LGBT gençliğinin zihinsel sağlığına olumsuz bir etki yaptığını, kişileri depresyona ittiğini ve kendi kendine zarar verme ve hatta intihara kadar ilerleyebileceklerini gösteriyor. Bu tarz zorbalıklar genç insanları dışlıyor ve onları incinme veya rezil olma korkuları ile bırakıyor. Zorbalık veya ayrımcılık korkusuna bağlı endişeler aynı zamanda genç kişileri gerçek benliklerini saklamaya itebilir ve bu saklanan benliklerin ortaya çıkma süreci potansiyel olarak tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Araştırma aynı zamanda okullardaki homofobik zorbalık ve tacizin, devamsızlık, zayıf ya da düzgün olmayan ödevler ve bazen erken okul bırakmalara kadar gidebileceğini gösteriyor. Örneğin İngiltere’de Stonewall tarafından düzenlenen araştırmada 10 LGBT’den 7’si bu tarz zorbalıkların okul işlerini etkilediğini ve yarısı da okulu bu zorbalıklardan kaçmak için bıraktıklarını kabul ettiler. Bu ankete göre, lezbiyen, gey, biseksüel öğrencilerin 3’te 1’i okula gitmeyi sevmiyor. Aynı şekilde Londra Üniversitesi tarafından yapılan araştırmada genç LGBT bireyleri hedef alan homofobik zorbalıklar, bu kişilerde de devamsızlık, kısıtlı başarı gibi sonuçlar doğurduğunu göstermektedir. LGBT gençlerin durumunu konu almadığı sürece, okullar görevleri olan aktif katılımcı ve kendi ayakları üzerine basan vatandaşlar yetiştirme görevi başarısızlığa uğrar. Öğrencilerin değişik cinsel kimliklerini dikkate almamakla, bir okul cinsel azınlıkların güçsüz hissettikleri ve bazen oldukları ve bu nedenle toplumla tam olarak ayak uydurmakta başarısız oldukları bir duruma mahal verir.  Daha genellersek, okullardaki homofobik zorbalıklar ve ayrımcı uygulamalar homofobik kültürün ve dışlamanın öğeleridir ve bütün öğrenciler için sağlıksız bir ortam yaratır. Dahası, LGBT geçlerin maruz kaldığı tacizler aynı zamanda açıkça belirtiyor ki, kim değişik olarak nitelendirilmiş işe o kişi rezil edilmeye,  sözlü tacizlere ve hatta fiziki saldırılara hedeftir. Buna ek olarak; okuldaki zorbalıklar ve ayrımcılık kişinin gelişimindeki fırsatları sınırlar ve bu nedenle genç insanların okuldan işe adaptasyonunda olumsuz bir etki yaratır bu nedenle de kendi ayakları üzerinde duramayan ve aktif olmayan vatandaşlar haline gelirler.
 
II. Uluslararası hukukta eğitim alma hakkı
 
ILGA-Europe, Avrupa’daki okullar kapsamında, bütün AB üye ülkelerinin de onayladığı insan hakları hükümlerinden biri olan eğitim alma hakkını hatırlatmak ister. Avrupa’daki okulların geleceği hakkındaki bu görüş alışverişi kapsamında, ILGA-Europe Avrupa Birliği üyesi ülkelerin de kabul ettiği, uluslararası ve Avrupa İnsan Hakları belgelerinde de tanınan eğitim alma hakkını hatırlatmak istiyor. Eğitim hakkı Avrupa Birliğinin ana haklar sözleşmesinde bulunmaktadır, bu ana hakların bütün toplulukların ve eğitimle ilgili ulusal hareketlerin hepsinin merkezinde olması gerektiğine gönülden inanmaktayız. Bu maksatla, eğitim hakkının, İnsan Hakları Evrensel Bildirisi, Uluslararası Ekonomi Sözleşmesi, Sosyal ve Kültürel Haklar (ICESCR), Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Anlaşması ve eğitimde ayrıma karşı yapılan UNESCO anlaşması gibi uluslararası insan hakları öğelerinde en başa konulduğunu bir kez daha hatırlatmak isteriz. Bütün bu anlaşmaları imzalayarak, Avrupa Birliği üye ülkeler kendilerini eğitim hakkını korumak, buna saygı duymak ve desteklemekle görevlendirmişlerdir. Eğitim hakkı, Uluslararası Ekonomi, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesinin 13. maddesinde garanti edilmiştir. ICESCR’a göre, “eğitim insanların kişiliklerinin tamamen gelişmesine hedeflenmeli ve insan haklarına saygıyı ve ana özgürlükleri güçlendirmelidir”. Dahası, bütün kişilerin özgür bir topluma etkili olarak katılmalarını sağlamalıdır, anlayışı, toleransı ve arkadaşlığı desteklemelidir”.
 
18 yaşın altındaki öğrencilerin, cinsel yönelim de buna dahil olmak üzere, ayrımcı olmayan bir eğitim alma hakkı Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Anlaşmasında korunmaktadır. Çocuk hakları Birleşmiş Milletler sözleşmesi çocukları ayrımcılıktan korur (madde2) ve eğitim haklarını emniyete alır (madde 28). Çocuk hakları komitesi, bütün insanların 18 yaşın altındaki ergenler için cinsel yönelim kapsamındaki ayrımcılıklardan korunması konusunda kesin kurallar koymuştur.
 
Çocuk hakları komitesi aynı zamanda özgürce görüş belirtme hakkının ve bu hakkın dikkate alınmasını ergenlerin gelişim ve sağlık haklarının tanınmasında önemli olduğunu vurgulamaktadır. Komite, “Ergenler kendilerini etkileyen her şey hakkında görüşlerini, özellikle aile içinde, okulda ve kendi toplumlarında özgürce belirtebilmelidirler. Ergenleri bu haklarını güvenli ve düzgün bir şekilde kullanabilmeleri için, toplum yetkilileri, aileler ve diğer çocuklarla ya da çocuklar için çalışan yetişkinler güven, bilgi paylaşımı olan ve ergenlerin eşit olarak karar verme sürecinde de katıldıkları ve dinlendikleri bir ortam yaratmalıdırlar.
 
Ayrıca UNESCO uluslararası eğitim komisyonunun 21. yy için olan çalışmasının ve bu çalışmanın 4 ana sütununu, “olmayı öğrenme, bilmeyi öğrenme, yapmayı öğrenme ve birlikte yaşamayı öğrenme”, hatırlatmak istiyoruz. ILGA-Europe ve IGLYO eğitim alanındaki her Avrupa Birliği hareketinin bu hakları ve insan hakları kanunu tarafından da tanınan prensipleri tabii ki Amsterdam Antlaşmasında, Avrupa Birliği Temel Haklar Sözleşmesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde korunan haklar gibi göz önünde bulundurmaktadır.
 
III. ILGA-Europe ve IGLYO’nun “21. YY okulları’na” cevabı
 
ILGA-Europe ve IGLYO Komisyon Üyeleri Çalışma Raporu “21. yy okulları” yorumlama fırsatına hoş geldin diyor ve 4. Ve 7. Sorular üzerinde yoğunlaşmak istiyor.
 
SORU 4- Okullar, eşitliği destekleme gereksinimini, kültürel çeşitliliği karşılamayı ve erken okul terk etmeleri azaltmayı nasıl karşılayabilirler?
 
Müfredatta eşcinselliğin damgalanması, homofobik zorbalıklar ve genç LGBT kişilerin marjinalizasyonu erken okul terklerini ve akademik başarısızlıkların aynı zamanda da sosyal dışlanmanın ana faktörleridir. Bu sunumun I. Bölümünde de belirtildiği üzere, birçok genç LGBT kişi zorbalık nedeni ile bazen nasıl okula devam edemediklerini ya da zorbalıklardan korktuklarını anlatmışlardı. Bu nedenle, erken okul terklerini ve okul sistemlerindeki eşitsizliği belirlemek için, gey, lezbiyen, biseksüel ve transgender ve diğer insanların karşılaştıkları taciz ve ayrımcılığı çözmek gereklidir. Erken okul terk etme oranlarını düşürme amaçlı stratejilerin kapsamlı ve önleyici ve telafi edici şekilde yapılması gerektiğini kabul ediyoruz. Bu kapsamda, okul bırakmalarının sebebi olarak ayrımcılık ve marjinalizasyonu sebep olarak tanımlamak çok önemlidir bunların fenomenlerin önlemler temelinde çözülmesi gerekmektedir.
 
ALINACAK ÖNLEMLER
 
Okullar eşitliği sağlamak ve erken okul terk etmeleri önlemek adına homofobik zorbalıkları ve tacizleri önleyecek önlemler alabilir diğer bir taraftan da eğitim görmekte olan öğrencilere heteroseksüellik dışında da cinsel yönelimler olabileceğini anlatmalı ve diğer cinsel yönelimleri daha görünür hale getirmelidirler. Bu da bu dokümanda daha öncede belirtilmiş önlemlerin uygulanması ile gerçekleşebilir.
 
·         Homofobik isim takmaları, zorbalıkları ve tacizlerin tolere edilmeyeceğini bildiren kesin zorbalık karşıtı politikalar ve öğretmenleri ve okul yöneticilerini bu zorbalıkları tespit ve önlemeye karşı bilgilendirmek ve desteklemek
·         Bütün cinsel yönelimleri normal olarak tanıtan ve onlara saygı ve eşitlik gösteren okul müfredatları. Öğretilen içeriğin ve gerekiyorsa LGB kişilerin görünür hale getirilmesi.
·         LGB kişiler olarak bilinen ve öyle olduğuna inanılan kişilere destek ve bilgi mekanizmalarına erişimlerinin sağlanması
·         Pozitif, destekçi ve çeşitli cinsel yönelimleri ve cinsiyet kimliğinin ifade edildiği çeşitlilik politikaları. Eşitlik, çeşitli ve çoklu kimliklerin kabul edildiği bir ülkede anlaşılmak zorundadır ki bu insanlar da güvenli ve kendilerine değer verilen okul ortamlarına sahip olabilsinler.
 
 
SORU 5- Eğer okullar her öğrencinin kişisel öğrenme ihtiyaçlarını karşılamak durumundaysa, müfredata, okul organizasyonlarına ve öğretmenlerin rolüne dair neler yapılabilir?
 
Yukarda da belirtildiği üzere, 2006 IGLYO ve ILGA-Europe anketi, müfredatın, okul hayatındaki organizasyonları ve öğretmenlerin davranışlarının hepsinin hep  var olan LGBT genlerin eğitim ortamlarındaki uğradıkları ayrımcılıkta ve görünülmezliklerinde yer aldığını belirtmiştir.
 
ALINACAK ÖNLEMLER
 
Okullar resmi söylemlerini ve resmi olmayan söylemlerini cinsel azınlıkları da içererek genişletmelidirler ki normal ve kabullenilmiş olma durumlarını tekrar gözden geçirebilsinler. Eğitim söylemi, resmi ve resmi olmayarak, gerçekliği ve karmaşıklığı yansıtmalıdır ve cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği çeşitliliklerini vurgulamalıdır. LGBT öğrencilerin ihtiyaçlarını daha iyi karşılamak açısından alınacak önlemler detaylı olarak LGBT-içeren eğitim (IGLYO) kılavuzunda açıklanmıştır.
 
OKUL MÜFREDATI


Okul müfredatında da normalde olması gerektiği gibi cinsel yönelim konularının LGBT kişilerin ve ailelerinin olumlu temsillerini görmek gereklidir. Bu bütün müfredat çapında LGBT konularının edebiyat ve tarih gibi derslerde işlenerek yapılmalıdır. LGBT kişileri müfredatta görünür hale getirmek öğrencilerin alternatif aile yapılarına daha çok kabullenici yaklaşmalarını sağlar ve hem genç LGBT kişileri ve LGBT ailelerin çocukları için çok olumlu olur. Bütün öğrencilerin, cinsel yönelim ayrımı olmaksızın, cinsel sağlık hakkında yeterli bilgi alabilmeleri de çok önemlidir. Bu müfredat geliştirme girişimine örnek olarak gey ve lezbiyen öğrenci ve çalışanlara daha olumlu ve güvenli okullar oluşturma amaçlı Avrupa Birliği Socrates projesi çerçevesinde yürütülmüştür. Bu girişim 4 Avrupa ülkesinden 5 okulu içermektedir. Bir video, eğitim kursu ve eğitim elkitabı çıkarılmıştır.
 
ÖĞRETMENLERİN ROLÜ
 
Bir taraftan okul toplulukları okul söylemlerinde ve önermelerinde cinsel azınlıklara ne değer veriyor ne de görünür kılıyor ve bu da cinsel azınlıktaki öğrencilerin bir bakıma kendilerini dışlanmış olarak hissetmelerine neden oluyor ve bu sebeple de okul topluluklarına kendi katılımlarını veya dahiliyetlerini dişe dokunur bulmuyorlar. Bu, sorumluluk ve vatandaş olarak dahiliyet ruhu içerisinde genç insanların eğitim gereksinimlerine zıttır. Bu ayrıca cinsel azınlıkların halk arasında bir yere sahip olmadığı fikrini de desteklemektedir.
 
Öğretmenler eşcinselliğin klişe olan negatif imajını silmede ve cinsel azınlık konusundaki sessizliği kırmada çok ciddi role sahiptirler. Öğretmenler bunu sınıflarında bütün cinsel yönelimleri normal olarak tanımlamakla ve cinsiyet kimlikler veya cinsel yönelimleri göz önünde bulunmaksızın bütün öğrencilerin birbirlerine saygı ve sevgi çerçevesinden davranmalarını sağlayarak yapabilirler. Ayrıca herkesin farklılığına saygılı bir dil kullanarak da dahil ve açık bir eğitim ortamı oluşturmaya destek olarak yardımcı olabilirler. Öğretmenler ayrıca, cinsel yönelimleri farklı olan ya da farklı olduğuna inanılan öğrencilerden sözlü ve ya fiziksel tacize uğrayan öğrencilere veya cinsel yönelimleri yeni yeni ortaya çıkmaya başlayan öğrencilerin konuşma gereksinimlerine karşılık vererek destek olmaya çalışmalıdırlar. Genç LGBT kişilerin açılma sürecinde öğretmenlerinin olumlu davranışlarının ne kadar yardımcı olduğuna dair birçok ifadeleri vardır. LGBT kişilerin ihtiyaçlarına cevap vermede ana rol verilen öğretmenler, okullarda, birçok Avrupa ülkesinde hâlâ değinilmesi çok hassas olan bir konu olan LGBT sorunları hakkında konuşabilmeleri için yetkilendirilmelidirler. Sınıfta açık açık eşcinsellik hakkındaki tartışmalar olsun ya da homofobik şakaların veya alayların tespiti ili ilgili olsun öğreten ve öğretmeyen çalışanlar okuldan veya daha üst bir kurumdan, olası şikayetlere karşı açık yönergelere sahip olmalıdırlar.
 
SORU 6- Barış ve değişikliğe tolerans gibi önemli değerlere paralel olarak, okul toplulukları genç insanları sorumlu birer vatandaş olarak hazırlamaya nasıl yardımcı olabilir?
 
Yüzleştikleri ayrımcılıktan ötürü, genç LGBT kişiler, kendilerinin topluma tamamen adapte olmalarını engelleyen bir sosyal dışlanmanın kurbanlarıdırlar. Buna ek olarak, cinsel farklılık ve cinsel azınlıklar konusunda belli bir duruşa sahip olmayan okullar, gençleri barışçıl ve değişikliklere açık bir ortamda eksiksiz birer vatandaş olarak eğitemezler, başarısız olurlar. Heteroseksüel öğrenciler bu var olan karmaşıklık ve dürüst gerçekliklerle hiç karşılaşmamışlar ve onların lezbiyen, gey, biseksüel arkadaşları oldukları gibi tanıtılmamışlardır. Bu çoğunlukla cinsel azınlıklarda daha sonrasında görmezden gelinmeye kadar ilerleyebilecek sessiz kalmalara korkulara ve ayrımcılığa kadar ilerler. Böyle bir durumda eşcinselliğin, biseksüelliğin ve değişik cinsiyet kimliklerinin okul söylemlerinde hiç bahsedilmemesi en kötü ihtimalle dolaylı yoldan ayrımcılığı doğurur.
 
 ALINACAK ÖNLEMLER
 
Öncelikle okul toplulukları genç öğrencileri içinde bulundukları çeşitlilik ve değişiklik durumları hakkında bilgilendirmeli ki bu kişiler iletişimde oldukları azınlık öğrencilere değer vermeyi öğrensin ve sorumlu birer vatandaş haline gelebilsinler. Cinsel azınlıklar bakımından, böylesi bir durum ancak zorbalık karşıtı okul dokümanlarında, öğretim yöntemlerinde ve öğretim araç ve gereçlerinde ve gerekli düzenlemelerde eşcinselliğin biseksüelliğin ve cinsiyet konularının olum bir şekilde ele alınması ile gerçekleşebilir. İkinci olarak, Avrupa çapında barış ve değişikliğe olan tolerans gibi önemli değerler tekrar dile getirilmelidir. Okullar da bunu başarabilmek adına kendi eğitim sistemlerinde gerekli değişiklikleri yapmalı ve bu tarz uygulamalara destek vermediler aksi halde gençleri tam anlamıyla sorumluluk sahibi ve aydınlanmış vatandaşlar yetiştirme görevlerinde başarısız olurlar.
 
Bu bağlamda, vatandaşlık eğitim ve çeşitliliği destekleme konusunda CEJI-A Yahudi katılımının ana prensiplerini önerebiliriz.
·         Farklılıkların ve cinsel yönelim, sosyal köken, fiziksel ya da zihinsel durum ve diğer temellerin takdir edilmesini ve saygı duyulmasını desteklemek;
·         Öğrencilerin kendilerine güvenlerine ve öğrenme azimlerine, iştiraklerine ve eksiksiz bireyler olarak tam potansiyellerine ulaşmaya yardım etmek;
·         Herkes için insan haklarına ve değişikliklere saygılı ve içine alan bir ortam sunmak;
·         Şiddet, zorbalık, dışlanma, ve ayrımcılığı önlemek adına açık plan programlar ve pedagojik uygulamalar oluşturmak;
·         Öğrencilerin sosyo-kültürel değişikliklerinin yansıtılması amaçlı olumlu modeller sağlanabilir;
·         Uygun pedagojik yöntemlerin bilgilendirmelerin ve işbirliklerinin ve kültürler arası iletişimin kullanıldığından emin olmak;
 
SORU 7- Yüzleştikleri zorluklarla başa çıkabilmek için okul çalışanları nasıl eğitilmeli ve desteklenmelidir?
 
ALINACAK ÖNLEMLER

Müfredattaki LGBT konularına öğretmenlerin de dahil olmasını istiyorsak eğer, öğretmenlerin ve diğer okul çalışanlarının özel eğitim ihtiyaçlarını eğitim içerisindeki cinsel yönelim mevzularını tespit edebilmeleri için gidermek oldukça önemlidir. İlk adım, öğrencilerin zorbalık gibi sorunlara da karşılık verebilecekleri, sınıflarda konuları pozitif olarak tartışabilecekleri ve kendi sorunlarını özgürce ifade edebilecekleri bir ortam yaratabilmek için eğitimci ve eğitimci olmayan çalışanların LGBT konuları hakkında bilgilendirilmesidir. Halihazırla LGBT konuları hakkında planlar ve formüller üzerinde çalışan Educational International gibi eğitim sendikaları ile ortak çalışmalar yapılarak bunlar başarılabilir. Bu tarz organizasyonlar, okullardaki eğitimci ve eğitimci olmayan çalışanları eğitmek ve araş gereç sağlamak açısından Avrupa çapında ve ulus çapında anahtar partnerler olarak düşünülebilir. Gençlik grupları ve organizasyonları gibi diğer organizasyonlarında partnerlikleri yardımcı olabilir. Öğretmenler sıklıkla eşcinsellik ya da kendini sorgulayan gençlik için kendilerini danışman rolüne büründürmeye gerek duymazlar eğer güvenilen bir insana öğrencileri yönlendirme fırsatları varsa. Dahası, üniversitelerde ve kolejlerde öğretmen eğitimlerinin bir parçası olarak çeşitlilik konularının da işlenmesinde giderek büyüyen bir ihtiyaç vardır. Son olarak, okullar ve /veya eğitim otoriteleri öğretmenler için açık yönergeler hazırlayabilirler.
 


Etiketler: insan hakları, eğitim
İstihdam