28/09/2014 | Yazar: Mehmet Akın

‘Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliği Temelli Ayrımcılıkla Eğitim Ortamında Mücadele Etmek’ başlıklı sempozyum ayrımcı olmayan bir okul ve ikili cinsiyet belirten tuvaletler konuşuldu.

“Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliği Temelli Ayrımcılıkla Eğitim Ortamında Mücadele Etmek” başlıklı sempozyum 27 Eylül Cumartesi günü Bilgi Üniversitesi’nde gerçekleşti. En çok konuşulan konulardan birisi, okullarda ikili cinsiyet belirten tuvaletler oldu.
 
Sempozyum, Bilgi Üniversitesi Sosyoloji ve Eğitim Çalışmaları Merkezi (SEÇBİR) ve Sosyal Politikalar, Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği (SPoD) başkanlığında ve Friedrich Ebert Stiftung Derneği desteğiyle gerçekleştirildi. Dört oturumdan oluşan sempozyumda, eğitim ortamında heteronormatif, seksist ve ayrımcı uygulamalarla nasıl mücadele edildiği ve edilmesi gerektiği tartışıldı. Disiplinler arası bakış açısıyla verilen örneklerle SEÇBİR ve SPoD, ileriki dönemde bir çalışma grubu kuracak ve eğitimde cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği mücadelesini örgütleyecek.
 
Sempozyumda, deneyimlerden ve problem paylaşımlarından ortaya çıkan en büyük ortak konu, okullarda tuvaletlerin kadın ve erkek olarak ayrı olması; bunun özellikle trans olmak üzere LGBTİ bireylere zorluk yaratmasıydı. Herkesin farklı çözüm önerileri sunduğu bu konuda, Ege Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden Kaos GL Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr. Melek Göregenli, cinsiyetsiz ve tek kişilik tuvaletlerin olması gerektiğini söyledi.
 
LGBTİ’lerin yüzde 34’ü okulda tepki görüyor
Sempozyumun birinci oturumunda, Kenan Çayır’ın moderatörlüğünde cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli ayrımcılık üzerine disiplinlerarası yaklaşımlar sunuldu. Melek Göregenli, görünürlüğün öneminden bahsetti ve şöyle konuştu: “Sadece ayrımcılıkla mücadele etmek değil, farklı kimliklerin görünürlüğü de sağlanmalı. Farklılıkların hepsinin görünürlük sağlaması, ileride eşitliği de getirecektir.”
 
Bilgi Üniversitesi STÇM ve SPoD’dan Volkan Yılmaz ise eğitimde LGBTİ bireylerin problemlerinden bahsetti. SPoD ve Boğaziçi Üniversitesi işbirliğiyle yapılan LGBTİ bireylerin sosyal problemleri anketinden örnekler veren Yılmaz, toplumun genelinde LGBTİ bireylerin olağan yurttaş olarak görülmediğini ve bu anlamda kamusal bir müdahalenin gerektiğini savundu. Yılmaz’ın açıkladığı anket sonuçlarında LGBTİ’lerin eğitim hayatında yaşadığı problemler de ortaya çıktı: İlk ve orta düzey eğitimdeki LGBTİ bireylerin yüzde 34’ü LGBTİ olmaları nedeniyle tepki aldılar. Öğrencilerin yüzde 4,8’i LGBTİ olmaları nedeniyle okullarını terk etti, 4,2’si okulunu değiştirdi, 2,2’si disiplin cezası aldı.
 
LGBTİ’ler okulda açık değil
Üniversite düzeyinde ise LGBTİ öğrencilerin yüzde 13,6’sı bu kimliklerinden dolayı tepki aldı. LGBTİ olmaları nedeniyle yüzde 2,1 oranında okulu terk etme, yüzde 1,8 oranında okul değiştirme ve yüzde 0,7 oranında da disiplin cezası alma görüldü.
 
LGBTİ bireylerin sadece yüzde 13’ü, ilk ve orta düzeydeki eğitimde açık olarak LGBTİ olduklarını çevresindekilerle paylaşırken; üniversite düzeyinde yüzde 33,7’si açıktı.
 
Anketlere göre LGBTİ bireyler, eğitim hayatındaki problemlerinin yanında sosyal hayatında da birçok alanda sorunlar yaşıyorlar. Ankete katılan LGBTİ’lerin yüzde 40’ı hayatlarında en az bir kez LGBTİ olması nedeniyle intiharı düşündüğünü söyledi.
 
Volkan Yılmaz’a göre, eğitimde çeşitlilik gözetilmeli, öğrencilerin özel hayatlarının gizliliği sağlanmalı, heteroseksüel ve LGBTİ öğrenciler arasında sosyal çevre yaratılmalı, eğitimciler çeşitlilik ve LGBTİ üzerine eğitilmeli ve eğitim mekanları cinsiyetsizleştirilmeli.
 
Oturumda ayrıca, Osmangazi Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nden Levent Şentürk eğitim mekanlarında ayrımcılık hakkında konuştu.
 
Translar ait olmadıkları kıyafetlerle okula gitmek zorunda
İkinci oturumda, Çiğdem Şimşek’in moderatörlüğünde Kaos GL’Den Evren Emre Çakmak, LuBUnya Boğaziçi’nden Anıl Kocaoğulları ve T-Kulüp’ten Egemen Öztürk cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli ayrımcılıkta mücadele deneyimlerini paylaştı. Anıl Kocaoğulları, Boğaziçi Üniversitesi’nde sosyal ve akademik alanlarda mücadele yürüttüklerini, olumlu gelişmeler olsa da yetersiz olduğunu söyledi. Üniversite’de uzun yıllardır cinsiyetsiz ve karma tuvaletlerin yapılması için uğraştıklarını, fakat nihayetinde okullardaki mevcut karma tuvaletlerin de kadın ve erkek olarak ayrıldığını belirtti.
 
T-Kulüp’ten Egemen Öztürk, eğitim hayatında trans öğrencilerin suskunluğa itildiğini söylüyor. Özellikle ait olmadıkları cinsiyet kimliğinin kıyafetlerini giymek zorunda kalmalarının, kendisinin ve tüm trans öğrencilerin psikolojisini bozduğunu belirtti. Öztürk, küçükken mahallede erkeklerle futbol oynayabilirken, okulda erkeklerle oynamasının neredeyse imkansız olduğunu; okulun heteronormatif eğitiminin öğrencilerin davranışları ve tutumlarına da yansıdığını söyledi. Ayrıca trans bireylerin mavi-pembe kimlik uygulaması nedeniyle resmi işlemlerde zorluk yaşadığını, hatta YGS gibi sınavlara alınmadığını belirtti.
 
Erkek çocuk Barbie’yle oynuyorsa, öğretmen ‘Siz de oynayın’ diyebilmeli
Sempozyumun üçüncü oturumunda  Eğitim Sen LGBTİ Komisyonu’ndan Damla Karaman, Liseli LGBTİ grubundan Elif ve LİSTAG’dan Pınar Özer eğitimde LGBTİ bireyler üzerindeki ayrımcılıkla mücadelede farklı örneklerden bahsettiler. Lise öğrencisi olan Elif, devletin kitaplarıyla, tuvaletleriyle, öğretmenleriyle LGBTİ’lerin üzerine geldiğini; bu sisteme karşı çıkılması gerektiğini söyledi. Bir trans kadın annesi Pınar Özer ise, çocuğunun lise ve üniversite sıralarında karşılaştığı sorunlardan bahsetti ve kadın-erkek tuvalet ayrımı nedeniyle çocuğunun orta okulda tuvalete ders sırasında gitmek zorunda kaldığını söyledi. Özer’e göre eğer bir erkek çocuk Barbie’yle oynuyorsa, öğretmen diğer erkek çocuklara ‘Siz de oynayabilirsiniz’ diyebilmeli.
 
Sempozyumda son olarak SEÇBİR’den Melisa Soran’ın moderatörlüğünde bir forumla, eğitimde bu ayrımcılık konularıyla nasıl mücadele edilmesi gerektiği tartışıldı. Seçbir ve SPoD bu sempozyumdan itibaren bir eğitim çalışma grubu kuracak ve eğitimde cinsel yönelim, cinsiyet kimliği mücadelesi üzerine çalışacak. İki kurum da bu konuda çalışmak isteyen ya da bir konu üzerine danışmak isteyen kişileri SPoD’a davet diyor. 

Etiketler: insan hakları, eğitim
nefret