Baki Koşar bu yıl festival oluyor: Mücadele dili olarak sanat neden kullanılmasın ki?

 

 

Baki Koşar etkinlikleri bu yıl ilk kez bir kültür ve sanat festivaline dönüşüyor. Nefret suçları anma haftasından festivale geçişlerini Akdemir şu sözlerle anlatıyor:

 

“’Nefret’, ‘suç’, ‘mücadele’ gibi negatif anlamlar çağrıştıran kelimelerin biraradalığı yerine kültür ve sanat festivali diyerek farklı bir pratikle aktivizm yaparak daha çok ilgi çekeceğimizi düşündük. ‘Heteroseksizmi kahkahalarımızla yıkacağız’ gibi büyük cümleler kurmak mümkün olmasa da Bahtin’in karnavaleskinden bir esinti ile kolektif gülmenin beraberliğimize katkısını görmek istedik.”

 

 

Baki Koşar etkinlikleri, Nefret Suçları ile Mücadele Haftası başlığıyla önceki yıllarda “Hukuk ve Medya Açısından Nefret Suçları”, “Ayrımcı Tutum ve Zihniyetin Teşhiri”, “Özgürlük Korkusu ve İktidar”, “Dil”, “Ana Akıma Kapılmamak” ve “Kontrol”  temalarını ele aldı. Akdemir, bu yılki temalarını kimlik politikalarına queer teorinin getirdiği hareketlilik üzerine belirlediklerini söylüyor:

 

“Her yıl hazırlıklar başladığında ilk belirlemek istediğimiz konu tema oluyor. O tema üzerinden heyecanla motive oluyoruz. LGBTİ hareketinin uzun süredir içerisinde döndüğü kimlik politikalarına queer’in getirdiği hareketlilikten sonra ‘çokluk’ kavramı da kullanılır oldu. Kültürel çalışmalardan siyasete, sanattan sosyolojiye kadar birçok alanı işaret eden paneller ve etkinliklerle bu kavramı irdeleyeceğiz.”

 

 

Festivalde 21 Şubat Cumartesi günü “Maaile mi, Na-aile mi?” sorusuyla başlayacak aile tartışması ertesi gün LİSTAG ailelerinin katılımıyla “Aileler Açılıyor” paneliyle devam edecek. “’Çokluk’ bize beraberlik kavramını, oradan da ‘aile’yi düşündürdü” diye anlatıyor Akdemir:

 

“Heteroseksizmin en kolay değiştirmeyi ve yönetmeyi becerdiği ‘aile’nin farklı formlarını, farklı aile modellerini konuşarak tersinlemeyi düşündük. Israrla aile diyerek bu kavramın içini dışını esnetmek istedik. Bu yüzden bu panelde aile mi demeli, ne demeli, aile olmazsak ne oluruz ya da bir şey olmazsak ne olur gibi soruların cevabını arayacağız.”

 

Festival kapsamında, 1979 yılında ABD’de anaakım gey kültürüne karşı olarak kurulmuş, spiritualizm yoluyla radikal bir queer kültür yaratmaya çalışan Radikal Periler grubu üzerine Danielle Levitt’in bir fotoğraf sergisi olacak. Peki, sergide bizleri neler bekliyor?

 

“Feminizmden, paganizmden, New Age spritualizminden, anarşizmden ve çevreci düşüncelerden ilham alan Periler baskın heterosekseksüel kültürün yanında ‘heteroseksüel kültürün kasvetli bir parodisi’ dedikleri eşcinsel kültürüne de karşılar. Danielle Levitt ise GQ, The Guardian, Vanity Fair, Elle gibi yayınlar için çekim yapan bir moda fotoğrafçısı. Levitt perileri ‘Tanıştığım ve fotoğraflarını çektiğim en yaratıcı, enerjik ve mistik insanlar,’ olarak tanımlıyor. Buradaki fotoğrafları, hem fazla bilinmeyen alternatif bir kültürü tanımak, hem de Levitt’in fotoğraf anlayışını görmek açısından bir fırsat.”

 

Akdemir’in “mücadele dili olarak sanatın da kullanılabileceğine” dikkat çektiği festivalin “Kuir Masallar: Bir Varmış, Bir Çokmuş” ya da “Bir Öğrenilmiş Güçlülük Pratiği Olarak Gullüm” gibi başlıkları sizi de heyecanlandırıyorsa programın tamamına bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz.