02/01/2019 | Yazar: Yıldız Tar

Buca Kent Konseyi Eşitlik Meclisi’nden Mahmut Şeren ile hem kent konseyini hem de Buca Belediyesi’nin çalışmalarını konuştuk

“Belediyelerin LGBTİ+’lara alan açması lütuf değil, sorumluluk!” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Buca Kent Konseyi Eşitlik Meclisi’nden Mahmut Şeren ile hem kent konseyini hem de Buca Belediyesi’nin çalışmalarını konuştuk: Hak temelli bir şey yaparken siyasi kaygılar gözardı edilmeli. Kaç kişi bize ne kadar oy verecek kaygısıyla çalışmalar yürümez.

Kent konseyleri belediyeye bütçe olarak bağımlı olsa da bağımsız çalışmalar yürüten yerler. Kent konseyi dediğimiz o şehirde ne yapar? Etki alanı nedir?

Kentte yaşayan herkesin, vatandaş olsa da olmasa da herkesin kentsel haklarına erişebilmesini ve yönetime katılmasını sağlamak amacıyla kent konseyleri kuruldu. Kent konseyi şehirle ilgili bazı kararlara katılabiliyor. Kendi genel kurulundan geçirdikten sonra belediye meclisine önerge vererek yönetime katılıyor. Belediyenin ayrı bir kurumu ya da birimi olmadığını söylesek de belediye politikalarının belirlenmesinde yönlendirici olabiliyor. Belediye içerisinde faaliyet yürütüyor, belediye salonlarını ve bütçesini kullanıyor. Kent konseyi belediyenin çeşitli birimleri ile iletişim kurarak politikalara katılıyor. Aslında belki de en önemli etkisi de bu.

Buca Kent Konseyi’nde eşitlik meclisi ne zaman kuruldu? Şimdiye kadar ne gibi çalışmalar yaptınız?

2016’da resmi olarak kurulduk. Mart 2017’de ilk genel kurulumuzu yaptık ve faaliyete geçtik. Bugün mecliste üyelerin neredeyse hepsi 9 Eylül Üniversitesi LGBTİ topluluğu Eşit Şerit’ten. Eşitlik meclisinin kurulmasını sağlayan 9 Eylül Üniversitesi’ydi diyebiliriz. Üniversitenin salonlarını kullanmakta zorluk yaşayınca, kampüsteki görünürlüğümüz azalında Buca Kent Konseyi ile görüştük. Buca Belediyesi’nin mekanlarını kullanmak gibi minimal bir amacımız vardı. Buca Belediyesi’nin birçok mekanı üniversiteye çok yakın olduğu için iyi olacağını düşünmüştük.

SPoD’un LGBTİ Dostu Belediyecilik Protokolü ile birlikte Şişli ve Beşiktaş gibi belediyelerde LGBTİ+ haklarına ilişkin çalışmalar bize de ilham kaynağı oldu. Kent konseyinde kurduğumuz meclisi sadece toplantı yapılacak bir yer olarak görmek yerine bir lobicilik faaliyetine çevirdik. Belediyenin politikalarına katılım için çalışıyoruz.

Eşitlik Meclisi’nde bütün ayrımcılıklara karşı olduğumuzu ifade ediyoruz. Kurduktan sonra eşitlikçi hizmetlerin bir bütün olduğu bilinciyle sadece LGBTİ alanında değil mülteci ve engelli gibi alanlarda da çalışmaya çalışıyoruz. Engelli meclisi varken bize söz düşmüyor ama boşluk gördüğümüz alanları doldurmaya çalışıyoruz.

LGBTİ+ların eşitliği için neler yaptınız?

Her yeni kurulan LGBTİ+ örgütünün yaptığı gibi farkındalık ve görünürlük çalışmaları ile başladık. Temel kavramlar gibi atölyeler yaptık. Bu sayede Buca yerelinde yaşayan çok fazla kişiye ulaşabildik. Çok sevindiriciydi etkinliklerimizin gördüğü ilgi. Önyargı beklerken duyarlılık ile karşılaştık. Bu temas çok önemli. Temas etmeden fobiler fark edilmiyor. Kentteki LGBTİ+fobiyi azaltmak için çok önemliydi bu temaslarımız.

Farkındalık çalışmaları dışında neler yaptınız? Belediye politikalarını etkileyebildiniz mi?

Belediye politikalarına önerilerde bulunduk. Belediyede kağıt üzerinde kurulu bir eşitlik birimi vardı. Belediyenin Kadın ve Aile Hizmetleri Müdürlüğü içerisinde toplumsal cinsiyet eşitliği birimi ısrarlarımız sonucunda kuruldu. Bu birim personeli ve müdürlüğün diğer personellerini ziyaret ederek, etkinliklerimize davet ederek LGBTİ+’ları kapsayıcı şekilde hareket etmelerini sağlamak için temasta bulunuyoruz.

Belediye bünyesindeki Özgecan Arslan Danışma Merkezi, bir aile danışma merkezi olarak çalışıyordu. Biz gittiğimizde bu birimin LGBTİ+’lara kapalı olmadığını söylediler. Bizim aracılığımızla duyurulmasını tercih ettiler.

Bunlar dışında belediyeler çeşitli komisyonlar üzerinden çalışıyor. Kadın-erkek fırsat eşitliği komisyonu vardı. Bunun toplumsal cinsiyet eşitliği komisyonu olması gerektiğini söyledik. Zamanla ismi böyle değişti. Gerek kadın ve aile hizmetleri müdürlüğü iç yönetmeliğinde gerek komisyon yönetmeliğinde cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine dayalı ayrımcılığa karşı mücadele, kent konseyi ile bu alanda işbirliği gibi maddeler yer alıyor.

Belediyenin LGBTİ+’ların da belediyesi olması gerekiyor. Birçok belediye kentte yaşayan herkesi aynı kabul ediyor. Örneğin belediyedeki bir kişi, “Ben park yaptığımda herkese yapıyorum. Biz hizmetlerimizi herkese yönelik yapıyoruz” demişti. Bu kentte yaşayan insanların çeşitliliğini görmemesi ile alakalı. Herhangi bir yoldan, parktan bile birçok grubun çok farklı beklentileri olabilir. Bizimle temas etmeden ihtiyaçların farkında olamayacaklardı. LGBTİ+’ların gelip kendilerinin yapmaları beklenemez. Belediyeler güvenli alan yaratmak, ayrımcılığa karşı mücadele etmek ve ayrımcılığa uğrandığında neler yapılabileceğini belirlemek zorunda. Birçok LGBTİ+ kişi çok doğal olarak kamu kurumlarından çekiniyor. Bu algıyı değiştirmek belediyelerin çalışmaları ile mümkün.

Kent konseyinin önergeler verebildiğini söyledin. Belediyeye dönük hangi önergeleri verdiniz? Şu an ve ilerisi için somut talepleriniz neler?

Buca Belediyesi Meclis Üyesi Canan Aydemir Özkara'nın bizim taleplerimizi de dikkate alarak hazırladığı önergeler sayesinde eşitlik birimi, meclis komisyonu ve iç yönetmelikte  düzenlemeler yapıldı. Ancak bunun öncesinde biz belediye meclis üyelerine sunum yaptık. Sorularını yanıtladık. Siyasi parti üyelerinden oluşan bir meclis var ve hepsinin soruları vardı. Komisyon, meclis kurulması ve iç yönetmelik değişmesi önergeleri oybirliği ile kabul edildi. Hukuki belgelere özellikle geçirmek isteme sebebimiz çalışmaların kişilere bağlı kalmamasını sağlamak ve politikaları kalıcı haline getirmekti.

Buca Belediyesi LGBTİ+ hakları ve eşitlikçi politikalar söz konusu olduğunda ne durumda şu an? Eksikler neler?

Kent Konseyi Eşitlik Meclisi’ni kurmamızdan önceki döneme göre çok daha ileri bir noktadayız. Belediye çalışanlarının farkındalığı arttı. Meclisimiz tanınıyor, biliniyor. Belediyede çalışan bir personel bize açıldı ve “Bu belediyede böyle çalışmaları hayal bile edemezdin. Kendimi artık daha güvende hissediyorum” dedi mesela. Bu bizim için inanılmaz değerli bir paylaşımdı. İzmir deyince herkesin kafasında bir imaj canlanıyor. Sanki İzmir ayrımcılıklara karşı bir şehirmiş gibi düşünülüyor. Ne İzmir o kadar ileri bir noktada ne de Buca. Buca İzmir’in de gerisinde bir yer. Nüfusu kalabalık, İzmir’in daha kırsalına yakın bir ilçe. Karşıyaka, Balçova gibi ‘elit’ yerlerde LGBTİ+ haklarına ilişkin çok çalışma olmazken Buca’nın öne çıkması herkesi şaşırttı. Bu yüzden çok umut vaad eden bir yerdeyiz. Belediyeler siyasi yerler olduğu için daha çok cesarete ihtiyaç duyuyor. Hak temelli bir şey yaparken siyasi kaygılar gözardı edilmeli. Kaç kişi bize ne kadar oy verecek kaygısıyla bu çalışmalar yürümez. Yine belediyelerin tarih karşısında bir sorumluluğu var. Gerek kent içinde gerek ulusal düzeyde haklarımızı zamanla elde edeceğimize inancım tam. En baştan destek verenler ile vermeyenler arasında elbette fark olacaktır.

Seçimler yenilenecek yakın zamanda. Çalışmalarınız ne durumda?

Genç LGBTİ+ Derneği ile birlikte Buca’nın hazırlanacak LGBTİ+ Dostu Belediyecilik Protokolü’nü en çok sahiplenen ilçe olmasını bekliyoruz. Sadece mevcut başkan ya da partisinden değil herkesten bu protokolü sahiplenmesini bekliyoruz. Maalesef bu birim ve komisyonların her dönem yenilenmesi gerekiyor. Biz de seçim sonrası aynı isim ve yönerge ile kurulmaları ve yine personel sayısının artması için çalışacağız. Bir diğer mesele; belediyenin eşitlik birimi şu an sadece kadın müdürlüğüne bağlı bir birim. Biz eşitlik biriminin başkanlığa bağlı olarak kurulması için mücadele ediyoruz. Belediye personelinin tamamının kurum içi eğitimden geçirilmesi ve bunun sürekliliğinin sağlanması da taleplerimiz arasında. Belediyelerin LGBTİ+’lara alan açması lütuf değil sorumluluk.

*Bu söyleşi Siyah Pembe Üçgen ve Kaos GL’nin yürüttüğü, Avrupa Birliği’nin desteklediği “Türkiye Belediyelerinde LGBTİ Eşitlik Politikalarını Güçlendirme Projesi” kapsamında Kaos GL dergisinin “Yerel Yönetimler” dosya konulu 162. Sayısında yayınlanmıştır. Bu, içeriğin Avrupa Birliği’nin resmi görüşünü yansıttığı anlamına gelmemektedir.


Etiketler: insan hakları, kent hakkı
nefret