17/06/2019 | Yazar: Defne Işık

Kaos GL, Mersin’de sığınmacı ve mültecilerle birebir çalışan uzmanlara yönelik “Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliği” eğitimi düzenledi.

“Benim kurtulmam seni de özgürleştirecek” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

 

Kaos GL, Mersin’de sığınmacı ve mültecilerle birebir çalışan uzmanlara yönelik “Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliği” eğitimi düzenledi.

Kaos GL Mersin, İzmir, İstanbul ve Gaziantep’te sığınmacı ve mültecilerle birebir çalışan uzmanlara yönelik “Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliği” eğitimi düzenliyor. Eğitimlerin ilki 29-30 Nisan tarihlerinde Mersin’de yapıldı. Eğitime Mersin, Adana ve Hatay yerelinden hak temelli örgüt çalışanları katıldı.

Eğitim kapsamında LGBTİ+’ya dair kavramlar, stereotipler ve mitler, cinsiyet kimliği ve gelişim süreci, cinsel sağlık ve üreme sağlığı, ailelerle çalışma, ayrımcılık konuları anlatıldı ve iki günün sonunda vaka çalışması yapıldı.

“Lezbiyen ve biseksüel kadınlara yönelik stereotipler erkeğe hizmet edip etmemek üzerinden şekilleniyor”

Eğitimin birinci gününde ilk oturumda Fidan Şenova sunumuna LGBTİ+ kavramlarını anlatarak  başladı. LGBTİ+ kavramlarından sonra bu alana ilişkin stereotipleri ve mitleri anlatan Şenova, özellikle lezbiyen ve biseksüel kadınlara yöneltilen stereotiplerin erkeğe hizmet edip etmemek üzerinden şekillendiğini belirtti. Buna bağlı olarak “Kadın ‘erkeğe hizmet eden’ bir konumda ve eylemdeyken biseksüel ve lezbiyen kadın ‘erkeğe hizmet etmeyecek her türlü davranışa yönelen kadın’ gibi sanılıyor” diye ekledi.

“Anlayabileceğin ve tedavi edebileceğin bir kriteri yok, hastalık demek çok politik”

İkinci oturumda uzm. Psk. Dr. Seven Kaptan, cinsiyet kimliği ve gelişim sürecinden; kişilerin kimliklerini fark ettiklerinde, tanımlamaya başladıklarında yaşadıkları hislerden bahsetti.

Oturumuna bir önceki sunumda sözü geçen mitlere atıfta bulunan Kaptan, LGBTİ+’ların yaşadıkları zorluğun kimliği kabul etmekten ziyade mitlerle savaşmak zorunda kalmak olduğunu belirtti. Örnek olarak “eşcinselliğin sekse düşkünlük olarak kabul gördüğü bu coğrafyada kişinin eşcinsel olduğunu kabullenmeyi veya açılmayı reddetmesi” diyerek, kişinin eşcinsel olduğunu kabullendiğinde tüm kimliğinin değişerek “olmadığı” bir kişiye dönüşme korkusu yaşadığını, verilen danışmanlıkta eşcinselliğin sadece cinsel yönelim olarak bir kimlik kazandıracağının çalışılması gerektiğini belitti.

Eşcinselliğin hastalık olarak nitelendirilmesine değinen Kaptan, “Neden hastalık değil? Tedavisi olmadığı için mi? Kanser de hastalık değil o zaman. Herkeste aynı semptomlara ve yaşantılara mı neden oluyor, hayır. Kimine göre hastalık kimine göre değil de bir durum söz konusu olamaz. Tanı koyabileceğin ve ayrıştırabileceğin bir şey değil eşcinsellik, diyabette tanı koyabiliyorum ama eşcinsellikte bunu yapamam. Hastalıktır ve tedavi edilebilir demek çok politik bir noktada yer alıyor” diyerek eşcinselliğin neden hastalık olamayacağına değindi.

Trans geçiş süreci hakkında bilgilendirme yapan Kaptan, bu süreçte verilen danışmanlıklarda hangi noktalara dikkat edilmesi gerektiğinin altını çizdi.

Fidan Şenova, cinsel sağlık ve üreme sağlığına ilişkin bilgi aktarımında bulundu. Doğru bilgi vermek için doğru bilgiye sahip olmanın gerektiğinden bahseden Şenova, cinsel sağlık ve üreme sağlığı konusundaki bilgilerin sürekli güncellenmesi ve bu konulara heteroseksüel bakış açısından sıyrılarak bakılması gerektiğini vurguladı.

Cinsel sağlıkla ilgili danışmanlık verilirken dikkat edilmesi gerekenlere değinen Şenova; terminolojilerin aynı anlamda kullanıldığından emin olunmasının, danışanın kendini güvende hissetmesinin, danışanı heteroseksüel kalıp yargılarıyla değerlendirmenin önemini açıkladı.

Bir sonraki oturumda Seven Kaptan, aileyle nasıl çalışılmalı, çalışırken dikkat edilmesi gerekenler nelerdir konularına değindi. Ailelerin kabullenme süreçlerine, bu süreçte verdikleri tepkilere değinen Kaptan, akran danışmanlığı için yönlendirilebilecek kurumları belirtti.

Ailelerin süreçle ilgili sahip oldukları kalıp yargılara değinen Kaptan, bu yargılar üzerinde çalışmanın süreci daha olumlu hale getireceğine, danışanla beraber ailesinin de rahatlamasını sağlayacağına vurgu yaptı.

Gün sonunda katılımcılarla birlikte sunumlar üzerine forum gerçekleştirildi.

“Benim kurtulmam seni de özgürleştirecek”

İkinci gün ilk oturumda Kaos GL derneğinden Seçin Tuncel Türkiye’deki LGBTİ+ tarihini anlattı.

Tarihin dönemsel olarak incelendiğinden, her dönemin ayrı dinamiği olduğuna değinen Tuncel, dönemsel politikaların hareketi nasıl etkilediğine dair açıklamalarda bulundu.

Hareketin dinamiğinden, düşünsel arka planından söz eden Tuncel, derneklere yöneltilen kapatma davalarından bahsetti.

Heteroseksüellerle LGBTİ+’ların ilişkilenmelerini anlatan Tuncel, bu ilişkilenmenin “eşcinsellerin kurtuluşu heteroseksüelleri de özgürleştirecektir” şiarıyla oluşturulduğuna değindi.

“Önyargı ve negatif düşünceler, ayrımcılığa yönlendirir ve şiddet doğurur”

Sonraki oturumlarda Melek Göregenli, ayrımcılığı, ayrımcılığın boyutlarını ve dinamiğini anlattı.

Ayrımcılığın kime neye yönelik olursa olsun davranış olarak ortaya çıktığına ve ancak o zaman gözlenebildiğine değinen Göregenli, ayrımcılıkla mücadelede ayrımcılığı ortaya çıkaran düşünce sistemine çalışılması gerektiğini belirtti. Ayrımcılıkla çalışmada bir diğer önemli konunun da ayrımcılık denen olgunun hangi gruba yönelik olursa olsun çok benzer bir arka plana dayandığını söyleyen Göregenli, bu iki unsurun çalışmalarda yapı taşı olması gerektiğini vurguladı.

Ayrımcılığın tanımından, çeşitlerinden bahseden Göregenli, içselleştirilen ayrımcılığın fark edilmesi ve üzerine çalışılması gerektiğinin, ayrımcılıkla mücadelenin içselleştirilmiş ayrımcılıktan sıyrılarak mümkün olabileceğinin altını çizdi. Göregenli ayrımcılığın çok boyutlu olduğundan bahsetti ve kötü davranmak yerine “farklı” davranmanın da ayrımcılığa girdiğini, ayrımcılığın sadece kötü davranış olarak sanılmaması gerektiğini belirtti.

Önyargı konusuna değinen Göregenli, önyargı ve ayrımcılık arasındaki ilişkiyi şu sözlerle açıkladı: “Önyargı ve negatif düşünceler, ayrımcılığa yönlendirir ve şiddet doğurur. Önyargılar işlevseldir çünkü başka insana verilen zararı meşrulaştırır ve haklılaştırır. Ve tekrarlanabilir hale getirir. Yoksa insanlar hata yapıyor, yapar da ancak bunu tekrarlamak için meşru hale gelmesi gerekir, bu meşruiyeti de önyargıdan oluşturur.”

Göregenli’nin oturumundan sonra forum gerçekleştirildi; Fidan Şenova ve Seven Kaptan  soruları yanıtladı.

Son oturumda vaka çalışması yapıldı. Çalışma esnasında  gelen farklı fikirler üzerinden eğitim boyunca anlatılan konuların üzerinden geçildi ve konular pekiştirildi.


Etiketler: insan hakları, sosyal hizmet
İstihdam