12/04/2008 | Yazar: Bawer Çakır

‘pippa, sen rahat uyu. ve lütfen gözlerini kaparken gördüklerini hatırlama.

beyaz gelinlikli pippa Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı ‘pippa, sen rahat uyu. ve lütfen gözlerini kaparken gördüklerini hatırlama. lütfen… umarım cennet vardır ve dünya denen cehennemde dikkat çekmek istediğin barış için çıktığın o uzun, tehlikeli, sancılı, zorlu, acılı yol bir şekilde beyaz güvercinli, zeytin dallı bir bahçeye çıkmıştır.’
giuseppina pasqualino di marineo… ya da sanat dünyasının ve hepimizin onu tanıdığı adıyla pippa baca. 33 yaşında, italya milanolu bir kadın sanatçı. dünya barışına dikkat çekmek için silvia moro ile birlikte 8 mart 2008 günü milano’dan otostopla yola çıktılar. giydikleri beyaz gelinlikle varmak istedikleri yer ise israil’in başkenti tel aviv’di.

silvia moro tel aviv’e vardı. ancak, pippa bacca’nın yolculuğu türkiye’nin kocaeli ilinin gebze ilçesine bağlı tavşanlı köyü yakınlarında bitti. bitiş nedeni ise amacına varmış olması değil elbet. pippa, ormanlık bir alanda bulundu. buz gibiydi. milano’da giydiği ve istanbul’a kadar üstünde taşıdığı gelinliği üzerinde değildi. korkunç bir zihin pippa’ya tecavüz etmiş ve sonrasında da yaşamına, ve dolayısıyla yolculuğuna son vermişti.
31 mart 2008 tarihinden beri haber alınamayan pippa’dan maalesef ki bu acı haber alınmış, kahırla şok arası bir noktada donup kalınmıştı. masumiyetin, barışın rengi beyaza kan rengi bir karaçalınmış, ilerlemek isteyen insanların yürüyüşleri ‘yine’ engellenmişti… pippa artık ‘ölümsüzleşmişti.’

ne denir bilmiyorum. denecek şey nasıl denir ona dair fikrim de yok. haberi aldığımdan beri zaman durmuş gibi geliyor. söylemek istediğim çok şey aklımda beliriyor ancak ağız dolusu küfürden ya da kahretmekten başka bir sese dönüşemiyor. sadece bunlar… kahretsinler, allah belasını versinler, bu nasıl yapılırlar, şerefsizler, adiler… kızgınlık bile naif kalıyor.

onu öldüren el, sofraya nasıl oturacak, ekmeği nasıl bölecek, birine nasıl dokunacak, birine nasıl aşık olacak, birine ‘seni seviyorum’ nasıl diyecek aklım almıyor. ölüm geldiğinde her cümle etkisini yitiriyor.

ailesine ve yakınlarına başsağlığı dilemek, pippa’yı hatırlamak, unutulmamasını sağlamaya çalışmak, bu ülkede, yeryüzünde tecavüze, erkek şiddetine, namus kisvesiyle işlenen cinayetlere, seçimleri ya da hissettikleri yüzünden haksızlığa uğrayan insanların hakları için mücadele etmekten başka ‘yer’ görünmüyor.

yaşadığımız topraklar bir ‘insan’a daha mezar edilmişken dil de, dimağ da, söz de, akıl da kifayetsiz kalıyor…

pippa’nın sitesinde, bu yolculuğa neden çıktığını anlattığı bir yazı var. ve bu yazının başına, fabrizio de andre'nin ‘giovanna d'arca’ adli şarkısından, yani hepimizin bildiği adıyla jean d'arc'ı anlattığı şarkısından bir mısra koymuş.

şöyle diyor şarkıda,

"della guerra sono stanca ormai,
al lavoro di un tempo tornerei,
a un vestito da sposa o qualcosa di bianco,
per nascondere questa mia vocazione, al trionfo ed al pianto."

yani:

"artık bu savaştan yorgunum,
eski günlerdeki gibi işe döneceğim,
bir gelinlik veya beyaz herhangi bir şey,
bu benim zafere veya gözyaşına olan yolculuğumu saklamak için..."

ne dersin? hiç. susarsın...

umarım ki pippa’nın korkunç biten, hüzünlü biten, gözyaşıyla biten yolculuğunun işaret ettiği amaç bizler tarafından sahiplenilir ve dünya barış’a ihtiyacı olduğunu idrak eder. eder mi bilinmez ama bunu ummaktan başka neyimiz var ki elimizde.

pippa, sen rahat uyu. ve lütfen gözlerini kaparken gördüklerini hatırlama. lütfen… umarım cennet vardır ve dünyada denen cehennemde dikkat çekmek istediğin barış için çıktığın o uzun, tehlikeli, sancılı, zorlu, acılı yol bir şekilde beyaz güvercinli, zeytin dallı bir bahçeye çıkmıştır.

seni hiç tanımamış ama kardeşi bellemiş biri…

Etiketler: insan hakları
İstihdam