26/07/2018 | Yazar: Aslı Alpar

Anayasa Mahkemesi trans geçişi operasyonunu, ‘üreme yeteneğinden yoksunluk’ şartına bağlayan yerel mahkeme kararının hak ihlali olduğuna hükmetti.

“Bir devlet vatandaşını dört yıl boyunca tanımadan bir kenara atamaz” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Anayasa Mahkemesi trans geçiş operasyonunu, ‘üreme yeteneğinden yoksunluk’ şartına bağlayan yerel mahkemenin kararına ilişkin yapılan başvuruda, ihlal kararı verdi. 

Anayasa Mahkemesi (AYM), üreme yeteneğinden yoksun olmadığı gerekçesiyle trans geçiş operasyonuna izin verilmeyen M.K.’nın “maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının” ihlal edildiğine karar verdi.

Trans erkek M.K., trans geçiş operasyonu için gerekli izni vermeyen Şanlıurfa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi kararının iptali istemiyle 2015 yılında Anayasa Mahkemesine başvurdu. Anayasa Mahkemesi başvurucuyu haklı bularak başvurucu M.K.’nın “maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının” ihlal edildiğini bildirdi.

Anayasa Mahkemesi’nin kararı Anayasa’nın 17. Maddesine dayanıyor.

Anayasa’nın 17. Maddesi ne diyor?

“Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir. Tıbbî zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbî deneylere tâbi tutulamaz.”

Avukat Sinem Hun: Kararı kazanım olarak görüyorum

Anayasa Mahkemesi’nin kararını başvurucu vekili Avukat Sinem Hun KaosGL.org’a değerlendirdi. Avukat Hun, “Kararı, dayanakları itibariyle kazanım olarak görüyorum” diyor.

M.K. karanının AYM’nin Mart ayında “cinsiyet değiştirme ameliyatı izni” için “üreme yeteneğinden yoksun kalma” şartını kaldırmasına paralel bir karar olabileceğini belirten Hun, “Geçiş sürecinde operasyonel uygulamaların kalkması ve beyan usulüne geçilmesi gerekiyor. Elbette AYM’nin Medeni Kanun Madde 40’a yönelik kararı yeterli değil, ikili cinsiyet rejimine sadık bir karar. Ancak yine de bu kararın bir kazanım olarak görülmesi gerektiğini düşünüyorum. 1988 Bülent Ersoy yasasi ve 2004 tarihli Hikmet Sami Türk zihin yapisinin urunu 40. Maddenin arasinda bir yerdeyiz şu an. M.K. kararına dönecek olursak da kararın oy birliği ile alınmış olması da ayrıca güzel bir gelişme” dedi.

“Üreme yeteneğinden yoksunluk şartının kaldırılması yeni gündemler oluşturmalı”

AYM’nin “cinsiyet değiştirme ameliyatı izni” için “üreme yeteneğinden yoksun kalma” şartını kaldırmasının başka gündemleri ortaya çıkardığını vurgulayan Hun, “Çocuk sahibi olmak isteyen translar için sperm ve yumurta dondurma, tüp bebek gibi gelişmeleri de değerlendirmek gerekiyor. Bu gündemler bir bütün olarak sağlık politikasını da dönüştürebilir” dedi.

AYM’de daha fazla savunuculuk

Avukat Hun, sivil toplum örgütlerinin AYM’de yapacağı savunuculuğun önemine de işaret etti: “AYM’de bu alanda savunuculuk üstlenmemiz gerekiyor. Çok fazla hâkim bu konuda konuşmaya açık. İlk derece mahkemelerinin olumsuz kararlarını AYM’ye taşımak gerektiğini düşünüyorum. Burada bu dosyalar ele alındıkça, bu konu tartışılabilir ve ilerleme sağlanabilir.”

“Bir devlet vatandaşını dört yıl boyunca tanımadan bir kenara atamaz”

Av. Hun, 2015 yılında AYM’ye açılan davanın yeni sonuçlandığını ve bu süreçte müvekkili M.K.’nın birçok hak ihlali yaşadığını belirtti: “Müvekkilim ameliyat olmayı isteyen bir trans erkek. Tahmin edersiniz ki dört yıl oldukça uzun bir süreç. Müvekkilimin hayatı altüst oldu. Evlilik sürecindeydi, resmi işlem yaptıramayacağı için evlenemedi. Ayrıca açık kimlikli değil, işyerinde yalnızca patronu biliyor. Bu süreçte kimliğini alamaması onu her açıdan yordu. Ne yazık ki intiharı bile düşündü. Yalnızca M.K. için değil, tüm translar için bahsettiğimiz hukuki süreçler hak ihlalinden başka bir şey getirmiyor. Bir devlet vatandaşını dört yıl boyunca tanımadan bir kenara atamaz. Eğitim, sağlık, barınma gibi en temel haklarından mağdur oluyorlar.”

İlgili haber:

“AYM’nin kaygısı transların sağlığı değil kamu düzeni!”

AYM kararları: Yeni hukuki gelişmeler için umut var!

Cinsiyet geçişinde “kısırlaştırma” şartı kalktı, ameliyat duruyor


Etiketler: insan hakları, sağlık
nefret