07/03/2020 | Yazar: Gözde Demirbilek

Kaos GL’nin toplumsal cinsiyet eşitliği ve çeşitliliğini sağlamak adına yürüttüğü çalışmaları görünür kılmak için başladığımız söyleşi dizisi “Bıraktığımız yerden”in beşinci konuğu derneğin Örgütlenme Koordinatörü Seçin Tuncel.

Bıraktığımız yerden: Seçin Tuncel anlatıyor Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Kaos GL Derneği toplumsal cinsiyet eşitliği ve çeşitliliğini sağlamak için kurumsal işleyişinde ‘neler yapabiliriz’ sorusuna yanıtlar aramaya devam ediyor.

Bu sorudan hareketle yeni söyleşi dizimiz derneğin kadın çalışanlarının toplumsal cinsiyet eşitliğine yaklaşımı ile birlikte çalıştıkları alanlarda eşitliği ve çeşitliliği sağlamak amaçlı müdahalelerine yer veriyor.

Bu söyleşi dizisinde Kaos GL kadınları anlatıyor; onların toplumsal cinsiyet eşitliği ve çeşitliliğine dair süren çalışmalarının, planlarının ve hayallerinin tanığı oluyoruz.

Bizden önce bu mücadeleye katkı sunan ve bizden sonra sürdürecek olanların emeğini de görünür kılmak adına herkesin bıraktığı yeri işaretleyen bu söyleşi dizimizin adı da “Bıraktığımız yerden” oldu.

Söyleşi dizisinin bugün konuğu Kaos GL Ögütlenme Koordinatörü Seçin Tuncel... Seçin ile  “joker eleman” olmayı, sendikalarla iletişimi, değişim ve dönüşüm yollarını konuştuk.

konuştuk.

Sözü ona bırakalım.

Kaç yıldır Kaos GL’de çalışıyorsun? Hangi alanlarda?

Ben 2006’dan beri gönüllü 2009’dan beri çalışanım. Örgütlenme Koordinatörü olarak çalışmaktayım.

İçeriğe gelince bazen alan konusunda dalga geçiyorum “Ne iş olsa yaparım” gibi çünkü oluşturduğumuz birçok programın yanında yöresinde çalışabiliyorum. Ama genellikle şehir dışı etkinlikler, gökkuşağı eğitimleri, insan hakları eğitimleri gibi etkinliklerin organizasyonunda çalışıyorum.

Ayrıca yerel yönetimlerle iletişim ve ortak etkinliklerde görev alıyorum.

Çalıştığın alanda toplumsal cinsiyet eşitliğini gözetirken hangi yolları izliyorsun?

Bunun için kişisel yöntemlerden ziyade kurumumuzun politikalarına başvuruyorum. Mesela politikası gereği Kaos GL özellikle büyük kentlerin dışında yaşayan lezbiyen ve biseksüel kadınların etkinliklerine erişimini desteklemek için daha esnek kurallar koyabilir.

Kadınlara bazı alanlar tanınmazken bazı alanlarda kadınların çalışmasını; örneğin ortak çalışma yürüttüğün bir örgüt ya da kurumda LGBTİ+’larla ilgili konuları kadınların sahipleniyor olmasını nasıl karşılıyorsun?

Burada biraz daha düşünebiliriz. Mesela muhafazakâr kentlerde sendikalara gittiğimizde ağırlıkla bizimle çalışanların kadın olduğunu görmek, bu kurumların Türkiye Cumhuriyeti politikasını desteklediği anlamına gelmiyor ne yazık ki. Tam tersi LGBTİ+ konusunun kadın sekreterliklerine bağlı olduğu, sendikanın ana gündemi olmadığı düşünülebilir. Bu da bizler için arzuladığımız dönüşüm ve değişim için olanakları kapatıyor.

Arzuladığımız değişim ve dönüşüm yollarının kapanmaması bizim sorumluluğumuzda mı sence?

Tam olarak bizim sorumluluğumuzda olan bir şey değil tabi ki. Çünkü bu değişim ve dönüşüm yolları sadece bizler için de değil yani bizim temas ettiğimiz herkesin, hepimizin sorumluluğunda olan bir şey.

Nasıl bir gelecek hayal ediyorsun?

Bütün lubunyaların haklarının daha iyi oldu medeni haklarımızı edindiğimiz bir gelecek olsun.

Ayrıca hayalim de tabi ki atölyelerle ilgili : ) Bu atölyeleri yapabileceğimiz bir kamp alanına sahip olmamız. Ben de mutfağında çalışayım. 


Etiketler: kadın, yaşam
nefret