03/07/2008 | Yazar: Umut Güner

Kaosgl.org’un ‘Perşembe Söyleşileri’ni aile öykülerine ayırdık. Eşcinsel evlatlar, eşcinsel evladı olan aileler, eşcinsel ebeveynler… ‘Canım Ailem’ söyleşi dizisinde sizleri bekliyor. İlk konuğumuz ise biseksüel bir anne: Nurhayat. 18 yaşında bir oğlu olan Nurhayat bize hem eşcinsel hem de anne olmanın nasıl bir deneyim olduğunu anlattı.

Biseksüel anne olmak Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Kaosgl.org’un ‘Perşembe Söyleşileri’ni aile öykülerine ayırdık. Eşcinsel evlatlar, eşcinsel evladı olan aileler, eşcinsel ebeveynler… ‘Canım Ailem’ söyleşi dizisinde sizleri bekliyor. İlk konuğumuz ise biseksüel bir anne: Nurhayat. 18 yaşında bir oğlu olan Nurhayat bize hem eşcinsel hem de anne olmanın nasıl bir deneyim olduğunu anlattı.

KAOS GL - 03/07/2008

Söyleşi: Burcu&Umut Güner

Not: ‘Benim de anlatacak ‘canım ailem’ öykülerim var’ diyorsan editor@kaosgl.org adresine bekliyoruz.

‘Ailemize açılma’ gündemimize geldikçe hep eşcinsellerin anne ve babalarına açılmalarından ve bu sıradaki stratejilerden ve nasıl tavır alınacağı üzerine konuştuk. Ancak gey ve lezbiyenlerin zorla evlendirildiği bir toplumda yaşıyoruz. Ve ebeveyn olan gey ve lezbiyenler var. ‘Ebeveyn eşcinseller ne yaşıyorlar’ gibi bir soru ebeveyn eşcinsellerle karşılaştığımızda aklımıza gelen bir soru.

İşte bunlardan biri de Nurhayat. Biseksüel bir kadın Nurhayat ve 18 yaşında bir oğlu var. Nurhayat bize hem eşcinsel hem de anne olmanın nasıl bir deneyim olduğunu anlattı.

Asla asla demeyenlerdenim

Burcu: Öncelikle cinsel yönelimini sormak istiyorum.

Nurhayat: Bir evlilik geçirdim ve bir erkeği sevdim ama daha sonra kadını sevdim. Sonuçta şu anki düşüncem lezbiyen olduğum yönünde. Bundan on yıl sonra ne olacağını ise kestiremiyorum açıkçası çünkü bundan önce bir erkek deneyimim oldu. Niye bir gün tekrar olmasın? Asla asla demeyenlerdenim. O yüzden biseksüelim diyorum.

Burcu: Kendini nasıl keşfettin? Nasıl tanımladın?

Nurhayat: Çocukluğumda ya da ilk gençliğimde böyle bir şey olmadı benim. Evlendikten birkaç yıl sonra bunu keşfettim. O zamanlar eşimle sorunlarım vardı. Çok yakın bir kadın arkadaşıma ilgi duydum. Yani 23–24 yaşında.

Burcu: Evlenmen senin isteğinle mi olmuştu?

Nurhayat: Sonuçta ‘hayır’ demedim. Görücü usulüyle oldu aşk evliliği falan değildi. Gene de ben ‘hayır’ deseydim olmayacaktı sonuçta.

Burcu: Ayrılmanız nasıl oldu?

Nurhayat: Çocuğum yedi yaşındaydı o zaman. Eşimle sorunlarım zaten evlendikten bir yıl sonra başlamıştı. Ortada çocuk var diye yürütmeye çalıştık. Yedi-sekiz yıl sürdü.

Umut: Şimdi çocuğun kaç yaşında ve senin eşcinsel olduğunu biliyor mu?

Nurhayat: On sekiz, hayır bilmiyor.

Umut: Eşcinselliğe nasıl bakıyor?

Nurhayat: Eşcinsellikle ilgili hiç konuşmadık aslında ama televizyonda stereotipleri gördüklerinde ‘topoşlar çıktı’ falan diyor. Negatif bakıyor. Bunu kırmak istiyorum ‘onlar da insan diyorum’ ancak üstüne gidemiyorum çünkü yaşı çok küçük. Şimdiye kadar hep çocuk olarak gördüm. Bundan sonra daha rahat olacağını düşünüyorum. On sekizini geçtikten sonra daha oturmuş olur kişiliği.

Burcu: Eski eşin de eşcinselliğini bilmiyor anladığım kadarıyla. Ayrılmanız bu konu üzerinden şekillenmedi diyebilir miyiz?

Nurhayat: O zaman ilişkim vardı o kadın arkadaşımla ama ben söylemedim. Sanırım o da anlamadı. O da tanıyordu o kişiyi. Anlasaydı direk söylerdi diye düşünüyorum.

Burcu: Çocuğunla paylaşmak ister misin?

Nurhayat: Tabii ki paylaşmak istiyorum ama çok sorunlu bir çocukluk geçirdi. Tepkisinin ne olacağını da kestiremiyorum. Onun bilmesi benim için ev açısından çok rahat olurdu. Kararsızım bu konuda söylesem mi bilemiyorum.

Burcu: Şu anda partnerin var mı?

Nurhayat: Yok. Üç yıl birlikte olduğum sevgilimle iyi anlaşıyorlardı. Halen görüşüyoruz, onunla iyi arkadaşız. Ondan sonraki birlikteliklerim daha kısa oldu. Oğlumla diyalog içine girmeleri gerekmedi. Ama tabi gizlenmeden yaşayabilmek isterdim.

Umut: Çocuğunla paylaşmak anne-babayla paylaşmaktan farklı mı sence?

Nurhayat: Anne ve babamla paylaşmak zorunda değilim diye düşünüyorum. Aynı evde yaşadığım çocuğumla ise paylaşmak zorundayım. Bunu çok da istiyorum ama şu an psikolojisi altüst olur diye endişelerim var.

Burcu: Çocuğunla paylaşmıyorsun. Yakın çevrende açık olduğun başka kimse var mı?

Nurhayat: Kaos GL’ye bir buçuk yıl önce gelene kadar zaten kimse yoktu. Sonra bir iki arkadaşa söyledim. Çok sınırlı bir heterosekseül çevresi. Ailemle zaten senede bir iki kez görüşüyoruz.

Umut: 1 Martta Kaos GL ile birlikte yürüdün. Artık senin için biliniyor olmanın sakıncası veya tehlikesi olmadığı anlamına da geliyor.

Nurhayat: Sanmıyorum. Hiç onları düşünmedim. Hem işimden hem ailemden dolayı açığa çıkmak istemem. O kalabalık ortamda dikkat çekmez diye düşündüm.

Hayatım Kaos GL’den sonra değişti

Burcu: Biseksüel olduğunu dillendirdin ama eşcinselliği kimlik olarak almak başka bir şey. Sen kendi adına böyle bir kimliği alıyor musun?

Nurhayat: Ben kendimi etiketlendirmeyi gereksiz buluyorum. Sonuçta bu benim özel hayatım.

Burcu: Eşcinsel olmak insana hayatı sorgulatıyor. ‘Bana niye böyle bakıyorlar ya da ben çocuğuma niye açık olamıyorum gibi.’

Nurhayat: Aslında hiç de oturup ben neyim diye düşünmedim. Uzun uzun bunun etrafında düşünmedim. Sizler sordukça biseksüelim dedim.

Umut: Üstünde çok fazla düşünüp bunu soru veya sorun olarak görmediğin için de belki bunu çocuğunla paylaşma gereği duymuyorsun.

Nurhayat: Benim hayatım Kaos GL’den sonra değişti. Ondan önce düşünmüyordum ben lezbiyen miyim, biseksüel miyim?

Burcu: Bu ülkede lezbiyen olduğu için kadınların elinden çocuklarının velayeti alınabiliyor. Senin çocuğun için belki bu risk daha azdı ama...

Nurhayat: Bu sebeple elimden almaya kalksalardı karşı çıkardım. Çocuğu anne büyütecek diye bir kural yok babaya da verilebilir ama cinsel yöneliminden dolayı ise buna karşı çıkarım.

Burcu: Biseksüel ya da lezbiyen olarak sence annelik nasıl bir deneyim?

Nurhayat: Bence bir fark yok.

Umut: Ataerkilliğin kendini buram buram hissettirdiği aile kurumunda heteroseksüel bir annenin bile cinselliği yok zaten. Önce anne sonra eş hiçbir zaman kadın olamıyor. Ben oğlun eşcinsel olsa ne hissederdin onu merak ediyorum?

Nurhayat: Hoşuma giderdi aslında. Gözlemliyorum hiç öyle bir şey yok.

Burcu: Aksi söylenmediği müddetçe herkes heteroseksüeldir önyargısını da yenilememek lazım.

Nurhayat: Eşcinsel sanatçılara tavırlarından falan hetero olduğunu düşünüyorum. Kız arkadaşı yok, arkadaşları hep erkek ama.. Keşke olsaydı diye üzülüyorum da. Nasıl istiyorsa öyle olmasını istiyorum oğlumun. ‘Eşcinseller çok sıkıntı çekiyor olmasın’ demiyorum. Nasıl mutlu oluyorsa. Eşcinsel olsa kendime daha yakın hissedeceğim.

Umut: Belki daha çabuk paylaşırdın.

Nurhayat: Tabi ki.

Burcu: Ataerkil heteroseksist toplumda heteroseksüel olsa da zor bir hayat bekliyor onu. Toplumsal erkekliğin cenderesinde o da sıkışacak. Sen nasıl bakıyorsun bu kalıplara?

Nurhayat: Saçma buluyorum. Kolay düzeleceğini de sanmıyorum.

Burcu: Kendine baktığında sen hayatının neresinde görüyorsun toplumsal kadınlık kalıbını?

Nurhayat: Açık bir eşcinsel olmadığım için beni çok fazla etkilemiyor. Sonuçta herkes beni hetero diye biliyor. Evliliğimi biliyorlar çünkü. Kimse aksini düşünmüyor. Heteroseksüel varsayıyorlar.

Burcu: Belki mesleğinle de ilgili bir durum bu. Öğretmenlik, hemşirelik gibi çok kadına özgü görülen bir mesleğin var.

Umut: Lezbiyenler erkeksi kadınlardır önyargısı yüzünden bir lezbiyen böyle kadına yakıştırılan işleri yapamaz gibi görülüyor.

Nurhayat: Evet ben lezbiyenim dediğimde ‘Yok canım. Mümkün değil sen lezbiyen olamazsın’ diyorlar.

Umut: Eşcinselliğini ne aile hayatında ne de iş hayatında paylaşabiliyorsun.

Nurhayat: Sorarlarsa doğruyu söylerim Artık yalan söylemem yani. Ama ben şimdiye kadar söyleme gereği duymadım.

İşyerimde açık olmak isterdim

Umut: Kimseyle paylaşmamak senin kendi özelinde daha büyük gerilimler yaratmıyor mu? Eşcinselliğe daha fazla anlam yüklemek şeklinde de olabilir bu.

Nurhayat: Ailemle bağım yok ama işyerimde açık olmak isterdim.

Umut: Herhangi heteroseksüel bir iş arkadaşın sevgilisi ya da eşi geldiğinde tanıştırabilir ya da onunla el ele çıkıp gidebilir. Sen ise herhangi bir arkadaşın gibi davranmak zorundasın. Bunlar da gerginlik yaratıyor olabilir.

Nurhayat: Bu gerilim sevgilimle tartışmalara da yol açıyor ister istemez.

Umut: Evlenmiş bir kadın olmak ya da biseksüel olmak diğer eşcinsel kadınlarla aranda bir sorun yaratıyor mu?

Nurhayat: Evet maalesef oluyor. Rahatlıkla biseksüelim diyemiyorum çünkü biseksüelleri, her ne kadar reddedilse de, dışlıyorlar. Birçok arkadaşımın bakışını fark edebiliyorum.

Burcu: Bunu biseksüel başka kadınlardan da duydum. Biseksüelliği kimlik olarak üstüne alan pek insanla da karşılaşmıyorum. Oysa böylelikle bir araya da gelebilirdiniz.

Nurhayat: Belki de dışlandığımız için üstümüze almıyoruz. Sanki dönekmişiz, ikiyüzlüymüşüz gibi. Öyle bir anlam yükleniyor. Birini seçmek zorunda mıyız? Bir seçim yapmak zorunda kalsam kadını seçerim.

Umut: Açıkça tepki veren oldu mu bu konuda?

Nurhayat: Evet Kaos GL’den bir arkadaş ‘biseksüel bir kadınla birlikte olmam’ demişti.

Burcu: Aykırılar içinde aykırı olmak…

Umut: Aslında bu kendi eşcinselliğini nasıl kurduğuyla da ilgili. Lezbiyenlerdeki geyfobi ya da tersi veya transfobi, biseksüelfobi. Kendi cinsellikleri ile barışamamalarından kaynaklı. Belki senin yaşından kaynaklı bir uzaklık da olabilir lezbiyenlerle aranda.

Nurhayat: Evet küçükler. Kaos Kültür Merkezi’ne (KKM) geleli bir buçuk yıl oldu halen adapte olmuş değilim. Çok yalnız hissediyorum. Bu benim kişiliğimden de kaynaklı. Çok içe dönüğüm. İletişim kurmakta zorlanıyorum.

Umut: Burada iki taraflı bir durum var aynı mantığı onların senin büyük olman üzerinden kurması da mümkün.

Nurhayat: Onlar daha küçük ve çoğunluktalar. Kendi aralarında zaten rahat iletişim kuruyorlar. Bu hem benden hem onlardan kaynaklanıyor.

Umut: Üst üste binen pek çok konu var. Yaş, cinsel yönelim veya işyerinde açılamamak gibi. Kaos’la tanışman nasıl olmuştu?

Nurhayat: Bir gazetede Legato’nun internet adresi vardı. Ben onu kopardım ve internetim olmadığı için iki yıl köşe bucak sakladım. Sonra eve bilgisayar aldık. İnternet kullanmayı öğrendim. İlk girdiğim adres orasıdır. Oradan uğraşarak KKM’yi buldum. Ne telefon numarası ne adres vardı. 118’i aradım kayıtlı değildi. Umutsuzluğa kapıldım. Aradan uzun bir süre geçti tekrar denemeye karar verdim. KKM’nin telefonunu buldum. Dergiyi de bulamamıştım. Kaos’a telefon açıp dergiyi nasıl alabileceğimi sordum Buradan alabilirsiniz dediler. Nasıl geleyim? (gülüyor) Hiç kimseyi bilmiyorum, kimse beni bilmiyor. Beni bilen iki erkek arkadaşım vardı demiştim. Onlardan birini alıp geldim. Çok iyi karşılandık. Dergiyi aldık. Ertesi gün öbür erkek arkadaşımla geldim. O sevincimle kabıma sığamıyordum. Böyle bir yer bulmuşum, paylaşmak istiyordum. 38–39 yaşında keşfediyorum. O zamana kadar kendi içimde yaşıyordum eşcinselliği kimseyle paylaşmadan.

Burcu: Seninle KKM etkinliklerinde, kadın toplantılarında karşılaştık pek çok kez ama devam etmedi.

Nurhayat: Bir kere aylarca geldim. Sonra baktım tartışıyorlar hatta olmayan birinin arkasından konuştular bir seferinde. Bir dönem gelmedim sonra iyice koptum. Beni çok bencil olarak nitelendirebilirsiniz ama ben biraz da kendimi rahat hissetmek için geliyordum. Hala öyle, benim için bir dergah gibidir Kaos. Ne zaman işten yorgun çıksam bir çay içip gidiyordum işyerime uzak olmasına rağmen özellikle ilk zamanlar bulutların üzerindeyken. Dinleniyordum ben orada. Çok aktif olamadığımın farkındayım ama.

Burcu: Burada insanların emeğine çok ihtiyacımız var gerçekten. Yanımızda olan insanların bir terslik gördüklerinde gitmek yerine eleştirmelerine ve bize açık davranmalarına da ihtiyacımız var. Sen arkadan konuşmak olarak algıladığın olayı dillendirseydin hem bunu açıklama fırsatı vermiş olurdu o insanlara hem de birlikte dönüşmek mümkün olurdu.

Umut: Kaos GL’li insanlar olarak sana yeterince ilgi gösteremedik belki. Kullandığımız iletişim kanalları doğru da olmayabilir. Sonuçta coşkuyla geldiğin KKM’den uzaklaşabiliyorsun. Bu belki bizim bir iç sorunumuz.

Nurhayat: Burada bana iyi davranmayan kişiler de oldu ilk başlarda hem de ama bu benim hevesimi kırmadı. Gelmeye devam ettim. Sonuçta KKM kişilere ait bir yer değil.

Burcu: Anladığım kadarıyla bu bir kırgınlık ya da kızgınlıktan çok iletişim kurmakta zorlanma.

Nurhayat: Evet insan üzülüyor ya da geriliyor. Bunu eksikliğim olarak görüyorum.

Umut: Kültür Merkezi’nde ancak biz varsak bir şey yapılabiliyor. Boşanmış, kırk yaşında, çocuklu bir kadın olarak burada var olman senin gibi kadınların burada var olmasına bir kapı da açabilir. Senden sonra gelen kadınların burada mutsuz olmaması için senin burada çaba göstermen ve lezbiyenlerle ve geylerle daha çok çatışman, zaman geçirmen gerekiyor. Sen Ankara’da görev yapıyordun ve 38 yaşında keşfettin. Taşradaki kadın ise lezbiyenliğini kuramayabiliyor, ne yaşadığını bilemeyebiliyor.

Nurhayat: Ankara’ya gelmeseydim Kaos’tan belki hiç haberim olmayacaktı.

Umut: Senin Kaos Kültür Merkezi’nde açık olmadan da bir şeyler yapabileceğinin altının çizilmesi gerekiyordu belki.

Nurhayat: Aktif olarak çalışmak bana göre değil aslında. O kadar yorgunum ki. Tek başıma hayat mücadelesi veriyorum üstüne çocuğun sorumluluğu. O toplantılara gelmeyi, atölye çalışmalarına katılmayı gerçekten isterdim ama bu gücü kendimde bulamıyorum. Bencillikle suçlayabilirsiniz ama... Toplantılara katılıyorum, insanları dinliyorum, bir şeyler yapıldığını görüyorum ve mutlu oluyorum.

Umut: Kaos GL’li kadınlarla birlikte ne yapmak istersin?

Nurhayat: Yapılması gerekenler zaten yapılıyor. Onları takdir ediyorum. Çok insan sohbet toplantılarından hoşlanıyor. İnsanların birbirini tanımasını ve yakınlaşmasını sağlıyor o toplantılar.

Umut: Burada biraz nefes almak istiyorsun.

Nurhayat: Evet ben rahatlamak, dinlenmek, dergah gibi biraz huzur bulmak için geliyorum.

Burcu: KKM dışında eşcinsellerle başka iletişim kanalların var mı? Arkadaş çevresi ya da internet gibi.

Nurhayat: Bilitis’teyim ama dışarıda tanıdığım ancak birkaç kişi var.

Burcu: Kaos’ta heteroseksizmle ve ataerkil sistemle mücadele ediyoruz ama bunu yapmanın tek yolu burada olmak değil. Dışarıda herhangi bir çalışman oldu mu?

Nurhayat: Feministim ama biraz tembelim galiba. O tür şeylerde çalışmak istemiyorum.

Umut: Buraya gelmeden önce lezbiyenliğe dair neler düşünüyordun? Bir kadınla yaşadığın şeyleri nasıl tanımlıyordun?

Nurhayat: O kadını sevdiğimde bu en büyük aşktı benim için. Çok garipsemedim, ben hemen kabullendim. Erken yaşlarda olsa belki yaşardım ama 24–25 yaşlarında kişiliğim büyük oranda oturmuştu zaten.

Umut: Ailene dönersek, eşcinselliğini çocuğunla paylaştığında nasıl tepki vereceğini düşünüyorsun?

Nurhayat: Olumsuz tepki vereceğini hissediyorum. Şu anda ciddi bir ilişkim olsaydı belki söylemek zorunda kalırdım. Söylemenin yollarını arardım. Öyle bir durum olmadığı için kafasını karıştırmak istemiyorum. Üniversiteye hazırlanıyorken etkilemek de istemiyorum.

Burcu: Bence kendine tembelim diyerek biraz haksızlık ediyorsun. Evlilik geçirmiş, çocuklu bir kadın bir gün biseksüelliğini kabulleniyor ve Kaosa geliyor, kendi benzerlerini arıyor...

Nurhayat: Öyle düşününce kendimle gurur duyuyorum zaten. (gülüyor) Biraz da korkuyorum açığa çıkmaktan.

Bir kadınla birlikte yaşlanmak, ölmek…

Burcu: Geleceğe baktığında hayatını nasıl görüyorsun?

Nurhayat: Bir kadınla birlikte yaşlanmak, ölmek. Ayrıca çocuğumun bilmesini kabullenmesini de isterim.

Burcu: Bu Türkiye’deki ilklerden biri de olacak belki. Annesinin biseksüel olduğunu kabullenmek sence onda neyi değiştirir?

Nurhayat: Hiç düşünmediğim şeyleri soruyorsun. İnsanlara daha hoşgörülü olur. Eşcinsel olmasa bile cinsel yönelimlere saygılı olur.

Umut: İyi anne, iyi evlat hep heteroseksüel düşünülüyor. Ben eşcinselim ama annemin lezbiyen olması hayatta karşılığını bulmuyor. Senin oğlunun aklına benim annem lezbiyen olabilir mi sorusu gelse belki televizyonda gördüğü eşcinsellere karşı senin yanında o kadar rahat sert tepkiler vermeyecek. Bütün bunlar zincirleme gelişiyor. Sen oğlunu düşününce eşcinselliği sade hayal olarak kalıyor. Senin anne olman bizim sorularımızı da etkiliyor. Soru sormakta zorlanıyoruz. Annelik bu toplumda kutsal bir şey.

Burcu: Kutsanmış olan her şeye şüpheyle bakmak gerekiyor. Annelik de en çok kutsanmış olanı.

Nurhayat: Arkadaşlarım beni anne gibi görmediklerini söylerler. Evli bazı kadınlar gibi sürekli çocuğumdan bahsetmem. Bana anneliği hiç yakıştırmıyorlar.

Burcu: İnsanın kendi hayatının olması çocuğunu sadece kendine ait bir şeymiş gibi sahiplenmemeyi de getiriyor ve her iki tarafı da özgürleştiriyor.

Nurhayat: Avrupa’daki gibi çocuklar on sekiz yaşından sonra evden ayrılıyor olsa ben yollardım. Yirmi, yirmi beş yaşında evden ayrılıyorlar. Anne ağlıyor. Niye? Gidiyormuş oğlu.

Burcu: Çocuk sahibi olmak isteyen benim gibi eşcinsellere neler söyleyebilirsin?

Nurhayat: Klasik laftır çok sorumluluk istiyor. Ben çok zorlandım, hep yalnızdım. Çocuk lafını duyduğumda irite oluyorum artık.

Burcu: Partnerinle büyütme olanağın olsaydı farklı olur muydu?

Nurhayat: Evlilikteki sorunları yaşamamış olsaydım ben de düşünürdüm ama doğumundan itibaren bütün yükü benim üstümdeydi. Şimdiki aklım olsa doğurmazdım diyecek kadar zor, hem dünya hem Türkiye şartlarında.

Burcu: Aranızdaki bağ nasıl?

Nurhayat: Uyumluyuz. Eskiden daha agresifti ama şimdi oturuyor yavaş yavaş. Boşanmanın suçunu bana yüklüyordu belki de ondan.

Burcu: Senin cinsel yöneliminden bahsedememen gibi onun da sana anlatamadığı bir şeyler vardır belki. Cinsellik ya da kız arkadaş mesela.

Nurhayat: Anlatmadığı şey yoktur ama bilemiyorum tabi. ‘Olsa anlatırım’ diyor.

Burcu: Klasik anne çocuk ilişkisindeki duvarlar yok o zaman.

Nurhayat: Ben öyle düşünüyorum en azından.

Burcu: Teşekkürler.



Etiketler: insan hakları, aile
İstihdam