06/03/2020 | Yazar: Umut Güven

Çankaya Belediyesi, “Eşitlik ve Farkındalık Ayı” programı kapsamında “Muhafazakâr Politikaların Toplumsal Cinsiyete Etkileri” paneli düzenledi.

Çankaya Belediyesi’nde “Muhafazakâr politikaların toplumsal cinsiyete etkileri” konuşuldu Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Fotoğraflar: Nalan Mumcu

Çankaya Belediyesi’nin 8 Mart Dünya Kadınlar Günü öncesinde başlattığı “Eşitlik ve Farkındalık Ayı” programı kapsamında “Muhafazakâr Politikaların Toplumsal Cinsiyete Etkileri” paneli 5 Mart’ta Yılmaz Güney Sahnesi’nde gerçekleşti. Panelin ardından “Yeniden Dokunan Hayatlar” tiyatro oyunu sahnelendi.

Aramızda Derneği’nden Funda Şenol Cantek, Kaos GL’den Aylime Aslı Demir ve Gökkuşağı Aileleri Derneği’nden Nedime Erdoğan’ın konuşmacı olduğu panelde Seçin Tuncel moderasyonu üstlendi.

“Kırılgan olana yönelik bir öfke vardı, çünkü kırılgan olan aslında çok güçlüdür”

Aramızda Toplumsal Cinsiyet Araştırmaları Derneği’nden Funda Şenol Cantek, akademide ihraçların yaşandığı dönemlerden Aramızda Derneği’nin kuruluşuna geçen süreci aktardı. Kampüs ve kampüs dışında ihraç akademisyenlerinin neler yaşadığını anlatan Cantek, Cebeci Kampüsü’nün dünden bugüne nasıl değiştiğinden bahsetti.

Cantek, “Bizler Cebeci Kampüsündeyken, Kadın Çalışmaları ve Kadın Araştırmaları’nda bir ütopya kurmuştuk. Türkiye’nin dört yanından insanlar vardı, Kaos GL ile birlikte yürüttüğümüz ayrımcılık karşıtı derslerimiz vardı. Bizler için güvenli bir ortamdı, politik bir zemindi. Cebeci kampüsünde bunların yanı sıra sokak dersleri, toplumsal olaylara karşı eylemler yapabiliyorduk. İlerleyen dönemlerde, yaptığımız dersler medyada fazlaca tepki aldı, onur yürüyüşlerimiz engellenmeye başladı. Kırılgan olana yönelik bir öfke vardı, çünkü kırılgan olan aslında çok güçlüdür. En kırılgan kesim öğrencilerken, zor dönemlerdeki en büyük dayanışma da onlardan geldi. Temel noktamız akademi biat etmez düşüncesiydi” dedi.

cankaya-belediyesi-nde-muhafazakar-politikalarin-toplumsal-cinsiyete-etkileri-konusuldu-1

Fundal Şenol Cantek konuşmasına Aramızda Derneği’nin nasıl kurulduğundan bahsederek devam etti ve konuşmasını bu sözlerle sonlandırdı:

“Akademinin dışına itilen en büyük kesimin ve makbul görünmeyen çoğu kişinin sosyal bilimlerden olduğunu görmekteyiz. Sosyal bilimciler, bir çeşit sosyal mühendislik yaptığı için sosyal muhalefet yapabilecek kişilerdir, bu yüzden en çok istenmeyen kesimdir. İnsan hakları, kadın hakları, LGBTİ alanında çalışan kişiler de buna bir örnektir. Böylece bir araya gelinerek 2017 yılında Aramızda Derneği kuruldu. Hannah Arendt’in ‘in-between’ kavramı üzerinden önerilen ‘Aramızda’yı adımız olarak benimsedik. Çünkü Arendt’in kullandığı anlamıyla eylem, çoğulluk, performans ‘aramızda’ oluşur, içimizde ya da bir şeyde değil.” 

“Muhafazakarlık bir şekilde kendini döneme entegre eder, bizler buna karşı dayanışmalıyız” 

Panel, Kaos GL Derneği’nden Aylime Aslı Demir’in konuşması ile devam etti. Aylime Aslı Demir konuşmasında, “Toplumsal cinsiyetten ne anlıyoruz? Muhafazakâr politikalar ile neden karşı karşıya kalıyoruz?” sorularına cevap aradı.

Demir konuşmasında şunları söyledi: “Cinsiyet ve cinsellik üstüne farklı türden varsayımlara sahibiz, genelde ‘kadın’ ve ‘erkek’ eşitliği üstünden toplumsal cinsiyet tartışmaları yapılır. Bu cümledeki kadın ve erkek kavramları ise genelde heteroseksüel ve cis kimliklere karşılık gelir. Bugün baktığımızda muhafazakâr politikaların etkisinde, toplumsal cinsiyetin kendisi siyasal alana nasıl katılacağınız, çocuk yapıp yapmayacağınız gibi şeylerin yanında kimi arzulayacağınız, nasıl ilişkileneceğiniz, kiminle evlenip evlenemeyeceğiniz gibi bilgileri de tanımlıyor. Muhafazakârlığın kendini koruma, muhafaza etme hali olduğunu söylesek ve değişmediği varsayımını yapsak da; aslında daima değiştiğini bu tartışmaları gerçekleştirirken de görebilmekteyiz. Bu durum, muhafazakarlığın kendi içindeki çelişkisidir. Bir şekilde kendini döneme entegre eder, bizler de buna karşı dayanışmalıyız. Toplumsal cinsiyete etkisi olan bir diğer çelişkiyi ise, küreselleşmeyi icat eden devletlerin her geçen gün küreselleşme karşıtı politikalar ile kendilerini yeniden konumlandırmaları olarak açıklayabiliriz."

“Ayrımcılığa her koşulda karşı durmalıyız çünkü ayrımcılık manevi yoksulluk yaratır”

Demir’in konuşmasının ardından panel Gökkuşağı Aileleri Derneği’nden Nedime Erdoğan’ın konuşması ile devam etti. Nedime Erdoğan konuşmasında Gökkuşağı Aileleri Derneği’nden ve LGBTİ+ ailelerinin muhafazakâr politikalar etkisindeki deneyimlerinden bahsetti: “Bizler evlenmiş, çocuklu aileler olarak klasik düzenin uygulayıcısı kişileriz aslında. Bakıldığı zaman toplumun makbul gördüğü kurallarla uyumlu yaşıyoruz. Çocuklarımız bize açıldığında dünyanın heteroseksüel olmadığı gerçeğiyle tanıştık. İlk tepkilerimiz çocuklarımızı fiziksel ve zihinsel olarak hırpalamak oldu, toplum normlarına uymayan bu gerçekliğe tepkiliydik. Çocuklarımızı diğerlerine benzetebilmek için uğraştık, onları desteklemektense belki de farklılıkları yok edebilecek birçok yola başvurduk. Tüm bu olanları ele alınca, muhafazakâr politikaların yarattığı söylemlerin bizi çok etkilediğini görebiliyoruz. Örneğin, “Eşcinsellik doğal değildir”, “Eşcinsellik hastalıktır.” gibi söylemler sistematik bir şekilde zihinlerimize işlenmiş.”

cankaya-belediyesi-nde-muhafazakar-politikalarin-toplumsal-cinsiyete-etkileri-konusuldu-2

Erdoğan, sosyal politikaların geliştirilmesi gerektiğine ve ayrımcılığa karşı dayanışma içinde olmamız gerektiğine değindi: “Ya çocuklarımızı değiştirmeye çalışıp, hırpalayacağız ya da onları anlamaya çalışıp düzeni gerçekçi şekilde yapılandıracağız. Biz ikinci olanı seçtik, yenilenmeyi seçtik. Tüm bunların beraberinde, sosyal politikaların da hangi konuda olursa olsun yenilenmesi ihtiyaçlarımızdan biri. Ayrımcılığa her koşulda karşı durmalıyız. Çünkü ayrımcılık manevi yoksulluk yaratır.”

Panel, dinleyicilerden gelen soruların yanıtlanması ile sona erdi.


Etiketler: yaşam, siyaset
nefret