19/02/2015 | Yazar: Yıldız Tar

‘Biz parti olarak özgürlüklerin her türlü şiddet ve sorunun ilacı olduğuna inanıyoruz.’

CHP Milletvekili Mahmut Tanal: LGBTİ’lerden vergi alınıyor ama hizmet verilmiyor! Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
“Biz parti olarak özgürlüklerin her türlü şiddet ve sorunun ilacı olduğuna inanıyoruz. Özgürlük olmadan barış olmaz, huzur olmaz, bir arada yaşanmaz. Özgürlük olmadan bu kaos düzeninden kurtulamayız. Özgürlüksüz demokrasi olmaz. Her sorunun ilacı: Özgürlük, özgürlük, özgürlük!”
 
“Siyasetin O Biçimi” dosyasında son konuğumuz Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal.
 
LGBTİ’lerin insan haklarını Meclis gündemine taşıyan, ayrımcılığa karşı detaylı soru önergeleri ve kanun teklifleri hazırlayan milletvekillerinden biri olan Tanal, CHP’nin LGBTİ politikalarına ilişkin sorularımızı yanıtladı.
 
Türkiye’deki LGBTİ’lerin barınma ve istihdamda yaşadığı sorunların acilen aşılması için uğraştıklarını vurgulayan Tanal, “Çünkü LGBTİ arkadaşlarımız bu toplumda dezavantajlı durumdadır ve pozitif ayrımcılık uygulanmalıdır” dedi.
 
LGBTİ’lerden vergi alındığını ancak hizmet sunulmadığını hatırlatan Tanal’a göre bu durum bir insanlık suçu ve hem Anayasa’ya aykırı hem de uluslararası sözleşmelere. AKP LGBTİ haklarına dönük adım atmayarak ve nefret söyleminde bulunarak hukuka aykırı davranıyor. Yine Tanal’a göre Türkiye’de yaşanan ayrımcılıklar mevcut Hükümet’in tutumlarıyla doğrudan alakalı.
 
Her türlü şiddet ve sorunun ilacının özgürlükler olduğunu savunan Tanal, “CHP özgürlüklerin partisidir. Daha fazla özgürlük için mücadele ediyoruz” diyor ve 2015 seçimlerinde CHP’ye bir şans tanınmasını istiyor.
 
“LGBTİ’lere pozitif ayrımcılık uygulanmalı”
 
CHP’nin LGBTİ haklarına ilişkin perspektifi, programı nedir?
 
LGBTİ haklarını biz insan haklarından ayrı düşünemeyiz. LGBTİ arkadaşlarımız da netice itibariyle insandır ve hakları vardır. Hatta pozitif ayrımcılık yapılması da gerekir. Çünkü LGBTİ arkadaşlarımız bu toplumda dezavantajlı durumdadır. Çalıştığı işyerinde işveren tarafından cinsel kimliği öğrenildiği zaman işten atılıyor, öğrenciysen okuldan, yurttaysa yurttan atılıyor. Aile öğrendiğinde baskı uyguluyor, evden kaçıyor hatta öldürülüyor. Bu açıdan biz toplumda herhangi bir felsefi, siyasi, dinsel, cinsiyet, renk ayrımı yapmaksızın her insanın haklarının korunması gerektiği perspektifine sahibiz. Yollarda cinayetlere uğrayan LGBTİ arkadaşlarımızın barınma hakkı için mücadele veriyoruz. Nasıl ki belediyeler şiddete uğrayan kadınlar için sığınma evi açmakla yükümlüyse şiddete uğrayan LGBTİ’ler için de açmalı. Bunun için kanun teklifi de verdik. Aynı zamanda kamu ve özel kurumlarda engellilerin belli bir sayıda çalıştırılma zorunluluğu varsa benzer bir uygulamayı LGBTİ’ler için de talep ettik. Bu iki hak çok önemli bana kalırsa.
 
Barınma ve çalışma hakkını halledebilirsek toplumun LGBTİ’lerle ilgili olumsuz yargıları sona erer. Aynı şekilde toplumun kabul etmemesi ve seks köleliğini de bitirmiş olursunuz. Bu toplum bir yandan yollardaki seks köleliğine karşı çıkacak bir yandan da bunu ortadan kaldırmak için herhangi bir yasal düzenleme yapılmayacak. Bundan daha ikiyüzlü bir politika olamaz. Bunu ortadan kaldırmanın yegane yolu bu insanların istihdam edilmesidir. İkincisi ise barınma sorununun çözülmesidir.
 
“LGBTİ’lerden vergi alınıyor ama hizmet verilmiyor!”
 
Birçok farklı sorun alanında çözüm için soru önergeleri ve kanun teklifleri hazırlıyorsunuz ancak AKP tarafından soru önergeleriniz geçiştiriliyor…
 
Bu ne demek biliyor musunuz? LGBTİ vatandaş ekmek alınca, su içince, ulaşımı kullanınca, elektrik kullanınca vergi almıyor musun? Bu vatandaşlardan aldığın vergiyi hizmet olarak niye geri vermiyorsun? Vergi devletin sunacağı hizmetin karşılığıdır. Vergi alıyorsun ama hizmet vermiyorsun! Hizmet sunumunda ayrımcılık yapıyorsun. Bu bir insanlık suçudur! Bu temel hak ve özgürlüklerin ihlalidir ve anayasal bir suçtur. Anayasa’nın 90. maddesi uyarınca biz uluslararası tüm sözleşmelerin bağlayıcılığını kabul etmiş durumdayız. Uluslararası sözleşmelerle iç hukukumuz çakıştığı zaman uluslararası sözleşmelerin uygulanması gerekir. LGBTİ’lerle ilgili dünya kadar uluslararası sözleşme var. Biz bu sözleşmeleri kabul etmiş miyiz? Etmişiz. Anayasa’nın 90. maddesi uyarınca bizim bu sözleşmeleri uygulamamız gerekir. Uygulamazsak anayasamızı ihlal etmiş oluruz. Madem ki Anayasa’nın 2. maddesinde “Türkiye Cumhuriyeti devleti bir hukuk devletidir” diyorsak hukuk devletinde vatandaşların hukuka uyması gerektiği kadar Hükümet’in de bu yasalara uyması gerekir. Bu yasalara uymuyorlar.
 
Bir başka konu da cinsiyet değişiminde yaşanan sorunlar mesela. Üreme özgürlüğü gasp ediliyor. Medeni Kanun üreme özgürlüğünü gasp ediyor, neslini devam ettirme özgürlüğünü yok ediyor. Bu da Anayasal bir suçtur. Hem de uluslararası sözleşmeler uyarınca suçtur. İnsanların kendi neslini devam ettirme arzusunu yok edemezsiniz. Bu eşitliğe de hukuk devleti ilkesine de aykırıdır.
 
“CHP özgürlüklerin partisidir”
 
Hükümet’in yaptıkları ortada ancak ben CHP üzerinden LGBTİ haklarını savunmanın bir risk olduğu iddialarını sormak istiyorum. Risk midir? Böyle mi düşünüyorsunuz?
 
Risk olduğunu düşünüyor olsak biz niye kanun teklifi verelim? Ayinesi iştir kişinin lafına bakılmaz. Netice itibariyle ben bir milletvekili ve aynı zamanda insan hakları savunucusuyum. Burada bizim tüm iş ve eylemlerimiz partimizi bağlar. CHP grubumuz onay vermeden kanun teklifi de veremezsiniz. Biz bu açıdan özgürlüklerin partisiyiz. CHP özgürlüklerin partisidir. İnsan arasında kimlik ayırmaksızın biz herkesin özgürlüklerini sonuna kadar isteriz. Biz parti olarak özgürlüklerin her türlü şiddet ve sorunun ilacı olduğuna inanıyoruz. Özgürlük olmadan barış olmaz, huzur olmaz, bir arada yaşanmaz. Özgürlük olmadan bu kaos düzeninden kurtulamayız. Özgürlüksüz demokrasi olmaz. Her sorunun ilacı: Özgürlük, özgürlük, özgürlük!
 
Siz insan hakları alanında, LGBTİ hakları alanında çalışan bir vekil olduğunuz için geçenlerde Bülent Arınç tarafından alaycı bir ifadeyle hedef gösterildiniz…
 
O LGBTİ vatandaşlarımızın kişilikleriyle, onurlarıyla alay etmiştir. Aşağılamıştır. Aşağılama suçunu işlemiştir. LGBTİ’lere ilişkin bastırılmış olan nefret duygusunu dile getirmiştir. Bu nefret söylemidir. Bülent Arınç’ın LGBTİ vatandaşlarımızı insan yerine koymadığı açığa çıkmıştır. Bundan dolayı suç duyurusunda bulunulması gerekiyor. Biz bitkiden tutun insana bütün canlıların hak ve hukukunun olduğuna inanıyoruz. Herkes hak ve hukukunu kullanabilirse barış içinde yaşarız. Nefret ve küçümseme duyguları kabul edilemez.
 
Genel seçimler de yaklaşıyor malumunuz. CHP’nin seçim program ve propagandasında LGBTİ hakları da yer alabilecek mi?
 
Bugüne kadar yaptığımız çalışmalar geleceğin güvencesidir. Bugünden sonra daha fazlasını yapacağız. Genel merkezimiz programımızı hazırlıyor. Zaten bizim programımızda ve çalışmalarımızda LGBTİ hakları yer bulmayacaksa biz niçin bu mücadeleyi veriyoruz? İnsanlarımızın daha huzurlu yaşayabilmesi için mücadele etmeye devam edeceğiz. Her insan özgürleşecek, başka türlü olmaz bu iş.
 
“Mağduriyetleri yaratan AKP’nin düşünceleridir”
 
Hatırlarsanız Anayasa yazım sürecinde cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ifadelerinin eşitlik maddesine eklenmesi gerektiği, ayrımcılığa karşı yasal güvence sağlanmasın önemini dile getirdiniz. Genel seçimler sürecinde de Anayasa tartışması bizi bekliyor. Ne yapmayı planlıyorsunuz?
 
Türkiye’deki sorunu çıkaran Anayasa’mız mıdır? Hayır. Bizim Anayasa’mızın 10. maddesi her türlü ayrımcılığa karşı koruma sağlıyor. Biraz önce Bülent Arınç Bey’in dediklerini hatırlattınız. 10. madde her türlü ayrımcılığı reddettiği halde kafalarının içerisindeki bu düşünce oluşmamış ki! Yasalarda sıkıntı yok en büyük engel bunların kafaları. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi de Anayasamız da her türlü ayrımcılığı reddediyor. Mağduriyetleri yaratan Türkiye’deki mevcut iktidarın kafası, düşüncesi ve yaptıklarıdır.
 
Peki, bu durumda AKP iktidar olarak kaldığı müddetçe LGBTİ özgürlüğünden bahsedemeyecek miyiz?
 
Gün geçtikçe temel hak ve özgürlükler kısıtlanıyor ve LGBTİ haklarından bahsedemez hale getiriyorlar bizi. Temel hak ve özgürlükler askıya alınmaya gidiliyor. Kimsenin haklarından bahsedemez hale getirmeye çalışıyorlar bizi. Benim şahsî düşüncem tüm muhaliflerin 2015 seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi’ne şans vermeleri gerektiğidir. Kavşaktaki son dönüş ihtimali CHP’dir. Aksi durumda bundan sonraki AKP iktidarlarında bütün muhalifler yok edilecek. LGBTİ arkadaşlarımıza da bundan sonraki AKP iktidarlarının yaşama şansı vermeyeceğini düşünüyorum. O sebepten bütün muhaliflerin 2015 seçimlerinde CHP’ye bir şans vermesini temenni ediyorum.
 
“Siyasetin O Biçimi” dosyası söyleşileri:

Etiketler: yaşam, siyaset
nefret