04/11/2015 | Yazar: Yıldız Tar

Bianet LGBTİ editörü Çiçek Tahaoğlu ile söyleştik.

Çiçek Tahaoğlu: LGBTİ hareketinin kararlılığı dönüşüme inanmayı öğretti Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Bianet kadın ve LGBTİ editörü Çiçek Tahaoğlu ile söyleştik: “Medya kuruluşlarının haber öznesi ile daha fazla iletişimde olması gerekiyor. LGBTİ’ler yaralanmadıkları ya da ölmediklerinde de sorunları var.”

Bianet’in kadın ve LGBTİ haberleri editörü, İletişim Araştırmaları Derneği Müşerref Hekimoğlu Başarı Ödüllü Gazeteci Çiçek Tahaoğlu ile medyada nefret söylemi ve LGBTİ haberciliğini konuştuk.

“Toplumsal cinsiyet rejimi”nin dezavantajlı kıldığı kesimleri haberleştirirken bütünlüklü bir bakış gerektiğini vurgulayan Tahaoğlu, “Kadınlar ve LGBTİ’lerin gündelik hayatlarındaki sorunları birebir aynı değil ama hepsinin kökeni aynı” dedi.

“Şiddet ve nefret çok önemli bir sorun ama LGBTİ’lerin yaralanmadıkları ya da öldürülmedikleri zaman da sorunları var” diyen Tahaoğlu, haber öznesi ile iletişimde olmanın önemine dikkat çekti.

Tahaoğlu, medyanın dönüşmesi için toplumun dönüşmesi gerektiğini de belirterek, “LGBTİ hareketi toplumsal dönüşüm noktasında çok yol kat etti. Devlet şiddeti artsa da tanınma başladı bir kere…” şeklinde konuştu.

Tahaoğlu’nun sorularımıza yanıtları şöyle:

“LGBTİ’ler yaralanmadıklarında da sorunları var”

Bianet LGBTİ yayıncılığıyla öne çıkan yayın organlarından birisi. Nasıl çalışıyorsunuz?

Bianet’e stajyer olarak geldiğim zamanda bile yerleşik bir LGBTİ haberciliği vardı. Ben o temeli takip ettim. Hak odaklı habercilik mottosuyla yola çıktığın zaman bütün o hak odaklarını tek tek inceliyorsun.

Bianet’in kuruluşundan bugüne toplumsal cinsiyet önemli bir alan. Toplumsal cinsiyet alanını da sadece kadınlar üzerinden değil; toplumsal cinsiyet rejiminin etkilediği tüm dezavantajlı gruplar üzerinden ele alıyoruz.

En başta bizim kadın haberleri editörümüz vardı. LGBTİ haberleri editörümüz yoktu. Ama yine de LGBTİ haberleri yapılıyordu. Şimdi ben hem kadın hem de LGBTİ haberleri editörü olarak çalışıyorum. Kadın ve LGBTİ haberciliğini birlikte yapıyoruz. Bu durum eleştirilebilir ama avantajları da var.

Ne gibi avantajlardan bahsediyoruz?

Toplumsal cinsiyet rejiminin dezavantajlı kesimleri nasıl etkilediğini daha bütünlüklü görebilmemizi sağlıyor. Kadınlar ve LGBTİ’lerin gündelik hayatlarındaki sorunları birebir aynı değil ama hepsinin kökeni aynı.

LGBTİ’lere ilişkin haber yapmak çok bıçak sırtı da görülüyor. Muhabirler bu alanda haber yaparken zorlandıklarını söylüyor. Hakikaten bu kadar zor mu LGBTİ haberi yapmak?

Zor değil ama konunun ne kadar içinde olduğunla alakalı. Eşcinsel arkadaşlarının olup olmadığı ile de ilgili. (Gülüyoruz) Şimdi gülüyoruz mesela bu “Benim de eşcinsel arkadaşım var” klişesine ama bu cümlenin hâlâ kurulamadığı yerler de var. İnsanlar eşcinsel arkadaşları olduğunu saklamak istiyordu daha düne kadar. Çünkü kendisinin de eşcinsel sanılmasından çekiniyordu. Hareketin başarısı hem dili hem de yaklaşımları değiştiriyor.

Tarihsel olarak baktığımızda ise kadın ve LGBTİ haberlerinde bir popülerlik durumu ile karşı karşıyayız. Ben Bianet’e ilk girdiğimde kadın haberleri kesinlikle okunmuyordu. Sonrasında popüler bir konu haline geldi. O dönem AKP’nin Avrupa Birliği uyum yasaları dolayısıyla bazı adımları atmak zorunda kalması da bu popülerleşmede etkiliydi.

LGBTİ konusunda ise Gezi’den sonra bu popülerlik arttı. Hakikaten LGBTİ haberleri eskiden daha az okunurdu. Artık böyle bir durum yok. Aksine LGBTİ haberleri çok okunuyor ve tartışılıyor. Durum böyle olunca ana akım medyada da alternatif medyada da LGBTİ haberleri revaçta. Bu durumun arkasında aynı zamanda hak mücadelesinin de görünürleşmesi var. Hak mücadelesi genişledikçe, LGBTİ hareketi güçlendikçe hem LGBTİ hem de LGBTİ olmayan okuyucu sayısı artıyor. Bu da tamamen LGBTİ hareketin başarısı, medyanın değil.

Medya açısından aşağı yukarı böyle bir süreçteyken LGBTİ haberi yapmak hem arzulanan bir şey hem de o kadar da kolay değil. Salt popülerlik dışında terminolojiyi bilmek, mücadele geçmişini, öznenin kendi taleplerini öğrenmek gerekiyor. Bianet olarak tam da bunun için birkaç yıldır toplantılar yapıyoruz. Her alandaki örgütlerle bir araya geliyoruz. Neyi eksik yaptığımızı soruyoruz. Biz de farkındayız ki LGBTİ haberciliği şiddet sarmalına sıkışıp kalıyor. Başarı hikayelerini de haberleştiriyoruz ama ana başlıklar dışına çıkılamıyor. Şiddet, başarı ve magazin dışında neler yapılabileceğine ilişkin LGBTİ örgütlerine soruyoruz. Bize şimdiye kadar gelen öneriler sonucu yaşlılık ve istihdam alanlarında daha çok haber yapmamız gerektiğini fark ettik. Şiddet ve nefret çok önemli bir sorun ama LGBTİ’lerin yaralanmadıkları ya da öldürülmedikleri zaman da sorunları var.

Medya kuruluşlarının haber öznesi ile daha fazla iletişimde olması gerekiyor. Bu sadece LGBTİ’ler için de geçerli değil. Bilmemek değil, öğrenmemek ayıp.

“Medyanın dönüşmesi için toplum dönüşmeli”

Bahsettiğin popülerlik meselesi riskli bir durum değil mi? Popülerlik hangi kapıyı açıyor, hangi kapıyı kapatıyor?

Eskiden bu yana baktığımızda LGBTİ’lerin ‘travesti terörü’ ve ‘ahlaksızlık’ haberleri ile görünür olduğunu görüyoruz. Ama medya son günlerde çok değişti. LGBTİ hareketi birçok şeyi dönüştürdü. Olumlu gelişmeleri görmek gerekiyor.

LGBTİ hareket neyi dönüştürdü sence?

LGBTİ kelimesini topluma ve medyaya öğretti. Eleştirmeye devam ettiğimiz birçok şey bile kazanımlar barındırıyor içinde. Medyada LGBTİ’ler konusunda çok düzgün haberler çıkıyor. Bir kısım medya ‘sapkınlık’ demeye devam ediyor ama onların işi bu zaten. Objektif bir habercilik beklenmez ki oradan. Daha yaygın medyaya baktığımızda ise durum değişiyor. Bazen potlar kırılıyor ama kötü niyetten değil bilgisizlikten oluyor bu durum.

Gazetecilerin de meseleye bakışı çok değişti. Genel anlamıyla bir farkındalığın oluştuğunu söyleyebiliriz. Hâlâ homofobik tutumlar da oluyor tabi. Hatırlarsan en son Onur Yürüyüşü’ne polis saldırısı sonrası adliye önündeki açıklamaya gitmiştik beraber. Orada bir gazeteci yanındaki meslektaşına “Abi fazla yaklaşmayalım bize de bulaşır” demişti. Yani bu tarz olaylar olmaya devam ediyor. Edecek de. Ama bu tutum geneli yansıtmıyor.

Medyanın dönüşmesi için toplumun dönüşmesi gerekiyor. Yüzde yüz bir dönüşüm sağlamak ise mümkün değil. O yüzden kazanımları görerek ilerlemek gerekiyor. Bir kesime sürekli “Sen bu işi beceremiyorsun” dediğin zaman o da işten soğuyor ve LGBTİ haberciliğini kötü yapmaya devam ediyor. Kazanımlara odaklanan, yapıcı bir iletişim gerekiyor.

“Şiddet artsa da tanınma süreci başladı bir kere…”

LGBTİ hareketinden bahsetmeye başlamışken, bir gazeteci olarak hareketin geldiği yeri nasıl değerlendiriyorsun? İleriye dair öngörülerin var mı?

En azından artık yeni Meclis’in LGBTİ’lerden haberi var. Bardağın dolu yanından bakmaya çalışıyorum hep. (Gülüyoruz)

Yeniden Anayasa tartışmaları başlayabilir. Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğinin Anayasa’ya önümüzdeki süreçte gireceğini düşünmüyorum. Bu dönüşüm bugünden yarına olacak bir durum değil. Ama umuyorum ki bu gelişmeyi göreceğiz bir gün. Önümüzdeki beş yıllık süreçte bu Hükümet’e rağmen anayasal tanınma ve eşitliğin temellerinin daha sağlam atılacağına inanıyorum. Hareketin kararlılığı bana buna inanmayı öğretti.

Onur Yürüyüşü’ne saldırıyı nasıl değerlendiriyorsun? Devletin toplumsal hareketleri önce reddettiği ardından tanımaya başlaması ile birlikte şiddetini arttırdığı söyleniyor. LGBTİ hareket açısından da böyle bir süreçte miyiz?

Ben hayatımda ilk defa Onur Yürüyüşü’ne oramı buramı boyayarak gelmiştim çünkü yürüyüşe katılmayı planlıyordum. Ama gazeteciler olarak senle gözaltına alındık. Trans Onur Haftası’nda işaretini verdikleri, LGBTİ Onur Haftası’nda da bangır bangır gösterdikleri tarz beni biraz şaşırttı. LGBTİ Onur Yürüyüşü’ndeki deyim yerindeyse ‘Vurun kahpeye’ tarzı devletin tanıdıkça şiddetini arttıracağı senaryosuna yaklaştığımızı düşündürmeye başladı. Ama yine de emin olabileceğimiz bir şey değil. Türkiye’de her şey çok değişken. Yine de şiddet artsa da, tanınma süreci başladı bir kere…

*Bu söyleşi Kaos GL ve Pembe Hayat Dernekleri'nin yürüttüğü ve Avrupa Birliği Demokrasi ve İnsan Hakları için Avrupa Aracı’nın finansal olarak desteklediği Nefret Etme Projesi kapsamında gerçekleştirilmiştir.

İlgili haberler:

Öykü Ay video çekmeye nasıl başladı?

Devletin LGBTİ’lere özür borcu var!

“İntihar haberini totoş diye kaydeden gazeteciler var”


Etiketler: medya
İstihdam