08/06/2020 | Yazar: Kaos GL

Çocuğa Karşı Şiddeti Önlemek İçin Ortaklık Ağı, İnfaz Paketi Düzenlemesi’ne ilişkin bildiri yayınladı: “Düzenleme; cinsel istismara maruz bırakılan çocuklarla faillerinin evlendirilmesini, faillerin affedilmesini öngörmekte ve önünü açmaktadır.”

“Çocuğa karşı şiddet savunulamaz, kabul edilemez; önlenebilir!” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Türkiye’de çocukların yararına faaliyet gösteren; aralarında Kaos GL Derneği’nin de yer aldığı 85 üye ulusal ve yerel sivil toplum örgütü, üniversite ve meslek örgütü olan Çocuğa Karşı Şiddeti Önlemek İçin Ortaklık Ağı, “terör, cinayet, uyuşturucu, kadına şiddet ve cinsel suçlar” harici hükümlere cezanın yarısı oranında infaz öngören “İnfaz Paketi Düzenlemesi” ile ilgili bildiri yayınladı.

“Cinsel istismarın affı olmaz, 18 yaşına kadar her birey çocuktur!”

Çocuğa Karşı Şiddeti Önlemek için Ortaklık Ağı’nın bildirisinin tam metni şöyle:

“Çocukların evlendirilmesi bir cinsel istismar biçimidir ve cinsel istismar suçtur. Diğer istismar biçimleri gibi cinsel istismar da bir çocuk hakkı ihlalidir ve affı olmaz. Çocuğa Karşı Şiddeti Önlemek için Ortaklık Ağı olarak yasa yapıcıları ve karar vericileri, yetişkinlerin menfaatlerini değil, çocukların haklarını korumaya davet ediyoruz.”

“Basında tartışılan ve “cinsel istismar af yasası” olarak bilinen “İnfaz Paketi Düzenlemesi” cinsel istismara maruz bırakılan çocuklarla faillerinin evlendirilmesini, faillerin affedilmesini öngörmekte ve önünü açmaktadır.”

“Evlilik kurumu cinsel istismar suçunu meşru kılmak için kullanılamaz! Mağduriyetlerin giderilmesi için bir yol değildir!

Olası bir afla gerçekleştirilecek evlilikler çocuğa yönelik cinsel istismarın cezasız kalmasına neden olacaktır. Bu cezasızlık politikası yeni suçları teşvik edecek, önünü açacak ve yeni mağduriyetlerin, cinsel istismar suçlarının oluşmasına yol açacaktır. Ayrıca toplumun yapı taşlarından biri olan ailenin, evlilik zırhıyla korunan suç mahalleri ve suçlu bireyler korunağı konumuna indirgenmesine de sebebiyet vermesi muhtemeldir.

Cinsel istismar, temas içeren ya da içermeyen, tecavüz de dahil olmak üzere çocuğa karşı her türlü cinsel eylemi/şiddeti içerir!

Alanda yapılan bilimsel araştırmalar evliliğin, çocukların fiziksel, bilişsel, sosyal ve duygusal gelişimlerine yaşam boyu sürecek ciddi zararlar verdiğini ve çocukları olağan gelişim becerilerini kazanmaktan mahrum bıraktığını ortaya koymaktadır. Bu evliliklerden doğan çocukların da gelişimleri olumsuz etkilenmekte ve ihmal ile istismara maruz bırakılma riskleri yükselmektedir. Bu da cinsel istismarın ve diğer şiddet türlerinin kuşaklar arası aktarımının devam etmesine yol açmakta, toplum sağlığını olumsuz etkilemektedir.”

“Cinsel şiddete maruz bırakılmak çocukların gelişimlerinin önünde ciddi engellere neden olmaktadır. Peki nedir bu engeller:

Nitelikli eğitime erişim hakkının kısıtlanması ya da yok sayılması

Oyun, boş zaman ve dinlenme hakkı yok sayılarak çocuğu yaşam alanının kısıtlanması

Akranları ve çevreleri ile sosyalleşme ve toplumun aktif bir parçası olma hakkından yoksun bırakılması

Ev içi de dahil olmak üzere çocuk emeğinin sömürülmesi

Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin derinleşmesi

Çocukların kendi hayatlarını ilgilendiren konularda karar almasının ve/veya karar süreçlerine katılmasının engellenmesi

Dünyada, 15-19 yaşları arasındaki kız çocuklarının ölüm nedenleri arasında sıklıkla gebelik ve doğum sırasında yaşanan komplikasyonlar yer almaktadır. Çocuk evlilikleri çoğunlukla erken gebelikleri beraberinde getirmekte ve bu durum anne-çocuk sağlığında ölümle sonuçlanabilen, çocuğu hayatı boyunca etkileyecek risklerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Evlendirilen çocuklar çok ciddi sağlık sorunları ile karşılaşmakta, kendilerine ve/veya diğer kişilere zarar verebilecek, intihara kadar uzanan psikolojik travmalar yaşayabilmektedirler.”

“Türkiye’nin evrensel insan hakları yükümlülüklerine uygun yasalar çıkarması gerekmektedir!”

“Türkiye’nin taraf olduğu BM Çocuk Hakları Sözleşmesi, Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi (İstanbul Sözleşmesi) ile Avrupa Konseyi Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması Sözleşmesi (Lanzarote Sözleşmesi) taraf devletlere 18 yaşına kadar her bireyin çocuk olduğunu ve çocuğun gerek bedensel, gerek zihinsel bakımdan tam erginliğe ulaşmamış olması nedeniyle uygun yasal korumayı içeren özel güvence ve koruma gereksiniminin bulunduğunu hatırlatır.”

Yine aynı sözleşmeler devletleri “çocuğu her türlü cinsel sömürüye ve cinsel suistimale karşı korumakla” yükümlü kılmaktadır. Türkiye’nin ev sahipliğinde kabul edildiği için kamuoyunda “İstanbul Sözleşmesi” olarak bilinen sözleşme taraf devletlere, zorla yapılan evlilikleri suç saymasını ve zorla evlendirmelere yardımcı olmanın, yataklık yapmanın ve buna yeltenmenin de suç olarak kabul edilmesini ve gerekli önlemleri alarak yasal düzenlemeleri yapmasını salık vermektedir.

Aynı şekilde Lanzarote sözleşmesi de çocuğun hayatında otorite olarak kabul edilebilecek nitelikteki kişilerin çocuğu istismar etmesini ağırlaştırıcı neden olarak saymış, bu eyleme yardımcı olanların da cezalandırılmaları gerektiğini öngörmüştür.

Bu ve benzeri evrensel standartlara uygun yasal düzenlemeleri hayata geçirmek yerine çocukların maruz bırakıldığı cinsel istismarı ve çocuk evliliklerini normalleştirici af niteliği taşıyan söylem ve yaklaşımlar ülkemizdeki tüm çocuklar için risk oluşturmaktadır. Cinsel istismar herhangi bir koşulda suç olmaktan çıkarılamaz. Çocukların evlendirilmesi her koşulda cinsel istismardır ve suç olarak kabul edilmelidir.”

“Devleti ve tüm ilgili kurumları çocuk haklarının korunması için çalışmaya çağırıyoruz”

“Odağı çocukların adalete erişimi, şiddetten korunması, şiddetin engellenmesi olması gereken bakanlıkları, çocukları, zorla evlendirilmelerinin zararlı sonuçlarından korumak ve çocuğa karşı şiddeti sonlandırmak ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirmeye çağırıyoruz.

Bu yükümlülükler uyarınca evlenme yaşı, tartışmasız ve tereddütsüz bir şekilde 18 yaş olarak düzenlenmelidir.”

“18 yaş altındaki evlilikleri normalleştiren ve yaygınlaştıran her türlü söylem ve yasa yapım çalışmalarından ivedilikle vaz geçilmelidir.

İlgili bakanlıklar ve kamu kurumları ile iş birliği içinde ve bilimsel veriler temelinde, çocuk yaşta evliliklerin zararlı sonuçları ile ilgili toplumu bilgilendirme yükümlülüğünü yerine getirmesi gerekmektedir.

Kapsamlı cinsellik eğitimi, cinsel sağlık ve haklar eğitimi çocukların güçlendirilmesi ve cinsel istismardan korunmasında önemli bir araçtır. Okullarda kapsamlı cinsellik eğitimi müfredata alınmalıdır.

Çocukların evlendirilmesi ile ortaya çıkan mağduriyetlerin ve hak kayıplarının giderilmesinde ve çocukların iyilik hallerinin desteklenmesinde meslek örgütleri ve uzman kuruluşlar iş birliğinde, bilimsel verilere dayanarak sosyal politikaların oluşturulması gerekmektedir.

Koruyucu ve önleyici politikaların, ayrım gözetmeksizin çeşitli kimliklere, özelliklere ve deneyimlere sahip tüm çocukların farklı ihtiyaçlarını kapsayacak şekilde oluşturulması gerekmektedir.

Pandemi süreci ile birlikte artış gösterdiğine dair göstergeler bulunan çocuğa karşı ev içi şiddet ile ilgili alınan önlemler ve sağlanan hizmetler ile ilgili cinsiyete ve yaşa dayalı ayrıştırılmış veriler paylaşılmalıdır.”

“Yasa yapıcıların odağında çocuğun yüksek yararı olmalıdır”

“Milletvekillerine yükümlülük ve sorumluluklarını hatırlatarak, hak ihlallerine karşı çocuklar için TBMM’de mücadele vermeye çağırıyoruz!”

“Gündemdeki yasa teklifinin ve çocukları ilgilendiren tüm yasal düzenlemelerin, çocukların yüksek yararı odağında görüşülebilmesi için Meclis’te Çocuk Hakları Daimî Komisyonu oluşturulmalıdır.

Yasa yapım tartışmaları faile verilen ceza ile sınırlandırılmadan, çocukların hak ve ihtiyaçlarına uygun olarak yürütülmelidir.

Meclis, çocukların koruma sistemine girmesiyle başlayan çocuklara yönelik tedavi, rehabilitasyon ve destek çalışmaları için yeterli bütçenin ayrılması gibi konulara da odaklanmalıdır.

Yasa yapım çalışmalarında toplumsal cinsiyet rollerinden bağımsız çeşitli kimliklere, özelliklere, deneyimlere, ihtiyaçlara sahip her çocuk gözetilmelidir.

Çocukları etkileyen yasaların yapımında çocukların, bakım verenlerin ve sivil toplum örgütlerinin katılımına uygun süreçlerin oluşturulması sağlanmalıdır.

Çocukların tüm haklarının tanındığı ve bu hakların korunmasını içeren çocuk hakları yasası oluşturulmalıdır.

Çocuğa karşı şiddet savunulamaz, kabul edilemez, ÖNLENEBİLİR!”

Çocuğa Karşı Şiddeti Önlemek İçin Ortaklık Ağı nedir?

Ortaklık Ağı’nın amacı Türkiye’de çocukların yararına faaliyet gösteren, ulusal veya yerel sivil toplum örgütleri (STÖ), üniversiteler ve meslek örgütlerinin çocuğa karşı şiddeti önlemeye yönelik hak temelli izleme ve savunu çalışmalarını kolaylaştırmak ve desteklemektir.

Ağ; çocuklara karşı şiddeti önlemede sivil toplumun izleme ve savunu rolünü güçlendirmek üzere çalışır. Ağ; çalışmalarında çocukların haklarını yasal garanti altına alan, başta Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına dair Sözleşme olmak üzere, ulusal ve uluslararası yasaları temel alır ve çalışmalarına yön verir.

Ağ üyesi 85 kurum şöyle:

Ali İsmail Korkmaz Vakfı (ALİKEV), Anne Çocuk Eğitim Vakfı (AÇEV), Ankara Barosu Çocuk Hakları Merkezi, Ankara Hitit Gençlik ve Spor Klubü Derneği Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Koruma Birimi (AÇOK), Anne ve Bebek Sağlığı Vakfı,  Başak Kültür ve Sanat Vakfı, Başka Bir Okul Mümkün Derneği, Bebek Ruh Sağlığı Derneği, Bir Dünya Çocuk, Bursa Barosu Çocuk Hakları Merkezi, İstanbul Bilgi Üniversitesi Çocuk Çalışmaları Birimi, Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği, Çocuk Akıl Sağlığı ve Rehberliği Derneği (ÇAREDER), Çocuklar Aynı Çatının Altında Derneği (ÇAÇADER), Çocuk Hemşireleri Derneği, Çocukları Kadınları ve Aileleri Koruma Derneği (ÇOVAK), Çocuk İstismarını ve İhmalini Önleme Derneği, Çocuk Koruma Merkezlerini Destekleme Derneği, Çocuk Vakfı, Çocuk ve Bilgi Güvenliği Derneği, Diyarbakır Barosu, Down Sendromu Derneği, Eğitim-Bir Sen, Eğitim Reformu Girişimi, Eksi 25 Derneği, Fikir ve Sanat Atölyesi Derneği, Ergen Sağlığı Derneği, Gaziantep Barosu Çocuk Hakları Merkezi, Gazi Üniversitesi Çocuk Koruma Merkezi, Gelecek İçin Gençlik Derneği, Genç Erişim Derneği, Genç Hayat Vakfı, Gençlik Servisleri Merkezi (GSM), Göç ve İnsani Yardım Vakfı (GİYAV), Halk Sağlığı Uzmanları Derneği (HASUDER), Humanist Grup Derneği, Hayat Sende Gençlik Akademisi Derneği, Hayata Destek, İnsan Hakları Derneği, İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi, İzmir Barosu Çocuk Hakları Merkezi, Kalkınma Atölyesi Kooperatifi, KAMER Vakfı, Kaos GL Derneği, Karadeniz İlleri Kadın Platformu Samsun Derneği (KİKAP), Karadeniz İlleri Kadın Platformu Trabzon Derneği (KİKAP), Koruyucu Aile, Evlat Edinme Derneği, Kültür Kenti Vakfı, Marmara Üniversitesi Çocuk Koruma Uygulama ve Araştırma Merkezi, Mor Salkım Kadın Dayanışma Derneği, Rengarenk Umutlar Derneği, Önce Çocuklar Derneği, Özgürlüğünden Yoksun Gençlerle Dayanışma Derneği (ÖZ-GE DER), Polatlı Duatepe Eğitim, Kültür, Sanat ve Gençlik Derneği, Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Merkezi, Sakarya Barosu Çocuk Hakları Komisyonu, Salıncak Derneği, SANAD Organization, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği, Sulukule Gönüllüleri Derneği, Tarlabaşı Toplumunu Destekleme Derneği, Tohum Otizm Vakfı, Toplumsal Duyarlılık ve Şiddet Karşıtları Derneği (DUYDER), Toplumsal Haklar ve Araştırmalar Derneği (TOHAD), Türkiye Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı (TCYOV), Türkiye Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Derneği, Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV), Türk Eğitim Sen, Türkiye Gençlik Birliği Derneği, Türkiye Gençlik Federasyonu, Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı, Türkiye Sakatlar Derneği, Tuvana Okuma İstekli Çocuk Eğitim Vakfı (TOÇEV), Türkiye Psikiyatri Derneği, Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği, Türk Psikologlar Derneği, Türk Tıp Öğrencileri Uluslararası Birliği (TurkMSIC), Yaşam Kadın Çevre Kültür ve İşletme Kooperatifi (YAKA KOOP), Uçan Balon Çocuk ve Gençlik Derneği, Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği, Uluslararası Çocuk Merkezi (ICC), Yüksek Öğrenimde Rehberliği Tanıtma ve Rehber Yetiştirme Vakfı (YÖRET)

 


Etiketler: insan hakları
nefret