03/07/2020 | Yazar: Gözde Demirbilek

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener: “Ben çocuğumun böyle bir tercihte bulunmasını anne olarak ister miyim? İstemem. Bu benim bireysel tutumum. Ama böyle bir tercihte bulunmuş insanı dövmem gerekir mi? Hayır. Ben Türkiye’de bir uçtan bir uca gitmekten nefret ediyorum artık bıktım”

“Çocuğumun böyle bir tercihte bulunmasını istemem ama tercihte bulunanı da dövmem” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener Sözcü TV’de Nevşin Mengü'nün sorularını yanıtladı.

Mengü, AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş’un İstanbul Sözleşmesi’nin imzalanması hakkında “hata” demesini ve sözleşmeden çekileceğiz sözlerini Akşener’e sordu. Akşener “İstanbul Sözleşmesi’nden Türkiye’nin çekilmesi doğru değil. İstanbul Sözleşmesi’ni ben okumuş insanlardan biriyim. Bu konuda kadınlara dair sivil toplum kuruluşlarının epey endişesi var. Onlarla (sivil toplum kuruluşları) İstanbul Sözleşmesi’ne dair ilk oklar başladığından beri beraber çalışma yapıyoruz. Orada söylenen kadının aile bünyesinde cinsiyet ayrımcılığının önüne geçmek ve aile içi ya da aile dışı kadını şiddete karşı korumak” şeklinde yanıtladı.

Mengü, “Orada ‘cinsel yönelim’ ifadesi geçiyor” sözlerinin üzerine Akşener “İnsan hakları üzerinden bakılmış orada. Ağzını açan eşcinselliği destekliyor gibi bir suçlanıyor” diye sözlerine devam ediyor. Mengü “Sizce eşcinsellik bir sapkınlık mı? Nasıl değerlendiriyorsunuz? İktidara gelse Meral Akşener, nasıl bir LGBTİ politikası olur?” sorusunu sordu.

Akşener “Bugünkü tartışmayı hiç doğru bulmuyorum. İnsanların ya alkışlayacak ya sövecek bir pozisyona itilmesini de çok yanlış buluyorum. Ben çocuğumun böyle bir tercihte bulunmasını anne olarak ister miyim? İstemem. Bu benim bireysel tutumum. Ama böyle bir tercihte bulunmuş insanı dövmem gerekir mi? Hayır. Ben Türkiye’de bir uçtan bir uca gitmekten nefret ediyorum artık bıktım” dedi.

Mengü’nün “Eşcinsel evlilik Türkiye’de olabilir mi? Olmalı mı?” sorusuna ise “Bakın bunlar çok uç sorular. Bütün bu sorular, bütün bunları gagalamak İstanbul Sözleşmesi’nin içine tükürüyor. Yanlış olan bu. Tekrar söylüyorum, çocuğumun torunumun böyle bir tercihte bulunmasını ister miyim? İstemem bu Meral Akşener’in hayata bakışıyla alakalı. Beğenirsiniz beğenmezsiniz… Ama böyle bir tercihte bulunmuş bir vatandaşın dövülmesini, şiddete uğramasını ister miyim? Hayır. İşin özünü kaçırırsanız, İstanbul Sözleşmesi gider sopa yemeye devam edersiniz. Ondan bahsediyorum. Benim için öncelik İstanbul Sözleşmesi’nin çarpıtıldığını düşündüğüm kısımlarını tartışmak yerine pek çok evde acı çeken kadınların derdine çare olmalıyız” cevabını verdi.

İstanbul Sözleşmesi nedir?

1 Ağustos 2014’te yürürlüğe giren Türkiye’nin ilk imzacısı olduğu ve İstanbul Sözleşmesi olarak anılan “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi” şiddetin önlenmesi ve şiddetle mücadele alanında devletin kurumsal mekanizmalar oluşturmasını zorunlu kılıyor.

İstanbul Sözleşmesi’nin “Temel Haklar, Eşitlik ve Ayrımcılık Yasağı” başlıklı 4. maddesi, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığına dair şu düzenlemeyi getiriyor:

“Taraflar herkesin, özellikle de kadınların, gerek kamu gerekse özel alanda şiddete maruz kalmaksızın yaşama hakkını yaygınlaştırmak ve korumak için gerekli olan yasal ve diğer tedbirleri alacaklardır.”

“Taraflar bu Sözleşme hükümlerinin, özellikle de mağdurların haklarını korumaya yönelik tedbirlerin, cinsiyet, toplumsal cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasi veya başka tür görüş, ulusal veya sosyal köken, bir ulusal azınlıkla bağlantılı olma, mülk, doğum, cinsel yönelim, toplumsal cinsiyet kimliği, sağlık durumu, engellilik, medeni hal, göçmen veya mülteci statüsü veya başka bir statü gibi, herhangi bir temele dayalı olarak ayrımcılık yapılmaksızın uygulanmasını temin edeceklerdir.”


Etiketler: insan hakları, kadın
nefret