09/07/2008 | Yazar: KAOS GL

Bir gösteri için yollara düşen ve çölü aşarak ülkenin yakın arkadaşlarına gerçeği öbür ucuna ulaşmaya çalışan üç "drag queen"in hikâyesini anlatan ‘Priscilla Çöller Kraliçesi’ sinemadaki eşcinsel temsilleri açısından da ilginç noktada duran bir film. Hayatlarını drag queen şovlarıyla kazanan karakterlerini çölde geçen zorlu bir yolculuğa sokarak kolektif algıda heteroseksüel, hatta maço erkeklerle özdeşleşmiş pek çok imgeyi farklı şekilde perdeye taşıyor. Engin Ertan’ın kaleminden.

Çölün ‘Huysuz Virjin’leri Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Bir gösteri için yollara düşen ve çölü aşarak ülkenin yakın arkadaşlarına gerçeği öbür ucuna ulaşmaya çalışan üç "drag queen"in hikâyesini anlatan ‘Priscilla Çöller Kraliçesi’ sinemadaki eşcinsel temsilleri açısından da ilginç noktada duran bir film. Hayatlarını drag queen şovlarıyla kazanan karakterlerini çölde geçen zorlu bir yolculuğa sokarak kolektif algıda heteroseksüel, hatta maço erkeklerle özdeşleşmiş pek çok imgeyi farklı şekilde perdeye taşıyor. Engin Ertan’ın kaleminden.

KAOS GL

Engin Ertan

Geçtiğimiz 10 yılın en beklenmedik başarılarından bazıları Avustralya sinemasından gelmişti. Bunlardan 1994 tarihli ikisi ilginç şekilde dramatik yapılarında ABBA’ya verdikleri yerle de benzeşiyorlardı. P. J. Hogan’ın yönettiği "Evlilik Rüyası" (Muriel’s VVedding) özgün bir romantik komedi olarak akıllara kazınırken, ikilinin diğer yarısı, yani Stephan Elüott’ın yönettiği "Priscilla Çöller Kraliçesi" (The Adventures of Priscilla, Queen of the Desert) de alışılmadık bir yol filmi olarak dikkat çekiyordu. "Priscilla..." bir gösteri için yollara düşen ve çölü aşarak ülkenin yakın arkadaşlarına gerçeği öbür ucuna ulaşmaya çalışan üç "drag queen"in hikâyesini anlatıyor.

Anthony veya sahne adıyla Mitzi (Hugo VVeaving) mevzubahis gösteriyi ayarlayan ve ekibi toplayan eleman. Aslında amacı yıllardır görmediği eski karısına yardımcı olmak. Bu durum evliliğini sakladığı açıklaması için de bir gerekçe oluyor. Ekibin en yaşlısı Bemadette (Terence Stamp) ise geçirdiği cinsiyet değiştirme operasyonu sonrasında Ralph adını taşıdığı günlerin üzerine perde çekmiş. Bu yolculuğu yeni kaybettiği kocası Trumpetin yasını tutmayı bırakmak için yerinde bir fırsat olarak görüyor ve teklifi kabul ediyor. Üçlünün en genç ve en fırlama olanıysa Adam (Guy Pearce). Sadece Felicia adıyla sahneye çıktığı zamanlarda değil, günün her anında şirret tavrını sürdürmeye çalışıyor. Komedi ve dram arasında gidip gelen filmin çatışmaları büyük ölçüde bu üç karakterin farklılıklanndan gelmekte. Görmüş geçirmiş Bemadette’in sabır Felicia’nın aşırılıklarıyla zorlanırken, Mitzi bir bakıma ikisi arasında köprü kuruyor. Aslında yaşlan gereği bu karakterlerin her biri ayrı bir kuşağı temsil etmekteler. Ağır başlı Bemadette belli ki ayrımcılık ve homofobiyi en ağır şekilde yaşamış olanları. Mitzi cinsel devrim sonrası bir ara kuşağa denk düşerken, Felicia da AİDS dönemi sonrasının gençlerinden. Yer yer geri dönüşlerle karakterlerini zenginleştirmeye çalışan senarist ve yönetmen Stephan Elliott, bu farklılıklarla hem filme bir mizah duygusu katıyor, hem de cinsel ayrımcılık ve eşcinsel düşmanlığına değinme fırsatı yakalıyor.



"Priscilla..."nın en ilginç yönüyse kuşkusuz birleştirdiği türlerden kaynaklanıyor. Yapı olarak bir yol filmi olmakla beraber, bu türün alışık olduğumuz çoğu klişesini karakterleri aracılığıyla ters yüz ediyor, örneğin yol filmlerinin değişmez teması olan erkekler arası arkadaşlık ve güç birliği, burada karşımıza değişik bir şekilde çıkıyor. Ne de olsa "Priscilla..."nın karakterlerini birleştiren nedenler ve beraberce karşı durabilecekleri saldınlann kaynağı belli. Burada ayrıca bir not düşmek ve filmin geçtiği coğrafya nedeniyle westernlere de benzetilebileceğini eklemek gerek. Kaldı ki karakterlerimizin yollarının bir ara gözden ırak bir kasabaya düşmesi de yine akla uzaktan uzağa bu türü getiriyor. Ancak westernlerin aksine, hikâye akışında es görevi üstlenmek silahlı çatışmalara değil, üçlünün gösterilerine düşüyor. Elliott karakterlerinin şovlarını uzun uzadıya ve video klip estetiğiyle çekerek bir bakıma müzikal türüne de göz kırpıyor.

Diğer yandan " Priscilla... " sinemadaki eşcinsel temsilleri açısından da ilginç noktada duran bir film. Hayatlarını drag queen şovlarıyla kazanan karakterlerini çölde geçen zorlu bir yolculuğa sokarak kolektif algıda heteroseksüel, hatta maço erkeklerle özdeşleşmiş pek çok imgeyi farklı şekilde perdeye taşıyor. Kaçınılmaz şekilde seyircinin fazla efemine veya kırılgan oldukları yönünde bir önyargıya kapılacağı Bernadette, Mitzi ve Felicia, zorlu doğa koşullarıyla kendi yöntemleriyle mücadele ediyor, büyük bir otobüsü başarıyla kullanıyor ve bir grup maçonun saldırısına kaba kuvvetle cevap veriyorlar. Diğer yandan Mitzi’nin zamanında bir evlilik yapmış olması ve finalde ortaya çıkan oğlu da filmin aynı meselesine hizmet ediyor. "Priscilla..." mutlu sonuyla alternatif aile fikrini desteklemekle beraber, cinsel yönelim veya kimliklerin babalık veya annelik görevlerini yerine getirmek konusunda bir engel olmadığı önermesinde de bulunuyor.

Çekildiği dönemi düşünürsek, "Priscilla..." nın zamandaşı ‘Yeni Eşcinsel Sinema" örneklerine pek benzemediğini de eklemek gerek. Bu filmlerin uzlaşmayı reddeden tavrının aksine, Elliott mümkün olduğunca bir orta yol bulmaya çalışıyor. Benzer şekilde "Priscilla..." söz konusu akımın alternatif sinemasal tercihlerinin aksine, daha güvenli bir yolu tercih ediyor. ‘Yeni Eşcinsel Sinema"nın çiğ görselliği ve deneysel sinemaya yakın duran tarzına yüz vermeden, kolay izlenir ve gösterişli olmayı seçiyor. Tam da bu nedenle Elliot’ın filminin çekildiği dönemde beklenmedik bir gişe başarısına ulaştığını hatırlatmak gerekiyor. Tüm dünyada büyük bir ilgi gören (zamanında ülkemizde de vizyona girmişti) "Priscilla..."nın, başkarakterleri eşcinsel olan bir filmin sadece belirli bir seyirci kitlesine hitap edeceği yönündeki önyargıyı kırdığını da söyleyebiliriz. Filmin basan hikâyesini hatırlayacak olursak, "Priscilla..." nın alışılmamış bir transseksüel karakter getiriyor.

Diğer yandan filmin diğer başrol oyuncuları da en azından şimdi düşününce ilginç tercihler. Matrix serisinde Ajan Smith’i canlandırarak üne kavuşan Hugo VVeaving’i ve "Los Angeles Sırları" veya "Memento" gibi filmlerle tanınan Guy Pearce’i kadın kıyafetleri içerisinde görmek pek çok izleyiciyi sonraki yıllarda merak içerisinde "Priscilla..." ya yönlendiren bir diğer unsur.

Gelelim kostüm tasanmlanna... Tim Chappel ve Lizzy Gardinertn elinden çıkma kıyafetler belki de "Priscilla..." nın en çok akılda kalan yönü. Tüm görkemlerine rağmen aslında son derece ucuza mal edilen bu kostümler gerçek birer yaratıcılık eseri. Oyuncuların içlerinde ne kadar rahat hareket edebildiklerini bilemiyoruz, ancak üçlünün dans gösterilerini çok daha keyifli birer seyirliğe dönüştürdükleri tartışmasız. Ayrıca Chappel ve Gardiner’ın sadece geniş bir seyirci kitlesine ulaşmakla kalmadığını, kimi önemli ödüllere uzandığını da eklememiz gerek. Komedi veya Müzikal türünde En iyi Film dalında Altın Küre ödülüne aday gösterilen "Priscilla...", aynı kategoride Terence Stamp’e de En İyi Erkek Oyuncu dalında bir adaylık getirmiş, ayrıca kostüm tasarımlarıyla da Oscar ödülü kazanmıştı.

Bu noktada film için son derece önemli olan bu iki yönüne biraz daha değinmekte fayda var. Öncelikle bir transseksüeli canlandıran Terence Stamp’in son derece başarılı bir performans sergilediğini belirtmek gerek, özellikle kötü adam rolleriyle (örneğin ‘Koleksiyoncu’daki Freddie Clegg veya "Superman"deki Zod gibi) tanınan Stamp’in bu rol için beklenmedik bir tercih olduğu şüphesiz. Daha önce de değindiğimiz gibi kimi önyargılarla uğraşmayı seçen filmse, Stamp’in seyircinin sinemasal belleğindeki imajını bir avantaja dönüştürüyor. Hem bu beklenmedik oyuncu seçimini ilgi uyandıracak bir unsur olarak kullanıyor, hem de karşımıza kazandıkları Akademi ödülünün, bu kategoride ekseriyetle ağırlığı hissedilen dönem filmlerine bir alternatif olduğu da şüphesiz.

Söz konusu kostümler kuşkusuz "Priscilla..." nın zamanla kazandığı kült kimliğinde de etkili, örneğin 2000 yılında Sidney’de gerçekleşen Olimpiyat Oyunları için düzenlenen büyük geçit töreninde tepesinde devasa bir topuklu ayakkabı bulunan bir otobüsün yer alması, "Priscilla..."nın popüler kültür üzerindeki etkisi ve hayran kitlesi konusunda sadece ufak bir ipucu, öte yandan filmin kostüm tasarımlarıyla altı çizilen şatafatlı hâlinin bir diğer yansıması da ‘Dragarama" formatı. Filmin kapanış jeneriğinde görüntü formatı olarak geçen bu kelime. "Priscilla..." için düzenlenen kimi özel gösterimleri tanımlamak için kullanılıyor. Bu gösterimlerde finalde doğru gerçekleşen dans gösterisi sırasında belirmek üzere sinema salonlarına disko toplan yerleştiriliyormuş.

Elbette "Priscilla..."nın etrafında topladığı hayran kitlesinde önemli olan bir diğer unsur da ABBA. Drag queen performansları için seçilen müziklerin değişmezlerinden olan İsveçli dörtlünün şarkılarına film boyunca da sık sık referans yapılıyor. Bernadette yolculuk boyunca ABBA dinlenmesine, grup hakkında konuşulmasına ve gösteride herhangi bir şarkılarının yer almasına şiddetle karşı çıkıyor. En nihayetinde finalde her şey tatlıya bağlandığındaysa Mitzi ve Felicia’yı sahnede "Mamma Mia"ya playback yaparlarken izliyoruz. Prömiyeri 2006 yılında gerçekleşen filmin sahne uyarlamasındaysa herhangi bir ABBA şarkısının yer almadığını eklemekte fayda var.

Son noktada, önyargılarını bir kenara bırakacak her sinemasevere keyifli anlar yaşatacak bir "kendini iyi hisset filmi" olarak tanımlayabiliriz "Priscilla..."yi. Ses bandındaki ünlü disko şarkılarına eşlik edecek kalabalık bir grupla izlemesi son derece keyifli olabileceği için arşivlenmesinde hiçbir sakınca olmadığını da ekleyelim. Filme ulaşmaksa son derece kolay, çünkü "Priscilla Çöller Kraliçesi" DVD formatında ülkemizde de piyasaya sürüldü.

PRISCILLA ÇÖLLER KRALİÇESİ

The Adventures of Priscilla, Queen of the Desert

1994, Avustralya yapımı, 104 dakika

Yönetmen: Stephan Elliott.

Oyuncular: Terence Stamp (Bernadette), Hugo VVeaving (Anthony / Mitzi), Guy Pearce (AdanVFelicia), Bili Hunter (Bob

Kaynak: Sinema dergisi, Temmuz 2008

Etiketler: kültür sanat
nefret