16/08/2011 | Yazar: KAOS GL

27 Nisan sonrasında diskoya gönderilen bireylerin AİHM’e başvurma yolunu seçmeleri durumunda, ortada emsal bir karar olduğuna göre, kazanılacağı neredeyse kesin olan tazminatlar kimin cebinden çıkacak?

Disko Disko Partizane Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
9 Ağustos Salı günü Milliyet gazetesinin baş sayfasında askerliği sırasında disko cezası alan bir kişinin AİHM’e başvurarakTürkiye’yi tazminat ödemeye mahkum etmesini konu alan haber bir anda yazılı ve görsel basının ilgi odağı oldu. Milliyet haberi “Disko tazminatı” başlığıyla, Hürriyet “Askerler artık diskoya atılmayacak” başlığıyla verdi. Konu televizyondaki haber bültenlerinde de “Disko’ya girene 9 bin euro” başlığıyla kendine yer buldu. 

AİHM bu kararı, hürriyeti kısıtlayıcı uygulamaların ancak bağımsız mahkemeler tarafından verilebileceği ilkesine dayanarak verdi. Karar teknik olarak Hürriyet gazetesinin attığı başlıkta dile getirildiği gibi “Askerler artık diskoya atılmayacak” anlamına geliyor. Çünkü bu saatten sonra bağımsız mahkeme kararı olmaksızın -ki diskoya girenlerin ezici çoğunluğu komutanın emriyle ya da içinde hukukçu olmayan ama adına disiplin mahkemesi denilen bir heyet tarafından gönderiliyor- diskoya gönderilen herkes, otomatik olarak tazminat kazanmaya hak kazanıyor. Ama karar sonrası aslında uygulamada değişen bir şey olmadı. Kararın çıktığı 27 Nisan’dan beri geçen üç ay içinde binlerce askerin çeşitli bahanelerle diskoya gönderilmesine devam edildi. Eğer bu haberlerden sonra şimdiye kadar devam etmekte olan usulsüz uygulama sona ererse, bu durum AİHM’den çıkan karar kadar bunun medyada geniş yankı bulmasının ve geniş kitlelere ulaştırılmasının da önemli olduğunu gösterecek. Artık birçok kişi hayatlarının bir döneminde üzerlerine yapıştırılan “mahkum” etiketinin izlerini silmek için yasal bir dayanaklarının olduğunun farkında. 

AİHM kararına rağmen askerlerin geçtiğimiz üç ay boyunca diskoya gönderilmiş olmaları şu soruyu akıllara getiriyor: Kararın çıktığı 27 Nisan sonrasında diskoya gönderilen bireylerin AİHM’e başvurma yolunu seçmeleri durumunda ortada emsal bir karar olması nedeniyle kazanmalarına kesin gözüyle bakılan tazminatların paraları kimin cebinden çıkacak? Bu para bizim yani vergi mükelleflerinin cebinden mi çıkacak yoksa bile bile bu riski alarak açık bir şekilde hukuksuzluk yaratan rütbeli personelin cebinden mi? Disko uygulamasının akıbetini biraz da bu soruya verilecek yanıt belirleyecek. Ve sanırım bu yanıtın ne olacağı noktasında da, medyanın bu konuyu nasıl ve ne boyutta göreceği yine belirleyici bir etken olacak. 

Asıl mesele 
Ama konu disko olunca asıl üzerinde durulması gereken ne AİHM’in verdiği karar ne de bunun sonucunda ödenecek tazminatların parasının kimin cebinden çıkacağı. Asıl sorgulanması gereken 20’li yaşlardaki genç erkeklerin burada maruz kaldıkları, zaman zaman işkence boyutuna varan insanlık dışı muameleler. Bu konuya nedendir bilinmez kimse girmek istemedi. 

Birkaç haberde sadece “Askerlerin korkulu rüyası olan disko” dendi ama 2011’de bir yerin hâlâ daha nasıl olur da insanların “korkulu rüyası” olabileceği sorusunu kimse sormak istemedi. İstemedi diyorum çünkü neredeyse her iki kişiden biri yani askerlik yapan hemen herkes bilir diskoda neler olduğunu. Botunu bağlamadığı, düzgün tıraş olmadığı, içtimaya geç geldiği, cep telefonu yakalattığı, nöbette oturduğu, uyuduğu ya da birliği terk ettiği için, işlediği bu “büyük” suçlardan ötürü diskoya gönderilen gençlerin kapalı kapılar arkasında neler yaşadıklarını, içeri giren askerlerin sistematik bir şekilde maruz kaldıkları fiziksel şiddeti, ağır hakareti, aşağılanmayı ve yapmaya zorlandıkları onur kırıcı hareketleri... 

Diskoda neler oluyor? 
İçeri ilk girdiğinizde “Hoşgeldin dayağı” ile başlayan ve son güne kadar her an başınıza bir şey gelebilir tehdidi ile başbaşa kaldığınız yerin adıdır disko. Gerçekten de ekşisözlük’te disko başlığı altında yazılan dört numaralı girdide dile getirildiği gibi diskoda “Kendinizi bir pislikten farksız hissetmeniz için ellerinden geleni yaparlar. Siz de en nihayetinde öyle hissedersiniz”. Burada “dolaştığınız süre boyunca eller esas duruş vaziyetinde vücuda yapışık, kafa ise öne eğik vaziyette” durmak zorundasınızdır. (3 numaralı girdi). Yoksa “kafayı kaldırdığınız anda yanınızdaki inzibattan copu yiyorsunuz”. Askerleranlatiyor.blogspot.com’a Ali Tosun rumuzlu kişi tarafından gönderilen şu iletide disko deneyimi biraz daha detaylı bir şekilde tasvir edilmiş: “Gittim. Yedi gün içeride yattım. Spor adı altında gördüğümüz işkenceler, yediğimiz dayaklar... Öyle dövüyorlar ki hayvana vuramazsınız bu şekilde. Sanki dünyanın en utanç verici, en aşağılık suçlarını işlemişiz. Ranzalara çarpa çarpa... En küçük hatada, en küçük sürçmede yediğiniz dayağın haddi hesabı yok. Gardiyan olacak şerefsiz yorulunca bırakıyor dövmeyi.” 

Dayak, ağır hakaret, aşağılanma, onur kırıcı hareketleri yapmaya zorlanma... Ama en önemlisi yedi gün 24 saat bu tehditler altında, her an başıma bir şey gelebilir kaygısı içinde yaşamak bu deneyimi en travmatik kılan şey. Diskodan çıkan askerlerin uzunca bir süre kendilerine gelemedikleri, konuşamadıkları, gülemedikleri bilinir. Diskoya giren askerlerden en sık duyduğunuz cümle de zaten içeride geçen bir günün size bir yıl gibi geldiğidir. İçeride yaşadıklarını düşündüğünüzde neden buradan çıkan hemen her gencin Ali Tosun gibi düşündüğünü anlıyorsunuz: “Yedi gün yedi yıl oldu benim için. Askerden, askerlikten nefret ettim orada... Orası devlete düşman üretme merkezi bence. Çıktığımda her yerim mosmordu. İstirahat adı altında buz gibi taşların üstünde oturmuştuk. Şu anda hâlâ böğürlerim üşür. Yaz günü bile...” 

AİHM’in verdiği kararla oluşan gündem diskolarda yaşanan insan hakkı ihlallerinin sorgulanmaya başlaması için bir fırsat sunuyor aynı zamanda. Bu nedenle konuyu sadece yargı kararı olmadan hürriyetin kısıtlanması ile sınırlı tutmadan, muhtemelen bu topraklarda en uzun süre boyunca, en fazla insan hakkı ihlalini gerçekleştirme rekorunu elinde bulunduran bu eziyet merkezlerinde yaşananları da içine alacak bir çerçevede ele almak en doğrusu. Bu konuda ilk adımı geçtiğimiz günlerde ‘Asker Hakları’ oluşumu attı.www.askerhaklari.com sitesinde yapılan ‘Diskoda neler oluyor?’ başlıklı çağrı, disko deneyimi hakkında bilgisi olan herkesi bu konuda tanıklık etmeye çağırıyor. Tanıklık edenler belli bir sayıya ulaşınca Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’na toplu olarak başvuruda bulunacaklar. Böylece geçmişte yaşanan bir travma ile daha yüzleşme şansımız olacak. 

TOLGA İSLAM: Dr., Yıldız Teknik Üni.

Etiketler: insan hakları, askerlik
nefret