19/03/2019 | Yazar: Kaos GL

İzmir Barosu’nun düzenlediği “Toplumsal Cinsiyet Bakış Açısıyla Kadın Hakları Forumu” nasıl geçti?

“Eşitlik için çeşitlilikleri kapsayarak sorunları tespit etmeliyiz” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

İzmir Barosu'nun düzenlediği “Toplumsal Cinsiyet Bakış Açısıyla Kadın Hakları Forumu” nasıl geçti?

İzmir Barosu Kadın Hakları Merkezi, 13 Mart'ta “Hukuk Fakültesi Öğrencileri İle Toplumsal Cinsiyet Bakış Açısı İle Kadın Hakları Forumu” düzenledi. Forum, Av. Funda Ekin’in toplumsal cinsiyet eşitliği sunumu ile başladı.

Ekin, sunumda biyolojik cinsiyet ve toplumsal cinsiyetin farkını, kalıp yargıları, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği kavramlarını anlattı. LGBTİ’lere yönelik ayrımcılık ve şiddetin ölüme kadar vardığını, kadın ve LGBTİ cinayetlerinin politik olduğunu söyledi. Eşitliğin nötr bir şekilde herkese aynı şekilde davranmak olmadığını, çeşitlilikleri kapsayarak sorunların tespit edilmesi ve çözüm üretilmesi gerektiğini vurguladı.

“Ankara Valiliği’nin süresiz LGBTİ+ etkinlik yasağı devlet şiddetidir”

Kadın Hakları Merkezi’ne gelen başvurulara ilişkin verileri paylaşıldığı, toplumsal cinsiyet temelli şiddetin ve İstanbul Sözleşmesi’nin anlatıldığı forumda Stj. Av. Mahmut Şeren ise, LGBTİ+’lara yönelik şiddet hakkında sunum yaptı.

Toplumsal cinsiyet kalıpları ve önyargıların; kişilerin cinsel yönelimlerini ve cinsiyet kimliklerini “tek doğru ve normal” olduğu iddiasıyla heteroseksüel ve natrans olarak belirlediğini söyledi. Şeren, nefret söylemlerine ilişkin cezasızlık politikasını anlatarak devam ettiği sunumunda; “Araştırma verilerine baktığımızda nefret suçlarının yargı mercilerine bildirilmesi ve etkin soruşturulması oranlarının düşük düzeyde olduğunu görüyoruz. Bunun başvurucularda adil yargılama yapılmayacağı inancının olmaması, yargı mercilerinin fobik tutumları, ikincil mağduriyet yaşama riski gibi pek çok sebebi var. İşte tam da bu, biz hukukçuların ilgilenmesi gereken bir sorun çünkü adaletin yerine getirilmesi noktasında sorumluluğumuz var.  Şiddetin türlerinden bahsettik ama genelde atladığımız bir türü daha var: Devlet şiddeti. Onur yürüyüşlerinin ve film gösterimlerinin yasaklanması ile Ankara Valiliği’nin süresiz etkinlik yasağı LGBTİ+’ların varoluşlarını ve hak savunuculuğunu hedef alan devletin politik bir şiddetidir. Hukukçular olarak insan haklarını korumak ve geliştirmek görevimiz, bunu yapabilmek için hak ihlallerinin farkında olmak durumundayız. Kaos GL ve pek çok sivil toplum örgütünün insan haklarına ilişkin araştırmaları, yayınları ve haberleri var, bunları takip etmenizi önerebilirim” şeklinde konuştu.

Sunumunu İzmir Barosu’nun Türkiye’de ilk olarak LGBTİ+ Hakları Komisyonu kuran baro olduğunu hatırlatarak ve hukuk öğrencilerini komisyonla birlikte çalışmaya davet ederek tamamladı.

İzmir Barosu’nun düzenlediği “Toplumsal Cinsiyet Bakış Açısıyla Kadın Hakları Forumu” katılımcılardan gelen soruların cevaplanmasıyla sona erdi.

İlgili haber

İzmir Barosu’ndan “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Forumu”

 


Etiketler: insan hakları
nefret