07/08/2006 | Yazar: Atilla Demir

Faşizm, Holigan Maskesiyle Bursa’daydı Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı



Bursa Gökkuşağı Derneği’nin düzenlemek istediği ama linç tehlikesiyle karşı karşıya kaldığı eyleme Kaos GL adına katılan Atilla Demir, o gün yaşananları anlatıyor.

KAOS GL

Atilla Demir - Ankara

Bursa Gökkuşağı Derneği’nin, Valiliğin Gökkuşağı Derneği’nin kapatılma talebine karşı düzenledikleri yürüyüşe katılmak için 6 Ağustos Pazar günü, İstanbul’dan Lambdaistanbul LGBTT Derneği ile Ankara’dan Pembe Hayat LGBT Derneği’nden gelen arkadaşlarla birlikte Bursa’daydık.



Yürüyüş öncesinde iki kez Emniyet Müdür Yardımcısı ve Vali Yardımcısıyla görüştük. Her görüşmemizde bizlere, yapılacak yürüyüşle ilgili ciddi bir kamuoyunun oluştuğunu, yürüyüş sırasında güvenliğimizin sağlanamayacağını söylediler. Bizler de bu yürüyüşün bir hafta öncesinde bildirildiğini, izin alındığını, linç çağrılarıyla ilgili olarak Valiliğin bilgilendirildiğini ve kendilerinden güvenliğin sağlanması talep edildiğini, tüm bunlara rağmen bu kadar kısa bir yürüyüş güzergahında bile güvenliğimizin sağlanamaması gerekçesini kabul etmeyeceğimizi ve yürüyüşün her şeye rağmen gerçekleştirileceğini söyledik.



Gökkuşağı Derneği’nin bürosu, Bursa’nın merkezinde Heykel mevkiinde, Tayyare Kültür Merkezi’nin karşısında bulunuyor. Binanın ön cephesi Bursa’nın ana caddelerinden Atatürk Caddesi’ne, arka cephesi ise kitabevlerinin ve kafelerin bulunduğu Narin Sokağı’na bakıyor. Binada TKP gibi siyasi partiler ve çeşitli sivil toplum örgütleri de yer alıyor.

Saat 14.00’te 65 kişi binadan çıkmaya çalıştık. Ancak polis barikatıyla karşılaştık. Yaklaşık 20 dakika polisle tartışıldı. Polis, yürüyüşün başlayacağı Setbaşı Mevkiinde 200–300 kişilik ciddi bir Bursaspor taraftar kitlesinin oluştuğunu, çeşitli yerlerde grupların olduğunu, toplamda 5000–6000 kişiden bahsettiklerini, yürüyüşe izin vermeyeceklerini, yürümeye kalktığımız takdirde Valilik kararıyla yürüyüşümüzün yasaklanacağını ve bizleri gözaltına alacaklarını söylediler. Bizler de bu yürüyüşün izinli olduğunu, ancak holiganların düzenlediği yürüyüşün izinsiz olduğunu, gözaltına alınacaksa bizlerin değil onların gözaltına alınması gerektiğini, ne pahasına olursa olsun yürüneceğini söyledik. Grup içerisindeki ruh hali, herkesin linç edilme tehlikesinin farkında olmasına rağmen inançlılığı, birbirlerine güç verişi takdiri hak ediyordu. Polis saat 15.00’e kadar beklememizi ve durumu tekrar değerlendirmemizi istedi. Bunun üzerine grup beklemek üzere Derneğin bürosuna geri döndü.



Bu sırada bina önüne gelen yaklaşık 150 kişilik bir grup sloganlar atmaya başladı. Bize yönelik ‘TROLARA ÖLÜM’ çağrılarıyla başlayan sloganlar, binanın ön cephesinde yer alan TKP’ye yönelik sloganlara dönüştü. Ardından grup TKP’nin bürosunu taşlamaya başladı. Binanın arka tarafına gelen bir başka grup ise Gökkuşağı Derneği’nin bürosunu taş atmaya başladı. Bu sırada silah sesleri duyuldu. Polis aranarak binanın arkasında da güvenlik önlemi alınması gerektiğini bildirdi.

Tüm bu gelişmeleri göz önünde bulundurarak, orada bulunan herkesin ortak kararıyla, çatışmanın ve şiddetin yaşanmaması için yürüyüşten vazgeçilerek, basın toplantısının basın mensuplarının derneğin bürosuna çağrılarak yapılması konusunda uzlaştık. Basın açıklamasından sonra polisle binanın nasıl boşaltılacağı konusunda görüşüldü.

Bursa dışından gelenlerin polis korumasında terminale bırakılacağı, Bursa’dan katılanların ise Bursaspor-Ankaragücü maçını bekleyecekleri, maçın başlamasıyla birlikte binadan polis korumasında ayrılacakları konusunda anlaşıldı.



16.00 sularında Ankara ve İstanbul’dan katılanlar olarak polis kordonu altında, tahsis edilen belediye otobüsüne geçtik. Önümüzde ve arkamızda birer polis otobüsünün eşliğinde hareket ettik. 50 metre kadar ileride otobüsün sağ tarafından taşlı, sopalı saldırı başladı. Saldırganlar otobüsü yaklaşık 100 metre kadar kovaladı. Bursa’nın tam merkezinde, Valilik binasının önünde yaşanılan bu durum, polisin toplanan grupları dağıtma konusunda ne kadar isteksiz davrandığının bir başka göstergesiydi. Polis korteji eşliğinde terminale vardık. Burada jandarma kontrolüne devrolunduk. 17.30 otobüsleri ile Ankara ve İstanbul’a geri döndük.


Etiketler: yaşam
nefret