26/11/2008 | Yazar: Alex Bora

Garip bir aşk öyküsü bu. Anlatmak zor, anlamak daha da zor. Her şey çok güzel gidiyordu hayatımızda. Çok güzel günler yaşıyorduk.

Garip bir aşk öyküsü bu. Anlatmak zor, anlamak daha da zor. Her şey çok güzel gidiyordu hayatımızda. Çok güzel günler yaşıyorduk. Seviyorduk birbirimizi ama sıfatında ‘arkadaşlık’ yazıyordu bu sevginin. Askerde tanıştık, nasıl olsa aynı memleketteniz orda da sürer bu dostluk diyorduk. Mert ile Burak’ın hikâyesini Hatay muhabirimiz Alex Bora kaleme aldı.

Sayılı zaman çabuk geçti, askerlik bitti. Aynı gün teskeremizi alıp aynı otobüste memleketimize dönüyorduk. Otobüste yan yana oturduk. Askerde öpememiştim hiç, keşke uyuduğu zaman öpsem diyordum içimden yolculuk boyunca. Nihayetinde yetiştik. O evine gitti, ben de evime dönmüştüm.

Ailem o kadar sevindi ki beni gördüğüne anlatamam ama ben üzüntülüydüm çünkü o yanımda değildi. Beklemeye başladım ne zaman arayacak diye. Telefon her çaldığında kim diye koşuyordum. Aradan yaklaşık on beş gün geçmişti, bir baktım annem telefon sana dedi. Beni tarif edemeyeceğim bir heyecan kaplamıştı. Sesime o da şaşırdı ‘hayrola neyin var sesin tuhaf geliyor’ dedi. Ben de bir şey yok deyip geçiştirmiştim. Buluşalım diyordu, akşama görüşecektik. Ben de acaba içimdeki duyguları anlatsam mı diyordum kendime. Mutlaka bilmesi gerekir diye düşünüyordum. Karar vermiştim açıklayacaktım.

Akşam gittiğimde ise beni sevgilisiyle tanıştırdı.O zaman sanki dünya başıma yıkılmıştı. Heteroydu, nasıl olur da anlamamıştım. Sevgimin karşılığı bu muydu diyordum kendime. Eve döndüğümde odama kapanıp sadece ağlıyordum. Umudum, sevgim, hayallerim tükenmişti. Ve kararlıydın madem o sevgime değer vermeyecek. Yaşamın ne anlamı var. İntihara kara vermiştim. Evde ne kadar ilaç varsa onları içecektim. Ve son hatırladığım şey dinlediğim şarkının sözleriydi:’Ben Aşkı Senle Yaşayamazsam Varsın Olmasın’.

Hastanede gözlerimi açtığımda yanımda onu görmüştüm. Şok olmuştum. Senin burada ne işin var diye sordum, görüşmek için evi aramış, kardeşim hastanede yattığımı söylemiş. O da buradaydı. Ve bana soruyordu. Bunu neden yaptın diye. Sevgilin mi aldattı seni, yoksa kızı sana vermiyorlardı diye mi, sürekli soruyordu. Hastaneden çıkıp eve gelmiştik. İki gün sonra beni yine ziyarete geldi. Evde kimse kalmamıştı yalnızdık. Bana yine sordu, neden böyle bir şey yaptın, diye. Hayatına sebep olacak kadar kimi sevdin diye. Sessizce söyledim ilk önce ‘seni seviyorum’ dedim. Şoke oldu, olamaz dedi olmamalı. Nasıl, dedi, benim için mi bunu yaptın, benim için mi canına kıyacaktın, diye ardı arkası kesilmeyen sorular soruyordu. Evet diyordum, seni seviyorum ve sana aşığım. Şaşırmıştı. Artık görüşmelerimiz daha sık oluyordu. Ben ona yaklaştıkça o da bana yaklaşıyordu. Kız arkadaşından ayrılmıştı. Yine bizde oturuyorduk ve ben ona yine söyledim sana aşığım ve ben, seni çok seviyorum, diye. O da ağlamaklı bir ses tonuyla lanet olsun dedi, ben de seni seviyorum ve galiba ben de sana aşığım. Delice sarılmıştık birbirimize. Nasıl oluyor dedim. Sen heterosun ama? O da bana beni senin kadar kimse sevmedi, hayatımda kimse bana bu kadar bağlanmadı, diyordu. Sevgiliydik artık. İlişkimiz her yönüyle süper gidiyordu. Ta ki o evlenene kadar. Ailesi onu zorla nişanlamıştı. Ve benden gizlemişti bunu. Buradan gitmem lazım diyordu. Neden diye sorduğumda öyle gerektiğini söylüyordu.

Gitti, aradan yaklaşık bir yıl geçmişti. Ve onunla yolda karşılaştık. Ben, o ve eşi oturup çay içip sohbet ettik. Ve bu da bir ders olmuştu hayata ve aşka dair. Ne heterodan gey olur ne de bir gey heteroyla aşk yaşar!


Etiketler: yaşam
İstihdam