27/04/2017 | Yazar: Yıldız Tar

Karara itiraz eden dernek, ‘Soyut ve keyfi gerekçelerle yürüyüş engellenemez. Ayrımcılık yasağı ihlal edildi’ dedi.

Homofobi Karşıtı Yürüyüş yasağı yetmedi, dava da reddedildi! Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Ankara 15. İdare Mahkemesi, Kaos GL’nin 2016 Homofobi Karşıtı Yürüyüş’ün yasaklanmasına ilişkin iptal davasını reddetti. Karara itiraz eden dernek, “Soyut ve keyfi gerekçelerle yürüyüş engellenemez. Ayrımcılık yasağı ihlal edildi” dedi.

Kaos GL Derneği, 17 Mayıs Uluslararası Homofobi ve Transfobi Karşıtı Gün dolayısıyla bu yıl 22 Mayıs 2016’da yapmak istediği Homofobi ve Transfobi Karşıtı Yürüyüş’ün Ankara Valiliği tarafından yasaklanması kararının hukuka uygun bulunmasına itiraz etti.

Derneğin 2008 yılından beri Ankara’da yaptığı yürüyüşü “Birtakım toplumsal duyarlılıklar”ı gerekçe göstererek ‘uygun bulmayan’, yürüyüşün güvenliğini sağlamayı reddeden Valilik; bu kararına gelen yürütmeyi durdurma kararını da gece yarısı Bölge İdare Mahkemesi’ne itiraz ederek kaldırtmıştı. Dernek, yürütmeyi durdurma kararının gece yarısı kaldırılmasını Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) taşımıştı.

Süreç hakkında detaylı bilgi için tıklayınız.

Mahkeme Kaos GL’nin açtığı iptal davasını da reddetti

Yürütmeyi durdurma kararının kaldırılmasına ilişkin AYM süreci devam ederken, Kaos GL Derneği’nin Ankara Valiliği’nin homofobik yasağına ilişkin açtığı iptal davası da Ankara 15. İdare Mahkemesi tarafından reddedildi.

Ankara 15. İdare Mahkemesi, Ankara Valiliği’nin yürüyüşü engellemek için, “terör örgütü mensuplarının gerçekleştirilecek toplantı, miting, yürüyüş ve diğer faaliyetlere yönelik sansasyonel eylem girişiminde bulunabileceğinin, terör örgütlerinin muhtemel eylemleriyle ilgili bilgilerin sıklaştığının, tehdit içerikli alınan istihbari bilgiler dikkate alındığında bir takım toplumsal duyarlılıklar nedeniyle toplantıya katılacak olan grup ve şahıslara bazı kesimler tarafından tepki gösterilebileceği ve provokasyonlara neden olabileceği” gerekçesini yeterli buldu.

Mahkeme tehditlerin ve ne gibi “toplumsal duyarlılıklar” ya da “provokasyon” olabileceği hususunun içeriğini bile araştırmadan veya gerekçelerini söylemeden davayı reddetti. Dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığını belirtti.

Dernek karara itiraz etti

Kaos GL Derneği adına Av. Hayriye Kara, Ankara 15. İdare Mahkemesi’nin davayı reddetmesine itiraz etti. Dernek adına Ankara Bölge İdare Mahkemesi’ne sunulmak üzere Ankara 15. İdare Mahkemesi dilekçe sunan Kara, dilekçede özetle şunları kaydetti:

“Anayasa'nın 34. maddesine göre "Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir." Şiddete teşvik etme ve/veya demokratik ilkelerin reddi söz konusu olmadığı sürece toplanma ve ifade özgürlüğü çerçevesinde dile getirilen bazı görüşler veya kullanılan ifadeler yetkili makamların gözünde kabul edilemez veya şok edici veya ileri sürülen talepler gayrımeşru olsalar dahi, ifade ve toplanma özgürlüğünü ortadan kaldırmaya yönelik önleyici nitelikteki radikal tedbirler demokrasiye hizmet etmez, hatta tehlikeye düşürür.”

“Riskin varlığı gösteri yasaklamak için yeterli değil”

Yürüyüşün güvenliğini sağlamanın Ankara Valiliği’nin sorumluluğunda olduğunu hatırlatan Kaos GL, “Sadece riskin varlığı gösteriyi yasaklamak için yeteri değil, yetkililerin potansiyel saldırılara karşı gerekli önlemleri alması gerekir” dedi.

Mevzuatta düzenlenen yürüyüşün bildirime bağlanması konusunun, yürüyüş için izin alınması anlamında değil, göstericilerin güvenliğinin sağlanması için devlete bilgi verilmesi amaçlı olduğunu belirten derneğin itirazı şöyle devam etti:

“Her şeyden öte, devlet olmanın yükümlülüğü yalnızca toplumdaki çoğunluğun değerlerine göre işleyebileceği potansiyel suçlardan, suçun potansiyel mağdurları adına çekinmek ve potansiyel mağdurları koruyamayacağı gerekçesi ile onların haklarını yok saymak değil, şayet böyle bir suçun çoğunluk tarafından işleneceğinden kaygılanıyorsa, öncelikli görevi, temel hakkını kullanma pozisyonunda olanı korumaktır. Aksi düşünüş devletin çoğunluğun işlediği hiçbir suçu önleyemez acizlikte olduğu anlamına gelir ki, bu durum devletin varlık nedenini ortadan kaldırır, devleti çoğunluğun diktası haline getirir.”

“Yürüyüşün yasaklanması ayrımcılık yasağının ihlali”

Yasağın gerekçesinde yer alan “toplumsal hassasiyetler” ifadesi de itiraz dilekçesinde yer aldı. Kaos GL, bu ifadelerle yürüyüşün engellenmesinin ayrımcılık yasağının ihlali olduğunu belirtti:

“Ankara Bölge İdare Mahkemesi kararında sırf cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği nedeniyle yapılacak olan gösterinin kitlesel tepki ve provokatif eylemlere zemin oluşturabileceğini belirtmiş, LGBTİ’lerin varoluşlarının “toplumsal hassasiyetlere” dokunduğunu kabul etmiştir.

“Yürüyüşün engellenmesinin hiçbir nesnel ve makul gerekçesi bulunmamaktadır. Sırf cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği nedeniyle toplantı ve gösteri yürüyüşünün engellenmesi ayrımcılık yasağının ihlalidir.”

“Devlet, kişilerin cinsel yönelim ve cinsiyet kimliklerini özgürce yaşayabilecekleri bir alanı muhafaza etmek zorundadır”

AİHM kararları hatırlatıldı

Başvurusunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) daha önce verdiği kararlara atıfta bulunan dernek, “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi mevzuatımızın parçası iken, idarenin AİHS 8. maddesi kapsamında kişilerin cinsel yönelim ve cinsiyet kimliklerini özel hayatın dokunulmazlığı çerçevesinde özgürce yaşayabilecekleri bir alanı muhafaza etme zorunluluğu vardır. Bu sorumluluk sosyal hukuk devleti ilkesinden gelmektedir” dedi.

“Keyfi olarak hak ihlal edildi”

17 Mayıs Homofobi ve Transfobi Karşıtı Gün’ün dünyanın her yerinde aynı tarihte kutlandığını belirten dernek başka bir tarihte yapılmasının mümkün olmadığını şöyle aktardı:

“Müvekkil Dernek 2008 yılından bu yana aynı güzergahta Homofobi Karşıtı Yürüyüş gerçekleştirip basın açıklaması yapmaktadır ve herhangi bir sorun ya da saldırı ile karşılaşmamıştır. 2016 yılında hangi tehlikeler nedeniyle bu yürüyüşün engellendiği tarafımızdan anlaşılamamaktadır. Kaldı ki 15. İdare Mahkemesi tarafından 20.04.2017 tarihinde idarenin savunması alınmaksızın verilen yürütmeyi durdurma kararı üzerine Ankara Valiliği tarafından yürüyüş yapılmaksızın Kolej Kavşağında toplanılıp basın açıklaması yapılması teklif edilmiş ve korumanın sağlanacağı belirtilmiştir. Temel hakkı engelleyecek kadar ciddi ve önlenemez risklerin olduğu bir durumda bu teklifin yapılıyor olması düşündürücüdür. Sonuç olarak aynı riskler bu teklif yapıldığı zaman da devam etmekteydi. Davalı idarenin keyfi olarak somut hiçbir olguya dayanmadan müvekkil Derneğin toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını ihlal ettiği ortadır.”

Temel bir hakkın engellenmesi hususunda, bu engellemenin neden haklı görüldüğüne dair hiçbir somut gerekçenin kararda bulunmadığını yineleyen Kaos GL, davanın reddedilmesine “Anayasa’ya ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine, Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarına açıkça aykırı olması, gerekçenin soyut, yetersiz ve herhangi bir meşru amaç gözetmeyen niteliği”nden dolayı itiraz etti.

Yürüyüş ilk kez resmen engellenmişti

Kaos GL Derneği 2006 yılından beri 17 Mayıs haftasında Homofobi ve Transfobi Karşıtı Buluşma etkinlikleri yapıyor. 2008 yılından beri ise Ankara sokakları Homofobi ve Transfobi Karşıtı Yürüyüş’e ev sahipliği yapıyordu. Bölge İdare Mahkemesi’nin yürütmeyi durdurma kararını kaldırması ile birlikte ilk kez yürüyüş resmi olarak engellenmiş oldu.

AİHM kararları engellemelere karşı

Öte yandan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Rusya’daki Onur Yürüyüşünün engellenmesi ve yürüyüşe yapılan saldırıyla ilgili Alekseyev v. Rusya kararı bulunuyor.  Mahkeme 2006, 2007 ve 2008 Moskova Onur Yürüyüşleri’nin yasaklanmasının 11. maddeyi açıkça ihlal ettiğine karar verdi. AİHM, bu karar ile toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının yasaklanmasının meşru bir amaca dayanıp dayanmadığına veya kanunla düzenlenip düzenlenmediğine bakmayı demokratik toplumun gereği açısından gereksiz gördüğünü ve 11. maddenin gösterinin konu ve amacından rahatsız olabilecek veya göstericilerle aynı fikirde olmayan kişilerin saldırılarına karşı korumayı da içerdiğini yineledi. Mahkeme sadece riskin varlığının gösteriyi yasaklamak için yeterli olmadığını, yetkililerin potansiyel saldırılara ilişkin gerekli önlemleri alması gerektiğinin altını çizdi.

Benzer şekilde AİHM, Identoba ve Diğerleri v. Gürcistan kararında da özellikle saldırı sırasında söylenen homofobik cümleleri dikkate alarak, LGBTİ’lerin gösteri sırasında maruz kaldıkları şiddeti, o sırada duydukları korkuyu ve hissettikleri aşağılanmayı 14. maddeyle bağlantılı olarak 3. maddenin ihlali kabul ederek ayrımcılık yasağı kapsamında değerlendirdi. Mahkeme Mayıs 2012’de yapılan yürüyüşe saldırının madde 11’i ihlal ettiğinin altını çizdi ve yetkililerin başvurucuların toplantı ve gösteri yürüyüşü özgürlüğünün önyargılı şiddetten koruyamadığını, bunun madde 3 ve 14 ile birlikte madde 11’in ihlali olduğunu belirtti. Yine Mahkeme yürüyüşten 9 gün önce yetkililere haber verildiğini, bu sürenin gerekli önlemleri almak için kullanılabileceğini, gösterinin barışçıl bir şekilde devam etmesinin devletin yükümlülüğü olduğunu, yürüyüş öncesi kamu açıklamaları yapıp hoşgörüyü vurgulayabileceklerini ya da böyle bir gösteriye yapılacak olan saldırının mevcut hukuki sonuçları konusunda uyarı yapabileceklerini belirtti.

Ne olmuştu?

Ankara Valiliği 2016’da 17 Mayıs Uluslararası Homofobi ve Transfobi Karşıtı Gün dolayısıyla yapılmak istenen Homofobi ve Transfobi Karşıtı Yürüyüş’ü engelledi. “Birtakım toplumsal duyarlılıklar”ı gerekçe göstererek yürüyüşün yapılmasını ‘uygun bulmayan’, yürüyüşün güvenliğini sağlamayı reddeden Valilik, bu kararına gelen yürütmeyi durdurma kararını da Bölge İdare Mahkemesi’ne itiraz ederek kaldırttı.

Valilik, 20 Mayıs gecesi mesai saatleri dışında Ankara Bölge İdare Mahkemesi’ne başvurdu. Bölge İdare Mahkemesi, Ankara 15. İdare Mahkemesi’nin oy birliğiyle aldığı yürütmeyi durdurma kararını jet hızıyla kaldırdı. Nefret cinayetlerinde katilleri bulmayan, eşcinsel olduğu için öldürülen Ahmet Yıldız’ın katil babasını 8 yıldır bulamayan adalet sistemi, söz konusu LGBTİ yürüyüşünü yasaklamak olduğunda mesai saatleri dışında birkaç saat içerisinde karar vermiş oldu.

Bölge İdare Mahkemesi kararını şöyle gerekçelendirdi:

“Kitlesel tepki ve provokatif eylemlere zemin oluşturabileceği gerekçesiyle yasaklanan toplantının, anılan tarihte yapılmasını zorunlu kılan geçerli bir neden ortaya konulmadığından, uyuşmazlığa konu işlemin uygulanması halinde davacı derneğin telafisi güç ve imkânsız zararının oluşmasından söz edilemeyeceği açık olduğundan idare mahkemesi kararında isabet bulunmamaktadır.”

2911 sayılı kanun ne diyor?

2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu 3. maddesine göre; “Herkes, önceden izin almaksızın, bu kanun hükümlerine göre silahsız ve saldırısız olarak kanunların suç saymadığı belirli amaçlarla toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.”

Kanunun 12. maddesi Düzenleme Kurulu’nun sorumluluklarını şöyle sıralıyor:

“Düzenleme kurulu, toplantının sükun ve düzenini, bildirimde yazılı amaç dışına çıkılmamasını sağlamakla yükümlü ve sorumludur. Kurul, bunun için gereken önlemleri alır ve gerektiğinde güvenlik kuvvetlerinin yardımını ister. Toplantının amacı dışına çıktığı veya düzen içinde gerçekleşmesini imkânsız gördüğü takdirde kurul veya toplanamadığı takdirde kurul başkanı dağılma kararı alır ve durumu derhâl yetkili kolluk amirine bildirir.”

İlgili haberler:

Ankara Valiliği Homofobi ve Transfobi Karşıtı Yürüyüş’ün güvenliğini sağlamayı reddetti

Homofobi Karşıtı Yürüyüş’e Valilik engeline yürütmeyi durdurma!

Ankara Valiliği’nin homofobik inadı: Yürütmeyi durdurma kararı kaldırıldı

Homofobi Karşıtı Yürüyüş’e Valilik yasağı AYM’ye taşındı


Etiketler: insan hakları, kent hakkı
İstihdam