24/12/2012 | Yazar: Cenk Erdem

Yunan grubu Imam Baildi ‘Cookbook’ adını verdikleri yepyeni albümleriyle çıktıkları Avrupa turnesi ile 26- 27 Aralık tarihlerinde İstanbul’a geliyor.

Imam Baildi Çiftetelli ile Geliyor Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
Yunan grubu Imam Baildi “Cookbook” adını verdikleri yepyeni albümleriyle çıktıkları Avrupa turnesi ile İstanbul’a geliyor. 26- 27 Aralık tarihlerinde Babylon’da sahne alacak ekip, eski Yunan melodileri ile dans müziklerini buluşturuyor. Imam Baildi grubu olarak iki kardeş Orestis ve Lysandros Falireas eski şarkılardan yepyeni prodüksiyonlar yaptıkları gibi Yunan ve Balkan müziklerini harmanlayarak sahnede müthiş bir coşku yaratıyor. Imam Baildi, Yunanistan’dan çıkan en iddialı dünya müziği gruplarından biri haline gelirken, Babylon’a yeni kaydettikleri Çiftetelli şarkısını da getiriyor olacak.
 
Son albümlerinde ünlü İspanyol grup Ojos de Brujo’dan Maxwell Wright, L.A hip hop gruplarından Delinquent Habits’in ünlü MC’si Ives gibi birçok ünlü isimle işbirliği yapan grup, albümlerinde ayrıca Dimitra ve Eleni Tsaligopoulou gibi ünlü Yunan kadın şarkıcılara yaptıkları remix’lere de yer veriyor.
 
İlk albümünüzde Yunan melodileri ve Balkan müzikleriyle alternatif bir füzyonla karşımıza çıkmıştınız, peki son albümünüz “Cookbook” için ne gibi tatlar eklendi?
 
Son albümümüzde de eski Yunan melodilerini yepyeni bir makyajla yeniden düzenleyerek yola çıkıyoruz. Cookbook albümündeki fark, özellikle düzenlemelerde daha çok kendi tarzımızı oluşturmuş olmamız. Bununla kastettiğim özellikle remix’ler için kendi yazdığımız müzikleri daha çok ilave etmiş olmamız. İlk albüme oranla orijinal şarkılara daha çok kendimizi katmış oluyoruz. Örneğin 1940’ların Vasilis Tsitsanis şarkısı Akrogialies Dilina için yaptığımız düzenlemede özellikle üflemelilere ve vurmalı çalgılara baktığınızda mambo tarzında büyük orkestralar için yapılan bir düzenleme havasında oldu. Albümde kullandığımız şarkıların birçoğunda müzikler orijinal, ilk albümde olduğu gibi sample kullanmak yerine albümün açılış parçası Carantino Manouche gibi şarkıları olduğu gibi kullandık.
 
Piyasaya çıkışınızda müziğinizi global pop olarak tarif ediyordunuz; ama son albümünüz kulağa daha deneysel gibi geliyor, katılıyor musunuz?
 
Deneysel olup olmadığına daha çok dinleyici karar verebilir. İlk albümden önce canlı performanslarımız yoktu ama 2007 yılında ilk albüm yayınlandığından beri sürekli sahnedeyiz. Sadece 2010 yılında birçoğu Yunanistan’da ve bir kısmı Avrupa’da olmak üzere 100’den fazla konser verdik ve hepimiz daha iyi birer müzisyen haline geldik diyebilirim ve bu yüzden de daha çok yeni fikirler üretmeye başladık. Çoğunlukla sahnedeyken dinleyicinin yeni şarkılara nasıl reaksiyon gösterebileceğini daha iyi tahmin edebiliyorsunuz. İzleyiciden aldığımız bu enerjiden daha çok dans edilebilir şarkılar yazmaya başladık.
 
Ünlü İspanyol grubu Ojos de brujo’dan Maxwell Wright ile “La rumba no miente” şarkısında işbirliği yapmışsınız, şarkının adı “rumba yalan söylemez” ile ne kastediliyor?
 
Grubumuzun Balkan müziği konusundaki uzmanları saksafoncumuz ve trompetçimiz, Yiannis ve Periklis, geleneksel bir melodi bulup Balkan usulü bir rumbaya dönüştürdüler ve biz de konserlerimizde çalmaya başladık. Yeni albüm için çalışmaya başladığımızda Latin rumba ritim yapısını da ekledik. Ojos de brujo Atina’ya konsere geldiğinde tanıştığımız Max’ten şarkıya vokal eklemesini istedik. Max’in beatbox’ı flamenko rumba ile buluşturan çok farklı bir rap tarzı var ve buna Hint ritimleri de ekliyor. Şarkıyı kaydettiğinde, “yalan söylemeyen ritim “(‘es el ritmo que no miente’) gibi bir sözle karşımıza çıktı. Rumba’nın üç farklı versiyonunu, Balkanlar’dan, Küba’dan ve İspanya’dan alan şarkıya bu başlık iyi olur diye düşündük. Rumba yalan söylemez çünkü tüm dünyayı dans ettirir.
 
Orijinali 1950’lere ait şarkınız “logia adallaxame varia” ile trip hop deniyorsunuz ve sözlerle melodi kulağa çok uyumlu geliyor, şarkının hikayesi nedir?
 
Şarkıda “birbirimize ağır laflar ettik” diyor ve kavga edip birbirlerine kötü laflar eden ve içleri nefretle dolan bir çiftin artık durumu tamir etmeye çalışmalarında hiçbir mana olmadığını, en iyisinin zamana bırakmak olduğunu anlatıyor. Şarkının melodisini çok sevdik ve sözler de harika çünkü çok basit sözler ama herkesin bir şekilde başına gelen bir hikâye anlatılıyor. Piyano girişine eşlik eden trip hop çok iyi oldu ve sonradan gitar melodilerini de kaydettik.
 
Türkiye’de daha önce de konserler verdiniz, seyircinin müziklerinize tepkisi nasıl?
 
Türkiye’deki dinleyicinin ve Yunan halkının müzikte paylaştıkları çok fazla ortak zevkleri var ve eğlenme biçimlerimiz de oldukça benziyor bu yüzden konserlerimizde dinleyici direkt olarak şarkılardaki duyguyu alıyor ve dans etmeye başlıyor.
 
Özellikle şarkınız “Hasaposerviko” yüksek tempo üzerine geleneksel bir Yunan dans şarkısı sunuyor, peki siz dans etmeyi seviyor musunuz?
 
Elbette seviyoruz, bu geleneğimizin bir parçası ve Yunanistan’la birlikte, Türkiye ve Balkan ülkelerinin de geleneği. Ama dürüst olmak gerekirse, dans etmekten daha çok sevdiğimiz, konserlerimizde insanların dans ettiğini görmek. Son olarak bir çiftetelli de kaydettik konserlerimizde harika bir eğlencemiz olacak.

Etiketler: kültür sanat
İstihdam