23/05/2007 | Yazar: Kaos GL

BP’nin CEO’su Lord Browne, eşcinselliğinin medyada deşifre olmasının ardından görevinden istifa etti. Üstelik Browne, cinsel yönelimi nedeniyle işinden ayrılan ne ilk kişiydi, ne de son olacaktı. Ülkemizde de yasaların net olarak korumadığı eşcinseller, gelecek kaygısı güdüyor ve ’öteki’ olmak değil, artık eşitlik istiyor. Sabah gazetesinden Burcu Aldinç, Kaos GLlilerle konuştu.

BP'nin CEO'su Lord Browne, eşcinselliğinin medyada deşifre olmasının ardından görevinden istifa etti. Üstelik Browne, cinsel yönelimi nedeniyle işinden ayrılan ne ilk kişiydi, ne de son olacaktı. Ülkemizde de yasaların net olarak korumadığı eşcinseller, gelecek kaygısı güdüyor ve 'öteki' olmak değil, artık eşitlik istiyor. Sabah gazetesinden Burcu Aldinç, Kaos GLlilerle konuştu.

KAOS GL

Burcu Aldinç

"Beyaz, Türk, erkek ve Sünni biri olarak toplumda, erkin sahibi sınıfın içinde yer alırken, eşcinsel kimliğimi açık etmemle birlikte listenin dibine düştüm. İşte o zaman bu ülkede farklı olmanın, azınlık olmanın, öteki olmanın, Kürt, Alevi, Ermeni olmanın ne demek olduğunu sorgulayarak değil, yaşayarak öğrendim. Yeri gelince sorunlu bir kişi, bir ucube; yeri gelince fındık fıstık atabilecekleri bir insan oldum. Sevdiğimle okulda hiç elele yürüyemedim. Stadyum konserlerinde ona sarılamadım, derse giderken öpemedim... " Bu sözler ODTÜ'de makine mühendisliğinde okuyan Atilla Demir'e ait. Eşcinsel olmanın zorluklarını okul gazetesinde kaleme alan Demir, yaşadığı sıkıntıları dile getiriyor. Ve o bu düşüncesinde yalnız değil. Bugün dünyanın birçok yerinde, başta da eşcinselleri koruyan net bir yasa olmayan ülkemizde, eşcinseller gelecek kaygısı taşıyor...

Günah mı, hastalık mı?

Eşcinsellik, yaklaşık 280 yıl önce dini bir suç sayılıyor ve Hıristiyan yasaları çerçevesinde eşcinseller, idam cezası ile yargılanıyordu. 18. yüzyılın sonlarında ise 'zihinsel bir hastalık' olarak tanımlandı ve psikologlar ve psikiyatristler, eşcinselliği heteroseksüelliğe çevirmek için terapi yöntemlerini araştırdı. Bu dönemde uygulanan en bilindik yöntemler ise elektroşok ve hadım etme idi. Dünyada Amerikan Psikiyatri Derneği'nin '70'lerin başında eşcinselliği, zihinsel bozukluklar listesinden çıkarmasıyla başlayan süreç, Dünya Sağlık Örgütü’nün eşcinselliği 17 Mayıs 1990'da zihinsel hastalıklar listesinden çıkartması ve eşcinselleri koruyan yasalar ile gelişti. Artık ispatlanmıştı; eşcinsellik zihinsel bir hastalık değildi ve tıpkı heteroseksüellik gibi cinsel bir yönelimdi. 17 Mayıs tüm dünyada 'Homofobi Karşıtı Günü' olarak kutlanmaya başladı. Ülkemizde de örgütlenmeye başlayan eşcinseller, Kaos GL önderliğinde iki yıldır 17 – 20 Mayıs 2007 tarihleri arasında Ankara’da ‘2. Uluslararası Homofobi Karşıtı Buluşma’ düzenliyor.

Hani Herkes Eşitti?

Geçtiğimiz haftalarda BP'nin başarılı CEO'su Lord Browne'un eşcinselliğinin medyaya yansımasının ardından istifa etmesi, işyerinde eşcinsellerin yaşadığı problemleri gündeme getirdi. Hakları yasalar tarafından açıkça korunan dünyaca ünlü ve başarılı bir işadamı bile istifa etmek durumunda kalıyordu. Ülkemizde ise geyleri ya da lezbiyenleri koruyan net bir yasa yoktu. Anayasada din, dil, cinsiyet, ırk ve benzeri nedenler fark etmeksizin, herkesin eşit olduğu yasası yer alıyor ve bu maddeye eşcinselliğin de girdiği var sayılıyordu. Ülkemizdeki gey ve lezbiyen örgütleri, birçok kez anayasaya açık bir madde eklenmesi için başvuruda bulundu ama bu değişiklik gerçekleşmedi.

*'Haksızlığa uğradım'

Kürşad Kahramanoğlu (Uluslararası Gay-Lezbiyen Örgütü Eski Genel Sekreteri)

"Çok şöhretli sanatçılar çıkıp eşcinselliklerini reddediyor, onların kendilerine saygısı yok. Açıkça söylemeden beni de işimden attılar ya da hak ettiğim halde yerime heteroseksüelleri atadılar. Ama sırf insanların hoşuna gitmiyor diye, olmadığım biri gibi davranamam."

*'Bizi iffetsiz sayıyorlar'

Ali Erol (Kaos GL Üyesi)

"Eşcinsellik seksle sınırlı değil. Çalışma hayatı ise bizim en çok problem yaşadığımız alan. Askeriye açık açık gey bir subayı işten atıyor. Sivil alanlarda da özellikle kamu kuruluşlarında eşcinsellik, iffetsizlik olarak algılanıyor. Askeriye de, 'doğal olmayan ilişki' olarak tanımlıyor. Bu durum alay etmekten cinayete kadar uzanıyor. Dalga geçip, damgalıyorlar."

*'Gündüz dalga geçip akşam sarkıyorlar'

Barış Sulu (İç mimar)

"İki yıl öğretmenlik okudum. Ancak staj dönemimde öğrenciler anlıyor ve alay ediyordu. Öğretmen olamayacağımı anladım ve iç mimarlığı seçtim. Askerlik şubesinde bile birçok tacizle karşılaştım. İşin komiği gündüz bizimle alay edenler, akşam gay barda taciz ediyor."

*'El ele yürüyememem çok acıdır'

İsmail Alacaoğlu (İşletme mezunu)

"Toplumda ikiyüzlülük var. Eşcinselleri ünlü olunca alkışlıyor, kendi yakınlarından biri olunca yuhalıyorlar. Benim sevgilimle sokakta el ele yürüyememem, çok acı; öpmek, elini tutmak istiyorsun ama arkadaşın gibi davranmak zorunda kalıyorsun..."

*'Ailem önce kendini, sonra beni suçladı'

Burcu Ersoy (Sosyoloji mezunu)

"Lezbiyen olduğumu aileme söylediğimde, önce kendilerini suçladılar, 'Seni çok mu özgür bıraktık?' dediler. Sonra da suçu bana attılar. Ama kimsenin suçu yok. Önceleri sevgilimle buluşurken, 'Erkek arkadaşımla buluşuyorum,' demek zorunda kalıyordum. İkiyüzlü yaşamak zor."

*'Sırf eşcinsel olduğum için dayak attılar'

Barış A. (ODTÜ'de öğrenci)

"İş hayatından önce okulda bile ayrım görüyoruz. Yurtta kalan lezbiyen bir arkadaşımız, imza toplanarak atıldı. Kızlar, duşta onu görünce tedirgin oluyorlarmış. Bana da 'i.ne' damgası vurdular. Derste kimse not vermiyor. Ne kadar iyi olursak olalım, engelleniyoruz. Daha önce kaldığım yurtta, yolumu kesip beni dövdüler. Tek neden, eşcinsel olmam."

*'İmam bana seks anılarını anlattı'

Yavuz K. (ODTÜ'de öğrenci)
"Hedefim müsteşar olmak. Ama gey olduğumu saklamak zorundayım. Toplum kabullenmiyor. Kendi ailem bile kabullenemedi. Doktora sonra da hocaya götürdüler. Ünlü bir imam bana evlenmeden önce kadınlarla nasıl seks yaptığını anlattı. Esas hastanın o olduğuna karar verdim."

UZMANLAR NE DİYOR?

*'Yasalar korumuyor'

Oya Aydın (Avukat)

"Kamuda çalışan pek çok gizli eşcinsel var. Ama kimlikleri ortaya çıktığı anda işlerine son verilir. Bize böyle gelen, danışmanlık alan çok kişi var. Oysa yasada böyle bir hüküm yok. Ama Milli Eğitim Bakanlığı disiplin yönetmeliğinde, 'ahlaka aykırı davranışlar' maddesi var. Ve maalesef öğrencisiyle ilişki kuran bir öğretmen sadece sürgün cezasına çarptırılırken; cinsel eğilimini okulda hiçbir şekilde belli etmeyen öğretmenin bu eğilimi öğrenilirse, işine son veriliyor. Fiili bir ayrım söz konusu. Açık bir anayasa maddesi olmadığı için, karar hâkimin inisiyatifine ve işverene kalıyor. Homofobik bir hâkimle de o davayı kazanmak söz konusu olamıyor."

*'Şirket imajı zedelenir diye, işe alınmıyorlar'

Prof. Dr. Melek Göregenli (Ege Üni. Sosyal Psikolog)

"Eşcinseller toplumumuzda düzen bozan olarak nitelendiriliyor. Bu yüzen de işyerlerinde tercih edilmiyor. Homofobik işveren onun kimliğini öğrenince tedirgin olabiliyor. Ya da kendi olmasa bile, işyerinin imajı zedelenir, müşterisi azalır endişesiyle bir eşcinselle çalışmak istemiyor. Başkası model alınarak eşcinsel olunduğunu düşünen bazı geri düşünceliler ise çocuklarını eşcinsel bir öğretmene emanet etmek istemiyor. Oysa bu, karar verilip bir günde oluşan bir şey değil. Tercihle eşcinsel olunmaz. Biz bu yüzden cinsel tercih değil 'yönelim' diyoruz."

Kaynak: Pazar Sabah, 20 Mayıs 2007
 


Etiketler: insan hakları, çalışma hayatı
İstihdam