27/02/2013 | Yazar: Kaos GL

Olivier Verheecke: Kamu denetçiliği kurumunun işlevini yerine getirebilmesi için güvenilirlik, erişilebilirlik ve diyalog şart.

Olivier Verheecke: Kamu denetçiliği kurumunun işlevini yerine getirebilmesi için güvenilirlik, erişilebilirlik ve diyalog şart.

Kaos GL Ekibi’nden Murat Köylü, Avrupa Birliği Ombudsmanı Hukuk Başdanışmanı Olivier Verheecke’yi Brüksel’deki ofisinde ziyaret etti. AB Ombudsmanı, Türkiye’de geçtiğimiz aylarda yasalaşan Kamu Denetçiliği Kurumu’nun karşılığı.

AB Ombudsmanı, AB’nin kurucu anlaşması Maastricht’in kriterleri arasında yer alıyor. Olivier Verheecke de, 1995’ten bu yana işleyen kurumda 1997’den beri çalışıyor.
 
AB Ombudsmanı temel olarak Birlik kurum ve yapılarındaki yönetime dair şikâyetler için bir başvuru mekanizması. Bununla birlikte, iyi yönetim standartlarını da belirliyor. Kuruma AB yurttaşları dışında mülteci, sığınmacı, göçmen ve yabancılar da başvuru yapıyorlar.
 
AB müktesebatı üye ülkelerde ulusal ombudsman (kamu denetçiliği) kurumlarının yapılandırılmasını öngörüyor. AB Ombudsmanı ve şahsen Olivier Verheecke, geçtiğimiz aylarda yasalaşan Türkiye Kamu Denetçiliği Kurumu’nun oluşturulma aşamalarında Türkiye tarafına büyük katkı sunmuş. Başdenetçiliği’ne TBMM tarafından Mehmet Nihat Öneroğlu getirilmişti. AB’ye giriş süreci açısından kurumun mevzuatının, teşkilat yapısının ve uygulamalarının AB ile uyumlu olması gerekiyor.
 
AB yurttaşlarının Birlik kurumlarıyla değil ama kendi ulusal kamu organlarıyla da ilgili şikâyetlerinin çoğunu AB Ombudsmanı’na iletmeleri sonucu, üye ülkeler arasında Avrupa Ombudsman Ağı oluşturulmuş. Böylece, yapılan şikâyetler ilgili ulusal kurumlara yönlendirilebiliyor. AB Ombudsmanı’na AB’nin yerel yönetim organlarıyla ve belediyelerle ilgili de başvurulabiliyor.  
 
AB Ombudsmanı’na yapılan özel veya tüzel kişi şikâyetleri dört temel kategoride değerlendiriliyor:
 
Şeffaf yönetim ve resmi belgelere erişim (bilgi edinme)
Sözleşmeler ve ihaleler
Ayrımcılık yasağı
AB mevzuatının ve politikalarının uygulanması
 
Cinsel yönelim temelli ayrımcılık yasağı, diğer temel AB anlaşması olan Kopenhag Kriterleri’nde yer alıyor. Zamanla oluşan içtihat sonrasında birlik mevzuatında geçmeye başlayan “cinsiyet kimliği” de korunan kategorilerden. Olivier Verheecke, bu bağlamda resmi AB yapılarından lezbiyen, gey, biseksüel ve translara yönelen kötü uygulamalara son derece ender rastlandığını belirtirken; yaş nedeniyle uğranan ihlallerin her geçen gün daha çok ön plana çıktığını vurguluyor.
 
AB Ombudsmanı’na çoğu şikâyet, Birlik’in yürütme organı durumundaki Avrupa Komisyonu ile ilgili ulaşıyor. AB kurumlarında çalışanlar da taciz ve mobbing benzeri ihlalleri AB Ombudsmanı’na iletiyorlar. Ayrıca, AB kurumlarına işe alımdan sorumlu olan EPSO’ya (Türkiye’deki KPSS benzeri) dair şikâyetlerin mercii de yine bu kurum.
 
18 yıllık Ombudsman Kurumu, kendine özgü bir içtihat oluşturmuş. Hukuki içtihadın İngilizcesi olan jurisprudence sözcüğünden hareketle buna “ombudspredence” diyorlar. Yasaları ve hukuku referans alan mahkemelerden farklı olarak Ombudsman, “kötü yönetime” odaklanıyor ve AB kurumlarının bireylere daha iyi ve etik hizmet vermesi için çalışıyor. Bu bağlamda, ombudsmanın olumsuz görüş vermesi için ille yasa/hukuk dışılık gerekmiyor. İnsan merkezli yaklaşım ile, kamunun görevini “daha iyi” kullanmaması ve yönetim sınırlarını, olanaklarını geliştirmemesi de yeterli. Bu açıdan kurumun çerçevesini gelişimci etik nosyonlar belirliyor, diyebiliriz.  Ayrıca, kurum raporlarında ve uygulamalarında insan hakları prensipleri de değerlendirilen en temel kategorilerden.   
 
Kurum geçtiğimiz sene Avrupa Birliği Yönetimde İyi Davranış Yönetmeliği’ni yayımlamış. (Avrupa Birliği Doğru İdari Davranış Yasası olarak da biliniyor.) Bu belgede de kamunun sorumluluk ve yükümlülüğün sadece yasal ve hukuki sınırlar içinde kalmak değil, insan haklarına ve bireyi korumaya dayanan bir etikle bu sınırları genişletmek olduğu aktarılmış. Buradan da anlaşılıyor ki, kurumun bir amacı, AB kuruluş felsefesinde de yatan, bireyler ve özel kişilikler arası ilişkileri mümkün olduğu kadar yataylaştırmayı başarmak. Tikel olgulardan yola çıkarak birey-dostu çözümler geliştirmek.
 
Olivier, çalışma alanı insan hakları, kamu denetçiliği ve ayrımcılık yasağı olan çeşitli kurumların tek bir yapı altında birleştirilmelerinin daha verimli olduğu düşüncesinde. Nitekim Birleşmiş Milletler’in de bu minvalde çalışmalar yürüttüğü biliniyor. Türkiye de kendi ulusal kurumları açısından yakın gelecekte benzer bir gündem ile karşılaşabilir. 
 
AB Ombusman Ofisi’den 20’si hukukçu olmak üzere 70 kişi görev yapıyor. Kurumun yaklaşık 20 kişiden oluşan geniş bir iletişim departmanı var. Bu birim, sosyal kampanyalar, bilinirlik ve basın açıklamalarından sorumlu.
 
Olivier Verheecke, kamu denetçiliği kurumunun işlevini yerine getirebilmesi için en önemli üç kriterin güvenilirlik, erişilebilirlik ve diyalog olduğunu söylüyor. 

 


Etiketler: insan hakları
İstihdam