26/02/2020 | Yazar: Sengül Kılıç

Yani dolaşımda olan yaygın resim, öznelerin “vatandaşlık” odaklı, heteroseksist, cisseksist iktidar normlarının ve devletlerin güvenlik temelli göç-sığınma politikalarının filtresinden geçirilerek elde edilen bir görüntüsü.

Kaos GL Dergisi Mülteci Özel sayısını var eden niyete, sürece dair    Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Eser: Serpil Odabaşı, Yurtsuz

Yaygın mülteci temsiliyeti, özneleri düzensiz geçişlerin “kriminalleştirilen” figürlerine, insani yardım alanında yalnızca “hassasiyetleri” ile var olan sayılarına ya da örtük şekilde “kendi koşulları içinde istisnailiği” işaret edilen “başarı” yüzlerine indirgeyen bir ideolojinin çıktısı. Bu temsiliyet eğer söz konusu ideoloji dolayımıyla “nefret” odağına dönüştürülmedilerse en iyi ihtimalle her daim “mahzun, mazlum, yoksun ve müteşekkir” olması beklenen “makbul” ve “sessiz” bir mülteci imgesi. Ki o da “zaten”, “kendiliğinden”, “çoktan” heteroseksüel ve natrans bir imge. Yani dolaşımda olan yaygın resim, temsil edilebilirlikleri aşamasında mülteci öznelerin “vatandaşlık” odaklı, heteroseksist, cisseksist iktidar normlarının ve devletlerin güvenlik temelli göç-sığınma politikalarının filtresinden geçirilerek elde edilen bir görüntüsü. Öznelerin cinsel yönelim, cinsiyet kimliği gibi varoluşsal niteliklerinden budanmış, iktidar bakışıyla “sterilize” edilmiş bir imge bu.

Elbette pek çok aksi olumlu örnek de mevcut fakat alanı domine eden temsil söz konusu kimliksizleştirmeyle malul. Tam da bu anda “hikayeleştirebilme” ve söz-temsil araçlarının içine bir biçimde dahil olma bu kimliksizleştirilmeyi özneler lehine tersine bükecek politik bir kudretin taşıyıcısı.

Mülteci Hakları Programı olarak bizim LGBTİ+ mülteci öznelerle alandaki tüm karşılaşmalarımız mülteci ve LGBTİ+ kimliklerini bypass edip dönüştüren, göç-sığınma alanındaki “müesses nizama” çentik atan bir “çokluk” hali. Herkesin bizzat isimleri, aşkları, yolculukları, mücadeleleri, başarıları, çuvallayışları, biricikliği ile var olduğu, ürettiği bir çokluk. Tam da tanığı olduğumuz bu çokluğun temsiline kolaylaştırıcılık etmekti bu özel sayı ile amacımız. Öznelerin hikayelerini, deneyimlerini farklı dillerde ortaklaştırabileceğimiz bir alan yaratmanın kolaylaştırıcısı olmak; kimsenin sözünü çalmadan, eldeki araçlarla Türkiye’deki mülteci LGBTİ+ların öz-temsiline aracılık etmekti. Burada sözün “aracısı” olarak Kaos GL dergisini bir özel sayı biçiminde çıkarmayı düşündük. Bu niyetten ötürü “Sıkça Sorulan Sorular” gibi kimi bilgilendirici kısımları hazırlamak dışında dergiyi okumaya hazır hale getirmekten başka bir dahlimiz olmadı. Çağrı metnini Arapça, Farsça ve İngilizce olarak yayınladıktan sonra kendi kanallarımızda yaygınlaştırdık ve metinleri bekledik. Elbette yazmak istese de gündelik yaşamın mülteciler açısından daha da ağırlaştırılmış o malum koşullarından dolayı bunu yapabilecek zaman ve kudret bulamadığını, bulamayacağını iletenler oldu. Tam da bu “koşullar” nedeniyle kağıda dökülemeyen metinlerin de var olduğunu dile getirmek sisteme dair bir şeyler söyleyecektir.

Editöryal süreci işletirken önümüze çıkan zorluk Arapça ve Farsça dillerinde Kaos GL’nin yayın politikası ile çelişecek bir metni “sehven” dahil etme ihtimaline dair ağır bir endişeydi. Herhangi bir şekilde cinsiyetçi, homofobik, transfobik, bifobik, türcü, ırkçı söylem içeren metni kapsam dışında bırakmamız gerekiyordu. Ancak bunu yaparken deyim yerindeyse “gözlerimiz bağlı şekilde” tercümanlarımızın rehberliğine, politik içgörüsüne güvenmek durumundaydık. Yine de bir kez basıldığında artık geri dönüşü olamayacak bir çalışmada kendi dilinden okuyamadığımız metinlerin tercümesi sırasında oluşabilecek nüansların politik endişesini taşıdık.

Süreci işletirken cümle kurulumlarına, kelime seçimlerine “daha estetik” bir görünüm kazandırma çabasına girmedik. Zira; hakim “dil estetiği” de dili kullanıma dair çeşitli olanaklara erişebilmiş olanların tercihlerinden yanaydı. Söz konusu “dil estetiği”nin de kimliklerinden ötürü bu olanaklara erişmesinin önüne engeller konulmuş olanları sözün dışına atabilmesi ihtimali vardı. Ki mülteci ve LGBTİ+ kimlikleri yaygın ayrımcılığa uğramaları nedeniyle bu engellere çok sıklıkla maruz bırakılır. Bu nedenle metinlerdeki kelime ve cümle yapısına müdahale etmedik. İfadeleri yazarların kullandığı şekliyle muhafaza ettik.

Kullanılan görsellerin birkaçı hariç her biri mülteci sanatçıların eserleri ya da Mülteci Hakları Programı olarak illerde düzenlediğimiz çizim atölyelerinde üretilen çalışmalar.

Bahsettiğim niyetimizin ürünü olan bu özel sayının sınırları aşan LGBTİ+ dayanışmasını çoğaltması dileğimiz.

 Çünkü “gökkuşağı sınır tanımaz.”


Etiketler: insan hakları, mülteci
nefret