08/07/2020 | Yazar: Umut Güven

Sevilay Çelenk’in koronavirüs pandemisinin de etkileriyle medyaya dair kaleme aldığı inceleme yazısı “Karantinadan Fragmanlar ve Koronamedya” Kaos GL Karantina I sayısında.

Kaos GL Dergisi Okuma Önerisi: Karantinadan Fragmanlar ve Koronamedya Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

İllüstrasyon: Soham Sen

Kaos GL Dergisi iki sayılık Karantina serisi ile LGBTİ+’ların pandemi sürecindeki deneyimlerini okuyucu ile paylaşırken, çeşitli sosyal izolasyon ile karantina hallerini de tartışmaya açtı.

Derginin iki sayılık Karantina serisinde “karantina” sürecini ve/veya kavramın kendisini farklı perspektiflerden değerlendiren birçok yazı yer aldı. Karantina I sayısı ile Kaos GL Dergisi okuyucularıyla buluşan yazılardan biri de Sevilay Çelenk’in incelemesi ile Türkiye’deki medyaya dair bir çerçeve çiziyor.

“Haber ve bilgi edinme hakkımızı kullanmamıza imkân sağlayacak bir ana akım medya yok”

Yükselen otoriter popülizmden Türkiye medyasının da nasıl etkilendiğine değinen Çelenk, yazısında bir ana akım medya varmış gibi düşünülebileceğinin ve bu medyanın pandemiyi nasıl ele aldığına dair makro bir inceleme yürütmenin mümkün görünmediğinin altını çiziyor.

“Karantina günlerinde evin kendisi neredeyse tümüyle bir “medya istasyonu”na dönüşüyor. Gel gör ki klasik anlamıyla medya, yani haber ve eğlencenin “ana akım” medyası hepten çuvallamış durumda. Haber ve bilgi edinme hakkımızı kullanmamıza imkan sağlayacak, dünyada ve ülkemizde pandeminin tam bir resmini tahayyül etmemize izin verecek, belirsizlik duygusu ve kaygımızı azaltmaya yardımcı olacak bir ana akım medya yok. O medya çoktan “havuza düştü.” Havuz nerde / inek içti / inek nerde / dağa kaçtı...”

“AKP Türkiyesi’nde bir ana akım medya varmış gibi düşünmek ve bu medyanın pandemiyi nasıl ele aldığını incelemek için makro bir inceleme tasarlamak mümkün görünmüyor bana.”

Sevilay Çelenk, “Karantinadan Fragmanlar ve Koronamedya” yazısında medya alanındaki alternatiflerin ve “ötekilerin mücadelesinin” öneminden de bahsediyor.

“Böyle bir medya tablosunda korona günlerinde mülteciler, gündelik işlerle geçimini kazanan kesimler, işsizler ve genel olarak kadınlar yanında, özel olarak şiddet mağduru kadın ve çocuklar, translar, evsizler ve seks işçilerinin yüzleştiği risklere ya da güçlüklere yer açılması da elbette beklenemez. Bundan da öte sosyal medyada üstünkörü bir tarama bile, troll ya da gerçek kimi hesapların “koronavirüs laneti” ile LGBTİ+ toplumu arasında bir ilişki inşa etmeye yönelik heveslerini görmeye yeter.”…

…“Koronavirüs pandemisi karşısında toplumun ötekileştirilmiş tüm kesimlerine ses kazandıran ise internet üzerinden yayıncılığı sürdüren Medyascope, Gazete Duvar, bianet, sendika.org, T24, Diken gibi alternatif medya paltformları, topluluk medyaları ile Pembe Hayat LGBTİ+ Dayanışma Derneği ve Kaos GL Derneği gibi oluşumların web platformları ve yayınları oluyor. Onlar bizim büyük kazanımlarımız. Bir de sosyal medya içerik sağlayıcısı bireysel kullanıcılar var. Onların önemi de gecikmeden fark edilmiş ki AKP iktidarının radarına takılı vermişler. Önümüzdeki günlerde TBMM’ye sunulacak bir torba yasa taslağında sosyal medyaya ilişkin düzenlemelerin de yer alacağı biliniyor.”

Yazının tamamına ulaşmak için tıklayın.


Etiketler: medya, kültür sanat
nefret