15/11/2011 | Yazar: KAOS GL

Kadın hareketinin zor zamanlarda var ettiği argümanlara ve yerleşikleşmeye eklemlensin ve belki de hareketi taçlandırsın diye, taciz ve tecavüz meselesini biz LGBT’ler olarak ele alıyoruz ve dolaşıma sokuyoruz.

Kaos GL Dergisinin "Taciz" Dosya Konulu 121. Sayısı Yayınlandı Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
Bir çemberin içinde
 
Bir çemberin içinde yürüyoruz ülkece. 23 Ekim tarihli Van depreminin ardından kamuoyunda tutuklu kadınların taciz ve tecavüze uğradıkları iddialarına, devlet ivedilikle el atıyor ve bedensel muayenelerle hiçbir bulguya asla rastlanmadığını ilan ediyor. 32 kişi tarafından tecavüze uğrayan 12 yaşındaki N.Ç.’nin Yargıtay aşamasındaki dava kararında, yaşananların tecavüz olmadığı ve 12 yaşındaki çocuğun pekâlâ bir yetişkin rızası gösterebildiği fikrine varılıyor. Yargılanan erkekler, 12.5 yıllık bir cezai indirimle ödüllendiriliyor. N.Ç.’nin istismarına aracılık eden iki kadın ise, “iffetsiz hayat tarzları”ndan dolayı erkeklerin aldığı cezanın 3 katı hapis cezasına kavuşturuluyor. Anladığımız o ki devlet, kadınların bedensel ve cinsel mahremiyetlerini ve haklarını yok sayarak, kadın bedenini kamulaştırıyor. Yargıtay da, “hizmet”i alanların envanterini tutmaya kendini atıyor.
 
Bir “çember” derken, aslında tam da taciz ve tecavüz edeni, suçun mağduru ile bir arada barışık yaşamaya ve var olmaya zorlayan bir dar alanı kastediyoruz. Gündelik gelişmeler yüzünden kadın hareketi olarak savruluyoruz; kazanımların hangi gün elimizden alacağına dair karabasanlar görüyoruz ve bu şekilde yoruluyoruz. Kadın hareketinin zor zamanlarda var ettiği argümanlara ve yerleşikleşmeye eklemlensin ve belki de hareketi taçlandırsın diye, taciz ve tecavüz meselesini biz LGBT’ler olarak ele alıyoruz ve dergiyi dolaşıma sokuyoruz.
 
Dosyamız kapsamında, eşcinsel ve biseksüel kadınların yaşadıkları ve anlamlandırdıkları taciz katmanlarını, pornografi ve taciz eksenini, devletin elini hem okşamak hem de dövmek için kaldırmaktan korkmayışını, tacizin cinsiyetini, Aksu Bora’nın deyişiyle kadınlığın “bir parçası cenneti ayağının altına alan annelikse, bir parçası da taciz işte” durumunu, “arkayı” kollamayı, “adam gibi adam”ların kadınları koruyuşunu, trans bir bireyin evlilik öncesi aşamalarda yaşadığı katmanlı bedensel müdahaleleri, taciz meselesinin LGBT penceresinden nasıl göründüğünü, “egemen” ile “eşit”in tacizlerinin ayrıldığı noktaları tartıştık. Dosya kapsamındaki söyleşiler de, Cinsel Şiddete Karşı Kadın Platformu ile tecavüzün “hizaya getirme” pratiği olarak kullanılması ve bir işyerinin yöneticileri ile “işyerinde taciz ve LGBT” alarmı bağlamında yapıldı.  
 
Dosya dışı konuklarımız, Cenk Erdem’in bir çay sıcaklığında söyleştiği Bendeniz; İmge Oranlı’nın “Bildiğin Gibi Değil, 90’larda Güneydoğu’da Çocuk Olmak” kitabı üzerine görüştüğü Funda Danışman ve “Zenne” filmi üzerine kıpkırmızı bir yazı yazan Güzin Yamaner… Hugh Stevens’ın kitabı “Gey ve Lezbiyen Yazını”nın çevirmeni Kıvanç Tanrıyar ve “Çarşı, Otoparka Karşı mı?” yazısı ile Osman Bulugil de diğer konuklarımız…
 
122. dergimizin dosya konusu: “Muhafazakârlık”. İlham perimiz: Bakan Fatma Şahin. Tam olarak hangi beyanı: “Muhafazakâr ve demokrat bir partinin aileden sorumlu bakanı olarak aileyi koruyucu tedbirleri önemsediğim için eşcinsellik türü şeylerin toplum açısından zor ve sıkıntılı olduğunu düşünüyorum.” Haydi bakalım, gelecek sayı hayırlara vesile olsun! 

Etiketler: yaşam
İstihdam