28/05/2017 | Yazar: Gözde Demirbilek

Kaygı, sadece medyayla taşınabilen toplumsal hafızanın unutmakla hatırlamak arasındaki gerilimi perdeye taşıyor.

Kaygı: Geçmiş yeniden kurgulanabilir mi? Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Kaygı, sadece medyayla taşınabilen toplumsal hafızanın unutmakla hatırlamak arasındaki gerilimi perdeye taşıyor.

Kaygı filmi, izleyiciyi kurgusu sahte olan bir dünyada, kurgucu Hasret’in gerçeğe ulaşma gayretine ortak ediyor. Sadece medyayla taşınabilen toplumsal hafızanın unutmakla hatırlamak arasındaki gerilimi perdeye taşıyan film, hafızanın mekânla ilişkisini hatırlayamamak üzerinden yorumluyor.

Dünya prömiyerini 67. Uluslararası Berlin Film Festivali’nde yapan Kaygı, DEMOS Araştırma Merkezi işbirliği ile Ankara’da seyirciyle buluştu. Gösterim sonrası, filmin senaristi ve yönetmeni Ceylan Özgün Özçelik ile söyleşi gerçekleşti. 

Geçmiş mutlaka geri döner

Özçelik, film fikrinin ortaya çıkışını ve filmde unutturmanın medyayla ve mekânla kurduğu ilişkiyi anlattı:

“Yoğun bir politik süreçten geçiyoruz. Bir şeyleri unutmamak isterken aslında bazı olayları net olarak da hatırlayamıyoruz. Filmle ilgili ‘Katliamları unutabilir miyiz?’ sorusu üzerinden ilk fikir çıktı ortaya.”

“Unutmak tabii, kişisel travmalarımız oluyor ve hayatımızı normalleştirmek için unutmaya çalışıyoruz ama unutturmak dediğimiz şey kendi kendine olmuyor. İktidarın çeşitli araçlar kullanarak yaptığı bir şey bu yüzyıllardır. Bu araçların en başında ve en güçlü olarak medya geliyor. 14 yıl medya sektöründe çalıştığım için bunu iyi biliyorum. Değiştirerek, dönüştürerek, tarihi ve kentleri yok ederek yaptığı bir şey. Dolayısıyla onları da işlemeden bir unutturma hikâyesi anlatamazdım.”

“Medyanın nasıl tehlikeli bir alan olduğunu deneyimlemiş biri olarak, Hasret’in kurgucu olması özellikle ilk fikirlerden birisiydi. Geçmiş günümüze sadece medya ile kalıyor ve hatırlayamadığımız her şey için ‘Ne görüyorsanız o, ne duyuyorsanız o’ diyen bir medyaya inanmak zorunda hissediyoruz.”

“Filmle ilgili araştırmalar yaparken bulduğum her şeyden ayrı ayrı etkilendim. Mesela Hürriyet’in 3 Temmuz 1993 tarihli manşeti ‘Sivas’ta Aziz Nesin isyanı: 35 ölü’, Türkiye’nin en çok okunan gazetesi o zamanlar. Ve medyanın bir katliamla ilgili genel tutumu aşağı yukarı aynı o dönem.”

“Ve meclisin, katliamı araştırması için gönderdiği komisyon var. Koskoca meclis komisyonunun araştırıp raporladığı şeyleri okurken daha da dehşete düşüyorsunuz. Filmin içinde de Furkan Muzaffer, bir iktidar dili olarak aslında Sivas’ın 20 yıllık dava sürecinden çeşitli sözler ve açıklamaları direkt olarak söylüyor. Filmde karakterin ağzından duyduğumuz her şey bu süreçte birebir söylenmiş sözler.”

“Komisyon araştırma sonucu bu olayın ve Sivaslıların çok hassas olduğuna, Aziz Nesin’in bir provakasyonu olduğuna, Sivas’ta şu an huzur içinde yaşandığına karar veriyor. Yine araştırmalarım sırasında bu davayla ilgili ilk dönem duruşmalarından birinde, sanık avukatlarından biri Sivas’ta kurtulan bir cana dönüp ‘Siz kurtuldunuz, bu ölenler isteselerdi kurtulamaz mıydı?’ diye soruyor.”

“Biz yıllardır bu dille mücadele ediyoruz. Burada şu soru akla geliyor, bu kadar travmayı toplum olarak nasıl kaldırabileceğiz? Aslında unutmak mı hatırlamak mı? Tabii ki hatırlamalıyız ama bununla da nasıl yaşayacağız? Bu soruyla farklı bir alan açmaya çalışıyoruz.”

Künye & Fragman

Türkiye, 2017, 94', Renkli 
Yönetmen: Ceylan Özgün Özçelik 
Senaryo: Ceylan Özgün Özçelik
Oyuncular: Algı Eke, Özgür Çevik, Kadir Çermik, Selen Uçer, Boncuk Yılmaz, Asiye Dinçsoy, Nazan Kesal, Taner Birsel
Prodüksiyon: Istanbul Film Production,
Armağan Lale (Filmada) 
Ceylan Özgün Özçelik (EHY Film Prodüksiyon) 


Etiketler: kültür sanat
İstihdam