28/02/2018 | Yazar: Demhat Aksoy

“Hangi insan zorla yatırılıp rızası dışında bir uzvu kesilse bu yüzden ruhsal travma yaşamaz ki?”

“Keşfedilecek bir şey yoktu, ben bendim” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

İnterseks dosyamız için interseks hakları savunuculuğu yapan Belgin Günay ile konuştuk.

Merhaba Belgin, öncelikle seni tanımakla başlayalım…

Merhaba. 36 yaşındayım. Serbest çevirmenlik yapıyorum. İnterseksim. 2009 yılından beri Türkiye’de bir interseks aktivizmi altyapısı oluşturmaya çalışan ilk kişilerden biriyim.

İntersekslere verdiğimiz danışmanlıklarda nelere dikkat etmeliyiz?

Yıllar önce, yardım aldığım birisinin uzun süre çok samimi ve dürüst bir iletişimimiz olmasına ve beni anlıyor gibi görünmesine karşın kişisel yazışmalarında benden hâlâ “kız” diye söz ettiğini görerek hayal kırıklığına uğramıştım. Birincisi, aramızda sadece bir ya da iki yıl yaş farkı vardı ancak bir şekilde cinsiyet açısından belirsiz bir noktada duruyor olmam beni onun güzünde daha “küçük”, daha çocuk yapmıştı ki “kız” ifadesini kullanıyordu. İkincisi, bu onunla paylaştığım her şeye rağmen beni ikili cinsiyet sistemine oturtma çabasıydı. Her interseks cinsiyetsiz olmak ya da genderqueer olmak zorunda değil elbette ama ben öyle olduğumu çeşitli kereler, çeşitli biçimlerde açıkça beyan etmiş olmama rağmen – hem de bana yansıtmadan, arkamdan gizli gizli – bu tanımı kullanması kötüydü. Bunu gizlice değil yüzüme karşı yapsa belki o kadar sarsılmazdım. Sonuçta kendimi genderqueer olarak tanımlıyorsam kız ve erkek sözcükleri benim için eşit derecede rahatsız edici ya da eşit derecede sorunsuz, bir başka ifade ile eşit derecede etkisiz. Belki sadece uyarır geçerdim. Ne var ki bu cinsiyetlendirmenin dürüst olmayan bir biçimde, benden gizli yapıldığına tanık oldum. İşte bu dikkat edilmesi gereken şeylerden birisi. Kişinin beyanını öğrenmeden ya da beyanına rağmen onu cinsiyetlendirmek.

Yine yardım aldığım kişiden örnek vermek istiyorum. Ben bu kişiden psikolojik danışmanlık alıyordum. Mesleğinde yetkin bir kişi olmasına ve homo/bi/transfobik sayılabilecek tutumları olmamasına karşın interseks bireyler ile deneyimi yoktu. O yüzden bu danışan – danışman ilişkimizin bir noktasında meseleyi bana destek vermek olarak değil “benim cinsiyetimi keşfetmek” olarak algılamak hatasına düştü. Benden bir resim çizmemi ve o resimde kendimi nasıl, hangi cinsiyette görmek istediğimi yansıtmamı talep etti. Bu benim özgüvenimi sarsabilecek, beni yaralayabilecek bir şeydi. Ona zaten toplumun bana bedenim yüzünden yaşattıklarının olumsuz etkilerini atlatmak istediğim için gitmiştim, bana var olan bedenimden yeniden nefret ettirip başka bir beden hayali kurdurması için değil.

Keşfedilecek bir şey yoktu, ben bendim, intersekstim, kadın ya da erkek olup olmadığımı anlamak gibi bir şeye ihtiyacım yoktu. Ondan beklediğim cinsiyetimi keşfetmesi (!) değil yaşadığım toplumsal sıkıntılara ve bunların bende açtığı bazı mental sorunlara karşı bana destek olmasıydı. Bunu kendisine ilettiğimde benden özür diledi. O anda kendimi bir danışan, yardım alan birisi değil de birisine eğitim vermeye çalışan birisi gibi hissettim. Danışma alan kişi ruh hali ile, yani karşımdaki profesyoneli ciddiye alıp onun yönlendirmesine itiraz etmeyerek, yaptığı yanlışı fark etmeyebilirdim, bu beni daha yanlış bir yerlere taşıyabilirdi. Bunu soru ile bağlantılı şekilde özetlemem gerekirse; intersekslerin cinsiyetini keşfetmeye yeltenmeyin. Kendilerini bir cinsiyette tanımlıyorlar ise, eğer isterlerse zaten size söylerler. Tanımlamak zorunda da değiller.

Bir diğer nokta da şu; intersekslere yardım etmek için bir şeyler yapmak istiyorsanız bunu onları dışarıda bırakarak yapmayın, onlarla birlikte yapın. Fikirlerini alın, danışın, ne şekilde ve ne için yardım istediklerini sorun.

İster benim verdiğim örnekteki gibi psikolojik danışmanlık olsun ister aktivizm kapsamında bir dayanışma ya da başka bir şey, genel olarak bunlara dikkat edilebilir.

Birey beyanı olmadan tıbbi müdahale konusunda interseks hareketin tutumu nedir?

Bu konuda çok net bir tutumumuz var ve bu tüm dünyadaki interseks hareketi için geçerli; Hiç kimseye rızası olmadan tıbbi gerekliliği olmayan cerrahi ve kimyasal müdahaleler yapılmamalı. Bu rıza da zorla inşa edilmiş bir rıza değil, konuyla ilgili açık ve tam bilgi verilerek alınmış, gerçek bir rıza olmalı. Birey 18 yaşına geldikten sonra zaten kendi istiyorsa bu müdahaleleri yaptırmak için bolca zamanı olacak. Eğer istemiyorsa da hayatına o şekilde devam etmesi için hiçbir engel olmamalı. “Çocuk ameliyat edilmezse topluma ayak uyduramaz. İleride intihar edebilir” düşüncesi aşılanıyor doktorlar tarafından ailelere. Bu çok yanlış. Elimizdeki tüm veriler bedensel bütünlüğü bozulan, rıza dışı ameliyat edilen çocukların ameliyat olmayanlardan daha mutsuz olduğunu ortaya koyuyor. Bu konuda empati yapmak da hiç zor değil. Hangi insan zorla yatırılıp rızası dışında bir uzvu kesilse bu yüzden ruhsal travma yaşamaz ki? Kaldı ki Avrupa Komisyonu, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komiserliği gibi pek çok uluslararası kurum da bu ameliyatların durdurulması için çalışmalar yürütüyor. Malta, İskoçya, Portekiz gibi çeşitli ülkelerde de yasalarla ameliyatlar yasaklanıyor ya da yasaklanmak üzere.

İntersekslerin yaşadığı sorunlar nelerdir ve nasıl çözümler üretilmelidir?

Bu soruya epey kapsamlı, uzun bir cevap verilebilir aslında. Pek çok sorun var. Sadeleştirerek anlatmaya çalışırsam, şöyle bir döngü var; rıza dışı ameliyatlar bireyin bedensel ve ruhsal bütünlüğünü bozuyor, gizlilik içinde ve kendinden utandırılarak yaşayan birey eğitim hayatında dışlanıyor ve bazen eğitimini tamamlayamıyor. Eğitimini tamamlayamayınca nitelikli bir iş de bulamıyor. Ya işsiz kalıyor ya da yine dışlandığı, baskı gördüğü kötü ve az kazandıran işlere girmek durumunda kalıyor. Yoksulluğa sürükleniyor. Bu da daha büyük bir dışlanma ve çaresizlik getiriyor. Bu zinciri kırmak gerek. Çocukluktan itibaren ailesi tarafından dürüstlük, şeffaflık, özgüven içinde büyütülen, fikri sorulan, bedensel bütünlüğü bozulmayan bir interseks birey, hayatının çeşitli dönemlerinde bazı toplumsal sorunlarla karşılaşsa bile yine de bunlarla başa çıkabilecek gücü kazanabilir, eğitimini tamamlayarak ve kendisine toplumda bir yer edinerek üretken ve mutlu bir birey olabilir. Bu noktada doktorlar ve psikolojik destek ve sosyal hizmet sunan kurum ve kişiler çok önemli, bu merciler aileleri doğru yönlendirir ve güçlendirirlerse bu aileler de kendisini ifade etmesi engellenmemiş, sağlıklı interseks çocuklar yetiştirebilir.

Sadece intersekslerin değil kadınların ve genel olarak LGBT’lerin de yaşadığı şöyle bir durum var; en başta kendi bedenimiz olmak üzere toplum hiçbir şeye sahip olmamıza izin vermiyor. Çok büyük ölçüde mülkiyet ve tüketim üzerine kurulu bu sistemde bizim gibi dezavantajlı gruplar bir şeye sahip olamayacak hale getiriliyor. Kendi kaderin üzerinde söz hakkının bulunması bu gruplar için adeta bir lüks. Bedenimi ne yapacağıma başkaları karar veriyor, bunun yanı sıra ekonomik bakımdan da hiçbir şeyde söz hakkım yok. Bu bir gerçek. Dezavantajlı gruplar ekonomik anlamda da heteroseksüel erkekler kadar destek görmüyorlar. En basitinden, heteroseksüel bir erkek evlendiği zaman ailesi ona ev, otomobil satın alabiliyor, gelir durumu çok iyi olmasa bile aile düğün için binlerce lira harcayabiliyor, düğünde akrabalar tarafından verilen altınlar ve hediyeler de cabası. LGBTİ bir birey ise ihtiyacı olsa ailesinden bunları alamıyor mesela, aileye bir torun vermeyeceği için –ki bu hakka sahip olsa torun da verebilir- resmen cezalandırılıyor. Ya da kadınların ailelerinden kalan mirastan faydalanamadıklarını, pek çok kadının mirasına erkek kardeşleri tarafından el konulduğunu görüyoruz. Buradan varmak istediğim nokta şu; bugüne kadar LGBTİ’leri görünür kılmak için pek çok şey yaptık ama işin bu ekonomik kısmında biraz zayıf kalındı diye düşünüyorum. Feminist harekette bu var mesela, kadınlar için girişimcilik destekleri vesaire neyse ki belli bir ölçüde de olsa var. Ancak LGBTİ harekette en azından Türkiye’de hâlâ ekonomik dayanışma ağları, kooperatifler, işe yerleşmekte yardımcı ağlar kurulamadı. Bu konuda en etkin grup şimdilik trans kadınlar. Trans evi ve kendi içlerindeki pek çok bağış toplama ve yardım girişimi ile buna öncülük ediyorlar. İntersekslerin de böyle şeylere ihtiyacı var. Kendi hayatımda da – şimdi burada ayrıntılarını vermem yersiz olur – örnek verdiğim şeyleri yaşadım, birçok şeye sahip olma hakkım elimden alındı, hayatımda çok şey yarım kaldı. İşi, evi, otomobili, hatta çocukları, eşi, sevgilisi, kısacası kendine ait bir hayatı ve kendi kaderi üzerinde söz hakkı olan daha çok interseks görmek istiyorum.

İşin bir de yasal boyutu var. Hukuki cephede bir mücadele yürütmemiz, rıza dışı ameliyatları yasaklatmamız, tüm LGBTİ’leri kapsayan ayrımcılık karşıtı bir yasa çıkartmamız, daha önce rıza dışı ameliyatlar geçiren intersekslerin zararlarının tazmin edilmesini sağlamamız, kimlik belgelerindeki cinsiyet hanesi ile ilgili düzenlemelerin kolaylaştırılmasını sağlamamız gerek. İnterseksler şu an kanuni olarak tanınır durumda değil.

İnterseks görünürlüğünün önündeki bariyerler nelerdir ve bu bariyerler nasıl aşılabilir?

En büyük engel bu meselenin patolojize ediliyor olması. İnterseksin biyolojik bir şey olması bir “durum” ya da çeşitlilik oluşu ile “hastalık” olmayışı arasındaki farkı zor algılanır hale getiriyor sanırım. İnterseks çocuklar aileleri tarafından bedenlerinden utanmaları ve durumlarını herkesten gizlemeleri gerektiğine inandırılarak yetiştiriliyorlar, yapılan rıza dışı ameliyatlar ve hormon terapileri de çocukta gerçekten onda yanlış bir şey olduğu inancını söylenen sözlerden bile daha etkili şekilde pekiştiriyor, bu ameliyatlar “senin bedenin yanlış” algısını çok daha derine kazıyor. Bu da çoğu zaman intersekslerin görünmez olmayı kendilerinin seçmesine yol açıyor. Ben de uzun bir zaman interseks olarak kimseye açılamıyordum. Lezbiyen olarak açılmayı interseks olarak açılmaktan daha kolay bulduğum bir dönem vardı.

İnterseks görünürlüğünün gelişmesi için gereksiz tıbbi müdahaleleri acilen durdurmalıyız ki kendi bedeni ve hayatı üzerinde söz hakkı olan, benliği yıkılmamış, dağıtılmamış interseks bireyler yetişsin ve varlıklarını gösterebilsinler. Bugün LGBT görünürlüğünün interseks görünürlüğünden bir adım daha önde olmasını da buna bağlıyorum, LGBT bireyler de bir sürü engelle karşılaşıyor ve gizlenmeleri yönünde baskı görüyor ancak bu baskı çocuk yaşta bedenlerine cerrahi müdahale ile kazınan bir şey olmadığı, sözlü bir şey olduğu için yetişkin yaşa geldiklerinde bundan kurtulma şansları olabiliyor.

Bunun yanı sıra, interseksler ile dayanışan çevreler interseks görünürlüğünü artırmak için destek verebilir. Konuyla ilgili bilgi sahibiyseniz siz de diğer kişileri interseks konusunda bilinçlendirebilir, bu konuda destek verebilirsiniz. Tıp çalışanı, psikolojik danışman, sosyal hizmet çalışanı ya da aktivistseniz interseks görünürlüğünü yükseltmek için intersekslerle birlikte çalışabilirsiniz.

Diğer örgütlenmelerle (LGBTİ+ hareketi, kadın hareketi gibi) ortak mücadele alanları yaratılırken interseks hareketinin tutumu ve yarattığı politikadan bahseder misin?

Biz kendimizce intersekslerin sesini duyurmak için yola çıktığımızda LGBT+ hareketinden çok katkı gördük, birbirimize çok şey kattık, karşılıklı çok şey öğrendik. Birlikte politika yaratmaya, ortak mücadele alanları içerisinde olmaya her zaman açığız. Bu ister LGBTİ+ hareketi olsun ister kadın hareketi, ister beden olumlama hareketi olsun, ortak dertlere sahip olduğumuz her hareket ile birlikte çalışmaya hazırız, yeter ki kapsayıcı olsunlar ve bize yer açsınlar.

Son olarak eklemek istediğin bir şey var mı?

Bir araya gelmeli, birbirimize güç vermeliyiz. Bunu okuyan interseksler varsa (ya da hermafrodit, hünsa, çift cinsiyetli, androjen insensitivite, adlarını her ne olarak duydular ise) yalnız olmadıklarını bilsinler ve bize ulaşsınlar…

*Bu söyleşi ilk olarak Kaos GL dergisinin "İnterseks" dosya konulu 157. sayısında yayınlanmıştır.


Etiketler: yaşam
İstihdam