15/07/2013 | Yazar: Zeynep Akkuş

Dora Özer’in Kuşadası’nda transfobik bir nefret cinayetine kurban gitmesi, 12 Temmuz Cuma akşamı İstanbul’da da protesto edildi.

LGBT Dernekleri İstanbul’da da, Öldürülen Dora İçin Yürüdü Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Dora Özer’in Kuşadası’nda transfobik bir nefret cinayetine kurban gitmesi, 12 Temmuz Cuma akşamı Türkiye’nin çeşitli şehirlerinde eş zamanlı gerçekleştirilen yürüyüşler çerçevesinde, İstanbul’da da protesto edildi. Saat 18:00’de İstiklal Caddesi Galatasaray Lisesi önünden başlayan ve daha önce Taksim Tramvay Durağı’nda biteceği açıklanmış olan yürüyüş, güvenlik güçlerinin “1 Mayıs’tan sonra caddenin yürüyüşlere kapalı olması”nı gerekçe gösterip engellemesi üzerine Tünel yönüne doğru gerçekleştirildi ve Tünel Meydanı’nda basın açıklamasının okunmasıyla* devam etti.

 
Yürüyüş sırasında “Susma haykır, translar vardır”, “Katil devlet hesap verecek” “Her yer Taksim, her yer direniş”, “Nefret öldürüyor, devlet bunu görmüyor”, "Baskı, şiddet ahlaksa biz ahlaksızız" “Translar artık susmayacak” biçiminde sloganlar atıldı. Yürüyüş sırasında iki LGBT bireyin kefen benzeri giysiler giymesi ve birinin, “Sıradaki ben miyim?” yazlı döviz taşıması dikkat çekti.
 
Basın açıklamasının ardından meydandaki demir kuleye Dora’nın fotoğrafları, gökkuşağı bayrakları ve transfobiyi lanetleyen çeşitli pankart ve dövizler asıldı, kulenin dibinde mumlar yakıldı.
 
*Tünel Meydanı’nda okunan basın açıklaması:
 
Biliyor musunuz?

Sadece geçtiğimiz yıl 18 trans birey nefret cinayetine kurban gitti. 2002’den bu yana bildiğimiz rakamlara göre 70 trans kadın öldürüldü.

30 Mart 2012 sabahı İzmir’in Karabağlar ilçesinde Tuğçe arkadaşımız öldürüldü. Yine 5 Nisan günü başından vurularak ve 50 bıçak darbesiyle öldürülen ve sevgilisi tarafından makatına kırık bir şişe sokulmuş şekilde bulunan Nükhet’i unutmuş değiliz, unutmayacağız.

Acımız büyük!

Çünkü 9 Temmuz Salı gecesi Kuşadası’nda bir arkadaşımızı daha transfobiden kaybettik. Katilinin saldırısına karşı kendini korumaya çalışırken önce kollarından yaralanan sonra katili tarafından bıçaklanarak öldürülen, tüm eşyaları gasp edilen arkadaşımız Dora’nın ölüm haberini aldık.

Dora gibi yüzlercesi bu coğrafyada devletin sistematik şiddeti yüzünden can veriyor. Çünkü erk devlet bizlere, şiddeti, küfrü, ayrımcılığı ve ötekileştirmeyi bir yaşam biçimi olarak dayatmakta.

Açık ki bu ilk değil ve maalesef son da olmayacak. Sokaklarda, meydanlarda, alanlarda yıllardır söylüyoruz : Trans cinayetleri sistematik ve politiktir. Devlet, katillere verdiği her türden taviz ve teşvikle; trans katliamlarına kapı aralamaya devam etmektedir. Adeta öfke ve umutsuzluğa boğulmuş topluma “Bunlar stres topudur, tüm hıncınızı translardan çıkarabilirsiniz” denmektedir.

İktidar sahipleri, egemenler, efendiler! Sesimizi duymayanlar, bizi üçüncü sayfalardan, yandaş medyanın taraflı haberlerinden tanıyanlar. Ardı ardına yaşanan bu cinayetlerin ne anlama geldiğini çok iyi biliyoruz.

Öfkeliyiz! Bunu aklınızdan çıkarmayın!

Bu gidişatı değiştirme kararlılığımız gün geçtikçe artıyor. Nefret cinayetlerini ve trans cinayetlerini mutlaka durduracağız!

Unutmayın!

Bu hukuksuzluğu ve katliamı sadece transların yaşamadığını biliyoruz. Gezi Parkı direnişi başladığı günden beri kaybettiğimiz 5 canı, onlarca tutuklunun, kaybın ve gözaltının da takipçisiyiz. Artan kadın cinayetleri, savaşa kurban giden gençler, tecavüz dahil her türden erkek eziyetini yaşayan ve yaşamaya devam eden kadınlar ve çocuklar aynı kıyımın farklı yüzleridir. Transseksüeller ise olağanlaştırılmaya çalışılan bu kıyımın en kolay hedefidir. Bu cinayetlerin tümü milliyetçilik, namus, aile, ahlak ve din adına yapılmaktadır.

Size hatırlatmayı görev edindik! Hayatlarımız ve canlarımız bu kadar ucuz değildir.

Bugün burada toplumsal muhalefet, sosyalistler, feministler, çevreciler, siyasal partiler, heteroseksüeller, annelerimiz, kardeşlerimiz, komşularımız ve dostlarımızla karşınızdayız. Gözümüzü dört açtık ve yüzde yüz iradeyiz. Yaşanan her saldırının ardından daha da güçlenerek, palazlanarak geleceğiz, sistematikleşen devlet ve polis şiddetinize direnmeye devam edeceğiz.

AKP hükümetinin bize yönelik şiddeti körüklediğinin farkındayız. Meclis kürsülerinden bizleri hasta, sapkın ve yozlaşmanın sonucu üremiş yaratıklar olarak hedef gösterdiğinizi biliyor ve bu sÖylemlerinizi lanetliyoruz.

Yandaş medyanın da Akp hükümetinden geri kalmayacak şekilde bu ölümleri ve transfobiyi kışkırtan, nefret söylemini besleyen tavrından da haberdarız. Bu cinayetlerin bir nedeni de sizlersiniz.

Ey kendini egemen kılanlar, duyun!

Eşcinsel, biseksüel, trans ve intersekslere yönelen nefret suçları ile mücadelede, “cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği” ibarelerini de bünyesinde barındıran bir nefret suçları mevzuatı oluşturulmalıdır.

Trans seks işçilerini güvenliksiz çalışma alanlarına iten ve bizzat şiddetin mağduru olmalarına vesile olan “fuhuş” ile ilgili mevzuat değiştirilmelidir. Herkesin istediği işi yapabildiği bir hayat garanti edilmeli ve LGBT bireylerin istihdamıyla ilgili iyileştirici uygulamalar yapılmalıdır.

Kolluk kuvvetleri ve yargı birimlerinin trans bireylere yönelik önyargılı ve ayrımcı tutumuyla mücadele edilmeli; katillerine “haksız tahrik” veya “iyi hal” gerekçeleriyle verilen ceza indirimleri derhal son bulmalıdır, cinayetlerin nefret boyutuna mutlaka vurgu yapılmalıdır.

Hatırlatmak isteriz!

Hala devam etmekte olan, aileleri tarafından öldürülen Ahmet Yıldız ve Roşin Çiçek’in davalarının da takipçisiyiz.

Eşcinsel ve trans cinayetleri politiktir. Translara yönelen şiddet, eşcinsellere, kadınlara, engellilere, HIV pozitif bireylere, Kürtlere, Ermenilere, Alevilere, Romanlara, işçilere, emekçilere, sığınmacı/mültecilere, doğaya, hayvanlara yönelen şiddetin bir başka yüzüdür.

Transfobik ahlakınız batsın!

Nefret Öldürüyor Devlet Bunu Görmüyor!
LGBT BLOK
 

Etiketler: insan hakları, nefret suçları
İstihdam