19/01/2012 | Yazar: Yiğit Kocagöz

Geçenlerde facebook’ta bir arkadaşım transeksüel süper kahramanlar olup olmadığı ile ilgili bir ileti paylaşmıştı. Kaygısı gerçekten var olup olmadıklarını mı öğrenmekti yoksa süperkahraman mitinin nasıl ataerkil bir paradigmadan tasarlandığını mı eleştirmekti bilmiyorum.

LGBT ve Süperkahramanlar Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
Türkiye’de LGBT temasının tartışılması ne kadar hassas bir konu olduğu aşikar. Aslında bu hassaslık tabii ki bir kesimin sahip olduğu bir duygu, oranını vermeye korktuğum (umarım sandığımdan azalmıştır) diğer kesim içinse ortada zaten tartışılacak bir şey yok; her zaman hatalı doğumlar, sapkınlıklar olur. Onca psikologu ülke olarak bu tip durumlar için yetiştirmiyor muyuz? Bu yazı ile kimsenin kalelerini yıkma niyetim yok, içinde hassasiyeti barındıran kesimden arkadaşlar için bugün küçük bir araştırma yapmaya karar verdim sadece.
 
Geçenlerde facebook’ta bir arkadaşım transeksüel süper kahramanlar olup olmadığı ile ilgili bir ileti paylaşmıştı. Kaygısı gerçekten var olup olmadıklarını mı öğrenmekti yoksa süperkahraman mitinin nasıl ataerkil bir paradigmadan tasarlandığını mı eleştirmekti bilmiyorum, ama bu soruyu uzun süredir çizgiroman okuyan biri olarak kendime sormamış olmam beni şaşırttı. Madem bugün de bir şekilde sabahlayacağım, en azından manalı bir şeyler için olsun, dedim ve bu dosyayı hazırlamaya koyuldum. İlgilenenlere armağanım olsun.
 
Batman:
 
Listemizdeki ilk tartışmalı isim Wayne ailesinin son varisi Bruce Wayne. Son yirmi yıldır Kara Şövalye beyaz perdeye her ne kadar heteroseksüel ve Byronik bir karakter olarak taşınmış olsa da, Gotham’daki savaşın ilk yıllarından beri Batman ve Robin arasındaki ilişkinin homoerotik altmetinler taşıdığı iddia edilegelir. Özellikle 1954′te Friedrich Wertham’ın Seduction of Innocence (1954) adlı tartışmalı kitabında çizgiromanlara saldırmak için öne sürdüğü sav, aradan geçen elli beş yıldır (DC’nin kararsızlığından ötürü olsa gerek) bir türlü sonuca ulaşmamıştır.
 
Şahsen konu Batman ise Robin’den çok Frank Miller’ın da dediği gibi Joker’e odaklanmayı tercih ederim. Her ne kadar çizgiromanın evrimsel sürecinde Robin’in konumu fetiş nesnesi olmaya daha uygun düşse de, sorgulanması gereken romantizm ise Joker ve Batman arasındaki dinamikte toplanmayı bekleyen pek çok ipucu bulunmakta.
 
Meraklısı için: Alan Moore’un muhteşem kitabı The Killing Joke.
 
Batwoman:
 
Wertham’ın Seduction of Innocence’ındaki iddiaların yaratacağı etkiden korkan DC, 1956 yılında Batman’in “aşık olması için” Batwoman karakterini yaratır. Batman’in gönlünü Catwoman’a kaptırması ile varoluş sebebi sarsılan Batwoman, 2000li yıllarda “lezbiyen” bir suç savaşçısı olarak tekrardan resmedilir.
 
Kardeşinin ve annesinin ölümünden sonra askeri okula gönderilen Kate Kane (Batwoman’ın alteregosu) burada başka bir öğrenciyle lezbiyen ilişki yaşar. Bu yüzden okuldan atılan Kate, yeni bir hayat kurmak için Gotham’a gider. Burada kendisine ceza keserken tanıştığı genç polis Renee Montoya ile ikinci ilişkisini yaşar. Bir iş sahibi olmaması ve hayatının belli bir raya oturmaması yüzünden bu ilişkisini de bitirmek zorunda kalan Kate, ıssız bir sokakta cüzdanını çalmaya kalkışan bir serseriye karşı kendini savunurken Batman ile karşılaşır. And the story begins…
 
Freedom Ring:
 
Fenomen zombi serisi Walking Dead’in yazarı Robert Kirkman’ın kahramanı Freedom Ring’in ömrü sadece birkaç Marvel Team-Up sayısı olur. Kirkman’ın Freedom Ring’i varolduğu sayılarda ön plana çıkarıp hemen öldürmesi uzun süre yazarın homofobi ile suçlanmasına neden olur.
 
Freedom Ring’i aslında genç ve deneyimsiz bir kahraman adayının güce sahip olmasının onu yenilmez kılmayacağı mesajı vermek için tasarladığını açıklayan Kirkman, bir zaten sayısı az olan LGBT karakterlerden birini aniden öldürmesinden pişman olduğunu söyler. Freedom Ring, dört sayılık kısa hayatı ile çizgiroman dünyasına bir “LBGT şehidi” olarak adını kazır böylece.
 
Karolina Dean:
 
Marvel’in ödüllü genç serisi Runaways’te karşımıza çıkan Karolina, mensubu olduğu mutant grubun tek eşcinsel üyesi. Seri ve karakter hakkında çok bilgim olmasa da Runaways’in senaryosunda Brian K. Vaughan’ın (Pride of Baghdad, Y: The Last Man) olması serinin kalburüstü bir çalışma olduğu hissini fazlasıyla veriyor. Denemeye değer.
 
Lord Fanny:
 
Evet, sanırım arkadaşımın aradığı cevabı sonunda buldum. Vertigo’nun meşhur serisi The Invisibles’taki şaman karakter Lord Fanny, bulabildiğim tek transeksüel süper kahraman.
 
1972 yılında Brezilya’da doğan Hilde Morales, çocukluğunu büyükannesinin yanında geçirir. Yaşadığı bölgedeki en güçlü cadılardan biri olan büyükanne, cadılık birikimini torununa aktarmak istemektedir ancak The Invisibles’da cadılık sadece kadınlar arası aktarılan bir mirastır. Bu sebeple büyükanne, erkek torunu Hilde’yi bir kız çocuğu gibi yetiştirmeye karar verir (Bu noktaya kadar hikayenin ne derece doğru bir siyasal üsluba sahip olduğunu tartışmak size kalmış).
 
Annesinin öldürülmesinin ardından büyü eğitimine daha çok yoğunlaşan Fanny/Hilde, 90′larda hayatını fahişelik ile kazanmaya başlar. Bu sürecin sonunda yaşadığı grup-tecavüzü sonucu ciddi bir çöküş dönemine giren Fanny/Hilde’yi hayata bağlayan, The Invisibles grubuna katılması olacaktır.
 
Northstar:
 
Çizgiroman tarihinde Northstar’ın çok özel bir yeri vardır. Marvel’in eşcinsel kimliğini dolambaçlı yollara girmeden, net bir şekilde öne çıkardığı ilk karakterlerden olan Northstar, kırk senedir süperkahramanlık mesleğini aralıksız icra eden popüler isimlerden.
 
1979 doğumlu Northstar, seksenlerin ortasında, eşcinselliğin hastalık olduğu savının artık popüler kültürden silinmeye başlandığı dönemlerde gey kimliğini kazanır. Sanatçı John Bryne, popüler bilim dergisi Scientific American’da eşcinselliğin genetik olabileceği üzerine bir makale okur ve gey bir süperkahramanın Marvel evrenine eklenmesi gerektiğine karar verir.
 
John Bryne’ın asil hareketinden sürecin pürüzsüz geliştiğini düşünmeyelim. Northstar kimliğini uzun süre net bir şekilde dile getiremez. Dönemin sansür kodlarından ötürü karakter en fazla kadınlara karşı ilgisiz tasvir edilir. Bryne’dan sonra hikayeye devam eden Bill Mantlo, (belki homofobik motivasyonlarla belki de eşcinsel imasının dönemin koşullarında daha rahat yapabilmek için) Northstar’a gizemli bir hastalık bulaştırır. Mantlo, ilerki sayılarda hastalığı AIDS olarak açıklamak ister ancak Marvel editörleri buna karşı çıkar.
 
Northstar, gey olduğunu ancak yaratılışından on üç yıl sonra, 1992′de açıklama şansı bulur.
 
Phat:
 
Marvel’in çok ön planda olmayan karakterlerinden Phat, aşırı kilolarını avantajına çeviren bir süperkahramandır. Bir X-Men spin-off’u olan X-Force serisinde kendini gösteren Phat, uzun yılllar tek başına suçla savaştıktan sonra X-Force’a katılır. Takımdaki itibarlarını yükseltmek için ilk önce “gey” rolü oynayan Phat ve Vivisector, sahte bir gey ilişkisi yaşamaya başlarlar. Ne var ki kısa süre sonra ikisi de gerçekten gey olduklarını ve birbirlerinden etkilenmediklerini fark ederler.
Phat ve Vivisector’un ilişkisi hacim olarak Marvel evreninde çok ufak bir yer kaplasa da anaakım Amerikan çizgiromanında sansürden ırak bir şekilde resmedilebilmiş, akılda kalıcı bir eşçinsel ilişki tasviri olmasıyla dikkat çekiyor.
 
Olivia Reynords:
 
Olivia Reynords, DC evreninde karşılaştığım (Batwoman’ın yazarların elinde değişip duran personasını saymazsak) tek biseksüel süperkahraman. Hem Green Lantern hem de Icemaiden ile zaman zaman yakınlaşan Olivia hakkında çok bilgim yok. Green Lantern hayranları ek bilgi sunarsa seve seve paylaşırım.
 
Honorable Mentions:
 
Valerie Page:
 
Bir süperkahraman olmasa da V for Vendetta’nın kilit isimlerinden Valerie Page’i bu yazıda anmak gerek. Hikayesini Evey’nin hücre hapsindeyken tuvalet kağıdına yazılı bir şekilde bulduğu lezbiyen sinema oyuncusu, hem V’nin hem de Evey’nin anarşizmi seçmelerinde büyük öneme sahip.
 
Nottingham’da büyüyen Valerie, ilk kız arkadaşı ile kaldığı kız okulunda tanışır. Ailesi Valerie’nin lezbiyen kimliğini kabullenemez ve onu reddeder. Londra’da drama eğitimi almaya gittiğinde burada hayatının aşkı Ruth ile tanışır. Üç yıllık ilişkileri, büyük savaşın patlaması ve Faşist Britanya’nın eşcinselleri toplama kamplarına hapsetmesi ile son bulur. Valerie’nin bu süreçte yaşadıkları V for Vendetta’nın en can alıcı bölümlerinden birini oluşturur.
 
Önemli not: Hem Alan Moore’un kitapta sunduğu ideolojiyi hem de Valerie’nin gerçek hikayesini anlamak için V for Vendetta’yı çizgiroman haliyle okuyun ve film versiyonundan kaçının. Filmini seyrettiyseniz, kendinizi biraz zorlayıp unutmayı denemeniz en akıllıca seçim olur.
 
The Silhouette:
 
Watchmen’deki açıktan eşcinsel tek karakter olan Silhouette (Captain Metropolis ve Hooded Justice arasındaki ilişki hep imalarla ifade edilmiştir), 1946′da lezbiyen olduğunu halka açmasından ötürü zorunlu olarak emekli edilir. Silhouette ve sevgilisi, emekliliğinin altıncı haftasında eski bir düşmanı tarafından hunharca katledilir. Hikayesini Alan Moore ve Dave Gibbons’ın itina ile çok kısıtlı bir alanda anlattığı Silhouette, 2009 yapımı Watchmen uyarlamasının muhteşem jeneriğinde de gene az ama fazlasıyla yoğun sahnede kendini göstererek hafızalara kazınır.
 
Şimdilik liste bu kadar. Zahmet edip okuyan herkese teşekkürlerim sonsuzdur.
 
not: Manga dünyasında her ne kadar LGBT karakterler fazlasıyla yaygın olsa da bu yazıda hiç girişmemeye karar verdim. Bunun bir sebebi manga kültürüne aşinalığımın az olması, diğeri ise süperkahraman mitinin mangadan ziyade Amerikan (ve İngiliz) çizgiromanına özgü olmasıdır.
 
not 2: LGBT temalı daha önce bir yazı yazmadığım için, kullanılan dilde amatörlükler olabilir. İfadelerde rahatsız edici bir üslup yakalarsanız tamamen toyluğumdandır, şimdiden muhtemel aksilikler için özür dilerim.
 
not 3: Fikir için Yıldız Tar’a teşekkür ederim.

Etiketler: kültür sanat
nefret