06/11/2015 | Yazar: Hakan Özkan

Uluslararası Sosyal İçerme Konferansının ikinci günü LGBTİ Haklarını Küreselleştirmek oturumu ile başladı. Yurt dışından katılan konuşmacılar kendi ülkelerindeki deneyimlerini paylaştı.

LGBTİ Haklarını nasıl küreselleştirebiliriz? Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Uluslararası Sosyal İçerme Konferansının ikinci günü LGBTİ Haklarını Küreselleştirmek oturumu ile başladı. Yurt dışından katılan konuşmacılar kendi ülkelerindeki deneyimlerini paylaştı.

Oturum Avrupa Parlamentosu Başkan Yardımcısı Ulrike Lunacek’in video mesajı ile başladı. Lunacak Brüksel’den “dışlanmanın olmadığı bir ortam diliyorum. Birlikte başarabiliriz!” mesajıyla konferans katılımcılarına seslendi. Lunacek konuşmasında şunları kaydetti:

“LGBTİ’lerin saygınlık kazanması için daha çok çaba sarf etmeliyiz”

“Hepinizi selamlıyorum. Parlamentonun LGBTİ haklarıyla ilgili çoğunun heteroseksüel olduğu karma grubunda bulunuyorum. Bu konferans için sizi tebrik ediyorum. Türkiye, çok yoğun şiddet içeren bir dönemden geçiyor. Ulusal, yerel, AB ve BM bir araya getirmek çok zor. Seçimde iktidar partinin yeniden iktidar olduğunu gördük. Bu yüzden LGBTİ’lerin saygınlık kazanması için daha çok çaba sarf etmeliyiz. Bundan üç hafta önce gerçekleşen patlamayı hatırlıyorum yüzün üzerinde insan hayatını kaybetti. Aynı zamanda muhalif medya baskılara uğruyor.

“Toplumların heteronormativitesini sorgulamak daha zor hale geldi. Bütün olaylar cezasızlıkla sonuçlanıyor. Çeşitlilik bir tehdit olarak değil bir değer olarak görülmelidir, sosyal içerme elimizdeki en önemli araçtır.”

İran toplumunu nasıl etkileriz?

ILGA Avrupa Programlar Direktörü Bjorn van Roozendaal’ın moderatörlüğünü yaptığı oturum IGLHRC İran Proje Yöneticisi, Farid Haerinejad’ın konuşması ile başladı. Haerinejad İran toplumunu etkilemek için yaptıkları çalışmaları vurguladı.

“Örgütümüz New York merkezli bir örgüt. Ben İran Programı başladığından beri 4 yıldır bu örgütteyim. LGBTİ konularını sadece LGBTİ’ler arasında kalmaması için ana akım konular hâline getirmek için Birleşmiş Milletler gruplarıyla çalışıyoruz. Medyaya LGBTİ konularında “nasıl doğru haber yapılır” eğitimi veriyoruz. Bunun dışında İran toplumunu etkilemeye çalışıyoruz. İlerici bir hükümet olmazsa medya ve sivil toplumun üzerine çok büyük bir rol düşüyor. Eğer sivil toplumu güçlendiremezsek, medyayı güçlendiremezsek çok fazla yol alamayız. En azından İran’da yaşayan ailede LGBTİ birey olan evlere girip bilinçlendirmeye çalışıyoruz.  

“İran’dan bahsedecek olursam, İran’da seküler kanunlar yok. Şeriat kanunları geçerli. Biz şeriat hukukunun böyle yorumlanmaması için mücadele ediyoruz. Lut Kavmi’ne bir takım göndermeler var tevrattan ama bu yoruma biz meydan okuyabiliriz. O yorumu değiştirdiğimiz takdirde cezalandırmanın kalkacağını biliyoruz. Bu mücadeleyi ana akımlaştırmaya çalışıyoruz.”

“Sürdürülebilir çalışmalar yapılmalı”

Daha sonra İngiltere merkezli Stonewall örgütünden Uluslararası Politika Sorumlusu Kit Dorey söz aldı. Dorey, Stonewall’ın çalışmalarını şöyle özetledi:

“Stonewall olarak biz İngiltere çapında LGBTİ’lerle ilgili olan mevzuatı yakından izlemek için kurulduk. Holistik bir yaklaşımımız var, eş zamanlı olarak çeşitli alanlarda çalışıyoruz. LGBT örgütlerinin çalışmalarının birbirini destekleyen alanlarda olması gerekiyor. Biz Stonewall olarak birbirini destekleyen alanlarda çalışmasaydık bu kadar başarılı olmazdık.”

Kit Dorey konuşmasında “Bazen LGBTİ haklarını destekliyormuş gibi görünseniz yine aynı ilgiyi çekersiniz, destek olmamız gereken sürdürülebilir olması noktasıdır” cümlesiyle çalışmaların yönteminin stratejik olması gerektiğini vurguladı.

“Devlet, Sivil Toplum tecrübelerinden yararlanmalıdır”

Oturumda Freedom House Avrasya Programı Kıdemli Sorumlusu Matthew Schaaf da konuştu.  Schaaf:

“Ben yaklaşımlarımızdan bahsetmek istiyorum. Analiz çalışmaları ve program uygulamaları alanında çalışıyoruz. Özellikle medya alanında yayınladığımız raporlarımızın Türkiye’de dolaşıma geçtiğini biliyorum. Özellikle STK’lar için için durumun ne olduğunu tespit etmeye çalışıyoruz. Türk toplumunun ilerlediği yolda sivil toplumun gücünü saptamaya çalışıyoruz. Toplumla ilgili olan bir sorunda Sivil Toplum, hükümetin bir ortağı olarak görülmelidir. Bizim amacımız bu.  Bu konuda devlet kurumları Sivil Toplum Kuruluşlarının tecrübelerinden yararlanmalıdır. “

Sinclair: “Cezalandırmaları kaldırmaya çalışıyoruz”

Oturumda son olarak İnsan Hakları İzleme Örgütü Kıdemli Türkiye Araştırmacısı Emma Sinclair konuştu. Sinclair konuşmasını Türkiye deneyimi üzerinden yaptı. Sinclair konuşmasında şunları kaydetti:

“Bugün burada olmak benim için çok önemli. Kaos GL, bu sene Hrant Dink vakfından bir ödül aldı. Ben bununla çok gurur duyuyorum.

“Ben İnsan Hakları İzleme Örgütü’nden buradayım. İlk kurulduğunda adımız Helsinki İzleme Örgütüydü. Kurulma amacı Amerika’nın yarattığı kirli savaşları izlemekti. Fakat sonradan LGBTİ Hakları, Çocuk Hakları, Engelli Hakları gibi birimler kuruldu. Şimdi daha farklı ve çeşitli alanlarda çalışıyoruz.

“Biz, özellikle İngiliz sömürgecilik döneminin birçok ülkede bıraktığı eşcinsellikle alakalı cezalandırma uygulamalarını kaldırmaya çalışıyoruz. Bu ihlallerin yoğun yaşandığı bölgelere odaklanıyoruz. Yerel aktivistleri destekliyoruz. Artık sahaya inip problemleri tespit etme gibi bir iddiamız yok, daha çok yerel örgütlerin çalışmalarını desteklemek gerektiğini düşünüyoruz. Yerel düzeyde olanı dünyaya duyurmayı çok önemli buluyoruz. Şu an bürokratlarla, milletvekilleriyle ve diplomatlarla bir arada olmamızı çok önemli görüyorum. Sadece birbirimizle bir arada olduğumuz ben biliyorum ki çok yaratıcı da olabiliyoruz ama bu konuşmalar kendi aramızda kalıyor. Ve aşağı yukarı kimin ağzından ne çıkacak tahmin edebiliyoruz. İktidara yaklaşan STK’lar, onların dilini kullanmaya başlıyor. Bu örgütlerin eleştirel davranma gibi bir durumları yok çünkü iktidardan büyük oranda besleniyorlar. Verdikleri mesajlar çok silik mesajlar. Ama bu sadece Türkiye’nin değil dünya üzerinde hepimizin başa çıkmak için saba sarf ettiği bir durum.”

“Kutuplaşma önemli bir problem”

“Türkiye bağlamı bugün sivil toplum açısından çok sorunlu çünkü çok fazla kutuplaşma var. İnsanlar bir konuda “ya bizimlesin ya değilsin” tavrına büründüğünde bir şeyler anlatmak çok zor oluyor. Medya çok ciddi bir hükümet etkisi altında, insanlarda bunlardan etkileniyor. Eleştirel medya düşman kamp gibi dışarıda tutulmaya çalışılıyor. Bunun sonucunda eleştirel medya gruplarının kapatılması, hükümetin kendi seçmenleri üzerinde etkili olabilecek her türlü ortadan kaldırılması gibi yöntemler var. Sadece sessiz bırakmak değil mesele, yok etmek istiyorlar. Dışarıda bırakılan eleştirel gruplar da zamanla daha sert bir hâl alıyor. Kutuplaşma büyüyor. Türkiye’de LGBTİ hareketi çok büyük bir başarı sağlamış durumda. Birkaç sene öncesinde mevcudiyet tehdit altındaydı, dernekler kapatılma ile karşı karşıya kaldılar. LGBTİ’ler için güvenli alan adı altında gözden uzak alan yaratma çabasına karşı dernekler çok güzel mücadele ettiler.”

Konferansın son oturumu Yerel yönetimlerin rolü üzerine yapılacak. Oturumda Polonya'nın açık eşcinsel Belediye Başkanı Robert Biedron, Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar ve Akdeniz Belediyesi Eşbaşkanı Yüksel Mutlu konuşacak.

İlgili Haberler:

“Ayrımcılığa karşı katılımcı politikalar geliştirilmeli”

“Toplumun iyileştirilmesi için ayrımcılık ortadan kaldırılmalı”

“LGBT’lerin haklara erişiminde hükümet güvencesi önemli”

"Mevcut hukuk kuralları özgürlük içindir"

*Uluslararası Cinsiyet, Çeşitlilik ve Sosyal İçerme Konferansı Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA), Avrupa Birliği (AB), İngiltere Büyükelçiliği, Açık Toplum Vakfı ve İsveç Uluslararası Kalkınma İşbirliği Ajansı(SIDA) tarafından desteklenmektedir.


Etiketler: insan hakları
İstihdam