02/05/2016 | Yazar: Ömer Aydın
İHD Adana Eş Başkanı Sema Peynirci ile Çukurova İnsan Hakları Akademisi’ni ve insan haklarındaki durumumuzu konuştuk.
İHD Adana Eş Başkanı Sema Peynirci ile Çukurova İnsan Hakları Akademisi’ni ve insan haklarındaki durumumuzu konuştuk.
İnsan Hakları Derneği Adana Şubesi bünyesinde faaliyete başlayan Çukurova İnsan Hakları Akademisi, bu yıl ikincisini düzenlediği "Dersimiz İnsan" temalı eğitimlerini tamamladı. Adana İHD Eş Başkanı Sema Peynirci ile akademiye genel bir bakışta bulunduk.
Ne zaman başladı? Kimler ders verdi?
Geçen yıl Ocak ayında kurulan insan hakları akademimiz bu yıl 2. dönemini tamamladı. Öncelikle 6 hafta süren bu çalışmamızda akademimizde bizlere sunumları ile destek olan Çukurova Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Günal Kurşun, Taylan Koç, Esengül Ayyıldız, Mersin Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Tolga Tören hocalarımıza, Gazeteci -Yazar İsmail Saymaz’a ve İnsan Hakları Akademisi Başkanımız ve İHD MYK Üyesi Hüsnü Öndül hocamıza çok teşekkür ediyorum.
İnsan hakları Akademisi İHD bünyesinde kurulan ve İzmir, Ankara, İstanbul, Diyarbakır ve Adana olmak üzere şimdilik 5 ilde çalışmalarına devam ediyor. Biz geçen yıl ocak ayında Çukurova İnsan hakları Akademisini kurmuştuk bu 2. dönemimizdi ve 6 haftalık insan hakları eğitimi sonunda bu dönem 100 öğrenci ile bu çalışmayı yaptık. Ve bugün 2. dönemin son dersini tamamlayarak sertifika törenimiz ile 2. dönemi sonlandırdık.
Ülkemizde insan hakları ne durumda?
Ülkemizde insan hak ve özgürlüklerinin felç edildiği ağır bir süreci yaşıyoruz. Şu an yasam hakkının gözetilmediği bir dönemde, akademisyenlerinden, gazetecilerine, öğrencilerinden, işçisine muhalif vekilinden, sanatçısına varana kadar tüm bir halkın baskı altında tutulduğu, haklarımızın yok sayıldığı, en ufak bir hak talebinin, en ufak eleştirel bir sözün siyasi erk tarafından terör ile eleştirilip hedef haline geldiği bir dönemi yaşıyoruz.
Geçtiğimiz günlerde örneğin biz akademide hak ve özgürlüklerden bahsederken İMC TV haber müdürünün evinin basılır gözaltına alındığı ve adli denetim şartı ile serbest bırakıldığını öğrendik. Sadece gazetecilik yaptığı için insanlar terör suçlaması ile hukuksuzluklara iktidarın saldırılarına maruz kalıyorlar.
Düşünün ki bir ülkede vahşi bir terör örgütü tarafından bombalı bir saldırı yapılıyor ve bu saldırıda 100 insan yaşamını yitiriyor ve ardından bu vahşetin yaşanmasında ülkemiz emniyet birimlerinin, istihbaratının ihmalleri raporlarla açığa çıkıyor. Ancak bu ihmali yapanlar değil, katliamın mağdurları, bunu haber yapan gazeteciler yargılanıyor. Siyasal Erkin halkı ile tek vücut olup bu vahşete karşı gerekli soruşturmayı yürütmesi gerekirken, katliamı protesto edeni yargılıyor. Düşünün ki yürütmenin başı anayasa mahkemesini tanımıyorum diyor, saygı duymuyorum diyor. Haliyle böyle bir ülke şartlarında bizlerin haklarımıza daha sıkı sıkıya sarılmamız gereken bir süreç. Barış içinde, demokrasi ile adalet ile siyasal, sosyal, ekonomik bütün haklarımız ile yaşama hakkımızı talep edebilmeliyiz.
Bunun içinde öncelikle haklarımızın farkında olmamız gerekiyor. İşte bu anlamda insan hakları Akademisini önemsiyoruz. Hak ve özgürlüklerimizi bilmeli ve haklarımızı yok sayanlara karşı bu haklarımızın arkasında durmalı ve talep etmeliyiz. Bu bizim hakkımız çünkü. İnsan olmaktan ötürü hakkımız ve ülkemizin taraf olduğu uluslararası insan hakları sözleşmelerinden doğan haklarımız. Ve ülkemizde siyasal iktidarın bu kadar hukuksuz ve adaletsiz olduğu bu süreçte bizler insan hakları etrafında kenetlenerek bu süreci asabiliriz.
Bunun için de haklarımızı anlatmaya ve haklarımız için mücadele etmeye devam edeceğiz. Hepimizin Barış içinde Demokrasi ve Adalet ile insanca yaşamaya hakkı var. İnsan hakları ile insandır. Akademimiz önümüzdeki dönemde devam edecek derslerinde bunu anlatmaya devam edecek.
Etiketler: insan hakları
