17/01/2007 | Yazar: Ali Erol

‘Türkiye’de eşcinsel edim yasalarca cezalandırılmadığından sanki eşcinsellik yasalmış gibi görünüyordu. Ne zaman ki lgbt bireyler görünür oldular, hayatın her alanında lgbt bireylerin ve topluluğunun da sorunları ortaya çıkmaya başladı. Aynı şekilde yasal engellemeler de bir bir kendini göstermeye başladı. Hiçbir alanda ‘bu benim de hakkım, yasal güvencem var’ diyerek adım atamıyoruz.’ İsveç’in önde gelen eşcinsel örgütü RFSL’den Anna-Maria Sörberg, Kaos GL’den Ali Erol’la Türkiye’deki eşcinsel hareketi ve Kaos GL dergisinin toplatılması üzerine konuştu.

“Türkiye’de eşcinsel edim yasalarca cezalandırılmadığından sanki eşcinsellik yasalmış gibi görünüyordu. Ne zaman ki lgbt bireyler görünür oldular, hayatın her alanında lgbt bireylerin ve topluluğunun da sorunları ortaya çıkmaya başladı. Aynı şekilde yasal engellemeler de bir bir kendini göstermeye başladı. Hiçbir alanda “bu benim de hakkım, yasal güvencem var” diyerek adım atamıyoruz.” İsveç’in önde gelen eşcinsel örgütü RFSL’den Anna-Maria Sörberg, Kaos GL’den Ali Erol’la Türkiye’deki eşcinsel hareketi ve Kaos GL dergisinin toplatılması üzerine konuştu.

Kaos GL’nin başladığı zamanla karşılaştırdığınızda, bugün LGBT topluluğunun durumundaki en büyük değişikliğin ne olduğunu düşünüyorsun? (iyi ve kötü farklılıklar)

Ali Erol: On yılı aşan bir sürecin sonunda görünürlük ve eşcinsel realitesinin adının konması öne çıkıyor. LGBT bireyler, sorunlarına doğrudan sahip çıktılar ve bu da hareketin doğmasını ve sürekliliğini beraberinde getirdi. Tek tek bir kaç bireyin görünürlüğü yerini lgbt topluluğunun ve lgbt sorunlarının görünürlüğüne bıraktı. Buna paralel bireylerin ve grupların özgüvenlerinin artmasıyla sorunlara çözüm arama kararlılığı ve çabası da süreklilik kazandı.

Bunlar az şey değil çünkü bize göre özgüven ve kararlılık, mücadelenin olmazsa olmaz şartlarındadır. Bunların sayesindedir ki eşitlik ve özgürlük koşusunda pek çok alanda daha emekleme aşamasında olduğumuz halde karamsarlığa düşmüyoruz. Özellikle çalışma hayatı ve askerlik gibi bazı alanlar hâlâ lgbt topluluğunun en çok zorlandığı ve adım atmakta güçlük çektiği mücadele alanları olma özelliğini sürdürüyor. Bununla birlikte özellikle Kaos GL’nin başından bu yana medya, kadın hareketi, akademi ve sivil toplumla kurduğu ve zaman içinde geliştirdiği ilişkiler, lgbt topluluk açısından olumlu anlamda geri dönüşü olmayan bir sürece işaret ediyor.

En büyük düşmanınızın kim olduğunu varsayıyorsunuz? (Hükümet, kanunlar, Ordu vs) LGBT hakları için yaptığınız çalışmalarda sizin için en büyük tehdit nedir?

Ali Erol: Yoktan bir hareket yarattık ve mücadeleye sıfırdan başladık. Hükümete, kanunlara, orduya vs sıra gelene kadar öncelikle çevremizdeki sosyal kuşatmayı yarmamız gerekti. Güya liberal, ilerici çevre ve kurumlardan insan hakları örgütlerine kadar uzunca bir süre kendimizi ve ne istediğimizi anlatmamız ve bu kişi ve kurumların homofobisine karşı mücadele etmemiz gerekti. Örneğin yasalar bir şekilde değişir veya artık yeni koşullara göre yorumlanabilir ama günlük hayatta sosyal homofobiye karşı durmak bizleri daha az yormadı. Partiler, ngo’lar, sendikalar ve hatta kadın örgütleri ile insan hakları örgütleri bile sosyal haklar ve özgürlükler için onca güzel laf ederken ve çalışırken sıra lgbt topluluğuna ve haklarına geldiğinde birden en geri noktaya savrulabiliyorlar ve ayak diretebiliyorlar. Hükümet, kanunlar, ordu vs gibi kurumlar ise çok değil en fazla bir adım daha atıp lgbt gerçeğini inkâr ediyor. Örneğin hükümet düşman da muhalefet dost değil. İkisinin de anlaştığı çok az konudan biri lgbt bireyler!

Maalesef mevcut kanunlar lgbt hakları için bir güvenlik şemsiyesi oluşturmuyor. Cinsel yönelim ayrımcılığını kapsamayan kanunların keyfi yorumlanması, lgbt topluluğunun örgütlenme sürecinde bir engel teşkil etmeye başladı.

Türkiye'de LGBT hakları için çalışmak kanunlara meydan okuma gibi görünüyor öyle mi? Eğer öyleyse neden bu şekilde? Mahkemeler ayrımcılıkla mücadele etmek için kolay bir yer değil mi?

Ali Erol: Türkiye’de eşcinsel edim yasalarca cezalandırılmadığından sanki eşcinsellik yasalmış gibi görünüyordu. Ne zaman ki lgbt bireyler görünür oldular, hayatın her alanında lgbt bireylerin ve topluluğunun da sorunları ortaya çıkmaya başladı. Aynı şekilde yasal engellemeler de bir bir kendini göstermeye başladı. Hiçbir alanda “bu benim de hakkım, yasal güvencem var” diyerek adım atamıyoruz. Tam tersine önce adım adım ilerliyoruz, kendimize hayat alanları açıyoruz ve çatışma ortaya çıktığında “hasta, ahlaksız, suçlu değiliz; bu bizim de hakkımız” diyoruz. LGBT topluluk örgütlenme, yayıncılık gibi alanlarda mahkemelerle yeni yeni tanışıyor. Hak mücadelesinde ayrımcılığı teşhir etmek ve bunu ortadan kaldırmak için dava etmek lgbt bireyler için de belki bundan sonra kullanılabilecek bir taktik olabilir. Ha, mahkemelerin ne kadarı iç hukukta olumlu sonuçlanır ne kadarı AIHM’e kadar gider Allah bilir!

Avrupa Birliği mahkemeleri davalarıyla bir bağlantı kurma yolu var mı? Avrupa Birliği eşit haklar için mücadelenin bir parçası yapılabilir mi?

Ali Erol: Önümüzde somut bir örnek bulunuyor. Kaos GL dergisinin “pornografi”yi tartışan sayısı yasaklandı ve mahkeme sürecinde iç hukuk tamamlandı. AIHM’sine gideceğiz. Sonucu hep birlikte göreceğiz. Elbette AB eşit haklar mücadelesinin bir parçası hatta tarafıdır. Ancak AB süreci henüz uzun ve sıra lgbt bireyler için eşit haklara bir türlü gelmiyor!

Eşcinsellik kanunlara karşı değil ama LGBT topluluğuna karşı ayrımcılık için ülkede başka yollar var. Bu ayrımcılık nasıl ortaya çıkıyor? (İş hayatında tehditler, aile hayatındaki tehditler vs)

Ali Erol: 3. sorunun cevabında da belirttiğimiz gibi eşcinsellik cezalandırılmıyor. Bununla birlikte doğrudan kanunlar çerçevesinde tanımlanmış ayrımcılık alanları da bulunuyor. Örneğin çalışma hayatının bazı alanlarında (eğitim, polis vs), askerlikle ilgili özel kanunlarda olduğu gibi eşcinsellik doğrudan kanunlarca da yasaklanıyor. Kanunlardan destek alınmadan uygulanan ayrımcılıklar ise daha çok zorbalık, tehdit, damgalama, sosyal dışlama, zorlama gibi araçlarla hayata geçiriliyor. Örneğin çalışma hayatında bir öğretmenin cinsel yönelimi açık olduğunda yasal olarak meslekten atılabiliyor. Bir subay hem meslekten atılıp hem de cezalandırılabiliyor. Özel sektörde ise eşcinsel bir çalışanı işten atmak için her zaman bir kılıf bulunabilir!

Kültürel ve sosyal beklentiler de lgbt bireylerin hayatlarını sınırlayabiliyor; duruma göre baskılayabiliyor ve ayrımcılık üretebiliyor. Ailenin çocuk beklentisi, evlenme baskısı, tedaviye zorlama ve ekonomik baskı çoğunluğun yaşadığı pratikler.

Çalışma hayatında ise öncelikle iş bulamama kaygısı, işe başladıktan sonra ise işinden olma kaygısı lgb bireylerin görünür olmasına ket vurduğu gibi homofobik tutum ve uygulamalara karşı da sessiz kalmalarına ve sineye çekmelerine yol açıyor.

Açık bir eşcinselin günlük hayatında karsılaşabileceği sorunlar ve ayrımcılık neler olabilir?

Ali Erol: Bu soruya tek tek lgbt bireylerin vereceği farklı cevaplar olabilir. Ortak sorunlar ve uygulamalarla birlikte Türkiye’nin ve günlük hayatın farklı bölgelerinde ve alanlarında sorunlar ve uygulamalar da farklılık gösterebiliyor.

Kaos GL daha önce Avrupa Birliğinin LGBT topluluğuna yönelik ayrımcılığa karşı yeterli reaksiyon göstermediğini dile getirmişti. Ne zaman oldu bu, Avrupa Birliğinin daha fazla şey yapabilirdi dediğiniz bir örnek?

Ali Erol: LGBT örgütleri ile kadın örgütlerinin ortaklaşması ve çalışmaları sonucu Türk Ceza Kanunu’na “cinsel yönelim ayrımcılığı”na karşı bir düzenleme girmişti. Ancak daha sonra Meclis öncesinde bu düzenleme ilgili yasa taslağından çıkarıldı. AB, bunun kabul edilemez olduğunu belirtip diretebilirdi ama yapmadılar.

Kaos GL organizasyon olarak en son ne zaman devlet tarafından tehdit edildi (sekteye uğratıldı) ve tam olarak ne oldu?

Ali Erol: Derneğimiz, Valilikçe onaylanmayarak kapatılmak istendi ama savcılık bu talebi reddetti. Valiliğin “genel ahlak”a aykırı olma gerekçesini reddeden savcılık eşcinselliğin ahlaksızlık olmadığını ve gey ve lezbiyen kelimelerinin artık günlük hayata girdiğini söyledi.

En son ise dergimizin “pornografi” konulu sayısına el konuldu ve yasaklandı. Derginin ilgili sayısı pornografik ve genel ahlaka aykırı bulundu. Üst mahkeme de bu kararı onayladığı için iç hukukta yapabileceğimiz bir şey kalmadı. Bunun üzerine dergi için AiHM’e başvuracağız.

Biz bu kararın, belki keyfi olmayabilir ama yanlış bir okumanın sonucu olduğunu düşünüyoruz. Çünkü Kaos GL Dergisi on yılı aşkın bir süredir, “eşcinselliğin sadece cinsellikten, cinselliğin de sadece pornografiden ibaret olmadığı” iddiasıyla yayınlanıyor. Yasaklanan sayıda ise “pornografi” konusu akademik, kültürel, sanatsal ve gey-lezbiyenler açısından tartışılıyordu. Derginin hukuki anlamda “gerekçesiz” toplatılması, homofobik zihniyetin ve önyargıların ortadan kalkmasının zaman alacağını gösteriyor.

Trans topluluğu Türkiye'de çok marjinal bir grup. Kaos GL tüm LGBT topluluğu için çalışıyor. Gruplarla ayrı ayrı mı çalışıyorsunuz ve sonra dayanışma için anlık mı bir araya geliyorsunuz yoksa aynı zamanda tüm farklı gruplar için mi çalışıyorsunuz?

Ali Erol: Kaos GL, en başından beri tüm LGBT topluluğu ve ilgili tüm sorun alanları için mücadele ediyor. Kampus sorunlarından çalışma hayatı sorunlarına, cinsel sağlıktan ailelerimizle yaşadığımız sorunlara kadar yetişmeye gayret ediyoruz. Özellikle cinsel sağlık, ruh sağlığı, hukuk ve medya alanında birikimlerimiz oldu.

Transgender topluluğu ile ilgili çalışmalarımız son bir yıldır farklı bir aşamaya geldi. Kaos GL’nin dayanışması ve yardımları ile tv ve ts topluluğu kendi öz örgütünü kurma yönünde mesafe kat etti ve Pembe Hayat adında tv-ts derneği resmen kuruldu. Çalışmalarımız alanına ve kapsamına göre ortak veya ayrı ayrı olabiliyor.

Ne çeşit bir kanun, derginizi yasaklayabilmesi için hükümete olanak tanıdı?

Hukuki ve bürokratik hiyerarşi açısından dergiyi yasaklayan kurum, Basın Savcılığı oluyor.
Karar, “Genel Ahlakın Korunması”na dayandırılıyor.

Türkiye’de genel olarak satılan porno dergiler var mı? (straight porno vs.) Eğer varsa bu dergiler genel olarak nasıl dağıtılıyor?

Ali Erol: Hem de onlarca var!
Porno dergiler de yaygın medya organları gibi genel dağıtıma dâhiller. Poşet içinde dağıtılıyor ve 18 yaşından küçüklere satışı yasak. Vergi oranları da diğer yayınlardan yüksek.
Fiili uygulamalar görülebiliyor bu alanda; örneğin dönem dönem bazı şehirlerin belli bölgelerinde dağıtımı yapılmayabiliyor.

Yasaklanan sayınızla ilgili neler oluyor ve nasıl hareket edeceksiniz? Yeni bir sayı çıkarıyor musunuz?

Ali Erol: Aslında derginin ilgili sayısının toplatılması fiilen ekonomik cezalandırma anlamına geliyor. Her şeye rağmen yeni sayımız çıktı ve Kaos GL dergisi 12. yılında da yoluna devam ediyor.

Toplatılmayla ilgili yaygın medya ile iletişime geçtik, günlük gazetelerde, dergilerde ve internet haber sitelerinde konuyu haberleştirdik ve tartışılmasını sağladık. Sansür, “genel ahlak”ın muğlâklığı, keyfi yorumlamaya açık olması ve AIHM’sine gidecek olmamız günlük gazetelerde haberleştirildi.

Yeni sayımızda, geçen dönem yaptığımız Uluslararası Homofobi Karşıtı Buluşma’ya Türkiye’den katılan akademisyen, sanatçı, psikologların homofobi tartışmalarına yer verdik. Gelecek sayımızda ise yurtdışından katılanların homofobi tartışmalarına ve İsveç izlenim ve değerlendirmelerimize yer vereceğiz.


Etiketler: insan hakları
İstihdam