25/12/2008 | Yazar: Barış Sulu

‘Eşcinsel olma halleri’ kitaplaştı Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Kaos GL tarafından düzenlenen ve bir yıldır süren eşcinsel olma hallerine dair söyleşiler tamamlandı ve aynı isimle kitaplaştı. ‘Türkiye’de Eşcinsel Olmak’ programının koordinatörü Ali Erol ile söyleşi programı ve ardından yayınlanan kitapla ilgili konuştuk.

‘Eşcinsel olma halleri’ programı hangi hâlden hareket etti? Nedir eşcinselliğin hali pür meali?

Eşcinsel yönelimli insanların en az heteroseksüel insanlar kadar çeşitlilik gösterdiklerini biliyoruz. Eşcinsel yönelim her tür dinsel, etnik, sosyokültürel, mesleksel ve politik grupta birbirine yakın oranlarda görülüyor. Bununla birlikte eşcinsel bireyler yaşadıkları alanlarda kendi eşcinsel olma hallerini kültürel, sosyal, yasal ve politik nedenlerden ötürü yeterince ortaya koyamıyorlar.

Medyanın sunduğu eşcinsel stereotipleri de toplumun farklı kesimlerinden farklı hayat alanlarından eşcinsel bireylerin ortaya çıkmalarına, eşcinsel hallerinin görünür olmasına engel olabiliyor.

Toplumda damgalanmayan ve ayrımcılığa uğramayan eşcinsel pratiklerin yeterince görünmemesinden dolayı eşcinsel bireyler Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Transeksüel (LGBT) topluluğun çeşitliliğini, farklı varoluşları ve eşcinsel olma hallerini gözlemleyemiyor, kendi gibi insanlara ulaşmakta güçlük çekebiliyor. Bu durum da beraberinde eşcinsel bireylerin kendi eşcinsel olma halleriyle barışmalarını ve kendilerini pozitif bir şekilde gerçekleştirmelerini ve toplumda var olmalarını engelliyor, en iyimser deyişle geciktirebiliyor.

Söyleşi programının hedefi neydi?

İşçi, öğrenci, sanatçı, HIV+, gazeteci, Kürt, trans, lezbiyen, yoksul, mülteci, tutsak vs olmak gibi durumlar, Türkiye’de eşcinsel olma hallerini nasıl şekillendiriyor? LGBT bireyler bu durumlar üzerinden kendilerini nasıl var ediyorlar ve kimliklerini nasıl kuruyorlar?
‘Türkiye’de Eşcinsel Olmak!’ programını cevaplarını aradığımız bu sorular için oluşturduk. Hayatın her alanından ve toplumun her kesiminden lezbiyen, gey, biseksüel, travesti ve transeksüel bireylerin çeşitliliğini ortaya çıkarmak ve Türkiye’de eşcinsel olmanın ana resmini hep birlikte yansıtmak istedik.

Nasıl hayata geçti? Kitabı oluşturan söyleşiler nasıl yapıldı?

Kaos GL, bu programı Heinrich Böll Stiftung Derneği’nin (HBSD) desteğiyle gerçekleştirdi. Mart 2008 ile Kasım 2008 tarihleri arasında Ankara’da 14, Eskişehir, İzmir ve İstanbul’da birer söyleşi ile toplam 17 söyleşi yaptık.
Ankara, Eskişehir, İzmir ve İstanbul’da düzenlediğimiz söyleşiler ile Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Travesti ve Transeksüel varoluşlar kendilerini, varoluş ve mücadele alanlarını sundular.

Bu programla ortaya çıkan eşcinsel olma hallerini 17 söyleşiyle derledik. Söyleşilerin yansıttığı çeşitlilik ile aynı zamanda LGBT bireylerin varoluşları ve yaşadıkları sorunların benzerlikleri ve farklılıklarını da LGBT topluluğu için görünür kılmak istedik.

Peki, eşcinsel olma halleri kitaptaki 17 söyleşide sunulandan mı ibaret?

Programı hazırlarken Türkiye’de eşcinsel olma hallerini sergilemek ve sunmak için yaptığımız çalışmalarda çeşitliliği ve zenginliği görmüştük. Tabii ki 17 söyleşide sunulandan ibaret değil! Çeşitlilikten hareketle biz sadece bir yıllık program için 17 söyleşi başlığı derledik bunları görünür kıldık.

‘Başında ‘Türkiye’de’ sonunda da ‘olmak’ bulunan bir cümle zaten bir sorun alanını işaret eder. Türkiye’de bir şey olmak! Türkiye’de eşcinsel olmak tabii ki çok dertli bir şey. Türkiye’de bir şey olmak diye bir alan belirlediğiniz zaman asıl derdimizin Türkiye olduğunu biliyoruz. Çünkü bu başlığı bize yazdıran dert Türkiye. Türkiye ile derdi olan insanlarız. Türkiye’de var olmak konusunda çok ciddi sıkıntılar çeken insanlarız.’
Yazar Yıldırım Türker’in İzmir’deki söyleşide altını çizdiği bu sıkıntıların en aza inmesi için yapılan söyleşiler ile Türkiye’de tek tip bir eşcinsellik olmadığı ortaya çıktı. Yıldırım Türker’in altını çizdiği sıkıntılar bugün hâlâ kendimiz olmamızı engellemek için elinden geleni yapıyor, pek çoğumuzu boğuyor. Yüzümüzü birbirimize döndükçe, eşcinsel olma hallerimizi paylaştıkça soluk aldığımız alanların genişlediğini gördük; soluk aldığımız alanlar genişledikçe daha çok kendimiz olduk. Hem yalnız olmadığımızı bir kez daha gördük hem de her pratiğin ve halin kendi varoluşunda değerli olduğunu gösterdik.

Tüm bu eşcinselliklerin kendi hallerinde görünür olmalarının anlamı nedir? Haliyle bu anlamı ortaya çıkaran ‘açılma’nın önemi üzerinde durmadan devam edemeyiz sanırım? Eşcinsel olma hallerimizi de belirleyen açılma ya da açılamama durumları değil midir?

Açıldıkça, kendimizi ifade edip varoluşlarımızı ortaya koydukça eşcinsel olma hallerimizle birlikte Türkiye toplumu da dönüşüyor. Türkiye’deki eşcinsel olma hallerinin ortaya konması sadece LGBT bireylerin kendi topluluğundaki çeşitliliği görmesi ve kendi varoluşuna dair güven arttırıcı bir etkiyle sınırlı kalmıyor. Sonrasında hem sivil toplumun hem de kamunun demokratik algısını gözden geçirme konusunda da uyarıcı oluyor.
Tipik eşcinsel algısına rağmen söyleşi başlıklarıyla LGBT bireylerin toplumun her kesiminde var oldukları, eşcinsel olma hallerini şekillendiren söz konusu toplumsal kesimler ve bunların sosyal kültürel ilişkilerini de tersinden eşcinsel varoluşları ve etkiledikleri görülüyor.

Bazı söyleşileri kamuya kapalı yapmak durumunda kaldık. Bazı alanların ise kendini ifade edebilmesi için söyleşinin kamuya kapalı olacak olmasının bile henüz güven verici olamadığını gördük.

Türkiyeli azınlık topluluklar (Rum, Musevi, Ermeni) içindeki eşcinsel bireylerin kamuya kapalı bir söyleşi için bile henüz hazır olmadığını tecrübe ettik.

Şair-Yazar Murathan Mungan İstanbul söyleşisinde belirti: ‘Görünür olmak, ortaya çıkmak, söz almak isteseniz de istemeseniz de bir politik mücadele alanının parçasıdır. Kısacası politik olmadan eşcinsel olamazsınız. Sadece kendi cinsinden biriyle yatan bir kişi olursunuz. Kendi cinsinden biriyle yatan kişi olmakla yetinmek ise, sizi her türlü baskılama sisteminin karşısında silahsız ve savunmasız bırakır.’

Bunun doğru olduğunu biliyoruz, yıllardır yaşayarak tecrübe ettik. Bununla birlikte azınlık gruplarında eşcinsel olmanın çift yönlü bir kıskaca tabi olmayı beraberinde getirdiğini, azınlık üyesi eşcinsel bireylerin kendi cemaatlerinde eşcinsel olma halleri ile azınlık kimliklerinin arasında sıkıştıkları gibi egemen toplumsal ilişkilerde de her iki varoluşları dolayısıyla çifte baskılama ile karşı karşıya kaldıklarını göz önünde bulundurmak gerekiyor. Söyleşilerle birlikte LGBT topluluğa sunulan çeşitliliğin getireceği demokratik algı, azınlık üyesi eşcinsel bireylerin en azından LGBT topluk içinde kendilerini güvende hissetmelerini sağlayacak atmosferin oluşmasını sağlayacaktır. Böylece azınlık mensubu eşcinsel bireyler hem kendi cemaatleri hem egemen toplumsal ilişkiler arasındaki çifte kıskaçtan kurtulup soluk alabilecekleri bir alanda kendilerini ifade edebileceklerdir. Türkiye’de eşcinsel olma hallerinin ortaya konulması ve demokratik sunumu için bundan sonra geliştirilecek programlarda cemaat üyesi eşcinsel bireyler için daha fazla çaba gösterip hazırlık yapmanın gerekliliği ortaya çıktı.

Azınlık mensubu eşcinsel bireylerin yaşadığı sıkıntılara benzer koşullara sahip görülebilecek HIV+ eşcinsel ve transeksüellerin yaşadığı sıkıntılar ve kendilerini eşcinsellikleri veya transeksüellikleri üzerinden HIV+ olma halleriyle ifade etmede savunmasız hissediyorlar ve güven sorunu yaşıyorlar. Bu söyleşileri kamuya kapalı, fotoğraflanmadan ve sadece Kaos GL ekibiyle birlikte yapma şartıyla kabul ettiler. Eşcinsel ve transeksüel bireylerin HIV+ olma hallerinden ötürü Kaos GL ve ilgili stk’lar ile henüz sadece danışmanlık alanında iletişim kurduklarını biliyoruz. Bu söyleşiler ile ortaya konan HIV+ olma halleri LGBT topluluğun kendi içindeki eşcinsel ve transeksüel bireylere yönelik demokratik ve pozitif algısını geliştirmeleri için uyarıcı olacaktır.

Eşcinsel olma hallerine dair söyleşileri belirlerken öncelikli başlıklar oldu mu?

Hazırlık aşamasında söyleşi başlıkları için lezbiyen olmak, transeksüel olmak gibi alanlarda özel bir çaba ve özen gösterdik. Bunlar gibi özel ve doğrudan kadın öznelerin katıldığı söyleşilerin yanı sıra bazı söyleşilere erkek eşcinseller ile birlikte kadın eşcinsellerin de birlikte katılmaları için çaba sarf ettik. Bununla sadece lezbiyen görünürlüğü için değil aynı zamanda ilgili alanda eşcinsel olma hali ifade edilirken cinsiyetler üzerinden yansımasının nasıl seyrettiğinin de ortaya konulması amaçladık. Doğrudan öznelerin katıldığı ‘Eşcinsel ve Kadın Olmak’, ‘Transeksüel Olmak’ gibi söyleşilerin yanı sıra tüm söyleşilere tartışma kısmında kadınlar ve transeksüeller dâhil oldular. ‘Eşcinsel ve Mülteci Olmak’, ‘Eşcinsel ve Tutsak Olmak’, ‘Eşcinsel ve HIV+ Olmak’, ‘Eşcinsel ve Yoksunluk Hali’, ‘Sivil Anayasa Sürecinde Eşcinsel Olmak’ söyleşilerinde kadınlar ve transeksüeller eş konuşmacı oldular.

Kaos GL’ye en çok danışılan iki alandan biri askerliğin yanı sıra çalışma hayatı olduğu halde ‘Eşcinsel ve İşçi/Memur Olmak’ en az katılımlı söyleşi oldu…

Evet! İşçi ve memurların eşcinsel olma halleri söyleşileri ile çalışma hayatında eşcinsel olma gerçeğinin hâlâ en büyük sıkıntılardan biri olduğunu gördük. Ayrımcılığa maruz kalma, işinden olma korkusu eşcinsel işçi ve memurların çalışma hayatında eşcinselliklerini ifade edememelerine ve görünür olamamalarına neden oluyor.

Özellikle lezbiyen çalışanların fotoğraflamanın mümkün olmadığı ve yarı kapalı yapılan söyleşiler için bile çekincelerinin ortadan kalkması ve eşcinsel işçi, memur olma hallerini lezbiyenlikleri üzerinden ifade etmeleri için LGBT topluluğa güven duymaları zaman alacağa benziyor.

Azınlık, HIV+ olma durumlarından ötürü yaşanan çifte kıskaç benzeri koşullar çalışma hayatı için de ortaya çıkıyor. Eşcinsel işçi ve memurlar mevcut iş yasaları karşısında her an ayrımcılık ve işinden olma kaygısı yaşarlarken bir de LGBT topluluğundaki statü algısının getirdiği dışlayıcı pratiklerden ötürü kendilerini eşcinsel işçi/memur olma halleriyle ortaya koymakta ve varoluşlarını ifade etmekten çekinip, güvensizlik duyabiliyorlar.

Program kapsamında işçi ve memur eşcinsellerin sundukları eşcinsel olma hallerinin en azından LGBT topluluğunda çalışma hayatında yaşanan sorunların gizlenmemesi ve bu alandaki görünmezliğin yavaş yavaş ortadan kalkmasına pozitif etkisi olacaktır.

Söyleşilerin farklı şehirlerde yapılmasının anlamı neydi?

Ankara’da yapılan söyleşiler haricinde Eskişehir, İzmir ve İstanbul’da da birer söyleşi yaptık. Eskişehir’de ‘Türkiyeli Eşcinsellerin Örgütlenme Halleri’ konuşulurken İzmir’de yazar Yıldırım Türker ile İstanbul’da şair-yazar Murathan Mungan eşcinsel olma hallerine, hem kendi pratikleri üzerinden hem de genel Türkiye toplumunun homofobik haritasını irdeleyerek buna karşı geliştirilebilecek taktikleri çözümleyerek baktılar.

Ankara dışındaki söyleşiler için özellikle Eskişehir ve İzmir’de varolan eşcinsel inisiyatifler ile iletişim kurduk ve ev sahipliği yapmalarını istedik, böylece yerelde eşcinsel örgütlenmesinin güveninin artarak güçlenmesi sağlandı. Benzer işbirliklerinin devamı hem yerelde örgütlenme açısından hem de bu şehirlerdeki LGBT bireylerin kendilerini ifade etme ve eşcinsel olma hallerini geliştirmeleri açısından çok açık pozitif bir adım olacaktır.

Bazı söyleşilerin tanınmış isimlerle yapıldığı dikkat çekti? Bu isimler özellikle mi seçildi?

‘Eğer siz ‘biri’ olursanız, diyelim ki başarılı, şöhretli, tanınmış biri olursanız ne kadar yırtıyorsunuz bu işten, ne kadar sıyırabiliyor, atlatabiliyorsunuz? Çeşitli saldırıları, baskıları, dışlanmaları ne kadar savuşturabiliyorsunuz? Bu tarafa geçtiğin zaman işin o kadar kolay olmadığının bir örneği olabilirim diye düşündüm. Yani, birçok kişinin düşünebileceği gibi tanınmış ya da başarılı oluğunuzda o kadar da yırtmayabiliyorsunuz. Sizin de sıkıştırılabileceğiniz, kıstırıldığınız alanlar, yerler, durumlar, konumlar var. ‘ Şair-Yazar Murathan Mungan’ın altını çizdiği bu durumun doğrudan dile getirilmesi önemliydi.

Homofobik tutum ve davranışlar ve ayrımcılık ile her an karşı karşıya olduğu bilinen ve öngörülen LGBT statüler ile toplumda bir şekilde ayrıcalıklı olduğu düşünülen eşcinsel statülerin de kendi hayat alanları ve konumları üzerinden ifade edilmesi ve sosyal, kültürel, ekonomik farklılıklara rağmen homofobinin nasıl seyrettiğinin resmini ortaya koymuş olduk.

Söyleşilerin gerçekleşmesinde kimler yardımcı oldu?

Söyleşilerin gerçekleştirilmesinde Heinrich Böll Derneği haricinde Kaos GL İzmir, Morel Eskişehir LGBTT Oluşumu, Pembe Hayat LGBTT Derneği, Hacettepe Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetim Topluluğu, ODTÜ Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Grubu katkıda bulundu.
BirGün Gazetesi medya desteği verirken Oniva Tour ulaşım ve konaklamada destek verdi. Söyleşiler Ankara’da Cafe Orta Dünya, Anarres Cafe, Atölye Kulüb, Ekin Sanat Merkezi, Beytepe Kampüsü ve Kaos Kültür Merkezi’nde yapıldı. İzmir’de Fransız Kültür Merkezi, İstanbul’da ise Goethe Institut, Eskişehir’de Eskişehir Gelişim Vakfı salon desteği verdi.

Eşcinsel olma hallerini kimler sundu? Söyleşilere hangi isimler katıldı?

Kürşad Kahramanoğlu, Murathan Mungan, Yıldırım Türker, Fırat Kaya, Salih Canova, Buse Kılıçkaya, Hülya Gülbahar, Bawer Çakır, Özlem Çolak, Erdal Matur, Begüm Topbaşlı, Serap Akçura, Ayşe Düzkan, Burcu Ersoy, Yasemin Öz, Erinç Seymen, Victoria, Atilla A., Sasan, Maryam, Roodabeh, Tamer Özalp, Akın Rüzgar, Ali Erol katıldılar.

Ve sırada kitap olmalı!

Evet! Ankara, Eskişehir, İzmir ve İstanbul’da yaptığımız ve bir yıl içinde tamamladığımz söyleşileri nihayet bir kitapta topladık. ‘Türkiye’de Eşcinsel Olmak’ kitabı ile eşcinsel olma hallerini ve Türkiye’deki ifadesini yazılı bir kaynak haline getirmiş olduk. 2000 adet basılan kitap LGBT topluğunun yanı sıra ilgili akademisyen, gazeteci, politikacı ve kurumlara ulaştırılacak.

Kitap elimizdeyken son sözleri alabiliriz…

Türkiye’de LGBT bireylerin çeşitliliği ile Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Travesti ve Transeksüel olma hallerinin 17 söyleşide sunulan anlatılardan ibaret olmadığının bilincindeyiz. Hem tüm bu hallerin sürekli değişim dönüşüm içinde olduğunun farkındayız hem de iç içe geçen ve birbirini kesen alanlarla birlikte hâlihazırda kendini doğrudan ifade edemeyen eşcinsel olma hallerinin de ortaya çıkarmaya çalıştığımız ana resmin karanlık bölgeleri olduğunu biliyoruz.

Türkiyeli LGBT’lerin mücadelesi hem Türkiye toplumun dönüştürüyor hem de bu süreçte eşcinsel olma halleri değişip dönüşüyor ve yeniden kuruluyor. Hem bu süreci takip etmek hem de bu program ile ortaya çıkarmaya çalıştığımız ana resmin karanlıkta kalan bölgelerini açarak henüz ifade olanağı bulamamış eşcinsel olma hallerinin kendi varoluşlarını ifade edebilmesi ve ortaya koyabilmesi için yeni programlara ihtiyaç bulunuyor. Bir kaynak kitapla taçlanan bu proje söz konusu ihtiyacı karşılamada ilerde geliştirilecek programların hareket noktası için temel teşkil edebilir.
15 yıl önce, ‘bu toplumda sadece heteroseksüeller yaşamıyor, biz de varız!’ diye ortaya çıkmıştık. Açıldıkça, kendimizi ifade edip varoluşlarımızı ortaya koydukça eşcinsel olma hallerimizle birlikte Türkiye toplumu da dönüşüyor. Açılmaya ve adım adım yürümeye devam edeceğiz!
Etiketler: kültür sanat
nefret