20/01/2010 | Yazar: Ali Erol

Başbakanlık Kamu Görevlileri Etik Kurulu’nun, kamu kurumlarında etik inceleme yapmakla görevli denetçiler için yönetmelik taslağı hazırladığını Akşam Gazetesinden

‘Etik’ Yetmez, Kanun Şart: Ayrımcılık, İş Kanununda Yasaklansın! Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Başbakanlık Kamu Görevlileri Etik Kurulu’nun, kamu kurumlarında etik inceleme yapmakla görevli denetçiler için yönetmelik taslağı hazırladığını Akşam Gazetesinden aktarmıştık. 

Gazetenin haberine göre 16 maddelik taslakta, 'cinsel yönelim' maddesi de yer alıyor. 
“Cinsel yönelim” ibaresinin, Denetime İlişkin Etik Davranış İlkeleri Hakkında Yönetmelik Taslağı'nın 'Eşitlik' başlıklı bölümüne eklendiği belirtilmişti.
 
Haberde duyurulan böylesi bir gelişmenin ne anlama geldiğini, çalışma hayatında cinsel yönelim ayrımcılığına karşı çalışan hak savunucuları ile uzmanlara sorduk.

Avukat Senem Doğanoğlu
, gelişmeyi, “cinsel yönelim ayrımcılığı yasağı ilke halini alıyor” şeklinde değerlendirdi.
 
Avukat Yasemin Öz, “Türkiye'nin uymakla yükümlü olduğu yegâne komisyon kararı” olarak belirttiği Avrupa Birliği Komisyonu'nun İstihdam Eşitlik Direktifi’ni hatırlattı.
 
Çalışma Hayatında Cinsel Yönelim Ayrımcılığı Proje Koordinatörlüğü yapmış olan Özge Gökpınar, mevcut kanunlar ile cinsel yönelim ayrımcılığına karşı kamu çalışanlarının hak arama imkânı bulamadıklarını aktardı.
 
Eğitimde Ayrımcılık Çalışma Grubu’ndan Seçin Varol, “gerek talebeye karşı gerekse hariçte muallimlik sıfatı ile telif edilmeyen iffetsizliği sabit olan” suçlamasını barındıran kanun ile eşcinsel öğretmenlerin ayrımcılığa karşı savunmasız olduklarının altını çizdi.
 
Bu durumda tam ve gerçek bir yasal güvencenin hayata geçebilmesi için Türkiye’nin bir an önce 1997 Amsterdam Anlaşmasının şartını yerine getirmesini, İş Kanununa cinsel yönelim ayrımcılığı yasağını eklemesini hatırlatmak gerekiyor.
 
“Cinsel yönelim ayrımcılığı yasağı ilke halini alıyor” 
Avukat Senem Doğanoğlu:
 
Kamu Görevlileri Etik Kurulu, 5176 sayılı Kanun’a göre “kamu görevlilerinin uymaları gereken saydamlık, tarafsızlık, dürüstlük, hesap verebilirlik, kamu yararını gözetme gibi etik davranış ilkelerini belirlemek ve uygulamayı gözetmek üzere” kurulmuştur.
 
Kamu Görevlileri Etik Kurulu, hem resen hem de başvuru üzerine harekete geçen Başbakanlığa bağlı çalışan bir kurul. Esas olarak kamu görevlilerinin, görevlerini yerine getirirken uyulması gereken davranış ilkelerine ne kadar uygun davranıp davranmadığını inceleyen, ilkesel karar alan bir yapı.
 
Bahsi geçen taslaktaki düzenleme ile cinsel yönelim ayrımcılığının yasaklanması güvenceli bir hale getirilmiştir. Şayet denetim görevlisi bir kamu kurumu içinde görev alan denetleyici pozisyonu haiz bir görevli olarak tanımlanıyor ise eşcinsel kamu görevlilerinin güvence altına alındığı düşünülmelidir.
 
Eşcinsel bir kamu görevlisinin, çalıştığı kurumda denetleyici ya da yönetici konumunda bulunan bir görevlinin, cinsel yönelimi nedeniyle ayrımcılık yaratan uygulamasına maruz kalırsa, bu uygulamanın kamu görevlileri için öngörülen etik ilkeleri çiğnediğine ilişkin bir başvuru yapma imkânı daha güvenceli hale gelmiştir.
 
İkinci ihtimal denetim görevlisinin Kurul içinde yer alan ya da kurul için denetim yapacak kişi olarak düşünülmesidir ki bu taslak madde ile de denetim görevlisinin bu görevini ifa ederken uyması gereken ilkeler bütününün belirlendiği düşünülebilir. Bu açıdan da özel olarak cinsel yönelim ayrımcılığının yasaklanması güvence altına alınmıştır. Kamu görevlisi olmayan eşcinsel bir yurttaşın kamu görevlilerinin muamelelerinde cinsel yönelim nedeniyle ayrımcılık yaptığına ilişkin bir başvurusu bu kapsamda değerlendirilebilir.
 
Sonuç olarak eşcinsel bir bireyin kamu görevlisi olsun ya da olmasın kamu hizmetleri yerine getirilirken herhangi bir kamu görevlisinin eylemi nedeniyle karşılaşabileceği ayrımcılık üzerine Etik Kuruluna yapılacak başvuruda özel olarak güvence altına alınmış olan bir ilke olarak karşımıza cinsel yönelim ayrımcılığı yasağı çıkmaktadır. Anayasa ile güvence altına alınan eşitlik maddesinin özel olarak güvenceli hale getirildiği bir düzenlemedir.
 
“Türkiye'nin uymakla yükümlü olduğu yegâne komisyon kararı” 
Avukat Yasemin Öz:
 
Çalışma yaşamında cinsel yönelim ayrımcılığı yapılması, Avrupa Birliği Komisyonu'nun 27.11.2000 tarih ve 2000/78/EC sayılı İstihdam Eşitlik Direktifi ile yasaklanmıştır. Avrupa Birliği'ne üyelik yolunda olan Türkiye'nin kamu memurları arasında cinsel yönelim ayrımcılığı yapılamayacağına ilişkin düzenlemesi, iç hukuku direktife uygun hale getirmiştir.
 
Avrupa Birliği Komisyonu'nun İstihdam Eşitlik Direktifi, cinsel yönelim ayrımcılığını komisyon düzeyinde yasaklayan tek karar olduğundan, Türkiye'nin uymakla yükümlü olduğu yegâne komisyon kararıdır.
 
Avrupa Birliği ülkelerinde cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığı konusunda ülkelere göre değişen farklı uygulamalar olmasına rağmen, istihdam ve yerleşim konusunda cinsel yönelim ayrımcılığı komisyon düzeyinde karara bağlanarak yasaklanmıştır. Komisyon kararları üye ve aday ülkeler açısından bağlayıcılık arz etmektedir.
Bunun yanı sıra, Türkiye'nin cinsel yönelim ayrımcılığı konusunda düzenleme yapmadığı özellikle 2007 ve 2008 yılı Avrupa Birliği İlerleme Raporları'nda detaylı olarak belirtilmiştir. Bu düzenleme, Türkiye'nin Avrupa Birliği ile yapmış olduğu sözleşmelerde vermiş olduğu taahhütlerin yerine getirilmesi olarak kabul edilebilir.
 
İstihdam alanında cinsel yönelim ayrımcılığı şimdilik yalnızca kamu çalışanları açısından getirilmiş de olsa, düzenleme özel sektör çalışanları açısından da emsal teşkil etmekte ve anayasanın eşitlik ilkesi açısından özel sektöre de sirayet edebilecek bir durum yaratılmış olmaktadır. Aslında direktif doğrultusunda İş Kanunu'nun ayrımcılığı yasaklayan 5. maddesine cinsel yönelim ayrımcılığı yasağının da eklenmesi ve bu şekilde iş yaşamındaki cinsel yönelim ayrımcılığının tümüyle yasaklanması gerekmektedir.
 
“Mevcut yasalar kamu çalışanına hak arama imkânı vermiyor” 
Özge Gökpınar – Çalışma Hayatında Cinsel Yönelim Ayrımcılığı Proje Koordinatörü:
 
2009 yılında Kaos GL olarak başlattığımız Çalışma Hayatı Projesi, özel sektörde ve kamuda çalışan eşcinsel ve biseksüel bireylerin karşılaştıkları problemleri raporlamak ve bunun ışığında sorunların oluşmasını engellemek için yapılabilecek düzenlemeleri ve atılacak adımları belirlemekti.
 
Bu projede karşılaştığımız sorunlar içinde kamu çalışanlarının en genel anlamıyla yönelimlerini gizlemek zorunda kaldıklarını ve bu nedenle başka hayatlar yaşamaya zorlandıklarını görüyoruz.
 
657 sayılı devlet memurları kanununun 125. maddesinde “Devlet memuru vakarına yakışmayan tutum ve davranışta bulunmak” ibaresi, eşcinsel ve biseksüel memurların işlerini kaybetmesine sebep olabilmektedir. Çünkü işverenler tarafından keyfi uygulamalara tabi tutulup, işverenin ya da mevki sahibi kişilerin homofobisinden dolayı işlerini kaybetmelerine yol açabilmektedir.
 
Disipliner bir yönerge ile başlayan bir süreç var. Ve buna binaen katı yaptırımlar ve aykırılık sonrası yine disipliner uygulamalar ve işten çıkarmayla son bulan bir sürece tabii tutuluyorlar. Örneğin askerlik ve güvenlik birimlerinde eşcinsel ve biseksüellerin çalışması yasalarca ve uygulamada da yasak olup, açığa çıktığı zaman ordudan atılıyorlar. İşe girme esnasında ise her bağlantısı, ailesi, arkadaşlarını içeren büyük bir incelemeye tabii tutuluyorlar.
 
İşte çalışırken ise genel stereotip olarak, evli ve çocuklu bireyler olması beklendiği için baskılara maruz kalmaları, evli olmadıkları için, evli çalışanlar mesailerini zamanında bitirirken, eşcinsel çalışanlar fazla mesaiye bırakılabiliyor. Buna ek olarak, eşler veya çocuklar bahane edilerek izin almak heteroseksüel kamu çalışanları için mümkünken, eşcinsel çalışanların böyle bir şey yapması mümkün olmuyor. Memuriyetini şu veya bu şekilde kaybeden eşcinsel çalışanlar, tekrar iş bulmakta zorlanıyor hatta yeniden başka bir memuriyete girmesinin önü kapanmış oluyor.
 
Kamu çalışanlarına, kendilerini bekleyen tüm önyargılara ve yasal eşitsizliklere karşılık, kendilerini gizlemekten, iş sırasında veya mesai sonrasındaki hayatlarını kapalı yaşamaktan veya geri adım atmaktan başka yapabilecek bir şey bırakılmıyor.
 
“Madde 27: Gerek talebeye karşı gerekse hariçte muallimlik sıfatı ile telif edilmeyen iffetsizliği sabit olan” 
Seçin Varol – Eğitimde Ayrımcılık Çalışma Grubu
 
Kaos GL Eğitimde Ayrımcılık Çalışma Grubu olarak LGBTT bireylerin eğitim alanında maruz kaldıkları ayrımcılığı görünür hale getirmek için LGBTT eğitimcilerle yaşadıkları sorunları, deneyimlerini odak alan derinlemesine görüşmeler yapıp bu görüşmeleri rapor haline getirdik.
 
Görüştüğümüz eğitimcilerin hemen tamamı işlerini kaybedecekleri endişesiyle ya bütünüyle kimliklerini gizlemek zorunda kalmışlar ya da çok sınırlı bir arkadaş grubuyla paylaşabilmişler.
 
Ders kitaplarında, ders programlarında ve müfredatta cinsel yönelime ve cinsiyet kimliğine dair sağlıklı bilgilere ya hiç yer verilmediğini ya da olumsuz bir biçimde yer verildiğini belirtiyorlar.
 
Sosyal yaşamda gerek öğrenciliklerinde gerekse iş yaşamlarında arkadaşlarının bir hayli homofobik tutumlar takındıklarını görmüşler. Bu tutumlar alay, aşağılama, küfür şekillerinde olduğu gibi, kimliklerinin açığa çıkması durumunda dışlama, tehdit, taciz ve fiziksel şiddet gibi boyutlara ulaşmış.
 
Diğer taraftan bu süreçlerde öğretmen sendikalarından destek alamayacaklarını, bunun o örgütler içerisinde de sorun yaratabileceğini düşünüyorlar.
 
Eşcinsel ve biseksüel eğitimciler herhangi bir disiplin soruşturması altında ilgili kanunun 27. Maddesine tabi tutuluyorlar. Bu maddenin düzenlediği “iffetsizlik” üzerinden eşcinsel olduğu söylenen ya da bir biçimde böyle olduğundan şüphelenilen tüm öğretmenler istisnasız ayrımcılığa maruz kalıyorlar.
 

Etiketler: insan hakları, çalışma hayatı
İstihdam