18/12/2014 | Yazar: Hakan Özkan

Ayrımcılık Karşıtı Sempozyum’da Almanya’dan sendikacılar bir araya geldi.

‘Gelenek ve insan hakları çatışmasında kazanan insan hakları olmalı!’ Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
Ayrımcılık Karşıtı Sempozyum’da Almanya’dan sendikacılar bir araya geldi, sendikal hareket ve heteroseksizmi tartıştı.
 
Kaos GL’nin 13-14 Aralık 2014 tarihinde Tüm-Bel Sen’de gerçekleştirdiği 3. Ayrımcılık Karşıtı Sempozyum’un, ilk gününde son oturum Almanya’daki sendikal deneyimler üzerine oldu.
 
Oturumun moderatörlüğünü Kaos GL Sendika Grubu’ndan Sevim Özdemir yaptı. Konuşmacılar ise Almanya Sendikalar Konfederasyonu üyesi Öğretmen Detlef Mücke ve Almanya Ayrımcılık Karşıtı Ajans HukukDanışmanı Anna Braunroth idi.
 
Almanya’daki sendikal hareket ve LGBT hareketi tarihi üzerine konuşan konuşmacılar şunları kaydetti:
 
Detlef Mücke: “Gelenek ve insan hakları çatışmasında kazanan insan hakları olmalı!”
 
“Ülkemizde eşcinsel öğretmenler olarak neler yaptık bununla başlamak istiyorum. Ceza kanununda eşcinsellere karşı olan maddeler ile mücadele etmek için ortaya çıktık ve ilk olarak maskeli eylemler yaptık. İşimizi kaybetme korkusuyla yaptığımız bu eylemlerin, maskeli olması kaçınılmazdı. Mücadelemiz olumlu sonuçlar verdi ve LGBT hareketi, trans kimliklerin kabul edilmesi üzerine yoğunlaştı. Bu maddeler 1969’a kadar ceza kanununda kaldı, bunun yanında gey erkekler cezaevlerine kondu. Ceza Kanunundaki bu paragraflar ancak 1994’te kaldırıldı.
 
“Peki neler yapılmalı? Öncelikle müfredatın değişmesi gerektiğini düşünüyorum. Çocuklar LGBTİ’lere dair bir şey bilmiyor. Bunun yanında iş yerlerinde hukuki destek verilmeli. Hukuki destek ve sendikalaşma söz konusu olduğunda sendikalar LGBTİ’ler konusunda karşımıza şu karşı düşüncelerle çıktı:
 
*Eşcinsellik özel hayattır ve sendikal çalışma kapsamına girmez.
*Eşcinseller sendikaların itibarını zedeliyor.
*Sağ görüşlü sendikalar için eşcinsellik tek başına bir ret gerekçesi.
 
“Bu şartlar altında, LGBT’lerin tanınması için uğraştık.  Bir dayanışma ortamı yarattık. Bugün sendikalarda başarılı sonuçlara ulaştığımızı görüyorum. Basılan bültenlerde, 16 bakandan görüş alınabiliyor ve 80 gey öğretmenimiz bir arada görüşlerini açıklayabiliyor. LGBTİ çalışanlar için hukuki danışmanlık hizmetleri mevcut. Oluşturulan bir trans öğretmen ağı var ve okul kitapları için araştırmalar yapılıyor.
 
“Onur yürüyüşlerinde bu sene bilinçli katılımcılar gördük. Hatta öğrenciler “Yaşasın! Benim öğretmenim gey” dövizleri ile yürüdüler.
 
“Almanya’daki mevcut durum böyle, ben konuşmamı şu sözle bitirmek istiyorum: ‘Gelenek ve insan hakları çatışmasında kazanan insan hakları olmalı!’”
 
Anna Braunroth: Sendikalar sosyal sorumluluk almalı
 
“Almanya’da LGBTİ’ler için koruyucu yasalar anayasa ile başlıyor. “Bütün insanlar eşittir” maddesi anayasamızda mevcut. Ancak bir “cinsel yönelim” ifadesi yok.  1949 Anayasamız, bu konuda kendini güncellemedi.
 
“Peki koruyucu yasalar açısından paralamento ne yapıyor? Bu konuda da bir Genel Eşit Muamele Kanunu’muz mevcut. Oldukça yeni bir kanun ve iş yerinde ayrımcılığı da içeriyor. Kanunun minimum şartı, cinsiyet kimliği ve etnik köken.
 
“Çalışanı olduğum kuruma, ayrımcılık vakalarının bildirilme sayısı çok düşük. Almanya’da LGBTİ grupları, iyi örgütlüler ve nitelikli hukuki destek sağlıyorlar.
 
“Almanya Ayrımcılık Karşıtı Ajans ne yapıyor? Biz yasayla kurulmuş, bağımsız bir kurumuz. Bu konuda farkındalık yaratmak ve ağ kurmak faaliyetleri üzerinden şekilleniyoruz.  Cinsel yönelim ve toplumsal cinsiyet vakaları üzerinden ayrımcılığa karşı mücadele veriyoruz.
 
“Ve kurumun sendikalar konusunda dayandığı ilkeler ise şöyle:
*Sendikalar iş konseylerinde çalışmalı
*Sendikalar, sosyal sorumluluk almalı
*Diyalog ve toplu dava açma haklarını gerektiğinde kullanmalı.”
 
Konuşmaların ardından gelen sorular ise; eğitim sektöründe LGBTİ öğretmenlerin görünürlüğü ve Türkiye kurumları üzerinden şekillendi.
 
Oturum Detlef Mücke’nin bahsettiği “Yaşasın! Benim öğretmenim gey!” örneği üzerinden, eğitim hayatına ve müfredata dair gerekliliklerin bahsedilmesi ile son buldu.
 
İlgili haberler:

Etiketler: insan hakları, çalışma hayatı
nefret